Erkan Baş: Düzen siyaseti memleketi maskeli baloya çevirdi! 

2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardındaki herkes gibi kendilerinin de üzülüp kırıldığını, gençlerin ise ülkeyi terk edecek kadar öfkelendiğini söyleyen Erkan Baş, ancak bu güzel ülkeyi yobazlara, faşistlere, gericilere bırakmamaya karar verip, mücadeleye kaldıkları yerden inadına başladıklarını söyledi. 

Şimdi de o inadı ve umudu ülkenin dört bir yanına yaymak için harekete geçtiklerini belirten Erkan Baş, yerel seçimlerin kendileri için sadece yerel yöneticilerin seçildiği değil, halkın dediğiden ötesinin olmayacağını göstermek için bir alan olduğunu vurguladı. 

Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası CHP’de yaşanan değişim rüzgarlarına atıfta bulunarak, iktidarın elinden alınacak her belediyenin halk açısından bir kazanım olduğunu belirten Erkan Baş, değişimin topyekün olması gerektiğini, kendilerinden başlayarak önce muhalefetin devamında da iktidarın değişmesi gerektiğinin altını çizdi. 

“Bizler emeği ile çalışan ama hakkını alamayan insanlarız” diyen Baş, emeği ile çalışanların çalışma saatlerinin 8’den 10’a çıkmasına rağmen gittikçe yoksullaştığını, zenginlerin ise daha da zenginleştiğini söyledi.

 “Birileri bizim emeğimizi gasp ediyor” diyerek, “İktidarı da muhalefeti de bu düzen siyasetinin bir parçasıdır” ifadeleriyle muhalefete de yüklenen Erkan Baş, seçmene seslendiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi. 

24 SAAT İZLENEBİLİR BELEDİYE

Bizim büyük binalar yapmak, müteahhitleri zengin etmek gibi projelerimiz yok. Bizler katılımcı belediyecilikten bahsediyoruz. Yani sizin 5 yılda bir oy kullanıp evinize dönmediğiniz bir yönetim biçimi. Hepimizin elinde akıllı telefonlarımız var. Mobil bir uygulama ile 24 saat belediyede neler oluyor, belediye başkanı ne yapıyor, başkan yardımcısına ne yapıyor görebilecek. Yurttaşın bulunduğu ilde, ilçede yapılmasını istediklerini, sorularını sorabileceği, yapılan işle ilgili fikrini yazabileceği, yönetim sürecine doğrudan katılabileceği bir yönetim anlayışından bahsediyoruz. İçinde bulunduğumuz çağda bu işlem çok kolay. Eğer belediyeler katılımcı ve şeffaf biçimde yönetilirse, yurttaş belediyelerde ne olduğunu izleyip takip ederse o belediyede hırsızlık olmaz. O belediyede yolsuzluk yapamazlar. O belediyede eş, dost, akraba besleyemezler. Belediyeler sizin cebinize para koyamaz ama sizin cebinizden çıkacak parayı azaltabilir ve sizin hayatınızı kolaylaştırabilir.

İNSANLARIN KUTSAL DEĞERLERİNİ KULLANIYORLAR

Hedefimizin yoksullara yardım etmek değil, yoksulluğu ortadan kaldırmak olmalı. Bunlar toplumu zenginler ve yoksullar olarak gördükleri için her yerde aynı numarayı yapıyorlar. Din, iman, vatan, bayrak, millet. İnsanların kutsal değerlerini kendi hırsızlıklarını örtmek için kullanıyorlar. 

Partisi’nin Gebze Belediye Başkanı olarak da gösterdiği Erkan Baş, belediyelerde de aynı durumun yıllardır devam ettiğini, ‘ne yaparsam yapayım kazanıyorum’ mantığı ile hareket ettiğini söyleyerek konuşmasını sürdüren Erkan Baş, şöyle devam etti. 

