Çocuklarımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz!
Çocuklarımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz!
Bakırköy Kent Savunması’nın çağrısıyla Özgürlük Meydanı’nda toplanan bileşenler “Narin için adalet, herkes için adalet” sloganları attı. Yapılan basın açıklamasında ise, “Bu coğrafyada bu ruh hali ile nasıl yaşayacak, hayatımızı nasıl devam ettireceğiz. Katilleri ve istismarcıları koruyan iktidar istemiyoruz. Devlete inancımız kalmadı” denildi.
Bakırköy Kent Savunması’nın çağrısı ile Özgürlük Meydanı’nda bir araya gelen Kent Konseyi Başkanı, Kadın Mahalle Muhtarları, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile çok sayıda hak savuncusundan oluşan bileşen, Narin başa olmak üzere, tüm çocuk katilleri ve istismarcıları için ses yükseltti. Diyarbakır’ın Tavşanlı köyünde yaşayan ve kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bir çuval içerisinde dere yatağında bulunan Narin Gürhan’ın katledilmesinde iktidarın üzerindeki sorumluluğu ailesinden bir kaç kişiyi yargılamayla atamayacağı belirtildi.
Bakırköy Kent Savunması adına basın açıklamasını okuyan kadın ve çocuk cinayet ve istismar davalarının aktivistlerinden de olan Zuhal Kaygısız, “Narin binlerce çocuğun sesi olacak. Çocuklarımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz" dedi.
“NARİN BU GÜN ÖLMEDİ”
Narin’in 2013 yılında Ensar Vakfı’nda 45 çocuğun istismar edilip, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ‘Bir kerecikten bir şey olmaz’ dediği gün katledildiğini savunan Kaygısız, “Narin İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur kurucusunun kızı 6 yaşındayken 26 yaşında tarikat üyesi ile evlendirildiği gün öldü. Dönemin Adalet Bakanı, ‘Çocuğun rızası vardı’ dedi. Narin Adalet Bakanı bunu dediğinde katledildi. Narin ‘Öz kızımı öperken şehvet duyuyorum’ diyen birine Diyanet ‘Haram değil’ dediğin gün katledildi. 2018'de Giresun'un Eynesil ilçesindeki evinin önünde yaralı olarak bulunup kaldırıldığı hastanede ölen, günlerce çocuğunun katili üzerinde duran babanın, “Ankara’da bir güç, adaletin üstünü tıkamaya çalışıyor’ dediği gün katledildi. 2018 yılında Ağrı'da kaybolan ve cansız bedenine ulaşılan Leyla Aydemir olayının aydınlatılmadığı gün öldü Narin. Ve Narin, 4 yıldır kendisinden haber alınamayan Gülistan Doku’nun kaybolduğu gün öldürüldü. Narin İstanbul sözleşmesİ kaldırıldığı gün katledildi.” dedi.
Kadını ve çocuğu koruyan uluslararası bir sözleşme olN İstanbul Sözleşmesi’nin iktidar tarafından kaldırıldığı günden beri sokaklarda bağırdıklarını belirten Kaygısız, yaptığı açıklamada, “Bu iktidar, kadınları ve çocukları tarikatlarla aynı masaya oturarak HÜDAPAR’a peşkeş çekti” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’DE SON 8 YILDA 100 BİN ÇOCUK KAYBOLDU”
Narin’in kutsal aile dedikleri gün katledildiğini de sözlerine ekleyen Zuhal Kaygısız, “Ekonomik zorluklara sıkıştırılmış emekçi kadının, eğitim alamamış çocuğun kendini tarikatlara teslim ettiği zihniyet kutsal aile olamaz. Her gün bir kadının öldürüldüğü bir coğrafyada kutsal aileden bahsedemeyiz. Defalarca kez girdiğim mahkemeler kravat taktığı için iyi hal, gelecek ve tahrik indirimi alan kadın tecavüzcüleriyle, googleye girip ‘ne kadar ceza alırım’ diye bakan çocuk katilleri ve tacizcileriyle doldurdu.” diyerek, Türkiye’de son 8 yılda 100 bin çocuğun kaybolduğunu, Narin’in de bunlardan biri olduğunu belirtti.
