Nurhan Çetinkaya, Türkiye ve Ermenistan’ın normalleştirme sürecini değerlendirdi

Gündem 06.02.2022 - 03:49, Güncelleme: 10.11.2023 - 04:48
 

Nurhan Çetinkaya, Türkiye ve Ermenistan’ın normalleştirme sürecini değerlendirdi

1993 yılından bu yana aralarında diplomatik bir ilişki bulunmayan Türkiye ve Ermenistan’ın normalleştirme sürecini Nokta Tv’ye değerlendiren Nurhan Çetinkaya, sürecin olumlu bir şekilde ilerleyeceğini düşündüğünü belirterek, “Burası benim yurt bildiğim yer. ‘Made in Türkiye’ markalı ürünler yapıyor, dünyaya satıyor, bununla da gurur duyuyorum” dedi.
Türkiye ve Ermenistan’ın normalleştirme sürecini Nokta Tv’de Rüzgar Başak Öğütlü’ye değerlendiren Ermeni asıllı iş insanı Nurhan Çetinkaya, her iki ülkedeki siyasi dinamikler kadar, Rusya, Azerbaycan, İran gibi bölge devletlerinin beklentileri ve Ermeni diasporasının etkisinin, süreci etkileyebilecek önemli faktörler arasında yer aldığını belirtti. Tüm bunlara karşılık sürecin olumlu ilerleyeceğini düşündüğünü belirten Çetinkaya, Türkiye’nin 1991’de Ermenistan'ın bağımsızlığını tanıdığını ancak 1993 yılında, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi nedeniyle sınırlarını kapattığını hatırlatan Çetinkaya, Azerbaycan’ın  baskısıyla Türkiye’nin bu güne kadar çok fazla somut adımlar atamadığını, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın daveti üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün milli maç nedeniyle Erivan’a gitmesiyle çizilmeye çalışılan dostluk çerçevesine değindi. 1991'de bağımsızlığını ilan eden Ermenistan’ı, tanıyan ilk ülke olan Türkiye’nin sadece iki yıl sonra, Ermenistan'ın Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ'ı işgaliyle birlikte sınırlarını kapattığını ve diplomatik ilişkilerini askıya aldığını söyleyen Çetinkaya, yaklaşık 30 yıllık sürecin kaymağını yiyenin Gürcistan olduğunu, sınır kapısının kapalı olması nedeniyle hem Azerbaycan'a hem de Ermenistan'a yapılan ticaretlerdeki ulaşımının bin kilometreye varan zorlu bir yoldan geçtiğini, bunun da hem maliyete neden olduğunu, hem de Gürcistan’la birlikte İran’ın işine yaradığını belirterek, “Halbuki Kars'ın iki adım ötesinde olan bir devletle çok daha iyi ilişkiler yapabilirken, sadece bu meseleden dolayı Ermenistan çok daha fazla zarar görüyor” dedi. “TÜRKİYE VE ERMENİSTAN ARASINDAKİ UÇUŞLARIN YENİDEN BAŞLAMASI ÇOK SEVİNDİRİCİ” Bugün Ermenistan'daki marketlerde satılan ürünlerin yüzde yetmişinin üzerinde “Made in Türkiye” markası taşıdığının altını çizen Nurhan Çetinkaya, halk arasında iyi bir ticaret olduğunu ancak, Türkiye ve Ermenistan arasında doğrudan uçuş yapan firmanın iflasıyla 2020'den beri gerçekleştirilemeyen uçuşların yapılan görüşmelerin ardından yeniden başlamasının da çok sevindirici olduğunu söyledi. Ermenistan’ın Türkiye’de, Türkiye’nin de Ermenistan’da bir büyükelçilik açabileceğini söyleyen Nurhan Çetinkaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye'de 1 Milyon civarında Ermeni vatandaşın yaşadığını dile getirdiğini, Ermenistan’ın coğrafi olarak butik bir ülke olduğunu, bölgenin bir Singapur ve İsviçre’si olabileceğini, halkının çalışkan, üretken ve sanatkar olduğunu belirterek, kültürler arası benzerliğe de dikkat çekti. “Ermenilerin bir çoğunun vatanı aslında Anadolu” diyerek düşüncelerini aktarmayı sürdüren Çetinkaya, Ermenistan’da, Muş, Kars, Van gibi Anadolu illerinden göçmüş çok sayıda yurttaş olduğunu, faşistliği bi ülkeye mal etmenin doğru olmadığını, faşistin her yerde faşist olduğunu ifade ederek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermeni bir vatandaşı olarak çok mutluyum. Güzel şeyler olacağına kanaat getiriyor, sürecin olumlu bir şekilde işleyeceğini düşünüyorum” diyerek konuşmasına devam etti. “Savaş pahalıdır, barış ucuz” diyen Çetinkaya, Karabağ Savaşı'nda insanların evlatlarını kaybettiklerini, Azerbaycan tarafından 6000,  Ermenistan tarafından da 3-4 bin kişinin öldüğünü, bu insanların tamamı ile masum, bir amaç uğruna katledildilen insanlar olduğunu, evlerinden ocaklarından olduklarını ve dünyanın en pahalı bedelinin de insan hayatı olduğunu belirterek, “Oysa barışta böyle bir şey yok. En önemlisi kayıp yok. Ben ömrümün sonuna kadar barış olmasından yanayım” dedi. “SAVAŞTAN SONRA ERMENİSTAN BİR DEMOKRASİ SINAVINDAN GEÇTİ” Ermenistan'ın savaştan sonra bir demokrasi sınavından geçtiğini belirten Çetinkaya, savaşa sokan liderin seçime gittiğini ve oyların büyük bir çoğunluğunu alarak öncesinde