Saadet Partisi Meydanlara İndi! “Büyük Ortadoğu Projesi’ne Dur De!”

Saadet Partisi Bakırköy İlçe Başkan Yardımcıları ile birlikte Özgürlük Meydanı’ndan Marmaray İstasyonuna kadar, “Bu gün Gazze, yarın Türkiye”, “İsraille Ticaret, Filistine İhanet”, “Tek çare İslam Birliği”, “BOP’a karşı çık, Vatanını koru” yazılı dövizlerle yürüyen İlçe Başkanı Mehmet Faruk Ertekin’in okuduğu ortak basın açıklamasında “Hamas’a selam gönderip, İsrail’e lojistik göndermek ikiyüzlülüktür. Gazze’ye dua gönderip, Tel Aviv’e petrol akıtmak ikiyüzlülüktür. Önce inkâr edip, yedi ay sonra kestik deyip, on aydır kesintisiz ticarete devam etmek ikiyüzlülüktür. Olup bitenin sorumluluğunu hiç üzerlerine alınmayıp, kim oldukları, nerede oldukları belli olmayan gizli öznelere seslenmek ikiyüzlülüktür” denildi.

Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği, zaman zaman da hazırlanan dövizlerle destek verdiği “Büyük Ortadoğu Projesi’ne Dur De!” basın açıklaması tam metni;

İhanetin ve zulmün belgesi, Büyük Ortadoğu Projesi’ne Dur Demek ve Gazze’ye ses olmak için bugün bu meydanda toplandık.

Güzel ülkemiz Türkiye’mizin de içinde bulunduğu kadim coğrafyamız, uzun bir süredir şeytani bir projeden dolayı türlü savaşlar, iç karışıklıklar ve büyük buhranlarla karşı karşıya kalmıştır.

Küresel emperyalizmin paydaşları olan Batılı ülkeler, iki kutuplu dünya düzeninin çökmesinden sonra kendilerine yeni bir düşman ve yeni bir proje buldular. Adına da “Büyük Ortadoğu Projesi” dediler.

Siyonistler, bu plan gereğince, sapkın inançlarının karanlığında, Büyük Ortadoğu Projesi’ni hayata geçirerek Arz-ı Mevud’a ulaşmayı, böylece tüm dünyayı kendisine köle yapmak istiyorlar.

Bu plan dahilinde; Suriye, Libya, Afganistan, Irak ve Yemen başta olmak üzere 22 İslam ülkesinin sınırları doğrudan tehdit altında.

Etnik ve mezhepsel farklılıklar, düşmanlık sebebine dönüştürüldü. Bu hedefe ulaşmak için iç savaşlar çıkartıldı.
Müslüman toplumlar tefrikaya düşürüldü...

Bunun neticesinde milyonlarca Müslüman vahşice katledildi, kadim coğrafyamızın güzel şehirleri harabeye döndü, büyük göç akınları başladı...

Suriyeli Aylan Bebeğin kıyıya vurmuş cesedi hâla gözlerimizin önünde..

Babasının gözleri önünde öldürülen Muhammed Durra’nın çığlıkları hâla kulaklarımızda..

Irak Ebu Gureyb Hapishanesinde, Amerikan askerleri tarafından kirletilen Müslüman kızların kahrını, acılarını hâla yüreğimizde hissediyoruz...

7 Ekim’den bu yana gerçekleştirilen vahşi soykırım sonucunda Gazze’de 40 binden fazla Filistinli kardeşimiz şehit oldu. 100 binin üzerinde ise yaralımız var.

Daha 1 aylık olmayan bebekler, henüz okula başlamamış çocuklar katledildi; mülteci kamplarına sığınan yaşlıların ve kadınların üzerine hunharca bombalar yağdırıldı. Camiler, yardım konvoyları, ambulanslar, hastaneler, kamplar, çadırlar bombalandı.

Bitmedi zulümleri...

Gazze, hâla aç..

Gazze, hâla susuz..

Gazze, hâla acı içinde..

Gazze, hâla yanıyor..

Her gün hem haber bültenlerinde hem de sosyal medyada yaşanan dehşeti, can pazarını, soykırımı izledik.

