‘KARTAL KİPTAŞ METEM BİRLİK SİTESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ TEMEL ATMA TÖRENİ’NDE KONUŞTU

TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Kartal KİPTAŞ Metem Birlik Sitesi Kentsel Dönüşüm Projesi Temel Atma Töreni’nde konuştu. Kendisinden önce konuşan KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt’un, kamu bankalarından kredi alamadıkları yönünde serzenişine atıf yapan İmamoğlu, “Bu var ya partizanlığın dibidir yani. Hani bunu yapan insan, aynaya bile bakamaz. Yüzü varsa, aynaya bile bakamaz. Utanç duyar yani. O bir kısım kurumlarda yöneticilik yapıp, yüz yüze geldiğimizde benden kaçışanlarla, kafasını öne eğenlerle karşılaşıyorum bolca. Çünkü ne diyeceğimi biliyorlar. Utanç verici” dedi. Bu durumu düzeltecek devlet görevlilerini alkışlayacaklarının altını çizen İmamoğlu, “Ama buna teşne olup, ‘Verme kardeşim. CHP'liyse verme. CHP'liyse yollama. Ya da şu partiliyse, bu partiliyse sakın verme. Bir tek AK Partililere ver’ diyeni de ey milletim, o koltuktan def edin kardeşim. Partizanlık yapan kimse, onun adı CHP'liyse de yollayın, AK Partiliyse de yollayın. Hiçbirini kabul etmiyoruz. Bu milletin buna ihtiyacı yok. Bu milletin bir olmaya, birlikte olmaya, iri, diri olmaya ihtiyacı var, kucaklaşmaya ihtiyacı var. Biz, o yolun yolcusuyuz kardeşim” diye konuştu.

12 blok, 240 konut bağımsız birim ve 294 hak sahibinden oluşan Kartal Hürriyet Mahallesi’ndeki Metem Birlik Sitesi sakinleri; yapılarının yenilenmesi talebiyle, 14 Nisan 2023’te, istanbulyenileniyor.com’a başvuruda bulundu. Talepleri dinleyen KİPTAŞ, bu doğrultuda proje hazırladı. Mobil araçlar aracılığıyla vatandaşlarla birebir iletişim kurularak, bilgilendirme toplantıları gerçekleştirildi. 17 Kasım 2023’te resmi sözleşmeler imzalanmaya başlandı. Sitede yıkımlar, 29 Mart 2024 tarihinde başladı. Tahliyeler tamamlandıkça riskli yapıların yıkımı da kontrollü bir şekilde devam ettirildi. 6 Haziran 2024 tarihi itibarıyla hak sahipleriyle uzlaşma oranı yüzde 97’ye ulaştı. 549 konut, 27 ticari birim olmak üzere, toplam 576 bağımsız birimden oluşacak depreme dayanıklı projenin temeli, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı törenle atıldı. Törende, sırasıyla; KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.

“24 BELEDİYE ‘SEÇİMDE KULLAN’ DİYE 45’ER MİLYON LİRA YOLLAYAN ZİHNİYETTEN DEĞİLİZ, OLMAYACAĞIZ”

Konuşmasında gündemdeki konulara da değinen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:

“Burada bulunan özellikle çok değerli belediye başkanlarımız, kurumumuzun değerli yöneticileri, Meclis üyelerimiz, bizler, hepimiz, sizlere hizmet ederken önce kamu görevi yaptığımızı, kamu görevlisi olduğumuzu, söylediğimiz her sözün mutlaka kamu lehine olması ve vatandaşımızın çıkarına olması, hele hele partizanlığı tamamen zihninden, eylemlerinden söküp, vatandaşı lehine iş üreten, bir binaya, bir semte, bir ilçeye bakarken, hangi partiye oy vermiş diye ayrım yapmayan ya da bir yerel seçim var diye, yerel seçimden önce cumhurbaşkanlığının ödeneğinden, İstanbul'un 39 ilçesinin, siyasi ortağını bile ayırarak, Milliyetçi Hareket Partisi'ni dahi ayırarak, 24 belediye başkanlığının kasasına 45’er milyon lira yollayıp, 1 milyar liranın üzerinde bir parayı, siyasi olarak seçim kampanyalarında kullansınlar diye yollayan zihniyetten değiliz, olmayacağız. Asla da böyle davranmayacağız.”