“DİN, SİYASET VE SUÇ ÜÇGENİ”
Tıpkı son günlerde artan hayvan katliamları gibi çocuk ve kadın katillerinin ‘nasıl olsa ceza almayız’ diyerek siyasi güçten cesaret aldığını belirterek açıklamasını sürdüren Kaygısız, “Erkekler elindeki güçlüyü ve suçluyu kayıran adalet sistemi nedeniyle ya hiç ceza almıyor ya çabucak salıverilerek cinayetlerine devam ediyor. 20 küsür yıldır siyasi iktidarın halkı bilerek cahilleştirme, sapkın tarikatların eline bırakma projesi ile ne yazık ki çocuk ve kadın cinayetleri çoğalıyor. Ve ne yazık ki din, siyaset ve suç üçgeni bunların üzerini örtüyor” dedi.
“TAVŞANLI TÜRKİYE’NİN MİKRO MODELİ”
Narin’in yaşadığı Diyarbakır Tavşantepe’de yaşayanların suskunluğunun adeta Türkiye’nin mikro modeli olduğunun altını çizen Zuhal Kaygısız, açıklamalarına şöyle devam etti.
“Bu coğrafyada bu ruh hali ile nasıl yaşayacak, hayatımızı nasıl devam ettireceğiz. Devlet dediğimiz yapı kişiler ve kurumlarından oluşur. Devlete inancımız kalmadı. Koltukların mevkilerin hesabıyla ülkede adaletin yok olduğunu, Narin’in cansız bedeninin 19 gün suda kalmasından biliyoruz. Doğru ve ve adil bir mekanizma tesis etmeden bu toplumsal çürümüşlük yok edilemeyecek. Diyarbakır Tavşanlı’daki karanlık ilişkilerin ucu iktidar ve ortaklarıdır. Diyarbakır Milletvekili’nin kamuoyuna açıklamasında çıktı halkın karşısında ‘bu aile dostumdur’ dedi. Bu kadar aileni ve pervasız açıklamadan da gördük ki bu ölümünde üstü diğerleri gibi Ankara’da örtülecek.
Bölgedeki jandarmanın son sistem bir kamera sistemine sahip ve 19. gün köyden birinin ihbarı ile anlaşılıyor ki Narin olaydan 25 dakika sonra katlediliyor ve daha o gün derenin kenarına konurken ellerinde bu görüntüler var. Kim bu delilleri karartmaya çalışıyor. Deliller karartılarak kamuoyuna 19 gün sonra sunuldu. Köye giriş çıkışlarda kayıt alan kamerada, Narin'in ilk gün katledildiğine dair fotoğraflar var. Soruyoruz neden bu gizlilik!”
“İKTİDAR BU İŞİN SORUMLULUĞUNDAN KURTULAMAYACAK”
İster yayın yasağı, ister dosyaya gizlilik kararı getirilsin, bu çocukların neden öldürüldüğünü bildiklerini söyleyen Kaygısız, açıklamasına “İktidar sadece aileyi ve bir kaç kişiyi yargılayarak bu işin sorumluluğundan kurtulamayacak. Bu suskunluk devam ederse bu cinayetler devam eder. Tek çare ahlaksız ve vicdansız eril güçten korkmadan, birlikte ve çoğalarak her bir bireyin istismarlara ve cinayetlere tepki vermesidir. İşte bu yüzden son gücümüzle bağırıyoruz. Narin için adalet. Narin binlerce çocuğun sesi olacak.” ifadeleriyle son verdi.
Duygu ve düşüncelerini ifade etmek isteyen bileşenlere ve vatandaşlara da mikrofon verildiği basın açıklamasının sonunda, “Çocuklarımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz.” denildi.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.