ESENLER, İMAMOĞLU VE DALKIRAN’I BAĞRINA BASTI
“Bunlar, ‘Hükümetle belediye aynı partiden olmalı’ diye tutturdular” diyen İmamoğlu, “Zaten yıllarca İstanbul'da belediye ve hükümet aynı partideydi; hatırlayın. Bizim kadar metro yapabildiler mi? Yapamadılar. Biz, 5 yılda, 65,1 kilometre raylı sistem yaptık. Tam 62 istasyon hizmete geçirdik. Yıllık ortalama 13,7 kilometre metro yaparak, yerel yönetimler tarihine geçtik. Onlar; hükümet, belediye, kamu bankaları her şey el eleyken, yıllık ortalama olarak bizim yaptığımızın 4’te 1’i kadar yapamadılar, dörtte biri kadar. Yıllarca İstanbul'da belediye-hükümet aynı partideydi. Ne oldu o zaman?” ifadelerini kullandı.
“2019’da ne yaptı bu millet? Onu değil, sizin tercihinizi tercih etti” diyen İmamoğlu, “Ne yaptık? Atom karınca gibi çalıştık mı? Peki ne oldu? Korktu. Tüm yatırımları İstanbul'da daha önce durmuştu. Hiç dönüp İstanbul'a bakmıyordu. Metro şantiyeleri terk edilmişti. Peki ne oldu? Durdu, durdu; İstanbul'da 2019’dan sonra o da bir şeyler yapmaya başladı. Niye? Atom karınca gibi Ekrem'i görünce, onun peşinden koşmaya başladılar. E hani sen oy vermeyene hizmet etmezdin. Bak, ne oldu? İstanbul seni 2019’da dize getirdi kardeşim. Sen de çalışmak zorunda kaldın. Sen de milletine hizmet etmek zorunda kaldın. Onun için, bu milleti aldatamazsın” şeklinde konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Esenler Belediye Başkan adayı Hasan Dalkıran ile birlikte ilçe turu yaptı. İmamoğlu ve Dalkıran’ın ilçedeki ilk adresi, Çifte Havuzlar Mahallesi’ndeki Esenler Cemevi oldu. Alevi vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılanan İmamoğlu ve Dalkıran, ikinci olarak Yavuz Selim Mahallesi’ndeki Prof. Dr. Adem Baştürk Kültür Merkezi bünyesindeki kapalı pazarda yurttaşlarla buluştu. Esnafa hayırlı işler temennisinde bulunan İmamoğlu, vatandaşlardan gelen talep ve sorunları dinledi. Vatandaşlar, İmamoğlu ve Dalkıran’a, seçim otobüsüyle yaptıkları selamlama turunda sevgi gösterilerinde bulundu. İmamoğlu, Oruç Reis Mahallesi’ne park istediklerini aktaran dövizleriyle otobüsün önünü kesen çocuklara, hak arama bilinçleri nedeniyle teşekkür edip, park sözü verdi. İmamoğlu ve Dalkıran, Esenler turunu, Havaalanı Mahallesi Kışla Caddesi’nde gerçekleştirilen halk buluşması ile noktaladı. Meydanı, meydana bakan sokakları, balkonları ve çatıları dolduran coşkulu vatandaşlara önce Dalkıran, sonra İmamoğlu hitap etti.
“UZUN ZAMANDIR MÜLTECİ SORUNUNU HİÇ KONUŞMUYORUZ”
İktidar kanadının Türkiye'nin çok sorunlarını ve bu sorunların konuşulmasını ötelediğini vurgulayan İmamoğlu, özetle şu konuşmayı yaptı:
“Mesela, uzun zamandır mülteci sorununu hiç konuşmuyoruz. Daha yakın bir geçmişte, bu sorun uzun uzun tartışılırdı. Şimdi gündeme bile gelmiyor. Ne oldu bu insanlar, ülkeyi terk mi etti? Etmediler. Hatta sayıları artmaya bile devam ediyor. Eğitimle ilgili çocuklarımızın, gençlerimizin çok sorunları var. Hiç konuşmuyoruz, konuşamıyoruz eğitimi. Oysa memleketin en önemli meselesi, gerçekten eğitim kalitesi sorunu. Adalet sorunu var. Her geçen gün insanlar, adalete olan güvenini kaybediyor. Bunu da hiç konuşmuyoruz. Nüfusumuz yaş olarak yükseliyor. Artık ‘genç Türkiye'den, yaş ortalaması 34 olan bir Türkiye'ye doğru gidiyoruz. Bunu da konuşmamız lazım. Nasıl risk barındırıyor; onu da enine boyuna tartışmamız lazım. Bir milletin bekasını yakından ilgilendiren onlarca temel sorundan sadece belki birkaçını saydım. Siz, buna başka sorunlar da ekleyebilirsiniz.”
