9 yıldır gözünü kör eden polisler kask numaraları belli olduğu halde tespit edilemiyor

Özel Haber 07.01.2022 - 21:52, Güncelleme: 10.11.2023 - 04:48
 

9 yıldır gözünü kör eden polisler kask numaraları belli olduğu halde tespit edilemiyor

Gezi Direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğinin gözüne isabet etmesi sonucu bir gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın 9 yıldır süren soruşturması, bir kez daha ‘fail polislerin kimliği tespit edilemedi’ denilerek sonuçlandırılmadı. Sarıkaya’nın avukatı, “Hukuken tutulması gereken kayıtlar ortada yok” dedi.
Erdal Sarıkaya, 11 Haziran 2013’te Taksim Meydanı’ndaki Gezi Direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğinin gözüne isabet etmesi sonucunda bir gözünü kaybetmişti. Görüntüleri inceleyen bilirkişi raporunda, olayın gerçekleştiği alanda gaz tüfeği kullanma yetkisi olan ve emri veren polislerin kimliği belirlenmiş ancak İstanbul Valiliği soruşturma izni vermediği için soruşturma açılamamıştı. İtiraz üzerine, Bölge İdare Mahkemesi’nin ‘suçun soruşturulmasının izne tabi olmadığı' değerlendirmesiyle izin verilmeme kararını kaldırmış ancak sorumluluğu bulunan polisler hakkında aradan geçen 8 yıla rağmen soruşturma açılmamıştı. SANIK OLMASI GEREKEN POLİSLER ‘TANIK’ OLARAK DİNLENMİŞTİ 9 Kasım 2017’de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunan Erdal Sarıkaya’nın itirazı, 17 Mart 2021’de karara bağladı ve polislerin yargılanmasına karar verdi. Kararın ardından yeniden açılan soruşturmada ise ‘sanık’ olması gereken polisler ‘tanık ‘ olarak dinlendi. Savcılığa ifade vermesi gereken 8 polisten 3’ü olayda kendilerinin sorumluluğunun olmadığını ve yaşananları görmediklerini iddia etti. 2 üst düzey polis ise henüz ifade vermezken, bilirkişi raporunda o gün orada bulunan ve gaz tüfeği kullanma yetkisi olan kask numaraları belli 3 polis ise kayıp. Savcılık kask numaraları belli olan 3 polisi İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sordu ancak verilen yazılı yanıtta polislerin ‘kimliklerinin belirlenemediği’ söylendi. “HER SEFERİNDE POLİSLERİN KİMLİKLERİNİN BELİRLENEMEDİĞİ İFADE EDİLİYOR” Kask numarası belli olan polislerin kimliklerinin tespiti için defalarca savcılığa dilekçeler verdiklerini söyleyen Sarıkaya’nın avukatı; “Savcılık, İstanbul Valiliğine ve Emniyet Müdürlüğü’ne yazılar gönderdiğinde her seferinde kask numarası belli olan polislerin kimliklerinin tespit edilemediği yönünde cevap aldı. Birkaç tane polisin kimliği tespit edildi. Ancak onlar gaz kullanan polisler olmadıkları için tanık olarak ifadeleri alındı. Onlarda ifadelerinde gaz