Trump'ın yeni döneminde ABD-Türkiye ilişkileri teste tabi tutulacak!
Trump döneminde çözüm beklenen bir diğer sorunun ise ABD’nin YPG’ye desteği olduğunu da dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Selin Karana, “Trump, ABD’nin uzak bölgelerdeki askeri faaliyetlerini ve finansal desteğini kısarak daha içe dönük politika benimsemektedir. Bu çerçevede, Suriye’deki Amerikan askeri varlığının azaltılması ve YPG’ye verilen desteğin esnetilmesi ile Türkiye’ye alan açma ihtimali bulunmaktadır.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Selin Karana, ABD’deki son başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın kazanmasını ve bunun uluslararası etkilerini değerlendirdi.
Seçim sürecinde kutuplaştırıcı söyleme şahitlik edildi
İlk olarak Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık seçimleri kampanya sürecini ele alan Dr. Öğr. Üyesi Selin Karana, “Kampanya sürecinde Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump ve Demokrat Parti adayı Kamala Harris’in kutuplaştırıcı söylem ile gelecek vaatlerinden ziyade birbirleri üzerine kampanya stratejisi uyguladığı bir sürece şahitlik edildi. Amerikan halkına uygulanan anketlerde iki aday çok yakın oy oranına sahip gibi görünürken ABD basını da bir yandan kutuplaştırıcı söylemle adayların taraftar gruplarında safları sıklaştırma çabasına girerken diğer yandan da destekledikleri adayın anketlerde önde olduğuna dair haberler servis ettiler. Ancak kıyasıya rekabet ve anketlerde öngörülen adaylar arasındaki yakın markajın aksine Donald Trump seçimlerde beklenmedik bir başarı göstererek açık ara bir farkla seçimleri kazanmayı başardı.” dedi.
Trump’ın ekonomik alandaki vaatleri de etkili oldu
Donald Trump’ın beklenmedik başarısına dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Selin Karana, “Bu başarı, kampanya sürecinde selefi olan Joe Biden yönetiminin bazı politikalarının başarısızlığına yönelik eleştirileri, geçmiş kampanyalardan bu yana sürdürdüğü göçmen karşıtlığı, özellikle ekonomik alandaki vaatleri ve barışçıl politikaları ile açıklanabilir. Buna ek olarak rakibi Kamala Harris’in kimlik siyasetine vurgu yapan özgürlük vaatlerinin halk nezdinde karşılık bulamaması da Trump’ın başarısına katkı sağlamış olabilir.” diye konuştu.
Trump’ın zaferinde Afrikalı-Amerikalı ve Latin Amerika kökenli seçmenlerin desteği var
New York Times gazetesine göre, Trump’ın zaferinde önemli bir etkenin de Harris’in seçmen kitlesi olarak beklenen Afrikalı-Amerikalı ve Latin Amerika kökenli seçmenlerden aldığı destek olduğunu kaydeden Dr. Karana, “Bunun yanı sıra, Harris’in seçim vaatleri yerine rakibi Trump’a odaklanarak yarışı kişiselleştirmesi, seçmen arasında olumsuz bir tepki uyandırmış ve bu durum, bazı seçmenlerin Trump’a destek vermesine neden olmuş olabilir.” şeklinde konuştu.
F-35 sorunu Trump ile çözülebilecek mi?
Seçim sonrası olası Türkiye ile ABD ilişkilerini de değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Selin Karana, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Donald Trump ile geçmiş dönemde ilişkileri inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. 2019 yılında Trump’ın diplomatik dili yok sayan bir üslupla kaleme aldığı mektup ve Twitter üzerinden Türkiye ekonomisine yönelik tehditvari şekilde paylaşımları ilişkilerin soğumasına yol açsa da Trump ile Erdoğan arasındaki samimiyet nedeniyle seçim sonuçlarını Erdoğan ‘dostum’ diyerek sıcak bir şekilde kutlamıştır. Yine de Trump’ın yeni döneminde ABD-Türkiye ilişkileri bir dizi konu üzerinden teste tabi tutulacaktır. Bunlardan biri F-35 sorunudur. Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alması, ABD’nin F-35 savaş uçaklarını Türkiye’ye teslim etmemesine neden olmuştur. Bu sorunun Trump yönetimi döneminde çözüme kavuşturulması beklenmektedir.”
Suriye’deki Amerikan askeri varlığının azaltılması...
Trump döneminde çözüm beklenen bir diğer sorunun ise ABD’nin YPG’ye desteği olduğunu da dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Selin Karana, “Trump, ABD’nin uzak bölgelerdeki askeri faaliyetlerini ve finansal desteğini kısarak daha içe dönük politika benimsemektedir. Bu çerçevede, Suriye’deki Amerikan askeri varlığının azaltılması ve YPG’ye verilen desteğin esnetilmesi ile Türkiye’ye alan açma ihtimali bulunmaktadır.” dedi.
