Ülker Durukan; Bakırköy’de otorite boşluğu var

1972 - 77 yılları arasında CHP Bakırköy Gençlik Kollarında Türkiye’nin ilk Kadın Gençlik yöneticisi olarak görev yapan, sonrasında memuriyete girip öncelikle Halkalı Belediye Başkanlığında Yazı İşleri ve Kararlar Müdürlüğü, Çalışma Bakanlığı İstanbul Bölge Çalışma Müdürlüğü ve Sirkeci İş ve İşçi Bulma Kurumunda Bölüm Şefliği ve Yıldırım Aktuna döneminde Bakırköy Belediyesi Yazı İşleri Kararlar Müdürlüğü ve Sivil Savunma Amirliği yapan Çevre Dostları Derneği Başkanı da olan Bakırköy Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Onursal Başkanı Ülker Durukan, “Benim tek referansım 60 yıllık Bakırköylü olmam” diyerek seçim sonrasını Bakırköy’ü değerlendirdi.

Tüm sivil toplum kuruluşlarını güç birliğine davet eden Durukan, platform olarak bu güne kadar kamu hakkı ve yeşil alanların korunmasında tüm yasal mücadelelerini yaptıklarını ve özellikle son iki dönemde Bakırköy’n çöküşe gittiğini, son dönemde ise Bülent Kerimoğlu yönetimiyle birlikte kazanımlarının da yok olduğunu ifade etti. Şahıslardan ve derneklerden öte, Bakırköy’ün bu hale gelmesindeki en büyük suçun her dönemin adamı olup alkışlayanlar olduğunun altını çizen Ülker Durukan, “Kendisine derneğim diyerek, geçmiş dönem başkanlarından maaş alanları, alkış tutanları isim isim biliyoruz. Polemiğe girmek istemiyorum ama Bakırköy’ü bu hale getirenleri herkes biliyor” diyerek devam etti.

GÖRÜNÜR YÖNETİCİLER İSTİYORUZ

Hem dernek hem de bileşenlerle oluşturdukları platformlarıyla birlikte yaklaşık 27 yıldır sürdürdükleri mücadelelerinin, birilerinin rantına engel olduğu için özellikle siyasi iktidar ve ortakları tarafından kötülendiğini, karalandığını, yanında olan dernek yöneticilerine sağlanan makam ve mekanlardan dolayı yalnızlaştırıldığını ama yine de mücadele etmeye devam ettiğini söyleyen Durukan, “Yerel yönetimleri yönlendirecek, çalıştıracak, gerekirse yanlış uygulamalarına dur diyecek tek güç sivil toplum kuruluşlarıdır. Bakırköy’de şu anda bir otorite boşluğu var ve bizler başkanımız Ayşegül Ovalıoğlu ile birlikte, ilçemizin tanınan ve bilinen yöneticilerinin daha görünür olmasını istiyoruz” dedi.

31 Mart seçimlerinde yönetime gelen Ayşegül Özdemir Ovalıoğlu’nun kaynakları tükenmiş, parkları elden gitmiş, arazileri satılmış ve borcu olan bir yönetim devir aldığını, bu güne kadar da ilçelerinin 66 katrilyonluk bir kaybı olduğunu herkesin bildiğini söyleyen Ülker Durukan, mevcut başkan Ovalıoğlu’nu sevdiklerini ancak ilçeye ve yönetimlere hakim olmadığını düşündüğünü belirtti.

“Kimseden iş istemiyoruz. İhale istemiyoruz. Tamamen kamu yararına çalışıyoruz ve hiç bir şeye de ihtiyacımız yok. Proje bazında maliyetsiz destek olalım diyoruz ama olumlu bir cevap gelmiyor” diyerek, tüm sivil toplum kuruluşlarının mevcut yönetimle ilgili şikayetlerinin artmaya başladığını da vurgulayan Durukan, “Başkanımız dinliyor, not alıyor ancak artık işleri takip etme zamanı” diyerek düşüncelerini paylaştı.

BAKIRKÖY BİZİM BAKIRKÖYÜMÜZ

Mevcut yönetimin henüz tek bir temel atmadığını, temel atmaktan ziyade önceliğini mevcut yapıları harekete geçirme ve işlevsellik katma gibi işlere vermesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Durukan, yeşil alanları korumanın dernek ve platformlarının ilke kararı olduğunu söyleyerek, “Hemen hemen tüm çocuk parklarımız lüks restoranlar tarafından işgal edilerek, halkın faydalanamadığı alanlar haline geldi. Ayşegül Özdemir Ovalıoğlu her ne kadar üyemiz ve sağlık danışmanım olsa da bu yanlışları gidereceğine ve göz yummayacağına inanıyorum. Bu düzen böyle devam edemez. Başarılı olması için de tüm desteğimizi vermeye hazırız. Çünkü Bakırköy bizim Bakırköyümüz” ifadelerini kullandı.

