Sınavın “Köprüden Önce Son Çıkış'' Olmadığı Çocuğa Hissettirilmeli!

LGS yaklaştıkça çocuklarda kaygının arttığını anlatan Uzm. Psikolog Zeynep Göktuna “Kaygının en önemli nedeni belirsizliktir. Sınav sonucunun nasıl olacağı; dolayısıyla geleceğinin nasıl etkileneceği, yaşanacakların net olmayışı kaygı yaşanmasına neden olmaktadır” dedi. 

“Çocuklar; hayatlarının akışını etkileyecek bir yarışa girecekler, bu ‘yarışta’  belirli dozda yaşanan kaygı normaldir” diyen Yeditepe Üniversitesi Bağdat Caddesi Polikliniğinden Uzm. Psikolog Zeynep Göktuna, “ çocuk sınava farklı anlamlar yüklediğinde, sınavı mutlaka kazanılması gereken bir ‘savaş’ olarak algılamaya başladığında; her bir çalışma testini, hatta her bir soruyu da bir savaş olarak görmeye başlar ve böylelikle kaygı gün geçtikçe artar ve sınav dönemi atlatılması çok zor olan bir ‘kriz’ haline dönüşür. ” diye konuştu. 

Zeynep Göktuna, yanlış anne baba tutumları, çocuğun ‘ailemi hayal kırıklığına’ uğratırsam korkusu, huzursuz aile ortamı, sürekli ders çalış baskısı,  ailenin sınav ve sınav sonuçlarıyla aşırı ilgilenmesi, ailenin sınavı çocuğun hayatının en önemli olayı olarak görmesi, çocuğa sınavı mutlaka kazanması gerektiği mesajının verilmesi, çocuğun sınava farklı anlamlar yüklemesi,  ailenin beklentisinin çocuğun kapasitesinin üstünde olması, çocuğun başkalarıyla kıyaslanması, çocuğun sınavla ilgili korkularının yeterince önemsenmemesinin  kaygıyı attıran nedenler olarak sıraladı. 

ÇOCUĞUN PSİKOLOJİSİ NEYİ ANLATIYOR?

Sınava hazırlanan öğrencinin içinde bulunduğu psikolojiyi iyi anlamak gerektiğini söyleyen Uzm. Psikolog Göktuna, “Bu dönemde çocuklar sınavı mutlaka kazanmak zorunda oldukları bir yarış olarak algılarlar. Aile, arkadaşlar ve yakın çevrenin sadece alacakları puanla ilgilendiklerini, sınavı kazanırsa etrafındaki herkesin kendisine daha çok değer vereceğini düşünürler bununla birlikte sınav döneminde ailelerin kendileri için yaptıkları fedakarlıklar nedeniyle ailelerine karşı borçlu ve suçlu hissederler. Bunun sonucunda da kendilerini daha çaresiz hissedebilirler.   Bu hissettikleri de sınav döneminde davranış değişiklerinin baş göstermesine neden olur. Bunun sonucunda da kız öğrencilerde alınganlık, kolay ağlama, içe dönüklük, erkek öğrencilerde ise kolay öfkelenme gibi davranış değişiklikleri baş gösterebilir.” Diye konuştu. 

SINAV ÖNCESİ ÇOCUKLARA NASIL DAVRANILMALI?

“Öncelikle çocuğunuza, insanın her zaman kazanmasının ve başarılı olmasının mümkün olmadığını, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğunu ve hayatın sonu olmadığını anlatın” diyen Zeynep Göktuna, bu konuda ailelerin tutum ve davranışlarının nasıl olması gerektiğine dair şunları anlattı: “Çocuğunuza, O’nun başarısından çok önemli olanın ‘elinden gelenin en iyisini yapması’ olduğunu, sınavın O’nun kaderi olmadığını, sınavın O’ndan daha değerli olmadığını, sınavda başarısız olsa da O’na karşı sevginizin devam edeceğini, sevginizden hiçbir şeyin eksilmeyeceğini, O’nu destekleyeceğinizi ve olumsuz bir yaklaşım sergilemeyeceğinizi ve O’nu her koşulda seveceğinizin mesajını verin. ‘Sınav bizim için önemli değil’, ‘Kazanamazsan da Olur’ gibi sözler söylerken, ağzınızdan çıkanla beden dilinizin birbiri ile uyumlu olmasına da her zaman özen gösterin ve dikkat edin. Unutmayın ki birbiri ile çelişkili mesajlar verdiğinizde çocuğunuz daha çok beden dilinize dikkat edecek ve bunun sonucunda da ailenin kaygılı hali çocuğa yansıyacaktır.”

“ÇOCUĞUNUZLA EMPATİ KURUN!”

