Dr. NACİ EKŞİ FELSEFE VE DİN İLİŞKİSİNİ ANLATTI

İş adamı, siyasetçi ve Felsefeci Dr. Naci Ekşi, Bihin Edige’nin ‘Gerçeği Yakala’ kanalına konuk oldu. Felsefe ve Din ilişkisi nedir?, Felsefe dini nasıl ele alır ve dinde felsefenin yeri nedir? gibi sorulara cevap aranan programda, Felsefe;’ye olan ilgisini anlatan Ekşi, yaklaşık 2 yıl önce hayatına anlam ararken felsefe ile ilgilendiğini, İstanbul Üniversitesi’ne kaydolup terminolojisini öğrenmeye karar verdiğini söyledi. Henüz Felsefenin F’sin de olduğunu söyleyen Dr. Naci Ekşi, “Bu sürede de Felsefe’nin ne kadar önemli, anlamlı ve gerekli olduğunu öğrendim” dedi.

İnsan, toplum, emniyet, insani etik ve ahlaki değerleri algılayabilmek ve farkındalığını yaşamayabilmek için felsefenin çok önemli olduğunu vurgulayan Ekşi, “Hatta 20-30 sene önce başlasaydım belki daha başarılı olurdum diye kendi kendime düşündüm. Belkide topluma hizmet etme aşkımı daha bilinçli bir şekilde yapabilirdim” diyerek şöyle konuştu.

ANLATILAN VE YAŞANAN DİN FARKLI

Din konusunu çok fazla anlamlandıramıyorum. Babam mütedeyyin bir müslümandı. Sabah namazını bile camide kılardı. Bize de ‘İşine Allah’ı karıştırandan uzak dur’ derdi.

Şimdi din nedir diye araştırıp, dinin uygulamalarını, cennet cehennem anlatımlarını okuyunca bize sunulan din ile babamın sıtkı sadakat ile sarıldığı, sabah namazını bile camide kıldığı din arasındaki farkı gördüm.

NE KADAR DÜŞÜNEN İNSAN VAR İSE, O KADAR ALLAH VAR

Şu an bize anlatılan dinde, Allah insan gibi düşünülüyor. Sanki büyük bir köşkte koltukta oturuyor ve koltukta otururken istekleri rüşvet verir gibi veriyor. Gözümüzün görmesini sağlayan Allah, müslümanın kendisini nasıl terbiye edeceği ile uğraşıyor. Bunu anlamak olası gözükmüyor. İnanmaya ihtiyacımız var ama bu bizim islam dinindeki gibi değil. Ne kadar düşünen insan varsa o kadar Allah var. Herkes Allah ihtiyacını, zekasına ve korkularına göre yaratıyor. Ne siz benim Allahımı, ne de ben sizin Allahınızı tarif edebilirim.

Bizden bağımsız çalışan organlarımız gibi, kainattaki her şeyden haberdar olan Allah’la bize anlatılan dinin alakası yok.

Örneğin Kur'an-ı Kerim’in bazı ayetleri Tevrat’tan bire bir alınmış. Örneğin !Domuz eti yememe meselesi! virgülüne kadar aynı. Peki hangisi hak din demek mümkün mü?

KABUL ETMEK ZORUNDA DEĞİLİZ

Peygamber denilen zaten dönemin kralı, yöneticisi, diktatörü. O kadar peygamber nasıl gelmiş. Bu 250 tane kabile reisi demek.  Milleti korkutacak şekilde bir Allah kavramı ortaya atmışlar. Aslında her biri kendi zamanının kralı. Kendi otoritesini sağlamak için ortaya bir Allah atmış ve adına da din demiş. Bunu kabul etmek zorunda değiliz.

Dinin incelenmesini, neyin ne olduğunun anlaşılacağını ve anlaşılınca her şeye hakim olmaları gibi bir şeyin olmadığını, dinin farklı bir kavram olacağını, ekmek ve ticaretlerinden olacaklarını bildikleri için de felsefeye karşılar.

İSTANBUL’DA MİNARELER BİRBİRİNE ÇARPACAK

İçi boş ve cemaatsiz camilerde iki üç çıkarcı yan yana gelip dernek kuruyorlar. Amaç bağış adı altında para toplayıp müteahhitlik yapmak. Cami altındaki ticarethaneleri de eşe dosta taşımak. Kendi çıkarları için Allahı kullanmak. Hacı efendi diye ortalıkta dolaşmak. İstanbulda minareler birbirine çarpıcak. Bu kadarına gerek yok ki.

VERGİMİN DİNAYET VE MENSUPLARINA GİDEN KISMINI HARAM EDİYORUM

Diyanet İşleri Bakanlığı’nın bütçesi kaç bakanlıktan büyük. Çıkarcılar cami yapıyor. Bakanlık çalışan atıyor. Ekmek elden su gölden. Vatanı kurtaran askerden çok maaş alıyor.  Vergimden diyanet ve mensuplarına düşen kısmını haram ediyorum.

Allah’ı Allah gibi düşüneceksek, Allah rüşvetçi, siyasetçi, ya da bir partiyi tutabilir mi?

UÇKUR SEVDASINA DİN YARATILMIŞ

Benim inandığım Allah, çiçekte böcekte, insanda, hayvanda. İradesinde rüşvet ve yalakalık yok. Bu benim hafızamda. Sizin gözünüzün gördüğünü gördüğüm zaman Allahın iradesini görüyorum. Kendime göre bir anlayışım var. Kendi uçkurlarının sevdasına din yaratmışlar. Halifelerde ise her türlü adam kayırma, yalan söyleme, sünnet ve vahiyi değiştirme var. İnsan oturup biraz düşünmeli.