BİRİLERİNİN İSTEĞİNE GÖRE DEĞİL, BİLİMİN DEDİĞİNE GÖRE HAREKET EDECEĞİZ!
Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği, Ataköy Doğa ve Yaşam Derneği ve Bakırköy Kent Konseyi iş birliği ile İspirtohane Kültür Merkezi’nde "Ataköy üzerine rant oyunları" konulu panel düzenlendi. Panelin moderatörlüğünü de yapan Y. Mimar Asuman Yarkın Yeşilırmak, öncelikle deprem olasılığı nedeniyle hazırlıklı olmanın dışında başka tehditler altında olduklarını da gördükleri için böyle neden bir toplantı düzenleme gereği duyduklarını anlattı.
ALGI YARATMAYA ÇALIŞIYORLAR
Ataköy 1-2 ve 3-4. Kısım konut alanlarının, modern döneme özgü kentsel tasarımı ve mimari özellikleri ile ülkenin ilk toplu konut alanı olarak korunması gereken özgün birkaç örnekten biri olduğunu vurgulayan Yeşilırmak, bazı kesimlerce “zemini bataklık, çürük vs” gibi dedikodularla, bölgenin çok riskli algısı yaratarak binaların ekonomik değerinin düşürüldüğünü, diğer yandan ucuza düşürülmüş konut satın alıp yönetmeliğe uygun olmadığı gerekçesiyle de dönüşüm sürecine sokmaya çalıştıklarını söyledi.
Emlakçıların bile “çok ucuz kaçırmayın, alın kentsel dönüşüm gelecek buraya” diye pazarladıklarını duyduklarını belirten Yeşilırmak, içinde yaşayanların da katkılarıyla ağaçlandırılmış, korunmuş, yerel ve tarihsel öznelelikler taşıyan mahallelerinin yeşil alanlarından sadece mahallelinin değil, yeşili olmayan yakın ilçelerden gelenlerin de yararlandığını belirtti.
Mahallelerinin ekonomik, sosyal ve kültürel değerini kaybetmeden, deprem risklerine karşı nasıl önlemler alınabilir veya nasıl güçlendirilebilir arayışında olduklarını söyleyen Y. Mimar Asuman Yarkın Yeşilırmak, yoğunluğu düşük mahallelerinin kat artışı ile yıkılıp yapılmasını düşünmediklerini ancak toplu konut bölgesi olduğu için de dönüşüm müdahalesinin küçük müteahhitlerle olmayacağını gördüklerini ifade etti.
KANUNDAKİ RİSKLERİ SIRALADI
Yeşilırmak, 6306 sayılı Kanunda yapılan, “kentsel yerinden etme” potansiyeli taşıyan Rezerv alan değişikliği ile yenilenmenin rezerv alanı ilan etme, yoğunluğu üçe dörde katlayacak imar planı yapma, yapılan artışları TOKİ eliyle büyük müteahhit ve gayrimenkul şirketlerine satma, mevcut dairelere bir değer biçip yenilenen binalardan alınacak dairenin fiyatından düşüp kalanını borçlandırma gibi riskler taşıdığını söyledi.
Ataköy’ün ülkenin en iyi planlanmış, mülkiyet sorunu, plana aykırılık gibi hiçbir hukuki sorunu olmayan bir bölge olduğunun altını çizenYeşilırmak, konuşmasına şöyle devam etti.
ARTI RANTLAR PEŞİNDE DEĞİLİZ
Bizim mahallemizin sakin profili genellikle emekli, ücretli, küçük esnaftır. Bizler artı rantlar peşinde değiliz. Ama konutlarımızın ekonomik değerini kaybetmesini de istemeyiz tabi ki. Evlerimizden kiraya çıkacağız, bekleyeceğiz. Sonra yıkılıp artık Ataköy olmaktan çıkmış, (bugünkü emlak konut sitelerinde olduğu gibi), yoğun ve yüksek apartmanlar deryasında, yenileme borcunu ödemek zorunda olduğumuz bir daire, ekonomik ve sosyal olarak bize ne kazandırır ne kaybettirir?