“GARİBANIN ÇOCUĞUNU DÜŞÜNMEK, HEPİMİZİN BOYNUNUN BORCU”
“Örneğin; Esenler gibi bazı ilçelerimizde, ailelerimizi ve hepimizi çok tedirgin eden, bağımlılık sorunu var. Uyuşturucuyla mücadele sorunu var. Çocuklarımız tehlike altında. Gözümüzün nuru çocuklarımızın güvenliği bizim için her şeyden önemli. Esenler’de tek bir çocuğumuzun bile saçının teline zarar gelse, hepimizin yüreği yanar. Garibanın çocuğunu düşünmek, hepimizin boynunun borcu. Biz, bu tehlikeyi erkenden gördük ve Çocuk Koruma Birimi açtık. Bu halkın çocukları sahipsiz değil. Uyuşturucuyla müdahale birimlerini arttırdık. Ama bu sorunların genel olarak sahipleri olan kişilerin yüzünden, bu sorunları konuşamaz haldeyiz. Niçin konuşamıyoruz? Çünkü, millet perişan olduğu için konuşamıyoruz. Cumhuriyet tarihinin en ağır hayat pahalılığını yaşıyoruz. Tarihin en ağır, neredeyse üç haneli enflasyonun altına inmeyen bir enflasyon sorunuyla boğuşuyoruz. Öyle değil mi? Cumhuriyet tarihinin en sefil dönemi yaşanıyor. 70-80 yaşlarındaki annelerimiz, babalarımız, sabahın erken saatlerinde ucuz gıda alabilmek için kuyruklara giriyor. Bu memlekete gıda kuyruklarını tekrar geri getiren, bu hükümet olmuştur. Öyle değil mi?”
“HAYATINIZDA DÜZELEN BİR ŞEY VAR MI?”
“Mayıs seçimine giderken de ekonomi berbattı. Her şeye rağmen, buradan söylüyorum, bu millet belki güvenmek istedi. Bir şans daha verdi. ‘Belki düzeltir’ dedi. Aradan 10 ay geçti. Hayatınızda düzelen bir şey var mı? Hayır. Daha kötü oldu. İçinde bulunduğumuz durumu, bakın bir örnekle açıklamak isterim. Dünya Bankası, yeni veri açıkladı. 2010 yılında kişi başı milli gelir, 10 bin 615 dolar. 2022 yılında ne olmuş biliyor musunuz? 10 bin 616 dolar. Yani 1 dolarcık artmış. Tam 12 senede, 12 yılda 1 dolarcık ileri gitmişiz. Bunun anlamı ne biliyor musunuz? Bu hükümet, 12 yılımızı hiç etti, hiç. Bugünkü halimiz, 2022 yılından daha kötü değil mi? İşte bu hayat pahalılığı ve artan fakirliği, erken tespit ettiğimiz için, biz bu zor günlerde sosyal yardımları tam 6 katına çıkartmak zorunda kaldık. Helali hoş olsun. Milletimizin huzuruna katkı sunmak için, elimizden geleni yaptık, yapmaya devam ediyoruz.”
“ONLAR BİR AVUÇ İNSANA, BİZ MİLLETİN PARASINI MİLLETE VERECEĞİZ”
“Yine diyecekler… Belki derler, belki demezler. Belki akılları başına gelmiştir. ‘Kimin parasını kime veriyorsun’ diyebilirler. Milletin parasını, millete veriyoruz. Yahu benim güzel hemşerilerim, bu paralar milletin paraları. Onlar bir avuç insana, biz millete vereceğiz millete. Millete vermeye devam edeceğiz. Esenler için çok çalıştık. Yeni dönemde daha çok çalışacağız. Yıldız-Mecidiyeköy-Mahmutbey metro hattını bitirdik. Esenler'e bu büyük bir fayda sağladı. Esenler'e ulaşımı kolaylaştırdık. Hizmete açtığımız Giyimkent Kavşağı'yla Tekstilkent-Edirne istikametini tam 7 kilometre kısaltarak, alt geçidinin yapımını sağladık. Birçok konuda altyapı çalışmalarına devam ettik. Biz, aynı zamanda belediyeyle birlikte her konuyu konuştuk. Biz, ‘O belediye, bu belediye’ demedik. ‘Esenler Belediyesi ya da başka bir belediye’ demedik. ‘O parti bu parti’ demedik. İnsan ayırmadık, birbirinden insanları ayırt etmedik ve her konuda, her yerde eşitlikçi davrandık. Onları belki bundan anlamadı. Ama biz bu yolda devam ettik.”
“YILLARCA İSTANBUL'DA BELEDİYE VE HÜKÜMET AYNI PARTİDEYDİ; BİZİM KADAR METRO YAPABİLDİLER Mİ?”