Trump’ın bu savaşı tek başına sona erdirmesi mümkün olmayabilir
Trump’ın başkanlık seçim kampanya döneminde seçilmesi halinde Ukrayna-Rusya savaşını bitireceğine ilişkin sıklıkla vurgu yaptığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Selin Karana, “Bu durumda Trump yönetiminin Biden yönetiminin Ukrayna’ya sağladığı askeri ve ekonomik yardımları keserek Ukrayna’yı Rusya ile masaya oturmaya zorlaması beklenebilir. Ancak Rusya tehdidini yakın ve yoğun hisseden Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya desteğinin devam edeceği de öngörülebilir. Dolayısıyla, Trump’ın rolü önemli olsa da Rusya ve Ukrayna’nın barış için karşılıklı taviz vermesi ve AB’nin kendini güvende hissetmesi sağlanmadıkça, Trump’ın bu savaşı tek başına sona erdirmesi mümkün olmayabilir.” şeklinde konuştu.
Ukrayna-Rusya savaşının sona ermesi kime yarıyor?
Dr. Karana, bu savaşın sona ermesinin Türkiye açısından olumlu sonuçlar oluştursa da Ukrayna’nın doğusunun ayrılmasıyla toprak bütünlüğünü zedeleyecek bir barışın zorlanmasının Rusya’nın elini güçlendirerek Avrupa kıtasındaki güç dengelerini yakın gelecekte sarsabileceğini söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Selin Karana, “Trump yönetiminin göz yumması sonucunda Rusya’nın etkinlik alanını genişletmesi, Avrupa ülkelerinin Rusya’ya yönelik tehdit algısını artırırken orta vadede bölgenin istikrarına zarar verebilir.” diye konuştu.
Türkiye-ABD çıkar çatışması Filistin-İsrail meselesi üzerinden yaşanabilir
Demokratlar’ın, Biden yönetimi döneminde İsrail’e destek verirken, Harris’in kampanyası sırasında İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına eleştirel bir yaklaşım sergilemesinin, seçmenlerde ikiyüzlü bir politika izlenimi yarattığını da anlatan Dr. Karana, “Trump’ın barış söyleminin İsrail-Filistin çatışmasını kapsayıp kapsamadığı belirsizliğini koruyor. Bu nedenle Trump’ın yeni başkanlık döneminde, Türkiye ile ABD’nin ana çıkar çatışması durumu Filistin-İsrail meselesi üzerinden yaşanabilir. Trump’ın kampanya söylemlerine bakıldığında, İsrail’in saldırıları süresince İsrail’e destek verdiği ve Başbakan Binyamin Netanyahu ile yakın ilişkiler kurduğu görülmektedir. Dolayısıyla, barış yanlısı bir söylem dile getirse de Trump’ın Filistin-İsrail meselesinde iki devletli bir çözüm tarafında olmayacağı öngörülebilir. İsrail destekçisi politikaları da Trump yönetimini Erdoğan yönetimiyle karşı karşıya getirebilir.” dedi.
ABD-Çin çekişmesi uluslararası ticareti etkileyerek Türkiye’ye yansıyabilir
Dr. Öğr. Üyesi Selin Karana, Donald Trump’ın 2016-2020 başkanlık döneminde Çin’i uluslararası alanda ABD’nin önemli bir rakibi olarak konumlandırdığını ve Çin’in Amerikan ekonomisini adil olmayan ticaret anlaşmaları ile zarara uğrattığını savunarak Çin’e karşı bir ticaret savaşı başlattığını hatırlattı. Dr. Karana, “Bu yeni dönemde Trump bu politikasını sürdürerek Biden döneminin Rusya’yı hedefe oturtan yaklaşımının aksine Çin’i ABD’nin ana rakibi olarak görebilir. Bu durumda ABD-Çin çekişmesinin uluslararası ticareti etkileyerek bütün dünya ülkeleriyle birlikte Türkiye’ye yansıması beklenebilir.” diye konuştu.
Trump, Musk’a kabinedeki bakanları denetleme yetkisi verdi
ABD'li milyarder Elon Musk’ın, Trump’ın kampanyasına 15 milyon dolar vererek katkıda bulunduğunu ve karşılığında Trump’ın zaferi ile birlikte 15 milyar dolar kazandığını da kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Selin Karana, “Musk’ın kampanya sürecinde kendi sahibi olduğu Twitter (X) üzerinden Trump’a desteği Trump’ın kazanmasında rol oynamıştır. Trump bu desteğin karşılığı olarak Musk’a kabinedeki bakanları denetleme yetkisini vermiştir. Trump’ın yeni döneminde medya ve siyasetinin Amerikan demokrasisini kıskaca alacağını öngörebiliriz.” şeklinde sözlerini tamamladı.