İYİ PARTİLİ LÜTFÜ TÜRKKAN,”VİRÜS SALGINININ SORUMLUSU HÜKÜMETTİR”

İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, yeni tip influenza hakkında Cumhurbaşkanlığı Sarayı tarafından 1 yıl önce yayınlanan genelge hakkında açıklamalarda bulundu.

 

Sarayın, 1 yıl öncesinden yeni grip salgını hakkında bilgi sahibi olduğunu belirten İYİ Partili Türkkan, “Bugün dükkânların kapanmasının, yüzbinlerce insanımızın işsiz kalmasının, ödenemeyen kiraların ve faturaların, her gün işe gitmek zorunda kalırken hastalığa yakalanan insanların sorumlusu bu Hükümet’tir” dedi.

 

Lütfü Türkkan açıklamalarına şöyle devam etti.

 

PANDEMİYİ DURDURMANIN TEK YOLU SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI İKEN GÖZ GÖRE GÖRE SEYİRCİ OLAN BU HÜKÜMET’TİR.

 

Bu genelgeyi hazırlayanlara, milleti kaderine terk edenlere, herkes kendi başının çaresine baksın diyenlere, halkına yardım etmesi gerekirken halkından yardım dilenenlere iki çift lafım var:

 

Bugün dükkanların kapanmasının, yüzbinlerce insanımızın işsiz kalmasının, ödenemeyen kiraların ve faturaların, her gün işe gitmek zorunda kalırken hastalığa yakalanan insanların sorumlusu bu Hükümet’tir.

 

Salgın Suudi Arabistan’da boy gösterirken umre ziyaretlerine izin vererek hastalığın hızla yayılmasının sorumlusu, pandemiyi durdurmanın tek yolu sokağa çıkma yasağı iken göz göre göre seyirci olan bu Hükümet’tir.

 

Meclisi devre dışı bırakarak çıkarılan, Saray’ın çalıp Saray’ın oynadığı bu Genelgenin konusu; Küresel Grip Salgını (Pandemi)

 

Ne diyor genelgede: İnfluenza virüslerinin genetik yapısında meydana gelen değişikliklere bağlı yeni tipte bir influenza virüsü ortaya çıkabiliyor ve insandan insana kolayca geçiş yeteneği kazanıyor.

 

YAKLAŞIK 1 SENE ÖNCE DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ ÜYE ÜLKELERLE BİRLİKTE TÜRKİYE’Yİ DE UYARMIŞ

 

Yeni tipte influenza virüsü ile daha önce hiç teması olmayan veya virüsün yol açacağı enfeksiyonun gelişmesine yatkın olan kişilerin önemli bir kısmının etkilenmesiyle pandemi ortaya çıkabiliyor.

 

Ayrıca, nüfusun büyük çoğunluğunu etkileyebilecek böyle bir pandemi ihtimaline karşı kamu kurum ve kuruluşlarınca alınması gereken tedbirler sıralanıyor genelgede ve Sağlık Bakanlığı’ndan "Pandemik İnfluenza İl Hazırlık ve Faaliyet Planı" hazırlanması isteniyor.

 

Genelgede anlatılanlar size yabancı gelmemiş olmalı diye düşünüyorum.

 

Yaklaşık 1 sene önce yayınlanmış bu genelge.

 

Uzun zamandır devam etmekte olan bir influenza pandemisi tehlikesine karşın Dünya Sağlık Örgütü üye ülkelerle birlikte Türkiye’yi de zamanında uyarıyor, 

 

Tüm bu uyarılar üzerine konuyla ilgili 12 Nisan 2019 tarihli Küresel Grip Salgını (Pandemi) konulu bu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi yayımlanıyor.

 

Şimdi;

 

Milletvekili kimliğimi bir kenara koyarak, çocuklarına ve ailesine sorumluluğu olan, onlar için endişelenen bir baba, bir eş olarak Hükümet’e sormak istiyorum.

 

Madem salgının geleceğini biliyordunuz, madem bir planınız vardı, hastalığın Türkiye’de yayılmasını neden beklediniz?

 

Neden toplumu bilinçlendirmediniz, neden önceden hiçbir ekonomik hazırlığınız olmadı?