PARİS ELEŞTİRLERİNE YANIT: “EMEĞİ GEÇEN HERKESE MİNNET DUYACAĞIMIZA İNANIYORUM”

“Şimdi bunu niye söylüyorum? Bugün 2024 yılındayız. İnşallah çok coşkulu bir 2027 Avrupa Oyunları’nı İstanbul'da milletçe birlikte yapacağız ve yaşayacağız. Ama esas, 2036 olimpiyat oyunları yolculuğunda güçlü bir yürüyüşle İstanbul'umuza hediye etmek istediğimiz, o güçlü spor organizasyonunu, yani olimpiyatların İstanbul'da yapılmasıyla ilgili atılan adımların başarıya kavuştuğunda, aslında bugünlerde ne güçlü bir diplomasi yaptığımızı ne akılcı bir şekilde kimseyi ayırmadan, herkesi kucaklayarak, milletçe, birlikte iş üretme gayreti içerisinde olduğumuzu, 2036’da olimpiyatlara İstanbul'da ev sahipliği yaptığımızda bugünleri anacağız ve emeği geçen herkese bir kez daha minnet duyacağımıza inanıyorum. Bu sebeple 4 gün Paris'teydik. Olimpiyat oyunlarını izledik. Başarılı sporcularımız vardı. Ne yazık ki arzu ettiğimiz başarıya ulaşamamış sporcularımız da vardı. Ama olimpiyatlara katılmak bile büyük bir gururdur, büyük bir onurdur. Dolayısıyla, ‘Türkiye takımı’ diye andığımız olimpiyat oyunlarına katılan bütün sporcularımızı buradan tebrik ediyorum öncelikle. Çok coşkulu bir süreç yaşandı. Dünyanın her yerinde zulmün, savaşın, birçok yerinde insanların birbirine şiddeti uyguladığı, birtakım terörist eylemlerin bazen devletler tarafından yapıldığı bir sürecin olduğu bir ortamda, Paris'te, sporu centilmenlik ve barış içerisinde izlemenin de açıkçası moralini yaşadım. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.”

“KİRLİ BAKIŞI, DURUŞU, DİLİ KULLANANLARI MİLLETİMİZ YOLLAYANA KADAR DOĞRULARI GÖSTERMEYE CESARETLE DEVAM EDECEĞİZ”

“Biz orada hem İstanbul'u tanıtmak hem İstanbul'u anlatmak hem bugününü hem yarınlarını anlatmak için bulunurken, burada saat saat, bazen dakika dakika ne yaptığımız üzerinden birtakım yalan, dolan dolu birtakım iftiralarla karşı karşıya kaldık. Hatta bundan, biz oradayken bizi de onurlandıran Sayın Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel de nasibini aldı. Ona da bizimle beraber yüklenildi. Hatta birazcık, ucundan da olsa Sayın Mansur Yavaş'a bile laf edenler oldu. Ama bunun hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Bu lafların geçerliliği de yok. Biz orada da ne yaptığımızı biliyoruz, burada da ne yaptığımızı biliyoruz. Bir örnek vereyim. Paris'teki bütün buluşmalar, yaptığımız bütün toplantılar, yaptığımız bütün düzen ve nizamla ilgili, devletimizin bütün kademelerine, bakanlık, federasyon, aklınıza ne gelirse tek tek, gün gün, madde madde ne yaptığımızı bildiren, davet eden, iş birliği içerisinde olmamız gerektiğini ifade eden bir davranışı temsil ettik. Çünkü biz, insanımızı, her bireyimizi nasıl eşit görüyorsak, nasıl her bireyimizi güçlü ve vatansever bir ülke vatandaşı görüyorsak, devletimizi ve milletimizi de bir ve bütün görüyoruz. Dolayısıyla attığımız kamuya dönük bütün adımlarda, birlikte hareket ediyoruz. Hareket etme çabası içerisinde oluyoruz. Buna eşlik eden oluyor, eşlik etmeyen oluyor. Ama bunu ısrarla yapacağız. Niye biliyor musunuz? Bu kirli bakışı, kirli duruşu, kirli dili kullananları bu süreçte ama bu dilini düzeltene kadar ama milletimiz gerektiğinde onlara dersi verip, nasıl birçok yerden yolladığı gibi, bulundukları yerlerden yollayana kadar milletimize bu doğruları göstermeye ve ifade etmeye cesaretle devam edeceğiz. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.”

KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇİN KREDİ VERMEYEN KAMU BANKALARINA: “BU PARTİZANLIĞIN DİBİDİR; BUNU YAPAN İNSAN, AYNAYA BİLE BAKAMAZ”

“Biz, işimize bakıyoruz. Hesabını veremeyeceğimiz hiçbir husus yok. Ve hesabını veremeyeceğimiz hiçbir husus olmadığı gibi, bazı konular çok yukarıda meselelerdir. Mesela; İstanbul'daki değişim, dönüşüm, efendime söyleyeyim yenileme diye tariflediğimiz depremle olan mücadele, çok üst seviyede bir meseledir. İnanın ki milli bir meseledir, milli bir beka sorunudur. Ama bir o kadar da inanın uluslararası da bir meseledir. Afetlere dünya artık öyle bakıyor. ‘Afetlerin sınırı yok’ diyor. Ama yangın ama sel ama kuraklık ama deprem; adı her neyse, uluslararası bir alanda ele alınması gerektiği şeklinde dile getiriliyor. Az önce benim bu ifade ettiğim perspektife uygun bir eleştiri yaptığı KİPTAŞ Genel Müdürü haklı olarak. Dedi ki; ‘Kamu bankaları bize bir kuruş dahi şu mücadele esnasında destek olmadı.’ Hatta en üst düzey yetkililerine hem ben hem kendileri gerekli öneriyi, uyarıyı yapmamıza rağmen. Bu var ya partizanlığın dibidir yani. Hani bunu yapan insan, aynaya bile bakamaz. Yüzü varsa, aynaya bile bakamaz. Utanç duyar yani. O bir kısım kurumlarda yöneticilik yapıp, yüz yüze geldiğimizde benden kaçışanlarla, kafasını öne eğenlerle karşılaşıyorum bolca. Çünkü ne diyeceğimi biliyorlar. Utanç verici. Dedim ya birçok yerde; ‘Kimin parasını kimden esirgiyorsun?’ Milletin parasını milletten esirgiyorsun. Bir de milletin canını kurtarma mücadelesi verme adına hareket eden bir kurumdan. Kaldı ki, devletin herhangi bir kurumuna, herhangi bir birimine verdiğin koşullarda da bize vereceksin zaten. Daha ucuzunu istemiyoruz. Daha kötüsünü söyleyeyim mi? A belediyesi'ne var, B Belediyesi'ne yok. Bu kadar kötülük olmaz.”

“VAZGEÇİN BU İŞTEN, MİLLET BU İŞİ SEVMİYOR”

“Şimdi hani borç meseleleri konuşuldu, SGK vesaire. Belediyelerin borçları var tabii. Ezelinden beri var. AK Partili’nin de var, CHP'linin de var Birbirinden hiç farkı yok. Ama ayrımcılık yapıldı dönem dönem. Caminin yerini bile, borcundan düştüler ilçe belediyelerinin. Ama bizim CHP’li belediye diye, fiilen devlete verdiği yerin bile borçtan düşmesi bir türlü gerçekleşmedi. Fiili yani. Direkt verdiği yer. Cami yeri falan da değil. Şimdi bu ve buna benzer uygulamaları veya kurumun başındaki bir bakanın, CHP belediyeciliğine ‘çöp, çamur, çukur’ diyerek, sözüm ona Cumhurbaşkanına yaranmak peşinde koşan aklın, dilin sona ermesi gerekiyor. Vazgeçin bu işten. Bak, millet bu işi sevmiyor. Millet hizmeti seviyor. Nezaketi seviyor. Centilmenliği seviyor. Çalışkanlığı seviyor. Ahlaklı ve edepli olmayı seviyor. İftirayı sevmiyor. Bizim ağzımızdan bir tek kelime çıkmadı, çıkmayacak.”