Konutlarımıza sosyal faydanın yanı sıra ekonomik değer katan, açık yeşil alanlarımızı kaybetmeden, yeni teknolojilerden yararlanarak, binalarımızı güçlendirmenin, bize ekonomik maliyeti ve katacağı ekonomik değer ne olur?
BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ
Tüm olasılıkları ve olanaklarımızı değerlendirmek zorundayız. Bu toplantının amacı tam da budur. En önemli gücümüz de çıkarlarımız doğrultusunda birlikte olmamızdır. Bu işte ne kadar birlikte olursak o kadar güçlü ve kazançlı oluruz.
Bu güne kadar tepeden inme kentsel dönüşüme zorlanan yerleşim alanları, zemin ve yapı kalitesi açısından gerçekten en riskli alanlar mı? Yoksa rantı en yüksek alanlar mı?
İstanbul’da küçük bir depremde, hatta depreme bile gerek kalmadan yıkılacak binlerce bina varken, bazı kesimler neden Ataköy konutlarının risklerini kendilerine bu kadar dert ediniyorlar?
YIKIP YAPMAK YERİNE NEDEN GÜÇLENDİRME DÜŞÜNÜLMÜYOR?
Neden sadece yıkıp, bir de üstüne yoğunluk artırarak yapma üzerine hesaplar yapılıyor? Binaların gerçekten bilimsel yöntemlerle performans değerlendirmeleri yapılıp, güçlendirmeye uygun olanların, çok daha ucuza, kısmi veya kapsamlı güçlendirme uygulamaları neden hiç düşünülmüyor?
Bugün gelişmiş ülkelerde uygulanan, eski yapıları yeni teknolojilerle güçlendirme uygulamaları, bizde neden zorlaştırılıyor? 6306 sayılı Kanunda yıkım kararı için %51 yeterli iken, güçlendirme kararı için neden %80 çoğunluk aranıyor?
İnşaatını yaptığı binanın, denetimcisini müteahhittin seçtiği bu günkü inşaat denetim sistemi çok mu güvenilir? Olmadığını gösteren birçok örnek var. Yapıların risk tespiti yapan kuruluşlar çok mu güvenilir? Olmadığını gösteren örnekler var.
İBB VE İLÇE BELEDİYESİNDEN BEKLENTİLERİMİZ VAR
Konuşmasının sonunda, İstanbul Büyükşehir Belediye ve Bakırköy Belediyesi’nden bir de beklentileri olduğunu ifade eden Y. Mimar Asuman Yarkın Yeşilırmak, Ataköy’lüler olarak bizler; İBB ve İlçe Belediyesi yönetiminden, kira veya yeniden yapım yardımı yerine, tarihi değerler kazanmış olan Ataköy’ü özgün değerleri ile korumak için, binalarının güçlendirilmesi yönünde, teknik ve mali kaynak açısından bir çalışma yapılmasını ve bu konuda kendilerine destek olunmasını istediklerini söyleyerek konuşmasını tamamladı.
ATAKÖY İÇİN GÜÇLENDİRME YETERLİ
Panelde konuşan Y. Mimar Deniz Şevki Kayabay, Ataköy’ün dönemi itibariyle en iyi malzemeden yapıldığını, zamanla değişen yönetmeliklere uymasının mümkün olmadığını ancak mühendislik hizmeti aldığı için de yaşanabilecek olası bir depremde hasar görebileceğini ancak can kaybı yaşanma ihtimalinin neredeyse olmadığını söyledi.
Bilimde herseyini risk hesabına göre yapıldığını, dönüşüm için önerilenin yıkıp yapılmak olduğunu ancak bunun büyük bir maliyet olgunu belirten Şevki Kayabay, Türkiye'de uygulanmış ilk uydu kent projelerinden biri olan Ataköy için güçlendirmenin yeterli olacağını ifade etti.
