Bence TİP’siz bir meclis çok tehlikeli
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve İstanbul 3. Bölge 1. Sıra Milletvekili adayı Erkan Baş, Bakırköy Ata Park’ta yırttaşlarla bir araya geldi. 4. Sıra Milletvekili Adayı olan Kartaltepe Muhtarı Didem Koryürek Armutlu’nun ev sahipliği yaptığı toplantıya bine yakın vatandaşın katıldığı gözlendi. “Genel Başkanlarını ağırlamanın gururunu yaşadıklarını belirterek, “Hoş Geldiniz” diyen Koryürek Armutlu, , “Heyecanlıyız ve bu karanlığı hep birlikte aşacağız. Oylar TİP’e halk meclise” diyerek mikrofonu Erkan Baş’a verdi.
Millet İttifakı’nın ‘Büyük İstanbul Mitingi’nden geldiğini söyleyerek, “Çok güzel bir miting yapıldı. Tayyip Erdoğan’ın son yolculuğunun düzlüğüne girdik gibi gözüküyor. Orada toplanan, umudumuzu büyüten dostlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.
BU İŞ BİTTİ
14 Mayıs’a sayılı günler kaldığını, ülkenin büyük çoğunluğunun temel gündeminin bir an önce ucube sisteminden kurtularak, saray iktidarına son vermek ve Tayyip Erdoğan’ın nur yüzünü görmekten kurtulmak olduğuna inandığını söyleyen Erkan Baş, üyelerin ve vatandaşların yaşadığı veya çalıştığı iş yerinde kurtuluş heyecanını gördüğünü ancak çok gezen bir Genel Başkan olarak, “Her yer böyle mi diye düşünüp kaygılanıyorsanız, ben size söyleyeyim. Bu iş bitti” ifadelerini kullandı.
Bir ara 2 tur için kaygılandığını ancak ilk turda bir devrin kapandığını hep birlikte görceklerini belirten Baş, “Bir oyu Kemal Kılıçdaroğlu’na gönül rahatlığı veriyoruz. Bir oyu da TİP’e” diyerek bu saatten sonra AK Parti veya tek adam rejimi ile ilgili konuşmanın çokta bir anlamı olmadığını belirten TİP Genel Başkanı Erkan Baş, konuşmasına şöyle devam etti.
Son düzlüğe girdirdik ve tüm gücümüzle çalışmalıyız. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan kaybediyor net. Fakat kaybettirmek yetmez. Biz bunu yüzde 55-60’lara çıkaralım, halkın tokatını şöyle bir hissetsin. Son ana kadar bir oy bir oydur diyerek çalışmalara devam edelim.
Hiç bir yurttaşımızın bu ucube sistemi istemediğini biliyoruz ama herkesi bu zafere ortak ve dahil etmeye davet ediyoruz. Bu ülke tarihinin en güzel zaferlerinden birini kazanacak. Sevdiğimiz saydığımız herkese ‘gel bu zafere ortak ol, bu kurtuluş mücadelesinde bende vardım diye çocuklarına, torunlarına anlatacağın bir işe imza at’ demek hepimizin sorumluluğudur.
Her seçim döneminde seçim sistemini kendisine göre düzenleyen bir iktidarla karşı karşıya olduğumuz izin bir çok insan nasıl oy kullanacağını bilmiyor. Oyları bölmek istemediği için bir dahaki seçimde sana oy vereceğim diyen o kadar insanla karşılaşıyorum ki anlatamam.
Geçtiğimiz seçimde 1,5 milyon insanın yanlış oy kullandığını, 7 milyon insanın da sandığa gitmediğini ifade ederek konuşmasını sürdüren Erkan Baş, “Bu ikisini birleştirirsek Türkiye’nin en büyük 3. partisi oluyorsunuz” dedi.
Kurtuluş mücadelesinin bir parçası olan herkesi, hangi sosyal medya hesabını kullanıyorsa, seçimde iki ayrı pusula halinde oy kullanılacağı yönündeki uyarıları sık sık yapmasını isteyerek, yurt dışındaki vatandaşa tek bir pusula verildiğini, aynı pusulada hem Kemal Kılıçdaroğlu’na hem de TİP’e oy verildiğini ve dolayısı ile geçersiz sayıldığını belirterek konuşmasını sürdüren Baş, şöyle devam etti.