“Sınava hazırlanma sürecinde ve sınav sırasında yaşayacakları tüm zorlukları hayal edip, kendinizi çocuğunuzun yerine koymaya çalışıp, O’nun yaşadığı zorlukları anlamaya çalışın” diyen Göktuna, sözlerine şöyle devam etti: “Sınava hazırlanma sürecinde, kendinizi çocuğunuzun yerine koyup, O’nun yaşadığı zorlukları, sınavla ilgili korkularını anlamaya çalışın. Söylediği ve hissettiği şeyler için O’nu sorgulamayın, korkularını görmezden gelmeyin. ‘Bu şekilde hissetmemelisin’ diyerek duygularını düzeltmeyin ve küçümsemeyin. Her koşulda O’nu anladığınızı ve her koşulda yanında olup O’na destek olacağınızı hissettirin.”

SINAVIN ONDAN DAHA DEĞERLİ OLMADIĞINI ANLAMASINI SAĞLAYIN

“Çocuğunuzun ergenlik döneminde olduğunu unutmayın. Bu dönem çalkantılı ve ikilemli bir dönemdir.  Çocuğunuza önerilerde bulunmak istediğinizde onun sizinle aynı şeyleri göremeyeceğini bilin” diyen Göktuna sözlerine şöyle devam etti: “Bunun yanında beden dili ve ses tonu ile verdiğiniz mesajlara dikkat edin. “Sınav bizim için önemli değil, ‘Kazanamazsan da olur’ gibi sözler söylerken; ağzınızdan çıkanla bedeninizin söylediği çelişiyorsa çocuğunuz daha çok beden diline dikkat edecek ve ailenin kaygılı hali çocuğa yansıyacaktır.”

ÇOCUĞUNUZLA İLGİLİ GERÇEKÇİ BEKLENTİLER İÇİNDE OLUN

Ebeveynlerin beklentileri ile çocuğun yapabileceklerinin birbiriyle uyumlu olması gerektiğinin altını çizen Göktuna, “Her anne baba çocuğunun özel olduğunu düşünür, her çocuk belli alanlarda kuvvetli olabildiği gibi belli alanlarda da zayıf olabilir. Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa, çocuğunuz daha az kaygı yaşayacaktır. Yapabileceklerinin çok daha fazlasını çocuktan beklemeyin sınırlarının üstünde zorlamayın” dedi. 

ÇALIŞMA GAYRETİNİ TAKDİR EDİN! 

Çocuğun sürekli olumsuz yanlarını vurgulamak yerine, olumlu yanlarını görmenin kendisine olumlu bakmasını kolaylaştıracağını hatırlatan Göktuna, sözlerine şöyle devam etti: “Sık sık eleştirmek yerine, geçmişteki başarılarını onaylayın. Olumlu yanlarını ve çabalarını tespit ederek övmeyi deneyin. Çocuklarınıza, başarı ve başarısızlık durumunda, onları destekleyeceğinizi ve olumsuz bir yaklaşım sergilemeyeceğinize inandırın. Bunun için de olabildiğince normal ve her zamanki gibi davranın. Çok fazla hoşgörülü, çok yumuşak davranmaktan kaçının. Çocuğu rahatlatayım diye abartılı davranışlara girişmeyin! Çünkü bu tutum karşısında çocuk, ‘evet gerçekten çok kötü bir durumla karşı karşıyayım bu nedenle bana çok hoş görülü davranılıyor’ gibi bir düşünceye kapılabilir.”

ÇOCUKLARINIZA ZAMAN AYIRIN

Çocuğunuzun bu süreçte neleri yapmadığına  ve yapamadığına değil, neleri yapabildiğine odaklanmak gerektiğini anlatan Göktuna, “Özellikle sınava az bir zaman kala çocuklarınıza, işlerinize ayırdığınız kadar zaman ayırmaya, onlarla birlikte keyif alabileceğiniz etkinlik ve faaliyetlere katılmaya özen gösterin. Sınav önemli olmakla birlikte, çocuğunuza sınavın onun kaderi olmadığını hissettirin.” Dedi. 

AİLE SORUNLARINI KONUŞARAK HALLEDİN! 

Gençlere aile ortamında kendilerini ifade etme imkanı sağlayarak O’na güvenildiği ve birey olduğu hissettirmenin her zaman çok önemli olduğunu söyleyen Göktuna, “Ancak bu  dönemde çocuk ve ebeveynler arasındaki anlaşmazlıkları konuşarak halletmeye çalışmak, bu dönemde çocuklara ağır cezalar vermemek, aile içinde huzurlu ve sakin bir ortam yaratmak sınava hazırlanan çocuğun psikolojisi açısından oldukça önemlidir” dedi. 

Bir diğer önemli konunun da ebeveynlerin gelecekle ilgili kaygılarını, kendi gerginliğini, stresini ve çocuğa yansıtmaması gerektiğinin altını çizen Göktuna, “Kaygının bulaşıcı bir duygu’’ olduğu hatırlanmalı.  Unutulmamalıdır ki ; Çocuğunuzun geleceği konusundaki endişeleriniz çocuğa yansır. Çocuğunuza yansıtmadığınızı düşündüğünüz her olumsuz duygu ve düşünce çocuk tarafından hissedilir bu nedenle aileler kaygılarını azaltmaya çalışmalıdır diye konuştu. 