Elbette biz, tüm bu katliam görüntülerinin sıradanlaştırılmaya çalışıldığının farkındayız.

Elbette biz, ‘‘İsrail dilediği gibi kan döker ama hiç kimsenin bunu durdurmaya gücü yetmez’’ psikolojisinin oluşturulmaya çalışıldığının farkındayız.

Ve elbette biz İsrail’i kınamanın ya da lanet okumanın bir anlam ifade etmediğinin de farkındayız.

Partizanlık yapmadan, vicdanı fanatizme kurban etmeden, elimizi kalbimizin üzerine koyarak, kendimize şu soruları sormamız gerekir:

İsrail bu cesareti nereden alıyor?

İsrail bu cüreti nasıl buluyor?

İsrail bu katliamlara göz göre göre nasıl devam edebiliyor?

Hangi ilişkiler, hangi bağımlılıklar, hangi söz vermişlikler, hangi projelerde birlikte yer alışlar, hangi iş tutuşlar;

“İsrail’e karşı gücü yetebilecekleri”,
İsrail karşısında elden ayaktan düşürüyor, İsrail karşısında çaresiz bırakıyor,
İsrail karşısında adım atamaz hale getiriyor?

Emin olunuz, bu soruları sormak ve bu soruların cevabını düşünmek; yolumuzu aydınlatacak, ufkumuzu açacak, soykırımcı İsrail’in giriştiği katliama duyduğumuz öfkeyi anlamlandıracaktır...

Elbette halkımızın, üniversiteli gençlerimizin, sivil toplum kuruluşlarının ve muhalefetteki partilerin, Filistin’e, Gazze’ye ses olmak için yaptığı her etkinlik, her açıklama, her eylem kıymetlidir.

Ancak, milletimizin kendilerine meşru güç kullanma yetkisini verdiği iktidarın, ortaklarının, destekçilerinin, sanki hiçbir yetkileri yokmuş gibi, gözlerimizin içine baka baka;

İsrail’i sabah akşam kınamaları, gece gündüz lanet okumaları yetmiyor,

Filistin atkısı takarak kürsülerde, alanlarda, ekranlarda basın açıklaması yapmaları yetmiyor,

Konvoy düzenleyip Filistin bayrağı sallayıp, klakson çalmaları yetmiyor,

Yürüyüş düzenlemeleri, miting organize etmeleri yetmiyor, El açıp kavli dualar etmeleri yetmiyor.

Bütün bunların yaklaşık 10 aydır yetmediğine İstanbul şahittir, Milletimiz şahittir, tüm dünya şahittir.

Sloganları da yetmiyor, politikaları da yetmiyor.

Burada toplanan, Yüreği Filistin için atan vicdan sahipleri...

Hamas’a selam gönderip, İsrail’e lojistik göndermek ikiyüzlülüktür.

Gazze’ye dua gönderip, Tel Aviv’e petrol akıtmak ikiyüzlülüktür.

Önce inkâr edip, yedi ay sonra kestik deyip, on aydır kesintisiz ticarete devam etmek ikiyüzlülüktür.

Olup bitenin sorumluluğunu hiç üzerlerine alınmayıp, kim oldukları, nerede oldukları belli olmayan gizli öznelere seslenmek ikiyüzlülüktür.

Aziz ve muhterem milletimiz,

Buradan, tarihin omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun gereği olarak tarihi bir uyarıyı yapmak istiyoruz.

Herkes bilmelidir ki, artık sırada İran ve Türkiye var!

Erbakan Hocamız, siyasete başladığı ilk günlerden ömrünün son anına kadar bu hain plandan bahsetti.

İsrail ve Amerika’nın asıl planının “böl-parçala-yut ve böylece yönet” taktiği olduğunu üstüne basa basa söyledi.

Rahmetli Erbakan Hocamız, ‘‘Müslümanlar, birlik olmalıdır; yoksa emperyalistlerin oyuncağı oluruz’’ demişti.

Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki, son hedef Türkiye olacak.
Bütün gelişmeler bunu söylüyor, hain planların tamamı ortaya çıktı, başımıza gelen bütün

musibetler bu hakikati tartışmaya yer kalmadan görmek isteyen gözlere gösteriyor.