Bakırköy’ün geçmişte rezaletler, skandallar, yolsuzluklar yaşadığını ve yaşananların unutulmaması gerektiğini, takipsiz ve sonuçsuz kalmasını istemediklerini de sözlerine ekleyen Durukan, “Herkes hesap verecek. Haklarımızla birlikte geçmiş kazanımlarımız ve parklarımız geri alınmalı, kamunun hizmetine sunulmalı” diyerek şöyle devam etti.

ÖNCE ÇEVRE SONRA İNSAN

Ülke gündemi çok yoğun ve ne yazık ki çok kötü ve tabii ki bizim gündemimizi de değiştiriyor, enerjimizi düşürüyor ancak biz Bakırköylüyüz ve önceliğimiz yaşadığımız yer, yaşadığımız mahalle. Önce çevre sonra insan. Çünkü biz bu çevrenin içinde yaşıyoruz.

Yeni yönetim tüm bu sorunlar yumağını devraldı ama biz başkanımızın şahsi otoritesini kurmasını istiyoruz. Şu anda Bakırköy’de bir otorite boşluğu var. Belediye başkanlığı diye bir makam ve güç var ve biz bu gücün biraz daha disiplinli ve otoriter bir tavırla ele alınması gerektiğine inanıyoruz.

BAKIRKÖYÜ YÖNETENLERİ TANIMIYORUZ

Örneğin biz Bakırköy yönetimine gelenlerin yüzde 98’ini tanımıyoruz ve tanımak istiyoruz. Yönetimde herkesin Bakırköylü olarak tanıdığı, bildiği Ali Rıza Akyüz, Mustafa Fazlıoğlu ve Uğur Dündar var. Bu iş öyle mahalle toplantılarıyla değil, bizzat makamda konunun uzmanlarıyla sorunları yerinde inceleyip, çözüm önerileriyle olur. Yapacağız, edeceğiz, halledeceğiz, not aldık demekle iş yürümez. Her şey belli bir plan proje kapsamında yapılmalı ve bizler bunu bilmeliyiz. Aday adaylığından bu yana defalarca Bakırköyün sorunlarını  not aldıran Sayın Belediye Başkanımızın Özel Kalem Müdürü Suzan hanıma yazılı olarak ilettiğimiz halde hala bir randevu alamadık.

BÜTÇEMİZ 3 MİLYAR 800 MİLYON

2025 bütçemiz 3 Milyar 800 Milyon ve bu rakam küçümsenecek bir rakam değil. Bakırköy Kentsel Dönüşüm bekliyor. İnsanlar +1 kat için yıllardır haykırıyor. Deprem kapımızda ve Bakırköy’ün gerek sahilleri, gerek kamu alanları ve gerekse dört bir yanı yüksek binalarla dolu. Belediyenin imar kanunun 32. Maddesi yıkımını, 42. Maddesi de para cezalarını hükmeder. Her ne kadar yıkım kararı olan yerler olsa da, biz yıkmayacaklarını, hatta ve hatta milli servet diyeceklerini biliyoruz. O zaman madem belediyemiz borç içinde, verilecek cezalar tahsil edilmeli. Burada da büyük görev Encümen Başkanı olan ve geçmişte kamu alanlarını korumasıyla tanıdığımız Mimarlar Odası Başkanlığı da yapan Mustafa Fazlıoğlu’na düşüyor.

BAKIRKÖY’DE İMAMOĞLU RÜZGARI ESİYOR

Bakırköy Belediyesi’ni yönetenler dediğim gibi görünür değil ve Bakırköy’de esen İmamoğlu rüzgarı. Biz İmamoğlu’na karşı değiliz. Oy verdik, destek verdik ve YSK üyelerine hakaretle yargılandığı davada “siyasi yasak” kararına karşı da sonuna kadar arkasındayız. Ama biz Bakırköy’ü Bakırköylülerin yönetmesini istiyoruz.

Örneğin Bakırköy’de 600 dönüme ağaç dikmişim. Her ağaca elim değmiş. 60 yıldır buradayım ve koruyorum. Aynı zamanda kadın destekçisi olarak, her alanda nerede bir kadın varsa onun arkasında olmuşum. İBB’nin Park ve Bahçeler Başkanı dahil bizim Belediye Başkanımız da kadın ve bu durum beni ayrıca mutlu ediyor ama ben İBB’nin park ve bahçelerinden 2 aydır randevu alamıyorsam burası halka kapalı demektir.