Ermenistan’ı yöneten mafya zihniyetine karşı başarı elde ettiğini, halkın da bunun doğru olduğunu gördüğünü ve bugün Ermenistan'da demokrasinin kazandığına ve çok daha iyi olacağına inandığını söyledi. Ermenistan Türkiye arasında yapılan ilk görüşmelerin ardından, yapılması düşünülen ikinci görüşmede neler yapılabileceğinin sorulması üzerine cevap veren Nurhan Çetinkaya, kültür alışverişinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, ticaretin zaten var olduğunu, Orta Asya Demiryolu’nun direk Ermenistan-Bakü ve oradan da Türkiye arasında olacağı yönünde bir kanaatinin oluştuğunu söyleyerek, “Demiryolu hattını boşuna uzatmanın bir anlamı yok” diyerek, “Belki de bu benim ütopyam ama Bakü-Ceyhan Boru Hattı’nın bile yolunu kısaltıp Ermenistan üzerinden olacağını, olması da gerektiğini düşünüyorum. Ticaret yine devam edecek. Kars kapısı açıldığı zaman, Van'da Ağrı'da İpsala ve Edirne’de olduğu gibi, sınır ticaretinin hem ülke hem de bölge ekonomisine büyük yararı olacağına inanıyorum” dedi. Türkiye'de azınlık olmak nasıl bir duygu olduğu sorusuna da içtenlikle cevap veren Çetinkaya, “Biz Ermeniler bu toprakların kadim halkıyız” diyerek, soy kütüğünde1680’lere kadar indiğini, babasının Sivaslı, annesinin ise Kayserili olduğunu söyleyerek, Ermeniler’in Anadolu'da 3000 yıldır yaşayan bir halk olduğunu ifade ederek, halkın liderlerin ağzından, “Ermeni öcü, Ermeni kuyruklu, Ermeni dölü, Afedersiniz Ermeni” gibi cümleler duydukça Ermenilerin kötü insan olarak algılandığına üzülerek şahit olduğunu belirtti. “İPSALA’DAN ÇIKTIĞIM ZAMAN, SİZ NEYSENİZ BEN DE OYUM” “Halbuki ben İpsala’dan çıktığım zaman siz neyseniz ben de oyum” diyerek, İpsala'dan çıktığı zaman da Türk olarak değerlendirildiğinin altını çizen Çetinkaya, “Sizin pasaport kuyruğunda gördünüz muameleyi ben de görüyorum. Ben de Schengen Vizesi alıyorum. Karımın bile bilemeyeceği hesap bilgilerimi tanımadığım kişilere veriyorum. Askerliğimi yapıyorum. Vergimi ödüyorum veriyorum Ama benim ödediğim vergimden Patrikhane’ye bir katkı sağlamıyor. Benim papazım, kilisem, okullarım devlet desteği alamıyor” dedi. “BURASI BENİM YURDUM” Yurtdışıyla ilişki anlamında çok fazla imkanları olmasına rağmen, doğdukları yerde ölmek istediklerini belirten Çetinkaya,  “İstanbul'da doğdum İstanbul'da ölmek istiyorum. Yurdumu da çok seviyorum. Burası benim yurt bildiğim yer” ifadeleriyle, “Made in Türkiye markalı ürünler yapıyor, dünyaya satıyor, bununla da gurur duyuyorum. Her ne kadar siyasiler bizi ayrıştırsalarda, biz buradayız, bir yere de gitmiyoruz” diyerek devam etti. ÇÖZÜM SÜRECİNİ TIKAYABİLECEK ENDİŞELERİNİ DİLE GETİİRDİ Ermenistan'ın güçlü bir diasporası, Türkiye'nin de Azerbaycanla olan ilişkileri olduğunu, son süreçte Türkiye'nin Ukrayna ile olan işbirliğinin Putin'i ne kadar mutlu edeceğini bilemediğini ve Türkiye'nin bu dış politika ekseni içerisindeki hareket sahasının farklı olduğunu ve de bu durumun birilerini rahatsız edebileceğini belirten Çetinkaya, “Bakü tekrar Erdoğan'a baskı yapabilir. Putin ‘neden Ukrayna ile beraber oluyorsun’ diyerek baskı yapabilir.  Paşinyan’a Diaspora baskı yapabilir” diyerek, çözüm sürecinin tıkanmasına sebep olabilecek endişelerini de dile getirdi. “DIŞ POLİTİKAMIZ BUZ PATENİNDE KAYAN PATENCİ MİSALİ” Son olarak, Dış Politika’da Türkiye'nin itibarını da değerlendiren Çetinkaya, geçmiş dönem CHP’de meclis üyeliği yapmış bir siyasi olarak da, sokaktaki vatandaşın Türkiye'nin itibarının nasıl olduğunu çok iyi bildiğini ifade ederek, istikrarsız ve kararsız bir dış politika ile Türkiye’nin kaygan bir zeminde politika yaptığını, “Türkiye dış politika da buz pateninde kayan patenci gibi. Ne zaman nereye düşeceğimiz, nerede kalkacağımı belli değil. O yüzden bence Ermenistan Türkiye ilişkisinin iyi bağlanması, hakların zarar görmemesi lazım” ifadeleriyle özetledi. Çetinkaya, “Şeytan son yüzyılda para kılığında dolaşıyor ve dolayısı ile para her şeyi yaptırıyor. Dün ‘tu k ka’ dediğiniz adam yarın sizin kardeşiniz olabiliyor” sözlerinin Türkiye’nin dış politikasını anlattığını söyleyerek açıklamalarını tamamladı.
1993 yılından bu yana aralarında diplomatik bir ilişki bulunmayan Türkiye ve Ermenistan’ın normalleştirme sürecini Nokta Tv’ye değerlendiren Nurhan Çetinkaya, sürecin olumlu bir şekilde ilerleyeceğini düşündüğünü belirterek, “Burası benim yurt bildiğim yer. ‘Made in Türkiye’ markalı ürünler yapıyor, dünyaya satıyor, bununla da gurur duyuyorum” dedi.