 

BU UYARILARI CİDDİYE Mİ ALMADINIZ YOKSA İNANMAK MI İSTEMEDİNİZ?

 

Ortada olan bir gerçek var ve bu gerçek karşısında halkına dürüst olamayan bir iktidar anlayışıyla karşı karşıyayız.

 

Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte, konunun uzmanları ve bilim insanları yaklaşmakta olan bir influenza salgını hakkında yıllardır ilgili kurumları uyarıyordu.

 

Bu uyarıları ciddiye mi almadınız yoksa inanmak mı istemediniz?

 

Cumhurbaşkanı Genelgesi ile hazırlatılan Pandemik İnfluenza Ulusal Hazırlık Planı’na baktığımızda Türkiye’nin İtalya yolunda ilerlediğini, planı temin eden herkes görebilir.

 

Planı hazırlayanlar arasında birbirinden değerli bilim insanlarımızın katkıları yadsınamaz, ancak Dünya Sağlık Örgütü “beterin beterine hazır olun” derken, tüm dünyayı ekonomik bir yıkımın beklediği ifade edilirken bu raporun sadece hekimlerin bakış açısıyla hazırlanılması kabul edilemez.

 

Planda pandeminin ekonomik, sosyal ve sektörel etkilerinin planda kapsamlı biçimde yer almadığı, yaşanılacak pandemi sonucu ortaya çıkan sorunların çok boyutlu etkilerinin hesaplanmadığı görülmektedir.

 

Bugün salgınla mücadelede göreceli de olsa başarı örneği gösteren Almanya; sahip olduğu dünyanın önde gelen sağlık enstitülerinden Robert Koch Enstitüsü başkanlığında Alman İnşaat ve Yerleşim Planı Müsteşarlığı, Halkı Koruma ve Doğal Felaketlere Yardım Müsteşarlığı, güvenlik ve bilgilendirme bölümüne bakan müsteşarlık, tarım ve beslenmeyle ilgili müsteşarlık, Teknik Yardım Ulaştırma Birimi Başkanlığı, Özel Komando Birlikleri, Alman Ordusu uzmanları ile rapor hazırladı.

 

Ve bu rapor 8 yıl önce Alman Meclisi'ne sunuldu. Orada enine boyuna tartışıldı ve bir rehber hazırlandı. Bugün o rehberi uyguluyorlar.

 

 

ÜLKEYİ İLGİLENDİREN KÜRESEL BİR TEHDİDE KARŞI ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN SARAY DÜZENİNİN İNSAFINA BIRAKILMASININ BEDELİNİ ÖDÜYORUZ

 

Türkiye için ekonomiden güvenliğe, tarımdan diplomasiye kadar makro ölçekli bir plan dahilinde nitelikli bir kurul oluşturmanın elzem olduğu ortadayken bu işi sadece sağlık uzmanlarıyla yönetmek sürecin sonunda ülkemize sadece yıkım getirir.

 

Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı plan; Parlamenter Sistem’de Meclis Genel Kurulu’na gelmiş olsaydı, tek adam sisteminin “yaptım oldu” anlayışına mahkum olmayacaktı. Bugün bütün ülkeyi ilgilendiren küresel bir tehdide karşı alınması gereken önlemlerin Saray düzeninin insafına bırakılmasının bedelini ödüyoruz. Salgın uzadıkça bu bedel daha da ağırlaşacak.

 

Dünya Sağlık Örgütü küresel ekonominin çöküşünden bahsediyorken, siz hazırlanan planda iki satırlık bir paragraf ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın salgın sırasındaki görev tanımına yer veremezsiniz.

 

Bakın dünya ekonomisinin en iyi ihtimalle yüzde 5'ini yerle bir edebilecek güçte, hızla yayılan, öldürücülüğü yüksek bir pandemi tehlikesine işaret edilirken elimdeki Plan’ın 49. sayfasında Hazine ve Maliye Bakanlığı için ne deniyor:

 

 

“Pandemi döneminde ortaya çıkan ihtiyaçlara yönelik mali düzenlemeler yapılması, gerekli ödeneklerin sağlanmasına yönelik planların hazırlanması.”

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı da o ucu açık iki satırlık yazıyı yanlış anlamış doğal olarak!