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ’NİN BARAJ PROBLEMİ YOK
İkinci sorunumuz baraj sorunu. İttifak içinde olan partilerin baraj sorunu olmadığını bilmeyen insanlar var. Çünkü sürekli yalan haberler yayılıyor. İttifak barajı geçtiğinde, ittifak içindeki bütün partiler barajı geçmiş sayılır. TİP Türkiye’nin hiç bir yerinde oy almadan sadece İstanbul 3. Bölgeden 0.01 yani 100 bin oy alsa bir milletvekili çıkartır. Daha bir hafta var, çalışalım ve hiç bir tehlikeyi göze almayalım. İstanbul’da yaklaşık 100 bin oya bir milletvekili çıkar. Bu sayı her parti için aynıdır. Türkiye İşçi Partisi’nin bir baraj problemi yok. TİP’e verilen oy TİP’e gider. TİP’e verdiğimiz oy ile Milletvekili sayımızı arttırmaya katkı koyabilirsiniz.
Ayrıca işin matematik kısmını bir tarafa bırakıp siyasi karar vermemiz lazım. TİP’e oy verebilirsiniz ki bence de vermelisiniz. Neden mi?
Biz kimseden hatır, gönül için değil, hak ediyorsak oy verin diyoruz. Tip Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin değişmesi noktasında tereddütsüz tavır almış bir partidir. Tek adam sisteminin değişmesi için iddia ediyorum, ortak adayla Cumhurbaşkanlığı seçimine gidilmelidir diyen ilk parti biziz. Bunu da çok akıllı olduğumuz için değil, sürekli halkla konuştuğumuz, fikrini dinlediğimiz için biz söyledik.
Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Hükmet Sistemini değiştirmek için Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak yetmez. Kemal Bey kazanacak ama mecliste en az 360 tane bu sistemin değişmesi gerektiğini düşünen milletvekili olması gerekir. 400 olsa sorunsuz mecliste halledilir ama en az 360 olmalı ki biz bunu referanduma götürüp anayasa değişikliği ile bu sorunu kökünden halledelim.
TİP’E VERİLEN HER OY, ULUSLARARASI HUKUK NORMLARINDA ÇALIŞACAK MAHKEMELERİN KURULMASININ GARANTİSİDİR
TİP yeni dönemin sayfasını açarken hiç tereddüt etmeden, beyaz bir sayfa açalım diyor ama şunu bilelim ki, birileri ‘Beyaz sayfa açalım ama hiç geriye bakmayalım’ Biz diyoruz ki geride kalan 21 yılda halktan çalınarak yandaşlara aktarılan her kuruşun, her ürlü haksızlığın, depremde hayatların kaybetmesine neden olanların, yandaşlara aktardıkları kaynaklar nedeniyle tren kazası diyerek geçiştirdikleri, maden kazası diyerek yaşadığımız felaketleri, sırf bu iktidara karşı olduğu, eylem yaptığı için ceza evine atılan arkadaşlarımızın, polis tarafından öldürülen en güzel çocuklarımızın hepsinin hesabının sorulması gerek.
Kin intikam duygusuyla hareket etmiyoruz. Eğer biz güzel ve aydınlık bir geleceğe yürümek istiyorsak, bütün yurttaşların üzerinde ortaklaştığı en büyük yaramız adalettir. Bu ülkede yargı, iktidarın sopası şekline dönmüştür ve muhaliflerin üstüne baskı aygıtı haline getirilmiştir. Bu ülkede öncelikli görevimiz adaletin sağlanmasıdır. Bunun başlangıç noktası da, kim halka karşı suç işlediyse, halkın parasını çalıp, hırsızlık, yolsuzluk yaptıysa, iktidar olanaklarını kendisini, ailesini, yandaşlarını zengin etmek için kullandıysa, hepsinden teker teker hesap sorulması. Siyasetçinin görevi bu hesap sürecini güvence altına almaktır. Bu da bağımsız, tarafsız, adil, uluslararası hukuk normlarında çalışacak mahkemelerin kurulmasıyla mümkündür. TİP’E verdiğiniz her oy bu mahkemelerin kurulmasının garantisidir.
