Depremde hayatını kaybedenler Özgürlük Meydanı’nda anıldı
Bakırköy Kent Savunması’nın çağrısıyla Özgürlük Meydanı’nda bir araya gelerek, ortak basın açıklaması yapan bileşenler, 6 Şubat 2023’te gerçekleşen Maraş merkezli depremlerin yıl dönümü nedeniyle düzenlenen anma törenine, hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.
Basın açıklaması öncesi Bakırköy’de oturan Hatay Samandağlı ve Hatay CHP’nin ilk kadın Genel Meclis Üyesi olan Avukat Meryem Karaçay, yaptığı konuşmada 6 Şubat sabahı gelen telefonun ardından yaşadıklarını anlattı. Ablasını, yeğenlerini, 15 yıllık komşularını ve çok sayıda meslektaşını kaybettiğini söyleyen Karaçay, yaşadığı acının tarifinin olmadığını söyledi.
DEPREM ALANINA İLK GİDEN 33 KİŞİLİK EKİBİN İÇİNDEYDİ
Bakırköylü hak savunucusu aktivist Ümran Serhan’ın söylediği ağıtlar ve şiirlerle devam eden programda, 6 Şubat’ın ertesi günü AFED’ın görevlendirmesiyle deprem alanına ilk giden 33 kişilik arama kurtarma ekibinde yer alan Kartaltepe Mahalle Muhtarı ve Mahalle Afet Gönüllüsü Didem Koryürek Armutlu, deprem bölgesinde yaşadıklarını anlattı.
Uçakla gitmelerine rağmen Antep’e 90 kilometre uzaklıktaki Islahiye’ye yıkılan yol ve viyadükler nedeniyle 7,5 saate gidebildiklerini söyleyen Koryürek Armutlu, gördükler manzara karşısında dehşete düştüklerinin altını çizdi.
AFAD’IN ADI VARDI KENDİ YOKTU
Arama kurtarma malzemesi almak için gittikleri AFAD merkezinde iki görevli dışında başka da bir şeyin olmadığını belirten anlatımlarına devam eden Koryürek Armutlu, konuşasına şöyle devam etti.
“AFAD görevlendirme verdi, kendi ortada yoktu. Halktan bulduğumuz malzemelerle çalışmaya başladık. Kentte elektrik, su, yiyecek, içecek, çadır, asker dahil hiç kimse yoktu. 500 enkazda çalıştık. Bir cehennem tarif etmek gerekiyorsa, o gün Islahiye öyleydi. Her yerden çığlıklar geliyordu, hayatta kalanlar açtı, soğuktaydı. 3. günün sonunda bir tane devlet görevlisi geldi ve ‘dozerlerle enkazlara girelim’ dedi. Enkazların altında canlı vardı. Neyseki kabul edilmedi. 9 gün çalıştığımız enkazlarda elimizden geleni yapmaya çalıştık. Kurtardığımız her can bize yaşama sevinci oldu.
İstanbul’a döndük, Hatay’a gittik ve gördük ki Hatay yoktu… Hatay dümdüzdü… İnsani yardım için köylere gittik ve gördük kibirden önce giden olmamış. Gidip gördük ki Hatay bizim dayanışmamızla varoldu. Bir sürü koordinasyonlar vardı. Sırf bizim muhtarlığımızdan 9 kamyon yardım gitti. Herkes her şeyini paylaştı.
Dönüp baktığımızda görüyoruz ki sırada İstanbul var. Bilim adamları Hatay’dan daha kötü olacağını söylüyor. Bizim evlerimiz eski. Kentsel dönüşüm rantsal dönüşüme dönmüş durumda ve biz evlerimizde ölümü bekliyoruz. Çünkü bu rantçı düzen bize bunu uygun görüyor. Bizim mücadele etmekten başka hiç bir çaremiz yok. Ancak dayanışma ile, el ele olursak var olabiliyoruz.
Ve biz bu gün, en ihtiyacımız olduğu anda bize çadır satanları unutmuyoruz. Hatay halkının vekilini hapiste bırakanları asla unutmuyoruz.”
HERKESİ MAHALLE AFET GÖNÜLLÜSÜ OLMAYA DAVET ETTİ
Kartaltepe Mahalle Muhtarı Didem Koryürek Armutlu, 'Mahalle Afet Gönüllüleri' projesi kapsamında, teorik eğitimlerini tamamlayan gönüllülerle birlikte arama kurtarma ekiplerini oluşturduklarını söyleyerek, herkesi 42 ilde 25 bin mahalle afet gönüllüsü olan Mahalle Afet Gönüllüleri Acil Müdahale Derneği’ne baş vurarak eğitim alması gerektiğinin altını çizdi.
Basın açıklaması öncesi söz alan Afet Dayanılma Ağı Bakırköy Temsilcisi Melike Emir Tan da, yaşanan acı depremlerin ardından herkesin deprem bölgelerine koşarak elinden geleni yaptığını belirtti. Yerel gönüllüler olarak, eşinize, dostumuza, ailemize ve komşularımıza neler yapabilirizi düşünerek herkesin eğitim alması gerektiğinin altını çizdi.