Orta gelirli bir yapıya sahip Ataköylülerin de bölgeyi komple yenileme takati olmadığını belirten Kayabay, “Ataköy zaten en modern mimarlık ve şehircilik örneklerinden biri. İstanbulda kişi başına düşen yeşil alan 2,5 iken, Ataköyde 25. Ataköyde bir imar artışı söz konusu olmamalı. Bölge olduğu gibi korunmalı. Yeniden yapım maliyetinin beşte biri civarında bir maliyet olan güçlendirme öncelikli tutulmalı ancak güçlendirme için belediye ve devlet hazır değil. Önce devletin sonra belediyelerin güçlendirme ne demek bilmesi lazım” dedi.
GÜÇLENDİRME HEM MALİYETLİ HEM DE ÇEVRECİ
Y. Mimar Şevki Kayabay, “Depreme karşı güçlendirme, yıkıp yeniden yapmaya göre hem yüzde 50 daha az maliyetli hem de daha çevreci. Ayrıca güçlendirilen yapı yeni yapılan bina kadar sağlam oluyor. Çok bilinmeyen bu konunun iyi bilinmesi gerekiyor” diyerek, Ataköy’de büyük bir rantın olmadığını düşündüğünü, sahillere yapılan gökdelenlerdeki binaların satılmamasını da örnek vererek, “Sonuç öncelikle panik içinde olmayalım. Kendi içimizde organize olup korumaya çalışalım” diyerek konuşmasını tamamladı.
KÜLTÜREL MİRASI YAŞATAN BİR BÖLGE
Ataköy’le ilgili doktora çalışması da yapan ve zamanla Fahri Ataköylü olduğunu söyleyen Öğretim Görevlisi Y. Mimar Shaylan Oudeh’ta, bölgenin açık alanlarından ve sosyal hayata olan kazanımlarından bahsetti. Oudeh, İstanbul’un kültürel mirasını da yaşatan bir yer olan Ataköy’ün, sadece mimari kentleşmenin değil, toplu konutun kendi içindeki evrimini de gözlemleme imkanı sunduğunu da belirtti.
Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Başkanı Y. İnşaat Mühendisi Sinan Türkkan’da, Kentsel Dönüşüm Kanunu’nun ülkemizde doğru başlayıp doğru devam etmediğini belirtti. Depremin ne zaman ve nasıl olacağını konuşmak yerine, can kaybı olmadan depremi nasıl atlatabilirizi düşünmemiz gerektiğini aktaran Türkkan, güçlendirme konusunun ülkemizde doğru anlaşılmadığını, güçlendirme yapmayı tadilat, tamirat, onarım ile karıştırıldığını ve geçici bir çalışma olarak görüldüğünü söyledi.
GÜÇLENDİRMENİN BÜROKRATİK ZORLUKLARI VAR
Güçlendirme çalışmasının İnşaat Mühendisliği’nin bir uzmanlık alanı olduğunu vurgulayan Türkkan, “DEGÜDER olarak depreme dayanıksız ve ekonomik olarak güçlendirme yapmaya uygun binaların güçlendirilerek hızlı çözüm üretmenin mümkün olduğu gerçeğinin altını çiziyoruz. Ancak güçlendirme çalışmalarını yavaşlatan bürokratik ve finansal zorluklar bulunmaktadır. Binasını yıkıp kat karşılığı veren vatandaştan %1 KDV alınırken binasını güçlendirmek isteyen vatandaştan %20 KDV istenmektedir. Yine kentsel dönüşüm kanununa göre yıkıp yapmak için karar alma oranı %50+1 iken, güçlendirme için %80 ile karar almak gerekmektedir. Bize sağlanan imkanlar doğrultusunda pek çok bürokratik engelin kaldırılabilmesi için ilgililerle iletişim içerisindeyiz ve çözüm önerilerimizi iletiyoruz” dedi.