MUHALEFETTE AYNI KAFAYLA ÇALIŞIYOR

Nasıl olsa ben burada belediye seçimini kazanacağım. Türkiye'nin her yerinde iktidarın güçlü olduğunu düşündüğümüz, %60-70 oy aldığı, muhalefetin burada şansı yok denilen yerlerde Türkiye İşçi Partisi olarak aday çıkarttık. Bunlara teslim olmamak, mücadele etmek için iktidar partilerine de oy verse dahi alın teriyle işçi kardeşlerimizi temsil etmek için aday olduk. Gebze’de 30 yıldır iktidar olmalarına rağmen bazı mahallelerde elektirik yok. Çünkü; ne yaparsam yapayım bana oy verir mantığı ile hareket ediyorlar.

Aynı şekilde Bakırköy, Kadıköy gibi yerlerde insanlar da AKP'ye MHP asla oy vermezler diye muhalefet de aynı kafayla çalışıyor. Ben ne yaparsam yapayım, bu halk bize oy verir diyerek muhalefette aynı şeyi yapıyor. Bakıyorsun Bakırköy'de hak ettiği değeri görmüyor, hizmet almıyor. ‘Ceketimizi assak kazanırız’ diyorlar. Ceketin yeri gardırop. O yüzden Türkiye İşçi Partisi olarak diyoruz ki; Biz o ceketleri de gardroba asmaya geldik. Ceketin yeri gardırop. 

BİR GENEL BAŞKAN OLARAK GURUR DUYUYORUM

Ez cümle karşımızda bir düzen siyaseti var ve bu düzen siyaseti memleketi maskeli baloya çevirdi. Herkes rolünü oynuyor ve bize biçtikleri rol de, kenardan sahneyi izlemek ve onları alkışlamaktan ibaret. Türkiye İşçi Partisi’nin iddiası şudur. Eğer bu ülkeyi gerçekten değiştirmek istiyorsak, başta işçi sınıfının, emekçilerin, onurlu insanların, kadınların, gençlerin yani sizlerin bu zalim siyasetten seyirci olmaktan vazgeçip sahaya inmesi lazım. Yeter artık, bizim adımıza başkaları konuşmasın, başkaları anlatmasın. Biz kendi sözümüzü kendimiz söyleriz. Biz kendi gücümüzü siyaset alanına taşırız. Bu kutuplaştırılmış siyasette iki tarafta, ‘bana oy vermezsen öcüler gelir’ 

“Benim adamım çok iyi, benim programım çok iyi, ben en iyisini yaparım” diyen yok. Tek dedikleri şey; bana oy vermezsen öcüler gelir. Öncelikle herkes rahat olsun. Türkiye İşçi Partisi’nin olduğu yere öcüler giremez. Belki 500 tane belediye başkan adayımız var, on bin tane belediye meclis üyesi adayımız var. Türkiye'nin hiçbir yerinde bir tane adayımız için ‘bu hırsızdır, bu yolsuzluk yapar, bu susar, bu teslim olur ,bu hırsızlığa göz yumar’ diye çamur bile atamıyorlar. Bu yüzden gittiğim her yerde bir genel başkan olarak yaşayacağım en büyük gururu yaşıyorum. Hepsi halkın içinde, hepsi fabrikalardan, tarlalardan emeğiyle alın teriyle yaşayan arkadaşlarımız.

ÖNCE GÖNLÜNÜZÜ KAZANMAK, SONRA OYUNUZU ALMAK İSTİYORUZ

Hepinizin gözünün içine bakarak söylüyorum. Bakırköy’ü Bilge Başkan’dan daha iyi yönetecek aday varsa gidin oyunuzu ona verin. Ben inanıyorum Bakırköy’de daha iyisi yok. Başka hiç bir genel başkan bunu söyleyemez. Biz sizin korkularınızı değil, aklınızı, yüreğinizi istiyoruz. Biz sizin gönlünüzü kazanmak istiyoruz. Aklınızı gönlünüzü kazandığımızda da oyunuzu istiyoruz. Biz de kendi hak ettiğimizi istiyoruz. Size diyecekler ki; bunlar iyi hoş ama kazanamazlar. Bir kere sizi yönlendirmelerini terk edin. Kazanacak adaya oynamak isteyen varsa, gitsin Veliefendi’ye altılı ganyan oynasın. En azından para kazanır. Bizim yapmamız gereken şey, iyi olanı, doğru olanı, haklı olanı güçlendirmektir. Tek başımıza da kalsak, idam sehpasında da olsak, inandığımız şey ne ise bir adım geri adım atmayacağız. Biz inandığını söyleyen devrimcileriz. O yüzden kendimize de size de güveniyoruz. 