Emek Partisi ilçe örgütünden Elif Ergin’de, yaşanan acı depremin ardından Bakırköylüler olarak çocuk bezinden bir çift çoraba kadar herkesin deprem bölgesine yardım etmek için seferberlik başlattığını söyleyerek, dayanışmanın önemine değindi.
YARININ DEPREMZEDELERİYİZ
Felaketin sorumlularının ise hiç suçu yokmuş gibi meydanlara çıkıp konuştuğunu da dile getirerek iktidara seslenen Elif Ergin, “Bizden 20 yıldır topladığınız 436 milyar lira vergileri ne yaptınız? Bizim canlarımızı kurtarmaya merkezi yetkileriniz mi yetmedi? Kızılay’ın çadır şirketine dönüşmesine engel olmaya merkezi yetkileriniz mi yetmedi?” diye sordu.
Bakırköylüler olarak olası Marmara depreminin depremzedeleri olarak gözyaşlarının da, korkularının da ortak olduğunu dile getirerek konuşmasına son veren Ergin, sorumluları sorumluluğunu almaya davet ederek konuşmasını tamamladı.
Konuşmaların ardından Bakırköy Kent Savunması Sözcüsü İlknur Türkoğlu, yaptığı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı.
KADER DEĞİL CİNAYET…. KATİLLER HESAP VERECEK.
Tam bir sene önce, 6 şubat günü sabaha karşı ve öğleden sonra, 11 ili etkileyen iki büyük depremle sarsıldık. Sonraki günlerde yaşanan acının tarifi yok. Hala canımız yanıyor.
Resmi rakamlara göre 53 bin kişi hayatını kaybetti, yüzbinlerce kişi yaralandı. 600 bin küsür bina yıkıldı yada ağır hasar aldı.
İlk günlerde halk koştu yardıma, tırnakları ile enkazları kazıp insanları çıkararak, ellerinde avuçlarında ne varsa deprem bölgelerine göndererek birbirinin elinden tuttu. Peki kurtarmayı ve yardımları organize etmesi gerekenler ne yaptı? AFAD’da Kızılay’da yaşanan sorumsuzluğa, koordinasyonsuzluğa, skandallara tanık olduk. Büyük bir beceriksizlik, açgözlülük ve liyakatsizlikti yaşananlar.
Deprem sonrasında halkın sığınması ve hizmet alması gereken kamu binaları, okullar, hastaneler bile yerle bir olmuştu. Siz kader deyip acılı halkı susturmaya çalışıyorsunuz ama biz ısrarla soruyoruz:
6 Şubat depremlerinde, sizin rakamlarınıza göre 53 bin kişinin ölmesi kader miydi?
Allah mı istemişti bütün bunların yaşanmasını?
Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki depremlerde böyle rakamlar ortaya çıkmazken, bizim yaşadığımız bu felaket normal miydi size göre?
20 yıldır hızlı rant elde etmek için her tür kanunsuz yapılaşmanın önünü açmak için yeni kanunlar çıkardınız. O da yetmedi üst üste imar affı çıkarıp, övüne övüne halktan üstüne bir de para alıp depreme dayanıksız binalara imar verdiniz.
Peki soruyoruz: Tüm bunları yaparken, deprem ülkesi olduğumuzu, imar affı çıkardığınız bölgelerde büyük depremler beklendiğini bilmiyor muydunuz?
Kanunsuzluktan yüz bulanlar, daha çok yer kullanmak için yapılardaki kolonları kirişleri ve hatta perde betonları keserken hiçbir yerel yetkilileriniz olanları görmedi mi?
Günlerce enkaz altında can çekişen, donarak ölen binlerce can varken siz ülkenin en kalabalık ekibi olan orduyu neden göreve çağırmadınız da göz göre göre o canların ölmesine izin verdiniz?
20 yıldır ülkeyi yönetmekle övünüyorsunuz. Bilimden, kanundan, liyakatten uzak yönetiminiz yüzünden on binlerce canın ölmesinin hesabını hala vermediniz. Peki ‘bizi desteklemeyen ölsün’ söyleminizden utanmıyor musunuz?
Sizin tek bildiğiniz felaketler üzerinden bile rant elde etmek. Depremden sonra bile maddi ve siyasi rant peşindesiniz. Enkaz altından çocuklarının, eşinin, ana babasının cesedini bile bulamayanların acısını ise biz yüreklerimizde yaşıyoruz.
BIRAKIN ARTIK KİRLİ SİYASİ OYUNLARINIZI
Ülkemizin, İstanbul’un ve Bakırköy’ün deprem gerçeğini bildiklerini söyleyerek konuşmasını sürdüren İlknur Türkoğlu, “Depremde ölmek kaderimiz değil. Bırakın artık kirli siyasi oyunlarınızı ve halkın can güvenliği için adımlar atın” dedi.
Son olarak siyasi parti ayırt etmeksizin tüm yöneticilere seslenen İlknur Türkoğlu, “Depremde yıkılan her bir binada ölen her bir canın kanı ellerinizde. Bu felaketten sorumlu olan herkes hesap vermeli. Bilimle, meslek odaları ile, halkla işbirliği yapmak zorundasınız. Yoksa on binler ölmeye devam edecek” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.