"Oruç, psikolojiyi düzeltiyor, kaygı ve depresyonu azaltıyor"
Oruç tutmak, insanlara yeme içme gibi temel ihtiyaçlarına karşı sabretmeyi öğretir. Sabahın erken saatlerinden akşam saatlerine kadar açlık ve susuzluğa katlanmak, sabır ve iradeyi güçlendirir, Oruç tutarken kişiler, açlık ve susuzluk gibi fiziksel zorluklarla başa çıkmayı öğrenirler. Bu süreçte duygusal kontrolü geliştirme fırsatı bulurlar. Ani öfke veya huzursuzluk hissi gibi duygusal tepkilerle başa çıkmayı öğrenirler.
İLKHA muhabirine konuşan Psikolojik Danışman Fatma Kaya, Ramazan ayında tutulan orucun bedensel faydalarının yanı sıra psikolojik faydalarının da olduğuna dikkat çekti.
Yapılan araştırmalar doğrultusunda oruç tutmanın insan beynindeki sinir büyüme faktörünü olumlu anlamda etkilediğini belirten Kaya, "Ramazan ayında bütün organlar istihrahatayken aktif olan organ beyindir. Beyin açlık ve susuzluk halinde kendini yeniler. Beyindeki sinir büyüme faktöründe artış meydana gelir." dedi.
"Beyin açlık ve susuzlukla birlikte bir yenileşme ve gelişme gösterir"
Ruh sağlığı kadar beden sağlığı, beden sağlığı kadar da ruh sağlığının oldukça önemli olduğunu söyleyen Kaya, "Bunların birbirleri üzerinde etkileri bulunmaktadır. Fiziksel iyi oluş ruhsal iyi oluşu olumlu anlamda etkilerken ruhsal iyi oluş da bedensel belirtileri olumlu anlamda etkilemektedir. Oruç tuttuğumuzda bedende fizyolojik değişiklikler meydana gelir. Oruçlu bireylerde vücut organları israhat halinde bulunur. En aktif çalışan organ beyindir. Beyin açlık ve susuzlukla birlikte kendine bir yenileşme ve gelişme gösterir. Özellikle odaklanma dikkat sorunları ve bunama gibi problemlerde bu dönemde azalma gözlemleniştir." ifadelerini kullandı.
"Oruç tutan insan gerek manevi yönde gerekse de psikososyal açıdan oldukça güçlenmektedir"
Oruç tutan kişilerin beyninde bulunan beyin sinir faktörlerinde bir artış gözlemlendiğini belirten Kaya, "Bu artışla birlikte depresyon, kaygı bozukluğu, stres ve Parkinson gibi psikolojik rahatsızlıkların önemli ölçüde azaldığı yapılan araştırmalar doğrultusunda gözlemlenmiştir. Oruç tutan insan gerek manevi yönde gerekse de psiko sosyal açıdan oldukça güçlenmektedir. Manevi olarak baktığımızda sabır, tevekkül ve hoşgörü duyguları, psikososyal anlamda yardımlaşma, birlik beraberlik ve paylaşma gibi duygular insanı oruç ibadetiyle birlikte güçlü kılan bir faktördür. Oruç ibadeti insanı birçok olumsuz davranışlardan uzak tutmaktadır. Bu dönemde insanlar olumlu anlamda yeni başlangıçlara adım atamaktadır." şeklinde konuştu.
"Ramazan ayını otuz gün üzerinden değerlendirildiğinde bir avantaj olarak nitelendirilebilir"
Ramazan ayında insanlarda öğrenme ezber ve hafızaya ilişkin olan eylemlerde bu zaman dilimini oldukça verimli kullanması gerektiğini söyleyen Kaya, "Ramazanın açlık ve susuzlukla birlikte dikkat dağınıklığı yaptığı varsayımlar bulunmaktaydı. Ancak yapılan araştırmalar doğrultusunda beynin nörolojik açıdan öğrenmeye ve hafızanın diğer alanlarında olumlu anlamda katkı sağlandığı gözlemlenmiştir. Ramazan ayını otuz gün üzerinden değerlendirdiğimizde bu dönem aslında bir avantaj olarak nitelendirilebilir. Çünkü insanlar bu dönemde yeni başlangıçlara adım atabiliyorlar. Namaz kılmayan, namaz kılmaya başlıyor. Sigara ve alkolden uzak kalınıyor. Kötü söz, yanlışlıktan ve dedikodudan uzak kalınıyor. Otuz günlük bir zaman periyodu alışkanlık kazanmak ve var olan eylemi tekrarlanması açısından yeni başlangıçlar yapma noktasında pozitif anlamda katkı sağlanmaktadır." diye belirtti.
"İnsanlar orucun zedelenmemesi için bazı eylemlerden uzak kalmaktadır"
Kaya, "Kişi bu dönemde 'yapmadan-içmeden de durabiliyorum' inancıyla birlikte motivasyonel anlamda katkı sağlar. İradesini kontrol altına alabildiğini görmüş olur. Oruç ibadetinin verdiği yükümlülüklerde insanlar orucun zedelenmemesi için bazı eylemlerden uzak kalmaktadır. Bu eylemlerden uzak kalmakla birlikte kişide olumlu anlamda davranış pekişmesine sebep olmaktadır. Oruçla birlikte insan içgüdülerini kontrol altına almayı öğrenir. Ramazan boyunca yaptığımız güzel eylemler, davranışlar ve uzak kalınan kötü alışkanlıklar da içinde bulunduğumuz o güzel atmosferden iyilik hali bize iyi oluşumuzu yeniden hissettirir. İyi oluşla birlikte insanlar kendilerine bu zamana kadar yapmak isteyip erteledikleri durumların farkına varırlar." diye konuştu.