Çok değerli Müslümanlar, pek kıymetli vicdan sahipleri...
Bölgedeki her devletin kadim bir tarihi ve kültürel mirasa sahip olduklarını unutmamalıyız.

Bu sebeple, bölgesel sorunların çözümünde dış müdahalelere ihtiyaç duymadan, Batıya koz vermeden, kendi içimizde kararlı, güçlü adımlar atılması gerektiğine inanıyoruz.

Emperyalistlerin sinsi planının bir parçası olan Büyük Orta Doğu Projesi'ne karşı durabilmek için D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın canlandırılması ve İslam Birliği’nin kurulması şarttır.

Bizler, İslam coğrafyasının liderlerini sorumluluklarını kuşanmaya ve etkili aksiyonlar almaya çağırıyoruz.

İsrail’i durdurmanın yolu, işbirlikçi politikalardan vazgeçip, şahsiyetli dış politika izlemektir.

İsrail’i durdurmanın yolu, ticareti kesmektir, lojistik göndermekten vazgeçmektir, petrol akıtmaya son vermektir.

İsrail’i durdurmanın yolu en başta da kendi ülkemizde haksızlıkların, adaletsizliklerin, zulümlerin sebebi olmamaktır.

Ey İslam ülkesi liderleri!

‘‘Artık toplantı yapıp sonuç bildirgesinde kınama yapmanın hükmü yoktur, İsrail’e karşı ortak hareket etmenin, güç kullanmanın zamanı gelmiştir.’’ diyoruz!

Kıymetli ve çok muhterem milletimiz,

İşte bizler, Müslümanların son kalesi olan bu aziz toprakların, bu kadim beldenin insanları olarak; bu mel’un planı yırtıp atmak ve Büyük Ortadoğu Projesine dur demek için toplandık.

Bizi, mezheplerimiz, ırklarımız ve kimliklerimiz üzerinden birbirimize düşürmeye çalışan Büyük Ortadoğu Projesine karşı direneceğiz!

Bizi aç bırakan, işsiz bırakan, borca esir eden, dinimizden, inancımızdan uzaklaştırmayı hedefleyen Büyük Ortadoğu Projesine karşı büyük bir güç ve azimle direneceğiz!

Irak’ı parçalayan, Suriye’yi ateşe veren, Yemen’i mezhep çatışmalarının içine sürüklemeye çalışan Büyük Ortadoğu Projesine karşı ellerimizle direneceğiz; yüreğimizle, beynimizle, aklımızla, fikrimizle direneceğiz!

7 Ekim’den bu yana binlerce Gazzeli sivili katleden, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’yı kirleten, bütün insanlığın baş ve ortak düşmanı olan İsrail’in mimarı olduğu bu projeyi, sahiplerinin başına geçireceğiz!

Gözünü bu aziz topraklara dikmiş; Peygamber Efendimizin nurlu duası, medeniyetler beşiği, Fatih Sultan Mehmet Han’ın emaneti olan İstanbul’u Konstantinopolis yapmak isteyen Büyük Ortadoğu Projesini yırtıp atacağız!

Bizler; güce, lobilere boyun eğmemeyi, Banane Amerika’dan diyerek duruş ortaya koyan liderimizden, Erbakan Hocamızdan öğrendik.

Masallarla uyutulmamayı, şuurlu Müslüman olmayı ondan dinledik. İsrail’in bizi köle yaparak kurmak istediği zulüm düzeninin çarklarını nasıl bozacağımızı da Erbakan Hocamız bize öğretti.

Biz bu oyunu bozarız! Büyük İsrail Projesini, Arz-ı Mevud planlarını, Türkiye’yi parçalama hayallerini Allah’ın izniyle yerle yeksan edeceğiz.

Kıymetli Milletimiz,
Bu meydanda toplanarak çağrımıza kulak verdiğiniz için teşekkür ederiz.

İnşallah, bugün olduğu gibi bundan sonra da; isyanımızı, öfkemizi, direnişimizi sizlerle beraber büyüteceğiz.

Katılımlarınızdan dolayı herkese teşekkür ederiz.

Özgür Kudüs’te, Özgür Gazze’de ve Özgür Filistin’de buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz.

Es-selamu aleyküm!