“Güçlendirme nedir? Yapılara deprem performansı anlamında ne sağlar?” sorularına da yanıt veren Türkkan, konuşmasına şöyle devam etti.
GÜÇLENDİRME DOĞRU ANLAŞILMIYOR
Güçlendirme konusu ülkemizde çok uzun süredir bilinmesine rağmen gerektiği şekilde anlaşılamamıştır. Güçlendirme hasarlı veya hasarsız binanın deprem güvenliğinin yükseltilmesi veya bir başka anlatımla binanın 2018 deprem yönetmeliği şartlarına uygun hale getirilme çalışmasıdır. Dolayısıyla güçlendirme inşaat mühendisliğinin bir uzmanlık alanıdır. Binada yaptığınız tamirat, tadilat, onarım, iyileştirme çalışması güçlendirme değildir. Güçlendirme çalışması yapının taşıyıcı elemanlarını bir bütün olarak ele alır ve yapıyı deprem kuvvetlerine karşı yönetmeliğin istediği güvenlik seviyesine çıkarır. Güçlendirme çalışmasının başarılı olması için mevcut yapının doğru incelenmesi ve binanın yetersizlikleri var ise doğru tespit edilmesi ve bu yetersizliklerin giderilmesi doğrultusunda doğru proje hazırlanıp uzman firmalar tarafından doğru uygulanması ile can güvenliği seviyesine ulaşmak mümkün olur. Hiçbir güçlendirme çalışması projesiz yapılamaz.
Yapılması gereken özellikle İstanbul gibi yapı stoku yoğun ve deprem riski olan şehirlerde bina envanterinin çıkartılarak elimizdeki yapılar hakkında bilgi sahibi olmaktır. Son bir yıldır İstanbul genelinde hızlı tarama yöntemi ile bu yapılmaya çalışılıyor. Elbette ki bir buçuk, iki milyon mertebesinde bina stoku bulunan bir şehirde bunu gerçekleştirmek için zamana ihtiyaç duyulmaktadır.
GÜÇLENDİRME YAPILAN BİNA ÖMRÜ İLE YENİ YAPILAN BİNA ÖMRÜ AYNI
Marmara Bölgesinde beklenen depremin olmasıyla sadece İstanbul değil çevresini kuşatan tüm iller etkilenecektir. Bu kadar yoğun yapılaşmanın olduğu bölgede deprem riski taşıyan tüm binaların yıkılıp tekrar yapılmasını istemek hem finans hem de zaman açısından gerçekçi görünmüyor. Bu durumda maliyeti düşürmek ve daha hızlı çözüm üretmek zorundayız. Buna en iyi çözüm farklı seçenekler (binanın dışardan güçlendirilmesi gibi) sunan güçlendirme çalışmasına hak ettiği önemin gösterilmesi ve güçlendirme yaptırmak isteyen kat maliklerine bürokratik kolaylıklar ve finans imkanları sunmak olacaktır. Bizler dernek olarak tüm binalar güçlendirilmeli demiyoruz depreme dayanıksız ve kentsel planlamanın dışında kalan binalardan ekonomik olarak güçlendirme yapmaya uygun binaların güçlendirilerek hızlı çözüm üretmek mümkün diyoruz. Doğru yapılmış ve uygulanmış bir mühendislik yapısı asla çökmez ve deprem sonrası da kullanılabilir. Yasal hiç bir problemi olmayan Ataköy’de de güçlendirme yapılabilir ve bina ömrü yeni yapılmış bir bina ile aynı ölçüde olur. Güçlendirme çalışmasını Kentsel Dönüşüm kanunu kapsamında değerlendirilmeli ve uygulama için benzer özellikte yönetmelik çıkmalıdır” dedi.