İKTİDAR OLMAK İÇİN DEĞİL, ANA MUHALEFET OLMAK İÇİN OY İSTİYORUZ
Biz öncelikle iktidar olmak için değil, ana muhalefet partisi olmak için oy isteyoruz. Belkide yüzde 1 bile oy alamayacak adam vatandaşın karşısına gidiyor, ’15 Mayıs günü iktidar olduğumuzda’ diyerek başlıyor cümle kurmaya. Adam yalan söylediğini biliyor. Karşısındaki biliyor. Adam karşısındakinin kendisinin yalan söylediğini bildiğini de biliyor. Ama bu iş böyle devam ediyor. Biz 15 Mayıs’ta iktidar olmayacağımızı biliyoruz. Aklımızı ekmek peynirle yemedik. Biz şunu söylüyoruz. İktidar heryerde var. Faşist diktatörlerde, padişahlarda, imparatorlarda iktidar. Halk için önemli olan güçlü bir muhalefetin olabilmesi. O yüzden Türkiye İşçi Partisi sizden iktidar olmak için değil, ana muhalefet olmak için oy istiyor..
Bu dönem 4 milletvekili ile muhalefet olduk. 14 olursak Ana Muhalefet oluruz. 24 olursak kesin ana muhalefet oluruz. Tereddüte gerek yok. Nasıl muhalefet olacağımızı da açık ve net söyleyeyim. Biz diyoruz ki, kim söylerse söylesin doğru doğrudur. Kim doğru yapara alkışlanmalı, desteklenmelidir. Mecliste yaptıklarımıza bakarsanız bunu görürsünüz.
Şimdi biz gelecekten konuşalım. Büyük ihtimalle Millet İttifakı iktidar olacak. Hepinizin önünde söz veriyorum. Bu ülke için, emekçileri, yoksulları, kadınları, gençleri için ülkemizin çıkarına yeni iktidar ne yaparsa sonuna kadar arkasında duracak ve destekleyeceğiz. Kurulan ittifakın içinde örneğin İstanbul Sözleşmesi için destek vermeyenler olabilir. Mesela Kemal Kılıçdaroğlu, 5’li çetenin malını kamulaştıracağını söyledi ki sonuna kadar destekliyoruz. İttifakın içinde ilişkileri nedeniyle tereddüt edenler olur ama TİP tereddüt etmez. Sonuna kadar doğrunun arkasındayız. Ama bize oy verecek olanlar şunu da bilsin. ‘İktidar olduk, istediğimizi yapabiliriz, halkın çıkarlarını umursamayız’ derlerse, bu günki iktidara yaptığımız muhalefetin yüz katını yeni iktidara da yaparız. Bu yüzden de yanlış yapan iktidara ‘dur yapamazsın’ diyen bir kuvveti mecliste bulundurmamız lazım. TİP sorumlu bir ana muhalefet partisi olmak için sizlerden oy istiyor.
TEK ADAM SİSTEMİ TÜM PARTİLERDE OLAN ŞEY
Biz eğer tek adam sistemine karşıysak, tüm partilerdeki tek adam sistemine karşı olmamız lazım. Mevcut tek adam sistemi yaratan şey, tüm partilerde olan şey. Bunun en basit sonucu. Milletvekili seçimine gidiyoruz, 600 milletvekili seçeceğiz. Bunların 500 tanesini 5 tane genel başkan seçti. Yani bizim oyumuzun hiç bir hükmü yok. Örneğin bu bölgede bir parti 8 milletvekili çıkardıysa, şimdi en az 6 en fazla 12 çıkaracak. 6’sı zaten belli. Onu biz seçemiyoruz. Recep Tayyip Erdoğan’dan, tek adamdan bıktık. O halde genel olarak Türkiye siyasetindeki bu bozukluğu da düzeltmemiz lazım.