ÇEVRE BAKANI’NA “İTFAİYE” YANITI: “İSTANBUL'UN ASLA TASARRUF YAPMAYACAĞI ÖNCELİKLİ MESELELERDEN BİRİ, AFET ANINDA ÇOK GÜÇLÜ BİR ÇALIŞAN KAPASİTESİ”

“Buradayken söylemem lazım. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Sayın Bakan, sizinle biz çalıştık zaten. Sonra ayrıldınız. Başka bir görev verildi size son seçimde. Mecliste görev aldınız. Sonra yerel seçimde aday yapıldınız. Şimdi tekrar bakan oldunuz. Dolayısıyla her süreçte sizinle irtibattayız. ‘Efendim, itfaiye için biz onlara 1000’e yakın izin verdik. Zaten 4 bin 263’tü, 4 bin 642 oldu’ demiş. Bizim itfaiye birimindeki çaycıyı da şoförü de… İtfaiye birimi içerisinde farklı hizmetlerimiz de var bizim. Onları da sayarak, sayı vermiş. Arkadaşlarım basını bilgilendirdiler ama buradan direkt kendisine ifade edeyim. İstanbul İtfaiyesi'nin 2019’da, 2 bin 254 itfaiye eri vardı. Şu anda 2 bin 739. Yani o sizin 700-800 tane izin verdiğiniz alımı yapmasaydık, biz 2 bin bile değildik şu anda. Bir Hatay, Maraş depreminde dahi, 700-800, olsa 1000’e kadar insan yollasak, yetmiyor. Orada bir afet var da burada yangın vesaire durmuyor. Yani bu bir ortalamayla yürüyor. Burayı da boş bırakamazsınız. Bir çalışma yaptık. Dedik ki, ‘İstanbul'un asla tasarruf yapmayacağı öncelikli meselelerden biri, afet anında çok güçlü bir çalışan kapasitesine ihtiyacı var.’ Onun için sizden, 2 bin 500 itfaiye çalışanı talebinde bulunduk.”

ÇEVRE BAKANI KURUM’A: “HANGİ PARTİZANLIĞINIZI SAYAYIM?”

“Ve bunu kalkmış, ‘Ya biz bu kadar verdik, işte yok nüfusu bu kadar arttı şu, bu…’ Hayır; afete hazırlık noktasında ihtiyaç duyduğumuz bir kapasiteden bahsediyoruz. Ve bunu defalarca sizinle konuştuk. Bir kez bile bana, ‘Ya siz fazla istiyorsunuz. Böyle bir ihtiyacınız yok’ demediniz. Ama imzalamadınız. Bugün açıklama yapıyorsunuz. Bunu defalarca konuştuk. Talep ettik. Bunu imzalamadınız. İSKİ Yönetim Kurulu Üyesi atamasını imzalamadınız. Özel kalem atamasını imzalamadınız koca İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin. Hangi partizanlığınızı sayayım? Yapmayın. Bu konuda benimle buradan (mikrofondan) bir diyaloğa girmeyin. Ama benimle her zaman telefonla yüz yüze diyaloğa geçebilirsiniz. Nasıl? Devletin bakanı olarak davet edersiniz, gelirim. Hiç o konuda, ‘niye gideyim’ falan filan. Öyle bir derdim yok benim. Bugün davet edin, yarın gelirim. İstanbul meselesi için, bu millet için, koşa koşa her kapıya giderim. Biz de öyle ukalalık, kibir yok. Bu makamın millete ait olduğunu ben biliyorum çünkü. Siz o makamın kime ait olduğunu biliyorsunuz; ben bilmem. Ama ben makamın millete ait olduğunu biliyorum. Siz kime ait olduğunu biliyorsanız, onu bir sorgulayın. Aradaki fark bu.”