AKYÜZ, HEM ŞAHSİ VE HEM DE BELEDİYE YÖNETİMİ OLARAK DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞTI
Toplantıya katılan ve Ataköylülerin belediyeden beklentilerine yanıt veren Teknik Bakan Yardımcısı Ali Rıza Akyüz, 1990 yılından beri İnşaat Mühendisleri Odası’nda başkanlık ve yöneticilik yaptığını da söyleyerek, güçlendirmenin olabileceğini ancak beton dayanımı, maliyetinin yıkılıp yapılma maliyetinin yüzde 40’ını aşmaması gibi bir takım kriterleri olduğunu vurguladı.
Yapıların depreme karşı dayanıklı olması gerektiğinin altını çizen Akyüz, mühendislikte güçlendirmenin de binaların yeniden yapılıp yıkılmasının da olduğunu belirterek 6306 sayılı yasanın yerel yönetimleri bağladığını söyledi. Karot alındığı taktirde, sağlam performansı sağlamayan bina için yıkım kararı çıktığını, buna itiraz edilip yeniden karot alınıp hesap yapılabileceğini de belirterek konuşmasını sürdüren Teknik Başkan Yardımcısı Ali Rıza Akyüz, Ataköy’ün korunması gerektiğine inandığını söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti.
Bakırköy’de doğup büyüyen biri olarak, Ortadoğu ve Balkanların en iyi yerleşim yerlerinden biri bana göre Ataköydür. Yoğunluğu emsal birdir ve bir insanın doğumdan ölüme geçen süreç içerisinde ihtiyaç duyduğu tüm sosyal donatı alanlarının olduğu bir yerdir. Buraya gözümüz gibi bakmalıyız ve yoğunluk artışına müsaade etmemeliyiz.
61 yıllık Bakırköylü olarak gerek Ayamama, gerekse sahillerde yapılan binaların tüm süreçlerinde vardım ve yapılan tüm etkinlik ve eylemlerde yer aldım. Bu çalışmalardan ötürü, Ataköy'ün bazı bölgeleri değer kazandı ve bazı insanların bu değer artışından faydalanmak istediğini gördük. Sahildeki binaların yapılmaması ile ilgili düzenlenen toplantılarda Ataköylerin bu işe çok da fazla sahip çıkmadığını da gördüm. 900 malikin yaşadığı Ataköy Konakları’nın önüne yapılan binalar için yapılan eylemlere, 300 Bakırköylü zor yan yana geliyorduk.
BİR TANE ATAKÖYÜMÜZ VAR VE ONU KORUMALIYIZ
Belediye olarak tüm yapıların kontrolünü, gabarisini tespit ederek imza altına almalıyız. Ataköy'de 1 Kısımda bütün binaların kontörünü yaptık, gabarisini aldık. Bir binada 10 daire varsa bunu 20 daire yapmamalıyız. Yoğunluğu bir noktada tutmalıyız. Binanın taban oturumu neyse büyümesine imkanı vermemeliyiz. Sonuçta bir tane Ataköy'ümüz var. Belediye olarak bir estetik kurum kurabilir, boyasına, çerçevesine, çevresine varana kadar her şeyine karar verebiliriz. Ataköy'ü sonuna kadar korumalıyız ve bu konuda belediyedeki tüm yönetimin hiçbir tereddütü yok.
Ancak sonuçta bir yasa var ve bu yasaya karşı direnemiyorsun. İdare olarak bizim anlayışımız bu bölgede 1+1'lere müsaade etmeyeceğiz. Bir blokta 40 daire varsa 80'e çıkmasına müsaade etmeyeceğiz. Ataköy nüfusunu stabil oranda tutmamız gerekmektedir ve bizler bu anlayışla yönetimdeyiz.