MİLLETİN YÜZDE 90’I İŞÇİ-EMEKÇİ, MECLİSİN YÜZDE 90’I PATRON
Milletvekili ile millet arasında bu kadar uçurum olan başla bir ülke olamaz. Milletin çoğu işçi, emekçi, alın teri ile çalışıyor, meclisin yüzde 99’u patron. Bu ülkede bu hükümete karşı en büyük muhalefeti kadınlar örgütlediler. Türkiye’nin yarısı kadın ama mecliste kadın oranı yüzde 17, daha da az olma riski ile karşı karşıyayız. Gençler zaten yok, gelecekte önemli kişiler olacağını anlatıyorlar ama bu gün ne yaptıklarını bilmiyoruz. Bu anlayışı değiştirmemiz lazım. Milletle milletvekili arasında bu kadar uçurum olmaz. Birisi yukarıda olacaksa o da millettir. Vekil onun altında hizmetindedir. Birde ‘Halkın içine inmek lazım’ diye bir laf uydurmuşlar. Sen önce halkın içine çık yahu. Bu ilişkiyi kabul etmemiz lazım. TİP bu seçimde başarılı olursa en büyük faydası bu olacak.
Türkiyede 957 belediye var. Fatih Mehmet Maçoğlu ilk defa kominist olarak bir belediyeyi kazandı ve çok basit bir şey yaptı. Belediye binasına belediyenin gelirlerini, giderlerini astı. Türkiye’nin dört bir yanında vatandaşlar belediye başkanına ‘sen niye asmıyorsun’ dedi. AKP’lisi de MHP’lisi de bazı yerlerde bunu yapmak zorunda kaldı. Etkili müdahale etmek önemlidir. Bu seçimde şunu yapmamız lazım. 20-25 yıl milletvekilliği yapan insanlara, ‘Ya kardeşim artık yeter. Senden başka milletvekilliği yapacak kimse yok mu’ diye sormamız lazım. Bu ülkede milletvekili olmak için illa zengin olmak, genel başkanın önünde ‘emredersiniz efendim’ demesinin, tarikatlardan izafet alınmasının, şeyhlerin elini eteğini öpmenin gerekmediğini göstermemiz lazım.
Bizim listelerimizdeki insanları bölgelerindekiler 20-25 senedir tanıyor. Hep aynı çizgiyi korumuş, herkesin sevgisini kazanmış ama siyasette hiç bir zaman kendilerine yer bulamamış, teklifler gelmiş ama ‘ben oraya gidemem’ diye düşünmüş kişiler. Bu gün TİP’in aday gösterdiği en önemli sonuç budur. Bu güne kadar sesi duyulamayan, siyaset yapacak alan bulamayan, kendisini ifade edebileceği bir parti bulamayan insanlar TİP aracılığı ile siyasete giriyor. Bunu büyütürsek Türkiyeye en büyük iyilik bu olur. Onların sıradan, bizim ise normal insanlar dediğimiz insanlar milletvekili de, belediye başkanı da olabilir, bu ülkeyi yönetebilir. Bu seçim bir fırsat. İsyan ediyoruz. Meclisin büyük çoğunluğu patron, Türkiye’nin yüzde 99’u işçi bari seçilebilecek 1.-2.3. Sıraya bi tane işçi yazın ya. Antalya Türkiye için utançtır.
HER YERDEKİ TEK ADAMLARI YENMEMİZ LAZIM
Antalya’da her partinin listesinin birinci sırasında turizm patronu var. Antalya bir turizm kenti ve yüz tane patron olabilir ancak 300 bin tane de turizm işçisi var. Niye bir tane Turizm işçisini birinci sıraya koymazlar. Bizde onlara inat Antalya da 1. sıraya turim işçisi bir arkadaşımızı koyduk. Antalyayı patronlar değil işçiler daha iyi yönetir. Adana 1. Sıra vekilimiz özel okul öğretmenler sendikasının kurucu yönetim kurulu üyesi bir öğretmen. Sendikalarda yıllarca mücadele etmiş arkadaşımız da var. İGDAŞ işçisi arkadaşımız var. Bu ülkenin sıkıntılarını yaşayan öğretmenlerinin, emekçilerinin, milletvekili olmasından daha doğal, önemli ve kıymetli ne olabilir. Milletvekilliği halka hizmet etmek için geçici bir süreliğine üstelenmiş bir görevdir. Bu ülkede köylülerde, işçilerde, kadınlarda, den de ben de hepimiz bu görevi yapıp işine geri dönebilir. Eğer biz bu seçimlerden başarılı çıkabilirsek, böyle bir düzeni inşa edebiliriz. Bu iş Türkiye'deki en önemli işlerden birine mühür olacaktır. Bu siyaset düzenini top yekün değiştirmeliyiz. Bizim her yerdeki tek adamları yenmemiz lazım. Her yere sızmış bu patron, tarikat sevdalılığını, kadın düşmanlığını, gençlik düşmanlığını yenmemiz lazım.
