Her 100 erişkinden 3'ünde DEHB görülüyor
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erman Şentürk, erişkin tipi DEHB hakkında bilgi verdi.
“DEHB genellikle çocukluk çağında başlayan ve erişkinlikte de devam edebilen bir psikiyatrik bozukluktur.” diyen Dr. Öğr. Üyesi Erman Şentürk, uzun yıllar boyunca DEHB’na çocukluk çağı ya da ergenlik dönemi hastalığı olarak bakıldığını söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Erman Şentürk, şöyle devam etti:
“Hem yapılan araştırmalarda hem de gözlemsel çalışmalarda erişkinlerde DEHB belirtilerinin görülebileceği gözlemlenmiştir. Çocukluk çağında DEHB tanısı alanların yaklaşık olarak yüzde 15 ile yüzde 35’inde erişkinlik dönemde de DEHB belirtileri olduğu gözlenmektedir. Erişkin popülasyonuna baktığımızda ortalama yüzde 3 civarında erişkinde DEHB olduğu yapılan çalışmalarla birlikte söylenebiliyor.”
Yaş ilerledikçe belirtiler azalıyor
DEHB’nun özellikle çocukluk çağında hiperaktivite bileşeniyle ön plandayken ergenlik döneminde hiperaktivite bileşeni yanına dürtüsellik bileşeninin de eklendiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Erman Şentürk, şunları kaydetti:
“Ergenlik dönemi sonlarına doğruysa hem hiperaktivite hem de dürtüsellik azaldığı bilinmektedir. Erişkinlik döneminde ise daha çok dikkat eksikliği bileşeni ön plana çıkmaktadır. Yaş ilerledikçe de insanlarda DEHB belirtilerinin azaldığı söylenebilir.”
Okulda da işte de başarabileceklerinin altında çalışıyor
Bu kişilerin, iş yaşamlarında genellikle başarabilecekleri görevin bir tık altındaki işlerde çalıştığını anlatan Dr. Öğr. Üyesi Erman Şentürk, şunları söyledi:
“Bu durum aynı zamanda akademik yaşamda da karşımıza çıkıyor. İş hayatlarında yaşadıkları zorluklardan bir tanesi kendilerine verilen işleri planlamada, programlamada güçlük çekmeleri. İşe başlamada ve başladıkları işleri bitirmede sorun yaşıyorlar. Genellikle iş saatine uymakta sorun yaşıyorlar, işe geç gitme ya da iş saatini tamamlamadan erken çıkmak gibi bazı problemler nedeniyle işverenlerle sorun yaşıyorlar.
Çok fazla iş değiştiriyor ve başarılı olamıyorlar
Yine en büyük problemlerden bir tanesi çok fazla iş değiştirmeleri. Genellikle başladıkları işlerde tutunamıyorlar ve yeni projelerle bambaşka işlere geçiyorlar. Genelde de o işlerde başarılı olamadıkları gözlemleniyor.
O yüzden DEHB olan bireylerin iş yaşamlarında çok büyük sıkıntılar çektiğini görüyor ve bu yüzden de medikal tedaviler almaları gerektiğini öngörüyoruz.”
Erişkinlerde huzursuzluğa ve kaygıya neden oluyor
DEHB, erişkinlikte her ne kadar hiperaktivite komponenti olsa dahi genellikle dikkat eksikliği bileşenini daha fazla hissettirdiğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Erman Şentürk, şu bilgileri de verdi:
“Çocuklukta hiperaktivite belirtileri ön plandayken erişkinlikte hiperaktivite belirtileri; huzursuzluğa ve kaygıya bırakıyor. DEHB olan erişkinler toplantıda oturmakta zorluk çekerler. Saatler sonra oturmaları gereken herhangi bir aktiviteden kaçınırlar. Bu kişilerde genel olarak içsel huzursuzluk halleri söz konusudur. Sabırsızlıklar gözlenir ve beraberinde toplumsal yaşamda bazı sıkıntılar ortaya çıkar.”