Türkiye ve Ermenistan’ın normalleştirme sürecini Nokta Tv’de Rüzgar Başak Öğütlü’ye değerlendiren Ermeni asıllı iş insanı Nurhan Çetinkaya, her iki ülkedeki siyasi dinamikler kadar, Rusya, Azerbaycan, İran gibi bölge devletlerinin beklentileri ve Ermeni diasporasının etkisinin, süreci etkileyebilecek önemli faktörler arasında yer aldığını belirtti.

Tüm bunlara karşılık sürecin olumlu ilerleyeceğini düşündüğünü belirten Çetinkaya, Türkiye’nin 1991’de Ermenistan'ın bağımsızlığını tanıdığını ancak 1993 yılında, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi nedeniyle sınırlarını kapattığını hatırlatan Çetinkaya, Azerbaycan’ın  baskısıyla Türkiye’nin bu güne kadar çok fazla somut adımlar atamadığını, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın daveti üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün milli maç nedeniyle Erivan’a gitmesiyle çizilmeye çalışılan dostluk çerçevesine değindi.

1991'de bağımsızlığını ilan eden Ermenistan’ı, tanıyan ilk ülke olan Türkiye’nin sadece iki yıl sonra, Ermenistan'ın Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ'ı işgaliyle birlikte sınırlarını kapattığını ve diplomatik ilişkilerini askıya aldığını söyleyen Çetinkaya, yaklaşık 30 yıllık sürecin kaymağını yiyenin Gürcistan olduğunu, sınır kapısının kapalı olması nedeniyle hem Azerbaycan'a hem de Ermenistan'a yapılan ticaretlerdeki ulaşımının bin kilometreye varan zorlu bir yoldan geçtiğini, bunun da hem maliyete neden olduğunu, hem de Gürcistan’la birlikte İran’ın işine yaradığını belirterek, “Halbuki Kars'ın iki adım ötesinde olan bir devletle çok daha iyi ilişkiler yapabilirken, sadece bu meseleden dolayı Ermenistan çok daha fazla zarar görüyor” dedi.