Türkiye İşçi Partisi’nin iddiası, mecliste ne kadar güçlü olursa halk sokakta o kadar güçlü olur. Bu seçim sadece Tayyip Erdoğan’dan kurtulacağımız için değil aynı zamanda Cumhuriyetin 2 yüzyılına ilk adımı beraber atacağımız seçimdir. Hepimizin dedeleri, nineleri, Türkler, Kürtler, Çerkezler, Lazlar bir araya geldiler ve Cumhuriyet kurdular. Cumhuriyetin temeline baktığımızda ülkemizi işgalden kurtardılar, emperyalizme karşı bir mücadele verdiler. Saraya, saltanata, gericiliğe karşı mücadele verdiler. Peki ne oldu da 80 yıl sonra emperyalizmin en büyük taşeronlarından bir tanesi doğrudan ABD'de kurtulmuş bir parti ile tek adam rejimini, siyasal islamcılığı, halkın dini duygularını istismar ederek yeniden Türkiye'de iktidar oldu. Bu soruya doğru cevap vermeden biz Cumhuriyet'in 2 yüzyılına sağlıklı bir giriş yapamayız.
FETÖ’NÜN İLK ÖRGÜTLENMESİ KOMÜNİZİMLE MÜCADELE DERNEKLERİNDE YAPILDI
Bu ülkenin en güzel çocukları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan 1972'de gencecik yaşlarında bu ülkenin tam bağımsız bir ülke olmasını, Amerikan emperyalizmine karşı bu ülkenin haklarını savunduğu için, halkın özgür, eşit, sosyalist olmasını hayal ettikleri ve mücadele ettikleri için 24 yaşında idam edildiler. Bize göre işin özeti, halkı susturmak için karar verdiler, Amerika ile işbirliği yaptılar. Komünizmle mücadele dernekleri kurdular. Bugün Fetö'den bahsediyorlar. Hiçbiri Fetö'nün ilk örgütünün komünizmle mücadele dernekleri olduğunu söylemeye cesaret edemiyor. Çünkü komünizme, sosyalizme, devrimcilere karşı tarikat ve cemaatleri bizzat devlet eliyle, emperyalizm işbirliği ile örgütlediler.
Siz Nazım Hikmet’leri hapse attınız. Türkiye İşçi Partisi 1965'te 15 milletvekili çıkartınca hemen seçim sistemini değiştirdiniz, yetmedi 71'de partiyi kapattınız. Yetmedi 12 Eylül'de NATO generallerine darbe yaptınız. O da yetmedi Kenan Evren geldi zorunlu imam hatipler açıldı, din dersleri verildi. Yani AKP gökten zembille inmedi arkadaşlar. Yıllarca solu ezmek için de her türlü insanlık düşmanlarına destek vererek adım adım Türkiye'yi AKP'ye teslim ettiler. Biz 2. yüzyıla girerken AKP'den kurtulurken aynı hataları yapmamız lazım. Kendi adımıza söylüyorum zamanında yaptığımız eksiklikleri, yanlışları bir daha yapmamamız lazım.
SOLU GÜÇLÜ OLMAYAN CUMHURİYET SOLUKSUZ KALIYOR
Yüzyılın özeti şudur, solu güçlü olmayan bir Cumhuriyet soluksuz, nefessiz kalıyor, emperyalistlerin, gericilerin, faşistlerin, sermaye sınıfının elinde içi boşaltılıyor Biz çok heyecanlıyız. Çünkü yüz yıllık bir hesaplaşmayı yaşıyoruz ve önümüzdeki yüzyılı tartışıyoruz. İlk oyu Erdoğan’a hak ettiği yanıtı vermek için, ikinci oyu kendiniz, çocuklarınız, torunlarınız, bu ülkenin önümüzdeki 100 Yılı için kullanıyoruz. Burada da solu ve sosyalistleri bir güç haline getirmek zorundasınız.
