ACININ YILDÖNÜMÜ UNUTULMADI, BAKIRKÖY’ÜN DÖNÜŞÜMÜ DE KONUŞULDU

Bakırköy Kent Konseyi, Marmara Depreminin 25. yılında hayatını kaybedenleri Özgürlük Meydanı’nda düzenlediği basın açıklamasıyla birlikte andı. Düzenlenen anmaya CHP Bakırköy İlçe Başkanı Gizem Başaran Arslan, kadın ve gençlik kolu başkanları da da dahil yönetimiyle birlikte katılırken, Teknik Başkan Yardımcısı ve meclis üyesi Ali Rıza Akyüz’ün yanı sıra  meclis üyesi olmadan önce Mimarlar Odası Şube Başkanı olan Mustafa Fazlıoğlu, Caner Kılıç ve Erkan Gül’de katıldı.

Marmara Depreminin can ve mal kayıplarını yanı sıra, 2001 ekonomik krizinin de önemli sebeplerinden biri olduğunu belirterek, depremin bilançosundan bahseden Bakırköy Kent Konseyi Başkanı Aziz Koçal, 20 bine yakın kişinin hayatını kaybettiği deprem sonrası  2100 dava açıldığını, yasal boşluklar nedeniyle davaların 1800’e düştüğünü, kalan 300 davanın 110’una ceza verildiğini, pek çok cezanın da ertelendiğini belirtti.

Koçal, “Aslında bilinçli taksirle adam öldüren bu kişiler ya beraat ya da ödül gibi ceza alarak hayatlarına devam etmişlerdir. Deprem sonrası yargılanıp en yüksek cezayı alan Müteahhit Veli Göçer, aldığı 18 yıl cezanın 7,5 yılını yatmış, 2017 de çıkarak 2018’de müteahhitliğe devam etmiştir” dedi.

İnsanların can ve mal güvenliğini hiçe sayıp, ayıplı bina satan müteahhitlerin yeterli cezayı almadığı sürece, depremin sonuçlarına ‘Kader’ demeye devam edileceğinin altını çizen da Aziz Koçal, “99 Marmara depreminden ders almamışız ki 6 Şubat’ın sonuçları daha ağır olmuştur” diyerek, unutulmaması gereken İstanbul depremi gerçeğinin olduğunun altını çizdi.  Gerekli önlem ve tedbirlerin alınması yönünde merkezi ve yerel yönetimlerin birlikte çalışmak gibi bir zorunluluğu olduğunu ifade eden Koçal, “Kentsel dönüşümü rantsal dönüşümden çıkarıp yerinde dönüşüme çevirerek güvenli konutlar üretmek zorundalar. Başta Bakırköy olmak üzere  istanbuldaki tüm güvensiz konutların yerinde dönüşmesi gerekmektedir.” ifadeleriyle konuşmasına son verdi.

“99 DEPREMİ KAPANMAYAN YARADIR”

Yapılan açıklama sonrası konuşan CHP Bakırköy İlçe Başkanı Gizem Başaran Arslan’da, 99 depreminin kapanmayan bir yara olduğunu söyleyerek, "Bu gün kentsel dönüşümün hala tartışılıyor olmasının tek sebebi merkezi yönetimin uyguladığı yanlış politikalardır" dedi.  Ayşegül Ovalıoğlu başkanlığında, Ekrem İmamoğlu öncülüğünde, meclis çoğunluğunun da alınmasıyla Bakırköy’ün güzel bir ivme yakalandığını söyleyen Başaran Arslan, “İlçemizde ilk kez Afet Müdürlüğü kuruldu. Dönüşümle birlikte güzel günler bizi bekliyor” diyerek konuşmasını sonlandırdı. 

KARTALTEPE MUHTARINDAN, ‘MAHALLE AFET GÖNÜLLÜSÜ OLUN’ ÇAĞRISI

Mahalle Afet Gönüllüleri Acil Müdahale (MAG-AME) İstanbul Ekibi adına açıklamaya destek veren, AFAD’ın orta seviye arama kurtarma ekibinde yer alan tek muhtar olan Kartaltepe Mahalle Muhtarı Didem Koryürek Armutlu’da, asıl önemli olanın gerekli afet bilincine sahip olarak depreme hazırlık olduğunu vurguladı.

Göreve geldiği 2019 seçimlerinin ardından mahallesinde afet gönüllüleri ekibi kurarak, eğitim çalışmaları başlatan Koryürek Armutlu, 4 dönemdir yürüttükleri eğitim çalışmalarının 5.’sini Eylül’de açacaklarını söyledi. Yaptıkları çalışmaların tüm mahallelere örnek olması temennisiyle, tüm vatandaşlara “Deprem değil bilinçsizlik öldürüyor. Lütfen Mahalle Afet Gönüllüsü olun ve eğitimlere katılın” çağrısında bulundu.

