ZEYTİNBURNU KÜLTÜR SANAT’TA TÂHİR’ÜL-MEVLEVÎ PANELİ GERÇEKLEŞTİ
ZEYTİNBURNU KÜLTÜR SANAT’TA TÂHİR’ÜL-MEVLEVÎ PANELİ GERÇEKLEŞTİ
Zeytinburnu Kültür Sanat’ta, sezonun ilk paneli 18 Ekim Cuma akşamı gerçekleşti. Şair, müellif ve mutasavvıf olan Tâhir’ül-Mevlevî farklı yönleriyle ele alındı. Moderatörlüğü Prof. Dr. Ahmet Atillâ Şentürk üstlenirken Prof. Dr. Mehmet Atalay, Prof. Dr. Mustafa Koç ve Prof. Dr. Cihan Okuyucu konuşmalarıyla panele katkıda bulundu.
Nevi şahsına münhasır bir kültür insanı olan Tâhir’ül-Mevlevî Zeytinburnu Kültür Sanat’ta bir panelle anıldı. Onun özgün karakterinin yanı sıra anlayışı ve eserlerine dair vurgular da yapıldı. Prof. Dr. Ahmet Atillâ Şentürk’ün moderatörlüğü üstlendiği panelde Prof. Dr. Mehmet Atalay, Prof. Dr. Mustafa Koç ve Prof. Dr. Cihan Okuyucu konuşmacı olarak yer aldı. Panel, konuşmacıların sunumlarının ardından dinleyicilerin sorularına verilen yanıtlar ile son buldu.
Şefik Can’ın Hatıratında Tâhir’ül-Mevlevî
Prof. Dr. Cihan Okuyucu, Şefik Can’ın hatıralarından Tâhir’ül-Mevlevî ile ilgili bilgi ve anekdotları dinleyicilerle paylaştı.
“Şefik Can, kısa sürede Tâhir’ül-Mevlevî’yle baba oğul gibi olduğunu söylüyor. Zaman zaman Şefik Can onun Aksaray’daki evine gidiyor. Oradaki camiayı tanıyor, sohbetlerine iştirak ediyor. Şefik Can’ın Farsçası da var. Daha sonra Tâhir’ül-Mevlevî’ye intisap ediyor Şefik Can ve Mesnevi okutma icazetini ondan alıyor.”
Revnakoğlu’nun Tanıklığıyla Tâhir’ül-Mevlevî
Prof. Dr. Mustafa Koç, Cemalettin Server Revnakoğlu’nun tanıklıklarına odaklanarak bir Tâhir’ül Mevlevî portresi çizdi.
“Tâhir’ül-Mevlevî, merhum Revnakoğlu’nu her gördüğünde, özellikle ahir zamanlarında ‘Cemalettin, üçüncü cildi bitirebileceğimden emin değilim. Mütemadiyen Cenab-ı Hakk’a niyaz ediyorum. Ömrümü, Mesnevi’yi ikmal etmem için uzun etse.’ diye sızlanır.”
Prof. Dr. Mustafa Koç, Tâhir’ül-Mevlevî’nin kültür insanı yönüne dikkat çektikten sonra onun karakterine dair bazı özellikleri de paylaştı:
“Tâhir’ül-Mevlevî, kendi işlerini kendisi yapardı. Sikke kalıplamasını ve enfiye imalatını bilirdi. Mücellitti, cilt yapardı. Mürekkep de yapabilirdi. Mücerret yaşayanların kendi şahsi ihtiyaçlarını karşılama konusundaki mütehassıslığından bir numuneydi.”
Şiirleriyle Tâhir’ül-Mevlevî
Prof. Dr. Mehmet Atalay, örneklerle zenginleştirdiği konuşmasında Tâhir’ül-Mevlevî’nin şiirlerine odaklandı.
“Türkçe şiirleri çok fazla, on bin beyiti aşkın. Her konuda şiir yazmış. Onun yer vermediği konu hemen hemen yok, diyebiliriz. Kabaca 1900-1950 arasında önce Osmanlı’da, sonra Türkiye’de edebi, tasavvufi ve tarihi olarak neler olup bittiğinin bir nevi panoraması. Çok önemli çalışmalar çıkabilir o Divan üzerinde.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.