Seçim beyannamelerinde halkın kırmızı çizgilerini yazdıklarını, bu ülkede muhalefet de dahil sanki laiklik demenin yasaklandığını ve mevcut iktidarın 20 yıldır adım adım laikliği bitirerek devletin içinden sokağa attığını söyleyen Erkan Baş, “Bütün bakanlıklar, bütün bürokrasi tarikatlara cemaatlere göre paylaştırılmış durumda. Eğer biz halk olarak laikliğe sahip çıkmasaydık Türkiye'de laikliğin kırıntısı bile kalmamış olacaktı” diyerek, konuşmasına devam etti.
Dişinden tırnağından ayırıp çocuğunu özel okula yollayanların dışında diğer yurttaşlar çocuklarını imam hatibe göndermek zorunda. Bu iktidar yok çocukları İmam Hatip'e muhtaç etti, kendi çocuklarını götürdü Amerika'da Avrupa'da okuttu. Devlet bilerek ve isteyerek yurt açmıyor çünkü tarikat yurdunda çocukları cemaatlerin kucağına düşüyor. Biz bu ülkeyi tarikatlere cemaatleri teslim etmeyeceğiz Tarikat ve cemaatlerin bu siyaset üzerindeki edinimlerini asla kabul etmiyoruz. Bir avuç yobaza bu memleket teslim edilemez.
İletişim Başkanlığı diye bir yalan makinesi kurdular. 2023 yılında sadece bakanlıkların yaptığı faaliyetler için bastıkları kitapçık ve broşür baskı masrafları 9 milyar Türk lirası. O parayla Türkiye'deki bütün SM’A’lı çocukları tedavi ettirebiliriz. Bu çocuklarımızı devlet parası olmadığı için değil, sağlığı bir hak olarak görmediği için tedavi ettirmiyor. O zaman da özel hastaneleri olan Sağlık Bakanımız da batar. Koruyucu hekimlik olması gerekirken, ekmek, su, ısınma, barınma, eğitim, sağlık gibi temel haklar üzerinden kimse para kazanmamalı. Tüm bunları güvence altına almamız lazım. Bizler tüm bunların tartışılacağı bir döneme giriyoruz. İşte biz Türkiye İşçi Partisi olarak halkın kırmızı çizgilerini çizmek için bu seçime girdik. 4,5 yıldır mecliste olan bir partiyiz ve faaliyetlerimiz ortada. Koltuklarımızda gıcır gıcır duruyor ama pek çok ayakkabı eskittik. Deprem olur deprem bölgesine, sel olur sel bölgesine, orman yangını olur o bölgeye, işçi direnişi olur oraya, maden kazası olur olay yerine gideriz. Eğer siz de milletvekilliği böyle olur diyorsanız, sizin yaptığınız milletvekilliği benim istediğim gibi bir milletvekilliği diyorsanız, biz mecliste konuşurken ‘Tam da benim aklımdan geçeni söyledi” diyorsanız o zaman Türkiye'ye İşçi Partisine oy verin. Bize bu güne kadar yalan ya da yanlış söylüyorsunuz diyen olmadı. ‘İyisiniz, güzelsiniz, haklısınız ama acaba yeterince güçlü müsünüz’ diyenlere de diyorum ki; güçlü olanın yanlış da olsa güçlü olacağı bir döneme son verelim bu kez tam tersini yapalım ve doğruyu güçlendirelim.
SADECE HALKA GÜVENİYORUZ
4,5 yıl önce hiçbir televizyon kanalı konuşmalarımızı vermiyordu. Televizyona ilk çıkan konuşmam 23 Nisan'da HaberTürk’ün AKP’li milletvekilinin konuşmasını canlı vermesi arkasından kavga dövüş benim söz almam. Canlı yayın olduğu için gösterdiler ama ben ilk dakikada Recep Tayyip Erdoğan’a laf söyleyince yayını kestiler. Halk TV’de, “Haber Tek Erkan Baş’ın konuşmasını canlı yayında kesti’ diye haber yaptı. Millet de dönüp, ’Siz hiç yapmıyorsunuz. Adamlar bari gösterdi’ dedi. Ondan sonra sağ olsun Halk TV'de biraz çıkmaya başladık. 35 gündür orada da yokuz. Biz bugünlere Medya olanaklarıyla değil, arkadaşlarımızın, yoldaşlarımızın, kardeşlerimizin, yurttaşlarımızın emeğiyle tırnaklarımızla kazıya kazıya geldik. Biz iki üç olanak için sağa sola eğilip bükülecek insanlar değiliz. Sadece halka güveniyoruz. Sürdürdüğümüz tarzın doğru olduğunu, bu ülke için faydalı ve iyi olduğunu düşünüyorsanız Türkiye İşçi Partisi’ne oy verin ve etrafınızdaki herkese oy vermesi gerektiğini söyleyin.