Basın açıklamasına katılan Teknik Başkan Yardımcısı Ali Rıza Akyüz’e Bakırköylülerin yıllardır beklediği parsel bazlı dönüşüm için İBB’den Temmuz ayında onay çıktığını, kentsel dönüşüm kapsamında evlerini yenilemek isteyen vatandaşların alan ve parsel birleştirme şartı aranmadan evlerini dönüştürebileceğini söyledi.

BİNLİK PLANLAR EYLÜL AYI MECLİSİNE YETİŞECEK

Bakırköy nüfusunun yarısını oluşturan 7 mahalle Zeytinlik, Sakızağacı, Cevizlik, Osmaniye, Yeni Mahalle, Kartaltepe ve Zuhuratbaba  Mahallelerinde onaylanan 1/5000’lik nazım imar planına uygun olarak 1/1000 ölçekli uygulama imar planı hazırlıklarının hızla devam ettiğini, Eylül meclisinde onaya sunulmak üzere tekrar ilçe meclisinden İBB meclisine gönderileceğini ve öncelikli hedeflerinin birkaç ay içerisinde plan sürecini tamamlayarak, yeni Kentsel Dönüşüm kararlarını içeren imar durumunu hayata geçirmek olduğunu ifade etti.

BAKIRKÖY’DE HIZLI TARAMA TESTİ YAPILMAYA BAŞLANDI

Bakırköy Belediyesi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iş birliği ile ilçedeki yapıların depreme hazır olup olmadığını tespit etmek amacıyla ücretsiz hızlı tarama testlerine başladığını hatırlatan Mimarlar Odası Şube Başkanı ve meclis üyesi Mustafa Fazlıoğlu, yapılan işlemin ‘Karot’ işlemi olmadığını, karot yapıldığı taktirde çıkan sonuçtan dönüşünde mümkün olmadığını belirterek, testin nasıl yapıldığını anlattı. Hızlı taramanın bilimsel çalışmasının da Beton Test Çekici (Schmidt Çekici) ile yapıldığını söyleyen Fazlıoğlu, hızlı taramada kullanılan bu özel çekicin betonun basınç dayanımı özelliklerini hasarsız yöntem ile ölçmek, betonun genel kalitesini ve de zayıf noktalarını tespit etmek için kullanıldığını ifade etti.

Fazlıoğlu, “Hızlı Tarama ile bina incelemesi, yapıların içinden toplanan ayrıntılı bilgilerle hızlı, mekanik tabanlı ve bilimsel temelleri olan tarama yöntemleri ile değerlendirme yapılmaktadır. İkinci kademe inceleme olarak da adlandırılan bu yöntemle, binalarda yerinde incelemeler yapılmaktadır. Binaya ait yükseklik, alan, kolon ve perde ölçülerinin alınmasıyla bir rölöve hazırlanmaktadır. Bazı kolonlarda sıva tabakası kaldırılarak beton çekici ile beton sertliği ölçülmekte ve bir kolonda sıyırma yapılarak donatı çapı ile korozyon miktarı ölçülmektedir. Sahada yerinde toplanan bu veriler daha sonra akademisyenler ile birlikte hazırlanan bir uygulama ile analiz edilmekte ve her bina için deprem güvenlik oranı çıkarılmaktadır. Bu puana göre maliklere binalarının mevcut durumuyla ilgili bilgilendirme yapılmaktadır. Çalışma kapsamında binalardan herhangi bir numune alınmamaktadır. Çalışma yapılan alanda, özel hazırlanan betonla hızlıca kapatılır” dedi.

Serpil Tuğrul’un Bakırköy Kent Konseyi adına yaptığı basın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı.

Acının Yıldönümü
17 Ağustos’tan 06 Şubat’a enkaz altından kurtulamıyoruz!

Coğrafyamızın gördüğü en yıkıcı ve büyük depremlerden olan 17 Ağustos Marmara Depreminin üzerinden 25 yıl, 6 Şubat Depremlerinin üzerindense 18 ay geçti.

Can ve mal kayıplarımızın çok olmasını depremin büyük ve yıkıcı olmasına bağlamak, gerçeği

gizlemektir. 17 Ağustos’tan bu güne alınması gereken önlemler alınmamış, bilim ve mühendisliğin

söylemlerine kulaklar tıkanmış, çeşitli bahanelerin arkasına sığınılmıştır. Bu nedenle de 6 şubat depremi

Marmara depreminden daha yıkıcı olmuştur.