“TÜRKİYE VE ERMENİSTAN ARASINDAKİ UÇUŞLARIN YENİDEN BAŞLAMASI ÇOK SEVİNDİRİCİ”

Bugün Ermenistan'daki marketlerde satılan ürünlerin yüzde yetmişinin üzerinde “Made in Türkiye” markası taşıdığının altını çizen Nurhan Çetinkaya, halk arasında iyi bir ticaret olduğunu ancak, Türkiye ve Ermenistan arasında doğrudan uçuş yapan firmanın iflasıyla 2020'den beri gerçekleştirilemeyen uçuşların yapılan görüşmelerin ardından yeniden başlamasının da çok sevindirici olduğunu söyledi.

Ermenistan’ın Türkiye’de, Türkiye’nin de Ermenistan’da bir büyükelçilik açabileceğini söyleyen Nurhan Çetinkaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye'de 1 Milyon civarında Ermeni vatandaşın yaşadığını dile getirdiğini, Ermenistan’ın coğrafi olarak butik bir ülke olduğunu, bölgenin bir Singapur ve İsviçre’si olabileceğini, halkının çalışkan, üretken ve sanatkar olduğunu belirterek, kültürler arası benzerliğe de dikkat çekti.

“Ermenilerin bir çoğunun vatanı aslında Anadolu” diyerek düşüncelerini aktarmayı sürdüren Çetinkaya, Ermenistan’da, Muş, Kars, Van gibi Anadolu illerinden göçmüş çok sayıda yurttaş olduğunu, faşistliği bi ülkeye mal etmenin doğru olmadığını, faşistin her yerde faşist olduğunu ifade ederek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermeni bir vatandaşı olarak çok mutluyum. Güzel şeyler olacağına kanaat getiriyor, sürecin olumlu bir şekilde işleyeceğini düşünüyorum” diyerek konuşmasına devam etti.

“Savaş pahalıdır, barış ucuz” diyen Çetinkaya, Karabağ Savaşı'nda insanların evlatlarını kaybettiklerini, Azerbaycan tarafından 6000,  Ermenistan tarafından da 3-4 bin kişinin öldüğünü, bu insanların tamamı ile masum, bir amaç uğruna katledildilen insanlar olduğunu, evlerinden ocaklarından olduklarını ve dünyanın en pahalı bedelinin de insan hayatı olduğunu belirterek, “Oysa barışta böyle bir şey yok. En önemlisi kayıp yok. Ben ömrümün sonuna kadar barış olmasından yanayım” dedi.

“SAVAŞTAN SONRA ERMENİSTAN BİR DEMOKRASİ SINAVINDAN GEÇTİ”

Ermenistan'ın savaştan sonra bir demokrasi sınavından geçtiğini belirten Çetinkaya, savaşa sokan liderin seçime gittiğini ve oyların büyük bir çoğunluğunu alarak öncesinde Ermenistan’ı yöneten mafya zihniyetine karşı başarı elde ettiğini, halkın da bunun doğru olduğunu gördüğünü ve bugün Ermenistan'da demokrasinin kazandığına ve çok daha iyi olacağına inandığını söyledi.

Ermenistan Türkiye arasında yapılan ilk görüşmelerin ardından, yapılması düşünülen ikinci görüşmede neler yapılabileceğinin sorulması üzerine cevap veren Nurhan Çetinkaya, kültür alışverişinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, ticaretin zaten var olduğunu, Orta Asya Demiryolu’nun direk Ermenistan-Bakü ve oradan da Türkiye arasında olacağı yönünde bir kanaatinin oluştuğunu söyleyerek, “Demiryolu hattını boşuna uzatmanın bir anlamı yok” diyerek, “Belki de bu benim ütopyam ama Bakü-Ceyhan Boru Hattı’nın bile yolunu kısaltıp Ermenistan üzerinden olacağını, olması da gerektiğini düşünüyorum. Ticaret yine devam edecek. Kars kapısı açıldığı zaman, Van'da Ağrı'da İpsala ve Edirne’de olduğu gibi, sınır ticaretinin hem ülke hem de bölge ekonomisine büyük yararı olacağına inanıyorum” dedi.