 

Yapılması gereken hazırlığı her zamanki gibi yine yandaş müteahhitlere kaynak yaratmak olarak anlamış ki, açıkladıkları önlem paketinde pandemiyle mücadelede 500 bin liranın altında ev kredileriyle salgını yenebileceğini düşünmüş.

 

DEVLET İYİ GÜNDE DEĞİL KÖTÜ GÜNDE BELLİ OLUR.

 

Salgın riskinde gösterdiğiniz ciddiyeti tek bir A4 kağıdına sıkıştırmasaydınız bugün sokağa çıkma yasağı ilan edebilirdiniz.

 

Çünkü biliyorsunuz ki sokağa çıkma yasağı getirdiğinizde böyle olağanüstü bir durumda vatandaşınıza sosyal devletin gereği olarak bakmak zorundasınız. Yani insanlara evde kal çağrısı yapıyorsanız, o evlere ekmek götürmek, yardım götürmek, faturasına, kirasına destek olmak zorundasınız.

 

Devlet iyi günde değil kötü günde belli olur. Hükümet Sağlık Bakanlığı dışında çok kötü bir sınav veriyor.

 

Böyle bir salgının etkileri biliniyorken ekonomi alanında bir kriz planının olmaması ya da hazırlanan bir planda ekonomi uzmanlarının aktif rol almaması büyük bir sorumsuzluktur.

 

Eğer o plan hazırlanırken ekonomi ve iktisat uzmanlarının görüşleri yer alsaydı, bugün salgına karşın ayrılması gereken bir bütçemizin olması gerekirdi.

 

Eğer pandemi tehlikesi ciddiye alınmış olsaydı 2020 yılı merkezi yönetim bütçesinde salgınla mücadele için bir ödeneğimizin olması gerekirdi.

 

EĞER HAZIRLIKLI OLSAYDINIZ, BU SALGINI BİR ŞİŞE KOLONYA VE DUAYLA YENECEĞİNİZİ DÜŞÜNEMEZDİNİZ.

 

Eğer salgın riski ciddiye alınsaydı Nisan’da pandemiye karşı hazırlık genelgesi yayınlayıp, böyle durumlarda kullanılması gereken ihtiyat akçesini Temmuz – Ağustos aylarında kendi açtığınız bütçe açığını kapatmak için hazineye aktarmazdınız.

 

Sizin için Türk milleti önemli olsaydı Cumhurbaşkanlığı Genelgesinden sonra kim Merkez Bankası’ndaki ihtiyat akçesine dokunmaya cesaret edebilirdi?

 

Eğer salgın riski ciddiye alınsaydı yandaşların yarım kalan inşaat projelerine destek çıkılmaz, Varlık Fonu’nun içi boşaltılamazdı.

 

Eğer salgın riski ciddiye alınmış olsaydı “Suriyelilere 40 milyar dolar harcadık, bir 40 milyar dolar daha onlara helal olsun” demezdiniz.

 

Eğer önlem alsaydınız ve hazırlıklı olsaydınız, bu salgını bir şişe kolonya ve duayla yeneceğinizi düşünemezdiniz.

 

Ve sürecin geldiği noktada IBAN numarasıyla krizi yöneteceğiniz fikrine kapılmazdınız.

 

Dünya Sağlık Örgütü, ülkelerin sağlık sistemlerini güçlendirmeye yatırım yapması, yeni teknolojilerin araştırılması için daha fazla kaynak yaratması, koordinasyon ve hızlı iletişim sistemlerini geliştirmesi ve süreci sürekli izlemesi gerektiği konusunda Hükümet’i daha önce uyarmış.

 

Ama geldiğimiz süreçte insanlar maske bile bulamıyor, bulsa da 3 kuruşluk maskeyi tanesi 5 liradan almak zorunda kalıyor.

 

Bu mu sizin hazırlığınız?

Mesela Ticaret Bakanlığı neden daha önce önlem almadı?

 

Beklenen pandemi Çin’de ortaya çıktığında Almanya ve Rusya maske ve tıbbi gereçlerin ihracatını yasaklarken, Ticaret Bakanlığının hiçbir önlem almamasının sonucu istifa etmek olmalıdır. Olmuyor. Yapamıyorsunuz.

