MECLİSİN GÜNDEMİ ŞİDDET VE İSTİSMAR

Derinleşen ekonomik kriz, eğitim sistemindeki gerileme, çocukların tarikatların kucağına itilmesi, umutsuzluk ve depresyon durumlarının toplumu derinden yaraladığını belirten Ovalıoğlu, aile içi şiddetle birlikte, cinsiyet temelli şiddetin artttığını ve psikolojik rahatsızlıklarla birlikte son 10 yılda antidepresan kullanımının yüzde 75 oranında arttığını ifade etti. Uyuşturcu kullanımının 8 yaşa indiğini de verilerden görebildiklerini belirten Doktor Ayşegül Özdemir Ovalıoğlu, “Toplum sağlığı alarm veriyor.” diyerek uyardı.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ OY HESABI İLE KALDIRILDI

İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle birlikte kadınların güvenliğinin risk haline geldiğini, bazı gerici siyasi guruplar üzerinden oy hesabı yapılarak bu sözleşmeden çıkıldığını, buna karşılık etkin şekilde kullanıldığında sonuç verecek olan 6284 sayılı yasanın eksiksiz uygulanmasının artık bir zorunluluk olduğunu da sözlerine ekleyen Ovalıoğlu, geçtiğimiz günlerde psikolojik tedavide gören madde bağımlısı bir gencin katlettiği İkbal Uzuner ve Ayşegül Halil ‘in ailelerini ziyaret ettiğini anlattı.

“Yaşanan acı karşısında kelimeler kifayetsiz kaldı. Benim gibi milyonlarca anne ve babanın bu acıyı kalbinin en derinlerinde hissetti. Söylecek söz bulamadım ancak bu çocukların acısının sadece onların değil, hepimizin acısı olduğunu söyledim. Bu dava hepimizin davası olmuştur. Toplumdaki çürümüşlük hepimizin ortak sorunudur. Şiddet mahalle ayırmadan her siyasi görüş ve inançtan kadınları ve çocukları mağdur ediyor. Dolayısı ile bu şiddet sarmalı ile mücadele hepimizin ortak davasıdır. Bu davanın sonuna kadar peşindeyiz. Elimizden ne geliyorsa yapacağız.”

SAĞLIK SİSTEMİNİN EKSİKLİKLERİ VE ULAŞILABİLİRLİĞİ DE YAPILANDIRILMALI

İhtisasını Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yapmış ve 25 yıl beyin cerrahı hekim olarak, madde kullanımını gözlemleme imkanına da sahip olduğunu belirten Ovalıoğlu, toplumsal travma halinin çok boyutlu olarak araştırılması gerektiğini belirterek, tıbbi ve hukuki olarak faillerin nasıl bu kadar vahşileştiğini de değerlendirmek zorunda olduklarını söyledi.

Sorunun toplum sosyolojisi ve psikolojisi olarak ele alınması gerektiğinin de altını çizen Ovalıoğlu, sürdürülebilir tedavi için sağlık sisteminin eksikliklerinin ve ulaşılabilirliliğinin yeniden yapılandırılması gerektiğine dikkat çekti.

TARAFLAR DA DÜŞÜNCELERİNİ AKTARDI

Sırasıyla söz alan CHP’li Meclis Üyesi Meltem Bekaroğlu yine kadın ve çocuklara yönelik şiddet ve istismardan bahsetti, CHP’li Meclis Üyesi Çağhan Bulut’ta İstanbul’un Kurtuluşu’nun 101. Yıl dönümü hakkında konuştu.

Ak Partili Meclis Üyesi Gülcan Gerz ise gündem dışı söz alarak kendilerine belediye ile ilgili gelen taleplerden bahsetti.

Aynı zamanda Ak Parti Kadın Kolları Başkanı görevini de sürdürdüğünü belirten Gerz, parkların işgal altındaki durumunun devam ettiğini, ilçedeki bazı okulların bahçelerinde ve spor salonlarında sorunlar olduğunu, çöp ve konteyner sorunun devam ettiğini, yaklaşan kış mevsimiyle birlikte ağaçların bakımının yapılması gerektiğini, tarlaya dönen çok sayıda sokak olduğunu, boşaltılan binalarda hiç bir önem alınmadığını ve metruk hale gelen binaların güvenlik zaafiyeti oluşturduğuna değindi. Ev hanımlarının ekonomisine de destek olacak şekilde Özgürlük Meydanı’nda küçük tezgahlar kurulması için kendilerine talepler geldiğini söyleyen Gülcan Gerz, sokak hayvanları için vatandaşların gelişi güzel beslemeler yapıldığını, belediyenin mama ve su kapları yaparak düzenli ve temiz bir ilçe için önemli bir adım atmış olacağını dile getirerek taleplerin değerlendirilmesini istedi.