“Bunlar, ‘Hükümetle belediye aynı partiden olmalı’ diye tutturdular. Zaten yıllarca İstanbul'da belediye ve hükümet aynı partideydi; hatırlayın. Bizim kadar metro yapabildiler mi? Yapamadılar. Biz, 5 yılda… Bakın; 15 gün sonra iki tane daha açıyoruz. 5 yılda, 65,1 kilometre raylı sistem yaptık. Tam 62 istasyon hizmete geçirdik. Yıllık ortalama 13,7 kilometre metro yaparak, yerel yönetimler tarihine geçtik. Onlar; hükümet, belediye, kamu bankaları her şey el eleyken, yıllık ortalama olarak bizim yaptığımızın 4’te 1’i kadar yapamadılar, dörtte biri kadar. Yıllarca İstanbul'da belediye-hükümet aynı partideydi. Ne oldu o zaman? Biz 100 kreş açtık. Onlar kaç tane açtı? (Kalabalıktan ‘sıfır’ sesleri.) Bu kadar. Onun için önümüzdeki dönemde daha açmaya devam edeceğiz. Az önce söyledim. Onların döneminde yurt sayısı kaçtı? Bu millet, buna sıfırı vermeyi alıştı. Anlaşılan bu seçimde de sıfır vereceksiniz bunlara siz. Kent Lokantası kaç taneydi? Sıfırdı. Süt dağıttılar mı? Hayır. Su baskınlarını önlemek için altyapı yatırımları yaptılar mı? Biz yaptık.”
“5 YILIMIZI 25 YILLARIYLA KIYASLIYORLAR”
“Hem sosyal alanda hem de yatırım alanında bizim 5 yılımızı ne yapıyorlar biliyor musunuz? Kendilerini 25 yılıyla kıyaslıyorlar. 5 yılımızı 25 yıllarıyla kıyaslıyorlar. Ne demiştim? 18 gün göreve gelmiştik; hatırlıyor musunuz? Seçimi iptal etmişlerdi. Hatırlıyorsunuz değil mi? ’18 günde bile ben bunları deli ettim ya, 5 yılda çıldıracaklar, çıldıracaklar’ demiştim. Ben, sizi hiç aldatmadım. Size, hiçbir zaman yapamayacağım şeyleri vadetmedim. Hep kalbi de aklı da size karşı açık birisi oldum. Yaşınıza göre beni bir evladınız kabul ettiniz. Beni bir kardeşiniz ya da bir abiniz gibi görün dedim. Ve siz de öyle gördünüz. Sağ olun, var olun. Size çok inanarak şunu söyleyelim: Bu iktidarın kulağını ciddi bir şekilde bu seçimde çekmeniz lazım. Bakın; bu köprüden önce son çıkış. Bu iktidarın kulağını biraz asılarak çekmeye hazır mısınız? Bunların bakmayın sizi tehdit etmesine. Tehdit ediyor ya, hani, ‘Oy vermezseniz hizmet yapmam’ diyor ya. Niye tehdit ediyor biliyor musunuz? Yahu sizden korkuyor, korkuyor. Onun için tehdit ediyor. Korktuğu için. Ey milletim; gücünüzün farkına varın. Sizden daha güçlü kimse yok.”
“2019’DA NE YAPTI BU MİLLET?”
“2019’da ne yaptı bu millet? Onu değil, sizin tercihinizi tercih etti. Ne yaptık? Atom karınca gibi çalıştık mı? Peki ne oldu? Korktu. Tüm yatırımları İstanbul'da daha önce durmuştu. Hiç dönüp İstanbul'a bakmıyordu. Metro şantiyeleri terk edilmişti. Peki ne oldu? Durdu, durdu; İstanbul'da 2019’dan sonra o da bir şeyler yapmaya başladı. Niye? Atom karınca gibi Ekrem'i görünce, onun peşinden koşmaya başladılar. Öyle değil mi? Daha dün anlatıyordu? E hani sen oy vermeyene hizmet etmezdin. Bak, ne oldu? İstanbul seni 2019’da dize getirdi kardeşim. Sen de çalışmak zorunda kaldın. Sen de milletine hizmet etmek zorunda kaldın. Onun için, bu milleti aldatamazsın. Bak, bu milleti aldatamazsın. Ben onun için ona, onlara diyorum ki, o anlayışa diyorum ki; seni gidi seni. Bu iktidarın ekonomiyi düzeltmesini istiyor musunuz? Daha çok çalışmasını istiyor musunuz? Bize oy vermelisiniz, bize. Bize oy vermelisiniz. Belki akılları başına gelir, İstanbul'da sorumluluk alanlarındaki işleri yapması gerekenleri yapmaya başlarlar. Bize oy vermelisiniz ki, belki ekonomideki o derin sorunlarla uğraşmaya başlarlar.”
“KARDEŞİNİZE İNANIN”
“Her oy, bunlara kibir olarak gidiyor. Her oy, bunlara nasıl bir huy veriyor biliyor musunuz? Milleti hor görme huyu veriyor. Onun için zamlar ve artan hayat pahalılığı bile, onların umurunda değil. Bunlara, bu önümüzdeki 31 Mart'taki seçimde kocaman bir demokrasi dersi vermeye hazır mıyız? İşte onun için, eğer bunların o kibrini, hor görme halini hayat pahalılığı olarak geri dönmesini istemiyorsanız, kardeşinize inanın. Kardeşinize inanın ki, 31 Mart'ta yeni ve güçlü bir perde açılsın. İstanbul'da da Türkiye'de de çok daha müreffeh, çok daha ılımlı, kavgasız, dövizsiz, huzurlu, mutlu günler gelsin istiyorsanız, bize oy vermelisiniz. ‘Yeter söz milletin’ demelisiniz.”