 

TÜİK verilerine göre Türkiye'nin maske ihracatının 236 kat artarak 98 bin dolardan 23 milyon dolara yükselmesi, böyle bir dönemde gurur duyulacak bir şey değil utanılacak bir şeydir.

 

Vatandaş karaborsacıların, merdiven altı maskecilerin insafına bırakılmış, hastanelerde insanlar evlerinden dikiş makinası getirerek maske hazırlamaya çalışıyor. 

 

Çok uzağa gitmeyelim. Burada meclisteki personelimize maske bulamıyoruz, günde en az 100 kişiyle temas eden çay ocağı görevlilerinin bile maskeleri sayıyla. 2 saatlik kullanması gereken maskeyi 2 gün takıyorlar.

 

Tüm bu yaşadığımız küçük şeyler bile sorunun büyüklüğünü gösteriyor. O yüzden Ticaret Bakanı’na sormak istiyorum:

 

Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarılarını ciddiye almadınız. Peki Sağlık Bakanlığının hazırladığı ulusal hazırlık planına hiç mi göz atmadınız? Hiç mi yaklaşan tehlikenin farkına varmadınız?

 

Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlatılan planda o kadar ciddi ifadeler var ki;

 

Planın 130.sayfası;

Yaklaşan pandemi durumunda hastaneye başvuranların yüzde 15’inin yoğun bakıma yatacağı öngörülüyor.

 

Orta şiddetli bir senaryoda 16 milyon vaka görülebileceği, 8 milyon klinik başvurusu olacağı, 160 bin kişinin normal serviste, 24 bin kişinin ise yoğun bakıma yatacağı öngörülüyor. 59 bin 200 kişinin ise hayatını kaybedeceği belirtiliyor.

 

Şu anki duruma baktığımızda rakamlar durumun ciddiyetini, Hükumetin ise krizi yönetmede hantal olduğunu gösteriyor.

 

Rakamlarla anlatmak gerekirse; 10 bin vaka sayısına hangi ülke kaç günde ulaştı?

Türkiye: 19 gün

İran: 22 gün

İtalya: 40 gün

İspanya: 45 gün

Almanya: 50 gün ,

Fransa:55 gün

 

VERGİ KAÇIRMAK İÇİN GÖSTERDİĞİNİZ HASSASİYETİ NEDEN GEREKLİ STOKLARI OLUŞTURMAK İÇİN KULLANMADINIZ?

 

Peki bu rakamları hiç mi ciddiye almıyorsunuz? Yerli solunum cihazlarının üretimine başlamak için bu belanın içine mi düşmek gerekiyordu?

 

Bozuk saat günde iki kere zamanı doğru gösterir misali, Kızılay Başkanı “Sağlık sektöründe dışa bağımlıyız.

 

Türkiye içindeki malzemelerimiz biterse sıkıntıya gireriz.” dedi. Doğru söyledi. Peki Sayın Kızılay Başkanı yaklaşan bir tehlikeden ve hazırlanan rapordan hiç mi haberiniz yoktu? Vergi kaçırmak için gösterdiğiniz hassasiyeti neden gerekli stokları oluşturmak için kullanmadınız?

 

 

EĞİTMEYEN VİDEO’DAN EĞİTİLMİŞ GENÇLER Mİ BEKLİYORSUNUZ?

 

Mesela ilgili Planın 50’nci sayfasında eğitim ve öğretime ara verilmesi durumunda uzaktan eğitimin sürdürülmesi için gerekli kararların alınması ve hazırlık yapılması tavsiye ediliyor.

 

Siz Sayın Milli Eğitim Bakanı, bu sene çocuklarımızın bir dönemleri ziyan oldu. Eba TV’de Menderes’in asılması görüntüleri için büyük emek veren kurmaylarınızla neden sistemi tehlike yaşanmadan önce kurmadınız.

 

Derme çatma “anlat gitsin” mantığıyla yapılmış videolar uzaktan eğitim sınıfına mı girmektedir? Eğitmeyen video’dan eğitilmiş gençler mi bekliyorsunuz?

 

Planın kapağında yer alan bir başka Bakanlık Tarım ve Orman Bakanlığı. Küresel bir pandemide Rusya’dan ya da başka ülkelerden buğday ithal edemeyeceğini hiç akıl edememişler mi?