Bakırköy’de yapılan bir proje var ve projelerine karışmadığımız gibi her adımlarında destekledik ve sahip çıktık. Peki bize randevu vermeyeceklerde kime verecekler. Kim bizim kadar bilebilir ki mahallelinin ihtiyaçlarını, istek ve taleplerini? Bizim yaklaşımımız; bölgemizde yapılacak çalışmalarda ortak kararlar alınması ve önerilerin dikkate alınması. Randevu için aradığımda, “Ben oraya sık sık geliyorum, gelince uğrarım” tavrını kabul etmiyoruz. İllede bir referans mı gerekiyor bizimle görüşmesi için. Benim tek referansım 60  yıllık Bakırköylü olmam ve kamu yararı için 1995 yılından bu yana hiç ödün vermeden Bakırköylü’nün ve kamunun yararını korumak için verdiğim şeffaf ve tutarlı mücadeledir. Bakırköy’ün Park ve Bahçeler Müdürü’ne ulaşıyorum ama bağlı olduğu başkan yardımcısından randevu alamıyorum. Peki başkan yardımcısının kapısı STK’lara kapalı mı?

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI RAHATSIZ

Ben çok açık tavır koyan biriyim. Seçim dönemi de dahil tüm sosyal medya hesaplarım açıktır. Kimleri eleştirdiğim, kimleri desteklediğim de çok açık. Buna rağmen bunlar yapılıyorsa bu durum hiç hoş değil. Sivil Toplum bu konuda rahatsız. Bir üstten bakma, bir oyalama gibi bir tavır sergileniyor ve bu durum sivil toplumları üzüyor ve maalesef Bakırköy’ün talihsizliği, bizi yine başkaları yönetecek kaygısı var. Oysa bizim en büyük hayalimiz Bakırköyü Bakırköylülerin yönetmesiydi.

Artık, ‘Bakırköyü ne zaman Bakırköylü yönetecek’ soruları sorulmaya başladı ve yönetimlere ulaşamıyoruz diye dert yanılmaya başlandı. Biz şunu çok iyi biliyoruz ki, yöneticiler gidici ama biz halk olarak kalıcıyız. Mevcut başkanımızı seviyoruz ve dediğim gibi çok iyi ama ilçeye hakim değil. Lütfen artık başkanımız inisiyatifi eline alsın ve otoritesini koysun.

HALK EĞİTİM MERKEZİMİZ İÇİN HAREKETE GEÇTİK

Geçtiğimiz günlerde Sivil Toplum Platformu olarak yaptığımız toplantıda 15 yönetici olarak görev dağılımlarımızı yaptık. Ucu açık bir oluşum ve isteyen istediği zaman dahil olabilir. İki Afet Kurtarma derneğimiz, kadın ve çevre olmak üzere çeşitli konularda çok da iyi eğitim almış ve işinin uzmanı olmuş kişilerden oluşan derneklerimiz platformumuz içinde yer alıyor. Eski ve yeni belediye meclis üyelerimiz var. Görev dağılımımızda da ilke kararımız olan yeşili koruma ve park ve bahçelerimizle ilgili resmi başvurularımızı yaptık. Bakırköylülerin gündeminde olan Halk Eğitim Merkezi’miz var ve konuyla ilgili  Sayın Kaymakamımız Recai Karal’ın yanına gittik. Bizi fevkalade iyi bir şekilde karşılayan Kaymakamımızla bizzat görüştük, konuştuk. Talep ve önerilerimizi dikkatle dinledi. Bizde gereğini yapacağı kanaatiyle toplantıdan ayrıldık.

HEP BİRLİKTE BAŞARALIM

Yeni dönemde aldığımız kararlar içinde de, her ayın ilk pazar günü saat 15:00 ile 17:00 arasında toplanmaya, Bakırköy Halk Eğitim Merkezi’nde eğitim gören kadınlarımızın isteği olan merkezin yerinin değiştirilmemesi hususunda Kaymakamlık ve Valilik nezdinde girişimler yapılması, deprem toplanma alanlarımız, parklarımız ve yeşil alanlarımızın korunması, Fişekhane Caddesi trafiğinin düzeltilmesi, kış saati uygulamasına geçilmesi, hastahanelerdeki yoğun bakım ve acil servislerin ihtiyacı karşılamaması nedeniyle yeni yerler bulunarak büyütülmesi, 29 Ekim Tören kutlamaları ile 10 - Kasım Anma Törenlerine katılım sağlanması, platformumuza yeni derneklerimizin üye yapılması, ilçemiz sınırları içerisinde yardıma muhtaç ailelerin adreslerinin belirlenmesi ve yardım sağlanması konularını görüşüp karara bağladık.

Bizler kararlılıkla çalışmalarımıza devam edeceğiz ancak gücü ve yetkisi olanlar kamu yararına yapılan çalışmalara destek vermeli ki hep birlikte başaralım.