Bir tanıdığımın torunu üniversite eğitimine başlayacakmış, kalacak yer arıyordu.
Kazandığı üniversite için üç soruyu doğru yapması yetmiş.
Sınavda kaç soru var diye baktım. İlk aşama toplam 120 adet soru var. 117 soruyu ıskalamış ve 3 adet soru ile bir üniversiteye girmiş.
Büyük ihtimal ile mezun olacak ve her ne konuda diploma aldıysa o işin en yüksek mertebesinde ofis işi arayacak.
***
İstediği işi de bulmak için tanıdığı tüm kapıları çalacak.
***
Tarım, hayvancılık, denizcilik, evde bakım ve diğer mesleki hizmet işlerini kimler yapacak?
Kasap, balıkçı, terzi, demirci, berber, aşçı, garson, kaynakçı, tornacı gibi çok yüksek ücretle eleman arıyorlar ancak yetiştirmek için bile bir kişi bulamıyorlar.
***
Meydanı boş bırakınca da, sayıları milyonları bulan sığınmacı, mülteci ve göçmenler bu boşluğu dolduruyorlar.
***
22 yıldır ülkemizi yöneten hükümet 200 üzerinde üniversite açtı. Eğitime önem verdiği için mi?
Sanmıyorum.
Sanki tüm çabalar, nitelikli eğitimden ziyade ezberci ve biat kültürüne uygun bireyler yetiştirmek.
Bir de liyakate bakmadan dağıtılan akademik kadrolar var ki insanın içi acıyor.
Vasıfsız okullar, vasıfsız eğitim, vasıfsız hocalar, sonuç vasıfsız üniversite mezunları.
***
Biraz istatistikleri araştırınca bulabildiğim bilgiler:
AB İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) 2019 yılı verilerine göre;
Türkiye’de 2019 yılında 7 milyon 775 bin üniversite öğrencisi varmış. Türkiye’nin nüfusu ise 82 milyon 3 binmiş. Bu da bin kişiden 95’inin üniversite öğrencisi olduğunu gösteriyor. Yani ülkedeki her 10 kişiden neredeyse 1’inin üniversite öğrencisi olduğu anlamına geliyor.
Türkiye’yi sırasıyla Yunanistan (74), Kıbrıs (57), Norveç (54), Finlandiya (53), Danimarka (53) ve Hollanda (51) takip ediyor. AB ülkelerinin ortalaması ise 38. Buna göre AB’deki her bin kişiden 38’i üniversite öğrencisi.
***
Bizim ülkemiz üniversite öğrencisi yetiştirmede birinci olmuş. Toplumda böyle bir kültürel, bilimsel kalite hissediyor musunuz?
İşlerini doğru yapan başarılı akademisyen ve öğrencilerimizi ayrı tutarak, üzülerek görüyorum ki bu durum toplumsal depresyonu tetikliyor.
***
Bizler de Rumeli Eğitim Vakfı ile Eyüp Dostları Vakfı olarak topluma faydalı olabilmek ve en azından derslerinde başarılı ancak maddi açıdan sıkıntı yaşayan yüzlerce öğrenciye burslar veriyoruz.
***
Şunu son sözüm olarak söylemeliyim;
Teknoloji Çağı bizlere gösteriyor ki üniversite eğitimi sanıldığı kadar şart değil.
Önemli olan yaptığı işin en iyisi olacak bireyler yetiştirmektir. İşini severek yapan ve kendini sürekli geliştiren gençlere o kadar İhtiyacımız var ki...