“DÜNYANIN HER YERİNDE YEREL GÜÇLENİRKEN, BİZDE YEREL YÖNETİMLER KAPI DIŞARI EDİLİYOR”

“Bunları konuşmasak olmaz. Sokak hayvanları yasası hazırlanıyor, belediyeler masada yok. ‘Hazırladık, uygulayın!’ Kim uygulayacak? Belediye. Sokak hayvanları meselesi hazırlanıyor, belediyeler masada yok. Dedim, ‘Acaba biz yokuz da Belediyeler Birliği mi var?’ Hani şimdi Belediyeler Birliği başkanıyım ya. O kimliğimle, o sıfatımla baktım. E onların da haberi yok. Başka kanunlar, benzeri kanunlar hazırlanıyor, belediyeler masada yok. Gizli kapılar ardında... Ya olmaz. Dünyanın her yerinde yerel güçlenirken, bizde yerel yönetimler kapı dışarı ediliyor. Niye? ‘Muhalefet kazandı, biz kaybettik’ diye bakıyorlar meseleye. Kimin malını kimden esirgiyorsun sen? Mal sahibi değilsin. Bu süreçte, bu memleketin tek mal sahibi var; millet. Millet ne derse olur kardeşim. Sayın Kurum, diğer bakanlar; lütfen bir telefon. ‘Alo’ deyin her konuyu müzakere etmeye hazırız, konuşmaya hazırız. Nerede? Aynı masada, aynı ortamda çözüm bulalım.”

“HANİ TOPLANACAKTIK?”

“Bakın; Şehircilik Bakanımıza buradan hatırlatalım. Haziran ayının son haftasında toplantı yapıldı. En geç bir ay içerisinde, acilen, İstanbul'dan başlamak üzere, bütün Marmara ileri ile Marmara Denizi'nin, başta müsilaj ve kirlenme meselelerinin ele alınacağı, il il toplantı düzeneği kurulacak, diye karar alındı. Şu an itibariyle yaklaşık 50 güne geldi, hala bize haber verilmedi. Ben buradan sesleniyorum. Bütün hazırlıklarımız tamam. Sayın Şehircilik Bakanı; A kişisi gitmiş. B kişisi gelmiş olabilir. Ama devlette devamlılık esastır. Kaldı ki, aynı partinin mensuplarısınız. Aynı hükümetin mensuplarısınız. Davet edin, Marmara'nın meselelerini konuşalım. Müsilajlı da konuşalım. Kanal İstanbul'u da konuşalım. İleri biyolojik atık arıtma tesislerinde konuşalım. Hepsini konuşalım. Bir masada konuşalım. Her türlü bilimsel, teknik fikirleri paylaşalım birbirimizle. Bu millet, bizden bunu bekler. Az önce ifade ettiğim gibi, depremle ilgili mücadelede de iş birliğini bekler.”

“KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ RANT DEĞİL, VATANDAŞIN LEHİNE İŞLEYEN BİR SÜREÇ OLARAK GÖRDÜK”

“Gece rahat uyku uyusun diye vatandaşlarımız, çok çalışıyoruz. Bu çalışma azmimizi yerine getirirken, bütün bu engellemelere rağmen çalışıyoruz. Ve biliyoruz ki, İstanbul'u yenilemek zorundayız. Başka çaremiz yok. Tabii sadece İstanbul mu? Başta Marmara olmak üzere, Türkiye'nin depremle sınavı olan bütün şehirlerimizin acilen yenilenmeye ihtiyacı var. Gerçek anlamda kentsel dönüşüm, kalıcı çözümdür. Ve gerçekten şehrimizin iyileşmesi, insanlarımızın huzurlu olması, çocuklarımızın, bebeklerimizin, gençlerimizin geleceği için şarttır. Bu çerçevede açıkçası geçmişten bugüne yapılan yanlışlar, işlenen kent suçlarını da biliyoruz. Kentsel dönüşüm başlığı adı altında sahillerin nasıl doldurulduğunu, yeşil alanların nasıl konuta dönüştürüldüğünü… Şimdi de fazla değil 2016, 8 yıl önce, ‘Askeri alanları, kamu yararına hizmet alanları şeklinde kullanacağız, yeşil alanlar şeklinde kullanacağız’ diye söyledikleri yerde, neredeyse tamamını konuta açıp, yüzde 85’ini de neredeyse lüks konut yapmayı, kendilerine kentsel dönüşüm başlığı adı altında bir fırsat kapısı olarak buldular ve kullandılar. Biz buna da fırsat vermiyoruz. Ve hiçbir zaman biz, kentsel dönüşümün doğru ilkelerinden de vazgeçmedik, geçmeyeceğiz. Kentsel dönüşümü, vatandaşın lehine işleyen bir süreç olarak gördük, birilerinin rant elde ettiği bir süreç olarak görmedik. Görmemeliyiz de. O bakımdan ‘İstanbul Yeniliyor’ Kapsamında yapılan çok özel işlerimiz var. Bu noktada ben KİPTAŞ'ı tebrik ediyorum.”