BİLGE SEÇKİN ÇETİNKAYA: BIKTIK! 

Erkan Baş’ın ardından söz alan Belediye Başkan Adayı Bilge Seçkin Çetinkaya, “Ben de bıktık demek için geldim” ifadeleriyle Bakırköylülere seslendi. 

20 yıldır günbegün eğitim, sağlık, barınma hakkının gasp edilmesinden, her gün yeni bir ayrımcılığa uğramaktan bıktıklarını söyleyerek konuşmasına başlayan Çetinkaya; yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi. 

AÇ GÖZLÜLÜĞÜNÜZ BİTMEDİ

Kadınız diye az ücret ödenmesinden, yaşlı, hasta, çocuk bütün bakım işlerinin bize kitlenmesinden, üstümüze yıkılmasından bıktık. Şiddet görmekten bıktık.Tepemizdekinin her gün televizyondan bize bağırmasından bıktık. Kadına, çocuğa, hayvana şiddet, taciz, tecavüz haberi duymaktan bıktık. İnancımıza, inançsızlığımıza, kıyafetimize, Allahımıza karışılmasından, kimliğimize, kişiliğimize terazi tutulmasından, küfredilmesinden, Kürt, Ermeni, Süryani, Rum diye küfür edilmesinden bıktık.

Hoşgörü ve kardeşlik dediğinizde her seferinde bizi öldürmenizden bıktık. Adalet dediğiniz de, hukukun hiç bir esamesini bırakmamanızdan bıktık. Ağzını açan herkesi siyasi rehin olarak cezaevlerine koymanızdan bıktık. Hırsınız, sömürünüz, aç gözlüğünüz bitmedi. 

Altın madenleri için ruhsat dağıttınız, komisyonculuk yaptınız. İşçileri öldürüp nehirleri zehirlediniz. Ormanları kestiniz … Bıktık…

Bu ülkenin eğitimli, meslek edinmiş laik insanlarını hedef haline getirmenizden bıktık. Üç kuruşluk haklarımızı elimizden almanızdan bıktık. Bu ülkede gelecek düşünemeyen çocuklarımızı yurt dışına gönderip sahte cennetlerde mutluluk aramalarından bıktık. Hizmet etmiş, üretmiş vergisini ödemiş, emeklerini hak etmiş, yaş almış yurttaşlarımıza dilenci muamelesi yapmanızdan bıktık. 

Aksırıp tıksırıncaya kadar, manda yoğurdu, medine hurması, kestane balı, ejder meyvesi yiyenlere karşılık, dağılmış pazar yerlerinde çöp karıştıran, meyve sebze ayıklayan yurttaşlarımıza tasarruf öğüdü vermenizden bıktık. 

Tehditlerinizden bıktık. Tehditsiz siyaset yapamıyorsunuz. Deprem bölgesinde evi başına yıkılmış, en yakınlarını kaybetmiş yurttaşlarımıza ‘bize oy vermezseniz size hizmet getirmeyiz’ diyorsunuz.

Bıktık, usandık. İnsanlığımızdan utandık…

İSTİSNASIZ HER SEÇİMİN RÜŞVETİ +1 KAT

İstanbul'da Bakırköy'de yapı stoku %70'i riskli binalarda kendimizin ve çocuklarımızın canı için endişe ederken, sizin rant pazarlığınızın bitmesini beklemekten bıktık. İstisnasız her seçimde artı bir kat vereceğiz diye, güvenli barınma hakkımızı seçim rüşveti oy karşılığı etmenizden bıktık. En çok neden bıktık biliyor musunuz? 2024'te hala en temel haklarımızın sorgulanmasından, pazarlık konusu yapılmasından ve hala bunların tartışılıyor olmasından bıktık.