 

SİZİN BAKANLIĞINIZ DÖNEMİNDE BU MİLLET PATATESE VE SOĞANA MUHTAÇ OLDU. SALGININ 1 YIL SÜRMESİ HALİNDE SİZİN YERİNİZDE OLMAK HİÇ İSTEMEZDİM.

 

Tüm dünyada pandemi nedeniyle büyük bir kriz beklenirken, uluslararası ticaret durma noktasına gelmişken Sayın Tarım ve Orman Bakanı’nın aklına tarımda dışa bağımlı bir ülkede salgının 1 yıl sürmesi ihtimali, açlık ve kıtlık ihtimali hiç mi gelmedi?

 

Bu uyarılar geçen sene yapıldı Sayın Bakan. Sizin bakanlığınız döneminde bu millet patatese ve soğana muhtaç oldu. Salgının 1 yıl sürmesi halinde sizin yerinizde olmak hiç istemezdim.

 

Yine 50.sayfada Tarım ve Orman Bakanlığı ile ilgili bölümde Hayvanlarda hastalık kontrolü ve pandeminin önlenmesi ile ilgili gerekli tedbirlerin sürdürülmesi diyor.

 

Ama bugün Kocaeli Tarım İl Müdürlüğü'ndeki veteriner hekimler yeterli malzemeleri olmadığı için görevlerini yapamıyor.

 

Bakanlık İl Müdürlükleri’ne yazı gönderiyor:

 

“Hayvan Hastalıkları ile mücadelede kişisel koruyucu tedbirlerin alınarak, hayvan sağlığı konularında saha faaliyetlerinin devamı yönünde karar verilmiştir.” diyor. 

 

Ama bu insanların sahada dolaşırken giyecek tulumları yok. Bundan haberi var mı Sayın Tarım Bakanı’nın?

 

Maskesiz, tulumsuz oralarda dolaşırken virüsü kapsa veya onlarda virüs varsa oradaki insanlara bulaştırsa bunun hesabını kim verecek?

 

Koruyucu tedbiri veterinerler kendi mi alacak Bakanlık olarak siz mi temin edeceksiniz?

 

Bu mu sizin kriz hazırlığınız?

 

Bu plan zamanında dikkate alınsaydı belki bunlar başımıza gelmeyecekti.

 

Buradan Sayın Turizm Bakanı’na da sormak istiyorum.

 

Bu yıl yapılan Emitt turizm fuarına katılmayan şirketiniz, yaşanabilecek bir pandeminin Turizm sezonunun ipini çekeceğini biliyor muydu? O yüzden mi fuara katılmadınız?

 

Mesela şu an Antalya’dan Çanakkale’ye bütün turizm bölgeleri için bir planınız var mı? Ya da hazırlanan raporda bu detaylar neden yer almadı?

 

Konunun sadece sağlık boyutu olmadığını hepimiz yaşıyoruz, görüyoruz.

 

1 YILLIK BİR ZAMANIMIZ VARKEN HÜKÜMET GEREKLİ ÖNLEMLERİ VE YETERLİ HAZIRLIKLARI YAPMADI

 

Tüm Türkiye, tüm sektörler, bütün vatandaşlarımız şu an perişan halde ve onlara maske takın, dezenfektan kullanın diyen, sağlık planlaması yapan bir hazırlık planından daha fazlasına ihtiyacımız vardı.

 

Arapça bilen tercümana ihtiyaç duyulabileceği için personel desteğinin sağlanması gibi bir detayı akıl edenler, nedense sokağa çıkma yasağının gerekliliği, seyahat kısıtlamasının gerekliliği, pandemi dönemi için özel bir bütçe hazırlanması ve hazırlık yapılması gerçeğini atlamışlar.

 

Konuşmamın başında da söylediğim gibi yaklaşan bir pandemi tehdidinin varlığı biliniyordu ve zamanında önlem almayan yönetimlerin varlığı bu salgını kontrol edilemez noktaya getirdi.

 

Bugün geldiğimiz durumun sorumlusu da 1 yıllık bir zamanımız varken gerekli önlemleri almayan ve yeterli hazırlıkları yapmayan Hükümet’tir.