HANGİ ÇIĞLIĞA KOŞACAĞIMIZI ŞAŞIRDIK

Toplantıda konuşan CHP’li Avukat Meclis Üyesi Tuğçe Çalık Karademir’de, 35 yaşında genç bir hukukçu ve millete hizmet etmeyi herşeyin önüne koymuş bir partinin ferdi olarak Türkiye’de adalet kazanımları hakkında coşkulu bir konuşma yapmak istediğini ancak sürekli değişen ülke gündeminden dolayı kelimelerin kifayetsiz kaldığını belirtti.

Adalet sisteminin parça pinçik edilerek çürütülmeye mahkum edildiğini ifade eden Çalık Karademir, “Hukukçular olarak hangi çığlığa koşacağımızı, hangi derde derman olacağımızı şaşırdık” dedi.

“Pusulalar şaşabilir, rotalar değişebilir, düzen de değişebilir ama adaletin rotası bir kez şaşarsa o zaman toplumsal yozlaşma ve çürüme başlar ve de geri dönülmez sonuçları olur” diyerek konuşmasını sürdüren Tuğçe Çalık Karademir, “Gözümüzü her açtığımızda bir kadın ölmüş, bir çocuk tecavüze uğramış oluyor. Cezasızlık ve korku iklimi ülkeye yayılmış durumda. CHP olarak adaletten bir milim şaşmadığımız konusunda çok netiz ancak üzülerek diyorum ki, isminde adalet geçen, ancak bu ülkedeki adalet sistemini neredeyse yerle bir etmeye yemin etmiş bir parti için adalet sadece bir kelimeden ibarettir.” diyerek devam etti.

Narin Gürhan cinayetine de değinen Çalık, “Bu ülkede doğan her çocuk anne babasının nüfusuna kaydedilir ama devletin evladıdır. Bu devlet ufacık bir köyde, 19 gün boyunca kendi çocuğunun cesedini bulamamıştır. Haftalar geçti ve neden öldürüldüğünü bilmiyoruz. İktidar partilerinden biri çıksın da, ‘Bu ülkede çocuklar kadınlar neden öldürülüyor. Narin neden öldürüldü, neden açıklanmadı’ desin.” ifadeleriyle Ak Partili üyelere seslendi.

“Ne zaman benimle birlikte bu kürsüden adalet isterseniz o zaman adalet yerine gelecek. Kınamak çözüm değildir. Peki hep birlikte kol kola adalet istemeye cesaretiniz var mı?” Bu ülkenin kadınlarını, çocuklarını, sınırlarını koruyun”

SİYASİ POPÜLİZM İDDİASI

Ak Partili adına söz alan Başkan Vekili Meclis Üyesi Özgür Polat, yapılan konuşmanın siyasi popülizm olduğunu iddia ederek, Başkan Ayşegül Ovalıoğlu’nun konuşmanın bir çoğuna katıldığını, hiç kimsenin bir çocuğun ölmesini ya da bir kadının saçının tek teline zarar gelmesini isteyeceğini söyledi.

Ak Parti hükümetinin de bunu engellemek için elinden gelenin yaptığını ifade eden Polat, muhalefet partisinin bu tür konularda siyasi rant elde edilmeye çalışıldığını iddia etti.

Bu tarz olayların yaşanmaması için daha fazla adım atılması konusunda hem fikir, siyaset malzemesi yapılması konusuna ise karşı olduklarını belirterek devam eden Polat, bir kız çocuğu babası olarak kimsenin çocuğunun ayağına taş değmesini istemediğini bir kez daha yeniledi.

Ak Parti döneminde hükümetin kadına yönelik yaptığı çalışmalardan da bahseden Özgür Polat, şiddetin insanlığa ihanet olduğu ilkesinin parti politikalarını belirleyen temel bir unsur olduğunu söyleyerek,  ceza ve sosyal politikalara kadar pek çok kanunun bu dönemde yapıldığının altını çizdi.

Özgür Polat, özellikle töre ve namus cinayetlerinin suç kapsamına alınmasıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılarak önemli bir yol katedildiğini, hem ceza, hem medeni, hem de anayada yapılan büyük değişiklikler olduğunu sözlerine ekleyerek konuşmasına şöyle devam etti.

“ 2003 yılında Aile Mahkemeleri Ak Parti hükümeti kurdu. 2004 yılında da kadın ve erkek aynı kişilik haklarına sahiptir maddesi bizim zamanımızda geldi. 2005 yılında köklü bir Türlü Ceza Kanunu yaptık. Töre ve namus gerekçesi ile işlenen suçların cezasını arttırdık. Yine 2005 yılında TCK’da iki önemli düzenleme yaptık. Kadına yönelik şiddet öncesinde suç olarak dahi tanımlı değildi. 2012’de daha kapsamlı bir yasa getirdik. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) bu gün 81 ilimizde hizmet vermekte. KADES ve elektronik kelepçe uygulaması ile emniyet ve kolluk güçlerimiz bir telefon kadar kadınlarımızın yanında. Bu uygulama dünya çapında örnek uygulama seçilmiştir.”