ATAKÖY’ÜN ZARARINA OLACAK BİR FAALİYETE MÜSADE ETMEYECEĞİZ
Yeni dönemde belediye yönetimi ile her türlü iletişim kurabiliyorsunuz. İletişim konusunda bir problem olduğunu düşünmüyorum. Ben de buradayım, meclisteki arkadaşlarımız da burada. Hepimiz Bakırköy'deyiz ve hepimizin telefon numaraları sizlerde var. İstediğiniz zaman çok rahat ulaşabiliyorsunuz. Ataköy Doğa ve Yaşam Derneğimize birlikte Emlak Bankası Spor Tesisleri’nin yeniden halka kazandırılması için birlikte çalışıyoruz. Yani bizler Ataköy'ün zararına olabilecek herhangi bir faaliyete müsaade etmeyeceğiz. Şu anki çalışmamızda mevcuttaki çarşıları bir düzene sokmak.
BİNAYI YIKIP YAPMAK, ENKAZ KALDIRMAKTAN DAHA KOLAY
Ancak riskli olduğu kesinleşen binaların da yıkılıp yapılmasına da müsaade edip teşvik etmeliyiz. Kocaeli depreminde İnşaat Mühendisleri Odası’nı temsilen o bölgede çalışma yaptım. Yıkıntıların içinden insanları çıkardık ve bilim de İstanbul'da 50 yıl içerisinde büyük bir depremin olma olasılığının %60 olduğunu söylüyor. Bilimi inkar edemeyiz. DEGÜDER Başkanı üstadımız Sinan Türkkan’ın da söylediği gibi, deprem olabilir, bina hasar alabilir ama önemli olan içinde yaşayanların o binadan canlı çıkmasıdır. Bunun için de hazırlık yapmalıyız. Şunu biliyorum ki binaları yıkıp yapmak enkaz kaldırmaktan daha kolay.
ATAKÖY’ÜN AVANTAJLI OLUŞU MÜHENDİSLİK HİZMETİ ALMIŞ OLMASI
Olası deprem senaryosu yaşanırsa, İstanbul'da taş üstünde taş kalmaz. 2000 yılında İnşaat Mühendisleri olarak gönüllü bina taramalarına gittim. Çoğu bina bozulmuş, demirleri açılmış, korozyon oluşmuş ve bina sadece dikine duruyordu. 1970 ve 80 yıllarında yapılan binaların ekonomik ömrü 50 yıl. Ataköy avantajı bir bölge çünkü ciddi bir mühendislik hizmeti görmüş. Önlerine projeyi almışlar, yaparken doğru malzeme kullanmışlar. Şunu bilin ki insanları zemin değil binalar öldürüyor. Bu konuda duyarlı olmalı, güçlendirme yapılması gerekiyorsa güçlendirme, yıkılıp yapılacaksa da yıkılıp yapılmasını desteklemeliyiz.
BİLİMİN DEDİĞİNE GÖRE HAREKET EDECEĞİZ
Kendisine gelen, mühendislik çalışması yapılan, Mimarlar Odası tarafından projesi onaylanan hiç bir güçlendirme projesine de ‘Hayır’ demediklerini söyleyen Ali Rıza Akyüz, gerekli performansı sağlamayan yapıların da yeniden yıkılıp yapılmasından yana olduklarını söyleyerek, “İnsanları canlı tabutlarda yaşatmaya mecbur değiliz. Bizim yerel yönetim olarak görevimiz de vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak, sağlıklı yapılarda oturması için teşvik etmek. Birilerinin isteğine göre değil, bilimin dediğine göre hareket edeceğiz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Toplantıya katılan Meclis Başkan Vekili Çiğdem Kırıkoğlu’da, doğma büyüme Ataköylü olarak başka bir yerde yaşamayı bile hayal etmediğini söyleyerek, “Sizlerden farklı düşünmüyoruz. Seçim öncesinde de sonrasında da Ataköy’ün mevcut durumuyla korunması bizlerin en büyük hedeflerden birisi” dedi.