HESAP SORMAYAN PASİF MUHALEFETTEN DE BIKTIK

Peki bütün bunlar sadece iktidar yüzünden mi oluyor. İktidar tüm bunları yaparken muhalefet edemeyen, onu durduramayan muhalefetten de bıktık. Seçimlerde hile yapıldığında, sistem değiştirildiğinde, bizi evde tutan muhalefetten bıktık. Hesap sormayan pasif muhalefetten de bıktık. Her şeyi seçime bağlayan ama sandıkları bile koruyamayan muhalefetten bıktık. Sürekli bu seçim o seçim değil, bizi seçmezseniz onlar gelir tehdidini savuran, oy bölmeyin deyip sağcıları meclise taşıyan, binlerce işçiyi AKP'nin MHP'nin insafına terk eden ama her seferinde halinden memnun olan muhalefetten bıktık. Ceketimi, terliğimi koysam kazanır diyen, Bakırköy'e atama yapan ve bir de bunu utanmadan söyleyen, Bakırköylünün hiçbir derdine derman olmayanlardan bıktık. 

“SEN AKP’NİN ADAYISIN AKP’NİN”

Ali Talip Özdemir’in de 20 yıldır ülkede iktidar olan Ak Parti'nin adayı olduğunu söyleyerek konuşmasını sürdüren TİP Adayı Bilge Seçkin Çetinkaya, “ANAP 2009'da kapandı, Demokrat Parti'ye katıldı. sen AKP'nin adayısısın Ali Talip Özdemir AKP'nin… Sen bize laiklikten bahsedemezsin. Bize haktan, hukuktan, adaletten hiç bahsedemezsin. AKP’nin adayı kim olursa olsun, orada kimin sözünün geçtiğini biz biliyoruz. Hangi müteahhitlere nasıl rant dağıtılacağını biz biliyoruz. ‘Laiklik, hukuk, bir arada yaşama’ Bunlar sizin ağzınıza alabileceğiniz sözler değil.

Peki 20 yıldır Bakırköy’de belediyeyi elinde tutan parti kim. Muhalefetimiz CHP. Peki onun vaatleri inandırıcı mı? İkisinede soruyoruz. Biriniz 20 yıldır bu ülkede iktidarsınız, biriniz 20 yıldır Bakırköy'de.

20 YILDIR ELİNİZİ KİM TUTTU…

Her seçimde vaatlerle geliyorsunuz. Peki 20 yıldır elinizi kim tuttu. Biz Bakırköylüler olarak mı engelledik. Bizi bu siyasete sıkıştıramayacaksınız. Bakırköylüler olarak, ‘O partinin müteahhiti mi kazanacak yoksa bu partinin mücahitimi?’ Bu siyaset değişecek. Biz kendi dertlerimizi siyasetin konusu yapacağız. Biz çocuklarımız için parkları, yeşil alanları, toplanma alanlarını siyasetin konusu yapacağız 

Kadınlar için haklarını, sığınma evlerini, tıp merkezlerini siyasetin konusu yapacağız. Bakırköyü yeniden düştüğü yerden kaldıracağız. Artık Bakırköylük gerçek bir değer olacak ve bu siyaseti değiştireceğiz. İstihdamda kadınların önünü açacağız ve bu siyaset olduğu gibi gitmeyecek. Ama bunun için yurttaşların da üstlenmesi gereken bir sorumluluk var. Yurttaşlar da bakacaklar; bu adaylar arasında kendisi dışında, herhangi biri için, herhangi bir toplum için, herhangi bir kadın, çocuk, genç için mücadele etmiş bir insan var mı?   Bir de şunu gözden kaçırmayacaklar; aynı şeyi yaparak farklı bir sonuç elde edemezsiniz. Önce değişmek şart ve Bakırköy'den başlayalım…