Bundan 25 yıl önce, 17 Ağustos 1999 tarihinde, Türkiye en karanlık günlerinden birini yaşadı. Yapılan tespitlerden de anlaşılacağı üzere, Malzemeden çalarak, mevzuata uymadan, uygun zemin aranmadan dolgu alanına, bataklık araziye, dere yatağına yapılan, denetimi yapılmayan konutlar büyük bir felaket getirmiştir. Bunlar; 17 Ağustos depreminde canımızı yakan ve can kaybına neden olan belli başlı sebeplerdir. “Deprem değil, sağlam olmayan binalar öldürür” sözünü bu kara günde, bu acı tecrübe ile öğrendik, ancak ders çıkarmadık ve gerekli önlemleri almadık.

6 Şubat depreminde aynı gerçekler bir kez daha karşımıza çıkmıştır. Yine bilim diyor ki, İstanbul da 17 Ağustos ve 6 şubat depremleri gibi yıkıcı bir deprem bekliyoruz. Bilimin ve mühendisliğin gereklerini yerine getirmeyerek, depremin bir doğa olayı olduğu gerçeğini kabul ederek kadere mi bağlayacağız yoksa bilimin ve mühendisliğin gereğini mi yapacağız?

Şunu bir kez daha hatırlatmak isteriz, DEPREM DEĞİL ÇÜRÜK BİNALAR ÖLDÜRÜYOR.

İstanbul acilen depreme hazırlanmalıdır. Bunun için merkezi hükümet ile yerel yönetimler çalışmalarını birleştirmeli, ortak akıl ile bilim ve mühendisliği öne çıkartarak çalışmalarını yürütmelidir.

Kentsel dönüşüm; rantsal dönüşümden çıkartılmalı, yerinde dönüşüm yapılarak, vatandaşlarımız yerleşik düzenlerinden, komşularından, uzaklaştırılmamalıdır. Kentsel yerinde dönüşüm için tüm imkanlar seferber edilerek, çürük binalar bir an önce yenilenmelidir.

Mahallelerde nüfusa oranlı toplanma alanları belirlenmeli ve bu alanlar korunmalıdır. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi toplanma alanları AVM’lere rezidanslara peşkeş çekilmemelidir.

Anayasamızın 172. maddesinde hayat bulan “Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır” hükmü gereği; İstanbul ve diğer deprem bölgeleri için belirlenmiş toplanma ve çadır alanlarının çok ivedi olarak güncel durum tespitleri yapılmalı, işgal/kaçak yapılanma var ise kaldırılmalı, olası depremde yaşam alanlarının oluşturulması için ihtiyaç olan yeterli sayıda toplanma ve çadır alanları belirlenerek halka duyurulmalıdır.

Şehir planlamacıları ve diğer meslek örgütlerinin tüm uyarılarına rağmen vatandaşın yaşamını tehdit eden kıyı dolguları hızla yapılmaya devam edilmektedir. Olası depremin yaratacağı bir tsunaminin dolgu olan tüm kıyıları yutacağı gerçeğinden hareketle kıyı dolgularından derhal vazgeçilmelidir.

Depremlerden Korunmanın Yollarından biri Riskleri Azaltmaktan Geçmektedir

Hepimiz biliyoruz ki yapı stoklarımızın büyük bir çoğunluğu, deprem yönetmeliklerine uygun yapılmamıştır. Mühendislikhizmetibazıyapılarımızdayahiçyokturyadayeterlidüzeydealınmamıştır.

TBMM’nin kurduğu Araştırma Komisyonunun Temmuz 2021 tarihli raporunda; Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmının riskli yapı statüsünde olduğu yer almıştır. Bu risk ortadan kaldırılmadığı veya azaltılmadığı sürece ülkemiz büyük yıkımlarla defalarca yüzleşeceği gibi, depremler sonrası müdahalelerde de yetersiz kalmaya mahkum olacaktır.

Deprem öncesi, deprem anında ve deprem sonrası ne yapılacağı konusunda vatandaşlarımız bilinçlendirilmelidir. Unutmayalım ki deprem anındaki bazı ölümler vatandaşlarımızın bilinçsizce hareket etmelerinden kaynaklanmaktadır.

Vatandaşlarımızın güvenli konutlarda yaşamasını sağlayacak, güvenli ve sağlam konutların üretimini devlet sağlamalıdır. Son olarak diyoruz ki; deprem sallayacak ama biz sallamayalım!

Bilinçlenelim, bilgilenelim, tedbirlerimizi alalım, yetkilileri harekete geçirelim!