ENERJİSİNİ YÜKSELTECEK ETKİNLİKLER YAPIN

Çocuğunuzun bunaldığını, keyifsiz, yorgun ve umutsuz olduğunu hissettiğinizde, O’nu dinleyip anlamaya çalışın,  ‘sınav  odaklı’ olmayan konuşmalar yapın, neşeli olun, sık sık espri yapın, O’nu rahatlatacak, enerjisini tazeleyecek etkinlikler yapın, O’nu mutlu etmek için küçük hediyeler alın ve  çocuğunuzla hoş ve keyifli vakit geçirin. 

Sınav öncesinde O’nu mutlu etmek için küçük bir hediye alabilirsiniz. O’nun başarısı ile O’na duyduğunuz sevginin hiçbir bağlantısı olmadığını her   fırsatta dile getirin. 

SINAVDAN BİR GÜN ÖNCE ÇOCUKLARA NASIL DAVRANILMALI ? 

Sınava bir gün kala, olağanüstü davranışlar sergilememek gerektiğinin altını çizen Zeynep Göktuna, şu bilgileri aktardı: “Akşamınızı rutin olarak sürdürün. Sınavdan bir önceki akşam, çok fazla yorucu aktivitelerden kaçının, belki küçük bir gezi veya havadar bir alanda keyifli etkinlikler yapabilirsiniz. Bu tür zamanlarda çocuklar genellikle konuşmak istemezler, bu nedenle konuşmak istemediği için O’na kızmayın ve bu isteğine saygı gösterin. Kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte son gün ders çalışmak kaygıyı arttıracağından çocuğunuza bir gün öncesinden ders çalışmayı bırakmasını tavsiye edebilirsiniz. Bir gün öncesinde sınavla ilgili haberler duymak, görsel ve yazılı basında çıkan haberleri görmek ve takip etmek zorunda kalmak çocuğunuzun kaygısını attıracağından sınavla ilgili haberler verebilecek televizyon, bilgisayar, gazete gibi kitle iletişim araçlarından uzak durun benzer bir şekilde yakınlarından gelebilecek olan ‘Başarı’ telefonları için de önlem alın.  Çocuğunuzun sınav evraklarını önceden hazırlayın ve çocuğunuza her şeyin tam olduğunu önceden söyleyin. Sınav öncesi en geç 22.30- 23.00 gibi yatmasına özen gösterin, gece uyumakta zorlanıyorsa, ılık bir duş ve dinlendirici bir müzik uyumasına yardımcı olabilir.”

“SINAV GÜNÜNÜ ÇOCUKLARIN EN ÖNEMLİ ANI GİBİ DAVRANMAYIN”

Sınav sabahında da özellikle sakin kalmak, kaygımızı çocuğumuza yansıtmamak  ve ‘ normal bir günmüş’ gibi;  hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Zeynep Göktuna, sınav günü önerilerini şöyle sıraladı: “Çocuğunuza, O’nun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde normal bir kahvaltı hazırlayın ve sınavda rahat edeceği kifayetler giymesini sağlayın. Sınav günü, çocuğun ‘en önemli anı’ymış gibi’ davranmayın, sıradan bir gün gibi davranın ve asla rutininizi bozmayın. Benzer bir şekilde çocuğunuzu törenle, okunmuş şekerle, cümbür cemaat tüm aile sınava yollamayın. Sınava çok erken gitmek çocuğunuzun kaygısını arttırabileceği gibi çok geç gitmek de hem sizde hem de çocuğunuzda stres yaratabilir. Bu nedenle sınav saatine 45 dakika kala okulunuzda olun. 

AİLELER ‘SINAV ANI İÇİN ÇOCUKLARA NELER ÖNEREBİLİR?

Çocuklar için en büyük tehlike sınav anında sınavla ilgili düşünmek olduğuna dikkat çeken Zeynep Göktuna, ailelerin sınav anı için çocuklara verebileceği önerileri şöyle sıraladı: “ Ailelerimiz çocuklarına sınav anında sınavı değil, sorular üzerinde odaklanmasını; heyecanlandığı zamanlarda üçe kadar sayıp nefesini tutup bırakmasını, sınav geçişlerinde birer ikişer dakika mola vermesini öğütleyebilirler. Sınav bittikten sonra, çocuk sınav hakkında konuşmak istemiyor ise O’na saygı gösterilmeli ve sınavla ilgili sorular sorulmaması gerektiği akıldan çıkartılmamalıdır buna ek olarak çocuğunuza beslediğinizin sevginin sınavla ilişkili olmadığını göstermek amacıyla, sınav sonrasında tüm aile üyeleri hep birlikte eğlenceli şeyler yapılması, çocuğunun gerçekten sevildiğini hissetmesini sağlayacaktır.”