KATILIMCILAR DA MÜDAHALE ETTİ

Katılımcıların da müdahale ederek Polat’ın konuşmasına laf atıldığı mecliste, bir vatandaşın yasaların içselleştirilmediğini söylemesi üzerine, CHP’li meclis üyeleri de konuşmanın içeriğine itiraz etti. “Hepimiz aynı fikirdeyiz. 25 yıldır hükümetimiz elinden geleni yapıyor ve daha güzel şeyler de yine Ak Parti ile olacaktır” diyerek itirazlara yanıt veren Polat, pazar günü Gazze’deki çocuklar için yürüdüklerini söyledi. “Siz önce Narin için yürüyün’ tepkisini gösteren vatandaşa yanıt veren Polat, tüm dünya çocukları için aynı hassasiyette olduklarını ifade ederek konuşmasını tamamladı.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN BAHSETMİYORSUNUZ

Ak Partililerin eleştirildiği her şeyi siyasi rant olarak değerlendirdiğini söyleyerek söz alan CHP Grup Sözcüsü Uğur Dündar, “Siz seçim zamanı 3 şirketin bir araya gelerek oluşturduğu otomobili meydanlarda dolandırdınız. Üretilen gemileri boğazdan geçirdiğiniz ama kadınları ve çocukları koruyamıyorsunuz. Okulları temizleyemiyorsunuz. Uyuşturucuyu temizleyemiyor, bakan kadrosunda uyuşturcu ticareti yürüten insanları konuşunca siyasi rant diyorsunuz” tepkisiyle, “Bu kadar düzenleme yaptık diyorsunuz ama İstanbul Sözleşmesi’nden bahsetmiyorsunuz” dedi.

6234 SAYILI KANUN MECLİSİN ÇIKARDIĞI BİR YASADIR

6284 sayılı kanunun da meclisin çıkardığı bir yasa olduğunu söyleyen Avukat Uğur Dündar, “İstanbulda imzalanan ve dünyanın kabul ettiği sözleşmeyi Cumhurbaşkanı bir gecede bir imza ile kaldırdı. Kadınların arkasından devleti çekti. Bunu bilen psikopatlar da kadınlara saldırmakta, öldürmekte ve aynısını çocuklara yapmakta bir bahis görmüyorlar.” diyerek devam etti

Siz feodal zihniyeti yıkamadıktan, cemaat ve tarikatlar eliyle hortlattıktan sonra, töre cinayetlerini nitelikli hale getirseniz ne olur, getirmesiniz ne olur. 150 nüfuslu köyde, herkesin gördüğü bir cinayeti aydınlatamıyorsunuz. Bu sadece adli makamları ilgilendiren bir meselemidir, yoksa sosyolojik açıdan incelenmesi gereken bir mesele midir. Sorun feodal yapıyı yok etmek yerine hortlatmakla alakalı. 23 yıldır iktidardasınız. Bu olaylar sizin dışınızda mı gelişti. Bundan nasıl bir sorumluluk çıkarmazsınız.

SORUN YASA ÇIKARMAKTA DEĞİL, UYGULAMADADIR!

Sorun yasa çıkarmakta değil uygulamaktadır. Anayasa’yı değerlendirdiğimizde Türkiye’de ki yasalarda doğrudan bir sorun yok. Yasalarımız zaten Avrupa’ya uyum kapsamında çıkarılmış, çeviri ve entegrasyonla oluşturulmuş yasalardır. Sorun bu yunların uygulamasında ve infaz kanunundadır. Devletin çıkan yasaların arkasında durmamasında sıkıntı vardır. Bahsetmediniz ama İstanbul Sözleşmesi kadınlar özelinde sokakta eğitilmeyen psikopatlar için de psikolojik bir eşikti. 6284 tek başına kadını da korumaz, çocuğu da korumaz.

23 yıldır yam yetki ile ülkeyi yönetiyorsunuz ama herseyde sorumsuzsunuz. Yasa çıkardık diyorsunuz ama kadın cinayetleri artıyor. İş yasa çıkarmakla bitmiyor. Suçluların rehabilite edileceği alanların da yapılması gerekiyor. Bakırköy, Manisa ve Amasya dışında ruh sağlığı bozuk insanların rehabilite edilebileceği bir merkez yok. Gerçek şu ki bu gün Türkiye’de kadınların ve çocukların arkasında duran siyasi bir otorite, devlet mekanizması, işleyen bir kolluk kuvveti, yargı ve infaz sistemi yok. Bu böyle işlemeye devam ederse, de bu durum artarak devam edecek.