kullanan polislerin kim olduklarını bilmediklerini söyleyerek geçiştirdiler. Savcılık, şu ana kadar emniyete ve valiliğe yazdığı yazılarda, kast numarası belli olan kişilerin o gün görevlendirilip görevlendirilmediğini ve o kask numarasına sahip olan kişilerin emniyet mensubu olup olmadığını sordu. Ancak her seferinde kimliklerinin belirlenemediği ifade ediliyor” dedi. “HUKUKEN TUTULMASI GEREKEN KAYITLAR ORTADA YOK” Söz konusu kaskların Emniyet tarafından polislere zimmetlendiğini belirten Sarıkaya’nın avukatı, zimmetleme yapılmasının nedeninin herhangi bir olay olduğunda ya da bu tür malzemeler kaybolduğunda onun sorumlu kişisinin kim olduğunun belirlenmesi olduğunu ifade etti. Bu durumu da dava dosyasında Emniyet’e sorduklarını aktaran Sarıkaya’nın avukatı; “Emniyet, o zaman yaşanan olaylarda çok seri bir şekilde hareket edildiği için zimmet kayıtlarının yeteri kadar iyi tutulmadığını söyledi. Bu kişilerin polis olup olmadığını dahi biz bilemeyiz. Bunu bile bilmemiz için görevlendirme ve zimmet listesine bakmamız gerekir. Ama öyle bir liste bulamadığı için bu konu bile tartışmalı hale geliyor. Bu tür davranışlar devlet tarafından çok fazla yapılıyor ve korunuyor. Metin Lokumcu davası vardı. Yine aynı şekilde görmedim, duymadım, bilmiyorum şeklinde ifadeler verildi. Bugün en gizli operasyonlarda bile görev alanlar mutlaka kayıtlara geçirilir. Hukuken bu kayıtlar tutulmak zorunda” şeklinde konuştu. “273 KİŞİ, GEZİ OLAYLARINDA YARALANDIĞI VE SAKAT KALDIĞI İÇİN ŞİKÂYETÇİ OLDU” Polislerin kimlikleri tespit edilemediği için dava da açılamadığını kaydeden Sarıkaya’nın avukatı son olarak şunları dile getirdi: “Dava dosyası 9 yıldır soruşturma aşamasında kaldı. Ancak biz bu dosyanın peşini bırakmayacağız. Zaman aşımına uğramasına, dosyanın kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Her türlü yola başvuracağız. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz. Bizim dosyamız açık olan tek dosya. 273 kişi, Gezi olaylarında yaralandığı ve sakat kaldığı için başvuru yapmış ancak somut delil anlamında bir tek müvekkilimin dava dosyası var. O yüzden bu dava dosyasından çıkacak karar emsal olacaktır. Gezi’de toplumun vicdanı yaralanmıştır. Biz faillerin bulunmasını ve yargılanmasını bu yüzden istiyoruz.”
Gezi Direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğinin gözüne isabet etmesi sonucu bir gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın 9 yıldır süren soruşturması, bir kez daha ‘fail polislerin kimliği tespit edilemedi’ denilerek sonuçlandırılmadı. Sarıkaya’nın avukatı, “Hukuken tutulması gereken kayıtlar ortada yok” dedi.