Türkiye'de azınlık olmak nasıl bir duygu olduğu sorusuna da içtenlikle cevap veren Çetinkaya, “Biz Ermeniler bu toprakların kadim halkıyız” diyerek, soy kütüğünde1680’lere kadar indiğini, babasının Sivaslı, annesinin ise Kayserili olduğunu söyleyerek, Ermeniler’in Anadolu'da 3000 yıldır yaşayan bir halk olduğunu ifade ederek, halkın liderlerin ağzından, “Ermeni öcü, Ermeni kuyruklu, Ermeni dölü, Afedersiniz Ermeni” gibi cümleler duydukça Ermenilerin kötü insan olarak algılandığına üzülerek şahit olduğunu belirtti.

“İPSALA’DAN ÇIKTIĞIM ZAMAN, SİZ NEYSENİZ BEN DE OYUM”

“Halbuki ben İpsala’dan çıktığım zaman siz neyseniz ben de oyum” diyerek, İpsala'dan çıktığı zaman da Türk olarak değerlendirildiğinin altını çizen Çetinkaya, “Sizin pasaport kuyruğunda gördünüz muameleyi ben de görüyorum. Ben de Schengen Vizesi alıyorum. Karımın bile bilemeyeceği hesap bilgilerimi tanımadığım kişilere veriyorum. Askerliğimi yapıyorum. Vergimi ödüyorum veriyorum Ama benim ödediğim vergimden Patrikhane’ye bir katkı sağlamıyor. Benim papazım, kilisem, okullarım devlet desteği alamıyor” dedi.

“BURASI BENİM YURDUM”

Yurtdışıyla ilişki anlamında çok fazla imkanları olmasına rağmen, doğdukları yerde ölmek istediklerini belirten Çetinkaya,  “İstanbul'da doğdum İstanbul'da ölmek istiyorum. Yurdumu da çok seviyorum. Burası benim yurt bildiğim yer” ifadeleriyle, “Made in Türkiye markalı ürünler yapıyor, dünyaya satıyor, bununla da gurur duyuyorum. Her ne kadar siyasiler bizi ayrıştırsalarda, biz buradayız, bir yere de gitmiyoruz” diyerek devam etti.

ÇÖZÜM SÜRECİNİ TIKAYABİLECEK ENDİŞELERİNİ DİLE GETİİRDİ

Ermenistan'ın güçlü bir diasporası, Türkiye'nin de Azerbaycanla olan ilişkileri olduğunu, son süreçte Türkiye'nin Ukrayna ile olan işbirliğinin Putin'i ne kadar mutlu edeceğini bilemediğini ve Türkiye'nin bu dış politika ekseni içerisindeki hareket sahasının farklı olduğunu ve de bu durumun birilerini rahatsız edebileceğini belirten Çetinkaya, “Bakü tekrar Erdoğan'a baskı yapabilir. Putin ‘neden Ukrayna ile beraber oluyorsun’ diyerek baskı yapabilir.  Paşinyan’a Diaspora baskı yapabilir” diyerek, çözüm sürecinin tıkanmasına sebep olabilecek endişelerini de dile getirdi.

“DIŞ POLİTİKAMIZ BUZ PATENİNDE KAYAN PATENCİ MİSALİ”

Son olarak, Dış Politika’da Türkiye'nin itibarını da değerlendiren Çetinkaya, geçmiş dönem CHP’de meclis üyeliği yapmış bir siyasi olarak da, sokaktaki vatandaşın Türkiye'nin itibarının nasıl olduğunu çok iyi bildiğini ifade ederek, istikrarsız ve kararsız bir dış politika ile Türkiye’nin kaygan bir zeminde politika yaptığını, “Türkiye dış politika da buz pateninde kayan patenci gibi. Ne zaman nereye düşeceğimiz, nerede kalkacağımı belli değil. O yüzden bence Ermenistan Türkiye ilişkisinin iyi bağlanması, hakların zarar görmemesi lazım” ifadeleriyle özetledi.

Çetinkaya, “Şeytan son yüzyılda para kılığında dolaşıyor ve dolayısı ile para her şeyi yaptırıyor. Dün ‘tu k ka’ dediğiniz adam yarın sizin kardeşiniz olabiliyor” sözlerinin Türkiye’nin dış politikasını anlattığını söyleyerek açıklamalarını tamamladı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yurt-haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.