Hızlı araba kullanma, kırmızı ışıkta durmak istememe de DEHB belirtisi
Trafik kurallarına riayet etmekte güçlük çekmenin de DEHB belirtileri arasında olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Erman Şentürk, şöyle devam etti:
“Kırmızı ışıkta durmak istememe, aşırı derecede hızlı araba kullanma, zaman zaman kötü akran ilişkileri, dürtüsel davranışlar, şiddet içerikli davranışlar, alkol ve madde kullanımı ve uyumsuz davranışlarla karşımıza çıkar. Bazen de gereğinden fazla, süreli olarak ya da hayatının en temel noktası olarak bazı hobileri de uygulayabiliyorlar. Aşırı spor yapma DEHB olan kişilerde gözlenebiliyor.
Karşısındaki kişinin sık sık sözünü kesiyor ve dinleyemiyorlar
İkili ilişkilerde özellikle söz kesme ve araya girme ya da karşıdaki insanın söylediklerine kulak kabartamama, o sırada başka şeyler düşünme ve konuşulan şeylerle alakasız bir şekilde araya girme bu kişilerin sık karşılaştığı bazı olumsuzluklardır.”
Zamanında atılması gereken mailleri atmakta güçlük çekiyor
Erişkin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan bireylerin en sık karşılaştığı sorunlardan bir tanesinin yakın bellek işlevlerinde bazı sorunlar olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Erman Şentürk, şöyle devam etti:
“Yeni öğrendikleri isimleri, yüzleri hatırlayamama, yeni öğrendikleri tarifleri yapamama ve zamanında atılması gereken mailleri atmakta güçlük çekme veya evrakları saklayamama, anahtar veya cüzdanı evde unutma gibi olumsuz özellikler gözlemleniyor.
Evlilikleri sürdürmekte güçlük de görülüyor
Sık iş değiştirme, aile içi şiddet, adli olaylar, alkol ve madde kullanımı, evlilikleri sürdürememe hiperaktivite bozukluğunda gözlemlenen bazı olumsuzluklar. Evliliklerde hiperaktivite bozukluğu olan kişilerin evliliklerini sürdürememe oranı, bu bozukluğu olmayan insanlara göre 2 kat daha fazla.
Çok sık iş değiştirdiklerinden, yeni işlere katılımları ya da yeni işverenler tarafından işe alınmalarının da diğer insanlara göre daha fazladır. Bütün bunlar bu insanların sosyal hayatlarında ve adaptasyonlarında uyum sağlamalarında çok ciddi anlamda problemler yaratıyor.”
Erişkinlerde tedavi
DEHB’nda özellikle çocukluk çağında tanının konulması ve buna uygun tedavinin başlanmasının önemine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Erman Şentürk, sözlerini şöyle tamamladı:
“Çocukluk çağında tanı konmayan ve tedavi almayan bireylerde ilerleyen yaşantılarında özellikle aile, iş ve sosyal hayatta çok ciddi problemler yaşadıkları gözlemleniyor. Çocukluk çağında DEHB tanısı konan çocukların yüzde 15 ile 35’inin erişkinlik yaşantısında da bu tanıyı almaya ve belirtileri göstermeye devam ettikleri bilinmekte. Toplumda yaklaşık olarak erişkinlerin yüzde 3’ünde DEHB olduğu biliniyor.
Bu kişilerin çoğu da ne yazık ki ya doktora gitmemekten dolayı ya da tedavi almaktan kaçındıklarından dolayı veya bu belirtilerin ne anlama geldiğini bilmediklerinden dolayı tedaviden mahrum kalıyor. Bu yüzden dikkat eksikliği olan bireylerde erken tanı çok önemseniyor. Tedavide genellikle uyarıcı ilaçlar kullanılıyor. DEHB belirtileri olan ve buna yönelik tedavi alan bireylerde belirtilerin çok büyük oranda ortadan kalktığı, sosyal, aile ve iş yaşantılarına daha iyi bir şekilde devam edebildikleri söylenebilir.”