Kimse bir kere bir partiye oy verdi diye ömür boyu oyunu o partiye tapulamaz. Zaten o zamanlar TİP yoktu, o da bizim eksiğimiz. Hangi partiye oy vermiş olursa olsun herkes kendisine şu soruyu sorsun. “Benim partimin mecliste 200 milletvekili ile olması mı Türkiye için iyi yoksa Türkiye İşçi Partisi’nin 20 milletvekilinin olması mı?”
DİĞER PARTİLERİN EMEKÇİLERİNİN HAKKINI YEMEMEK İÇİN TEK BAŞIMIZA SEÇİME GİRDİK
Son olarak da neden başka partinin lisesinden aday olmadıklarını da anlatan Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve Milletvekili Adayı Erkan Baş, “Başka partinin listelerinden aday olsaydık herhalde bizi üst sıralara bir yerlere yazarlardı. Biz dördümüz beşimiz Milletvekili olurduk ama bizim derdimiz kendimizi milletvekili yapmak deği, Türkiye siyasetinde yeni bir alan açmak” dedi.
Seçmenlere, “Tüm partileri değerlendirirken, bu parti ne yapıyor, ne söylüyor, yaptıklarıyla söyledikleri arasında bir tutarlılık var mı?” diye bakmalarını isteyen Baş, “Bizim amacımız TİP yöneticilerinin meclise girmesi değil, mücadele eden insanın girmesi. Hayatının değişik alanlarında mücadele eden insanların bu parlamentoda temsil edilmesi. Ayrıca başka bir partinin listesinden girip o partiye yıllarca emek veren sandık görevlileri, mahalle başkanları, müsaitlik yapan ilçe yönetimleri, partiyi açıp kapatan yüzlerce insan var. Biz başka partilerin listesinden girsek seçileceğimiz garanti ama bu kez o partiye emek veren insanlar bizim yüzümüzden listelerde yer alamayacaktı. Seçmen partisinin programı için oy verecek ama partisinin programıyla ilgisi olmayan insanlar milletvekili listelerinde yer alacak. Bu da bozuk siyaset sisteminin yansımasıdır. Geçen seçimde partimizi yeni kurmuştuk, seçime girme şansımız yoktu bunu yapmak zorundaydık. Ama bu şimdi partimiz örgütlenmiş seçime girme hakkı elde etmiş. Başka bir partinin listesinden girdiğimizde sadece kendi milletvekilliğimizi garanti ederdik. Oysa bu o partinin seçmenlerine haksızlık olurdu. Bugün Türkiye'de bütün partilerin milletvekili liseleri tartışılıyor. Biz de ise tersten tartışılıyor. Barış diyor ki sen bir ol, öteki diyor ki sen oraya git. Bizim milletvekillerimiz seçilebilecek yerleri birbirine veriyor. Biz 4,5 yıldır partimiz adına halk için mecliste çalıştık, istiyoruz ki yanıtını da halkımız versin. Halkımız ya desin ki, ‘Teşekkür ediyoruz, aynen böyle devam edin daha iyisini yapın. Onun için biz sizi daha güçlü bir biçimde meclise yolluyoruz. Ya da ‘Biz sizden razı değiliz, yaptıklarınızı beğenmedik, daha iyi yapanlar var.’ O zaman biz de kenara çekiliriz, bir dahaki döneme eksiklerimizi tamamlamak üzere çalışmalarımıza devam ederiz. Bana sorarsanız bir yurttaş olarak TİP’siz bir meclis çok tehlikelidir. Meclisi TİP’li kılmak sizin elinizde. Bu kararı siz vereceksiniz ve ben size inanıyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.