“HİÇ KİMSEYE AYRIMCILIK GÖZÜYLE BAKMIYORUZ”

Seçim döneminde yaptıkları kentsel dönüşüme yönelik vaatlerini tekrarlayan ve bunların yerine getirilmesi için çalışmalara başladıklarını aktaran İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Burada Kartal, Sancaktepe, Maltepe, Tuzla ve Beykoz Belediye Başkanlarımız bizimle beraber. İstanbul'da partisine bakmadan, her ilçedeki Arkadaşlarıma söyledim. Özenli başlıkları, bazı ilçelerde de altını çizerek verdik. 39 ilçeyi tek tek gezdim. En az 2 saat, 3 saat onları dinledim. Taleplerini aldık ve dedim ki, ‘Gideceksiniz, en hızlı şekliyle oradaki dönüşümü iş birliği yapmak adına, bu hem bize hem oradaki ilçe belediye başkanına… AK Partiliymiş. Kardeşim, benim hemşerim, benim vatandaşım, benim arkadaşım, biz öyle bakıyoruz. Hiç kimseye ayrımcılık gözüyle bakmıyoruz. ‘Gideceksiniz ve en güçlü şekilde hareket edeceksiniz’ dedim. Bu konuda hem İBB yönetimine hem KİPTAŞ'a tekrar hatırlatıyorum. En ufak bir ayrımcılığı hissettirmeyecek tutum ve davranışlarda, her ilçeye eşit hizmeti kovalayan yol arkadaşlarım olacaksınız. Ona göre hareket etmenizi diliyor ve istiyorum.”

“İNSANIMIZIN CANINI, ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ HİÇE SAYMAYA KİMSENİN HAKKI YOK”

“Çünkü, zamanla yarışıyoruz, zamanla yarışmak ancak seferberlikle olur. Gündelik siyasi hesaplarla depreme dönük hazırlık meselesini ihmal ve istismar eden kimse ve bu meseleyi iş üretme, birlikte işe koşma, birlikte destek olma… Kimmiş kamu bankası KİPTAŞ'a para vermeyecek. Arayıp, onu düzelten devletin bir bakanını, yetkilisini siz dahil hepimiz alkışlayalım. Ama buna teşne olup, ‘Verme kardeşim. CHP'liyse verme. CHP'liyse yollama. Ya da şu partiliyse, bu partiliyse sakın verme. Bir tek AK Partililere ver’ diyeni de ey milletim, o koltuktan def edin kardeşim. Partizanlık yapan kimse. Onun adı CHP'liyse de yollayın, AK Partiliyse de yollayın. Hiçbirini kabul etmiyoruz. Bu milletin buna ihtiyacı yok. Bu milletin bir olmaya, birlikte olmaya, iri, diri olmaya ihtiyacı var, kucaklaşmaya ihtiyacı var. Biz, o yolun yolcusuyuz kardeşim. Onun için insanımızın canını, ülkemizin geleceğini hiçe saymaya kimsenin hakkı yoktur. Bu güzel vatanda, bu güzel şehirde, hep birlikte, huzurlu, güvenli binalarda yaşamak herkesin hakkıdır. Bu bilinç ve sorumlulukla İstanbul'u yenilemeye devam edeceğiz.”

Konuşmaların ardından Kartal KİPTAŞ Metem Birlik Sitesi Kentsel Dönüşüm Projesi’nin temeli, hak sahiplerinin de katılımıyla; İmamoğlu, CHP Parti Meclisi üyesi Baki Aydöner, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, Maltepe Belediye Başkanı Esin Köymen, Beykoz Belediye Başkanı Alaatin Köseler, Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin, Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl ve KİPTAŞ Genel Müdürü Kurt tarafından atıldı.