Erdal Sarıkaya, 11 Haziran 2013’te Taksim Meydanı’ndaki Gezi Direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğinin gözüne isabet etmesi sonucunda bir gözünü kaybetmişti.

Görüntüleri inceleyen bilirkişi raporunda, olayın gerçekleştiği alanda gaz tüfeği kullanma yetkisi olan ve emri veren polislerin kimliği belirlenmiş ancak İstanbul Valiliği soruşturma izni vermediği için soruşturma açılamamıştı.

İtiraz üzerine, Bölge İdare Mahkemesi’nin ‘suçun soruşturulmasının izne tabi olmadığı' değerlendirmesiyle izin verilmeme kararını kaldırmış ancak sorumluluğu bulunan polisler hakkında aradan geçen 8 yıla rağmen soruşturma açılmamıştı.

SANIK OLMASI GEREKEN POLİSLER ‘TANIK’ OLARAK DİNLENMİŞTİ

9 Kasım 2017’de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunan Erdal Sarıkaya’nın itirazı, 17 Mart 2021’de karara bağladı ve polislerin yargılanmasına karar verdi. Kararın ardından yeniden açılan soruşturmada ise ‘sanık’ olması gereken polisler ‘tanık ‘ olarak dinlendi.

Savcılığa ifade vermesi gereken 8 polisten 3’ü olayda kendilerinin sorumluluğunun olmadığını ve yaşananları görmediklerini iddia etti. 2 üst düzey polis ise henüz ifade vermezken, bilirkişi raporunda o gün orada bulunan ve gaz tüfeği kullanma yetkisi olan kask numaraları belli 3 polis ise kayıp. Savcılık kask numaraları belli olan 3 polisi İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sordu ancak verilen yazılı yanıtta polislerin ‘kimliklerinin belirlenemediği’ söylendi.

“HER SEFERİNDE POLİSLERİN KİMLİKLERİNİN BELİRLENEMEDİĞİ İFADE EDİLİYOR”

Kask numarası belli olan polislerin kimliklerinin tespiti için defalarca savcılığa dilekçeler verdiklerini söyleyen Sarıkaya’nın avukatı; “Savcılık, İstanbul Valiliğine ve Emniyet Müdürlüğü’ne yazılar gönderdiğinde her seferinde kask numarası belli olan polislerin kimliklerinin tespit edilemediği yönünde cevap aldı. Birkaç tane polisin kimliği tespit edildi. Ancak onlar gaz kullanan polisler olmadıkları için tanık olarak ifadeleri alındı. Onlarda ifadelerinde gaz kullanan polislerin kim olduklarını bilmediklerini söyleyerek geçiştirdiler. Savcılık, şu ana kadar emniyete ve valiliğe yazdığı yazılarda, kast numarası belli olan kişilerin o gün görevlendirilip görevlendirilmediğini ve o kask numarasına sahip olan kişilerin emniyet mensubu olup olmadığını sordu. Ancak her seferinde kimliklerinin belirlenemediği ifade ediliyor” dedi.

“HUKUKEN TUTULMASI GEREKEN KAYITLAR ORTADA YOK”

Söz konusu kaskların Emniyet tarafından polislere zimmetlendiğini belirten Sarıkaya’nın avukatı, zimmetleme yapılmasının nedeninin herhangi bir olay olduğunda ya da bu tür malzemeler kaybolduğunda onun sorumlu kişisinin kim olduğunun belirlenmesi olduğunu ifade etti.

Bu durumu da dava dosyasında Emniyet’e sorduklarını aktaran Sarıkaya’nın avukatı; “Emniyet, o zaman yaşanan olaylarda çok seri bir şekilde hareket edildiği için zimmet kayıtlarının yeteri kadar iyi tutulmadığını söyledi. Bu kişilerin polis olup olmadığını dahi biz bilemeyiz. Bunu bile bilmemiz için görevlendirme ve zimmet listesine bakmamız gerekir. Ama öyle bir liste bulamadığı için bu konu bile tartışmalı hale geliyor. Bu tür davranışlar devlet tarafından çok fazla yapılıyor ve korunuyor. Metin Lokumcu davası vardı. Yine aynı şekilde görmedim, duymadım, bilmiyorum şeklinde ifadeler verildi. Bugün en gizli operasyonlarda bile görev alanlar mutlaka kayıtlara geçirilir. Hukuken bu kayıtlar tutulmak zorunda” şeklinde konuştu.

“273 KİŞİ, GEZİ OLAYLARINDA YARALANDIĞI VE SAKAT KALDIĞI İÇİN ŞİKÂYETÇİ OLDU”

Polislerin kimlikleri tespit edilemediği için dava da açılamadığını kaydeden Sarıkaya’nın avukatı son olarak şunları dile getirdi:

“Dava dosyası 9 yıldır soruşturma aşamasında kaldı. Ancak biz bu dosyanın peşini bırakmayacağız. Zaman aşımına uğramasına, dosyanın kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Her türlü yola başvuracağız. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz. Bizim dosyamız açık olan tek dosya. 273 kişi, Gezi olaylarında yaralandığı ve sakat kaldığı için başvuru yapmış ancak somut delil anlamında bir tek müvekkilimin dava dosyası var. O yüzden bu dava dosyasından çıkacak karar emsal olacaktır. Gezi’de toplumun vicdanı yaralanmıştır. Biz faillerin bulunmasını ve yargılanmasını bu yüzden istiyoruz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yurt-haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.