Ataköylülerden, Albatros Turizm ve Otelcilik Şirketi’ne tokat gibi cevap! “Halkın yeşil alan hassasiyetini kullanmaya çalışan şirketin ta kendisidir!”

Gündem 23.06.2022 - 12:02, Güncelleme: 30.04.2024 - 20:35
 

Ataköylülerden, Albatros Turizm ve Otelcilik Şirketi’ne tokat gibi cevap! “Halkın yeşil alan hassasiyetini kullanmaya çalışan şirketin ta kendisidir!”

Deprem toplanma alanı statüsündeki arsaya yeniden konut imarı verilmesine tepki gösteren Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği, parselin sahibi olan Albatros Turizm ve Otelcilik Şirketi adına yapılan yazılı açıklamaya cevap vererek, “Gerçekler karartılmaya, kamuoyunu yanıltılmaya çalışılmış, bununla da kalınmayıp derneğimiz tüzel kişiliğine iftiraya varan ifadeler kullanılmıştır.” dedi. Söz konusu parselin hiç bir zaman toplanma alanı olmadığını, alanda bulunan ‘Deprem Toplanma Levhası’nı da vatandaşların dışarıdan getirerek monte ettiğini iddia eden şirkete, “turkiye.gov.tr. üzerindeki deprem toplanma alanı tanımını da biz mi koyduk?” cevabı veren dernek yöneticileri, söz konusu şirket hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.
Şirket tarafından yapılan, “Halkımızın yeşil alan konusundaki hassasiyeti kullanılmak isteniyor” ifadelerine, “Biz burada yaşayan ‘Halkız’. En temel hakkımız olan yaşadığımız çevreyi korumak ve aynı zamanda anayasal bir hak olan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak talebiyle yanlış imar planı kararlarına itiraz hakkımızı kullanmaktayız” cümleleriyle cevap veren  Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği, şirket açıklamalarının yanlış ve yanıltıcı bilgilere dayalı olduğunu belirterek, açıklamada yer alan iddialara sırayla cevap verdi. Kentin yeşil alanlarının sürekli olarak, şehircilik ilkelerine, planlama tekniklerine, kamu yararına ve imar tüzüğüne aykırı projelerle betonlaştırma girişimlerine karşı, anayasal haklarını savunmalarını bu şekilde nitelendirmenin, en hafif ifadeyle ‘Kentli haklarından bihaber olmak’ sözleriyle ifade eden Dernek Başkanı Prof. Dr. Ayfer Kaynar, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi. Ortada ‘’bazı hassasiyetleri kullanmaya çalışanlar’’ vardır, doğrudur. Ama bu çalışanlar, burada yaşayan halk değil, bu halkın ortak kullanım alanlarını, yeşil alanlarını, donatı alanlarını betonlaştırmaya çalışanlardır. Bizi yalanla suçlayanlar tarafından “Parselin 12 Haziran 1964 tarihinden itibaren imar parseli olduğu, iddia edildiği gibi hiçbir dönemde yeşil alan veya deprem toplanma alanı olmamıştır” diyerek yaptıkları açıklama ile kamuoyunu yanıltmaya çalışmaktadır. Ortada gerçek olmayan bir bilgi varsa, şirket bunu ya kendilerinde ya da yanlış bilgileri verenlerde aramalıdır Ataköy yerleşkesinin en önemli özelliği, mülkiyete dayalı herhangi bir parselasyon bölünmelerine tabi olmaksızın tek bir mülkiyet üzerinde, bütünlük içinde planlanmış olmasıdır. Ataköy I. Kısım 1957- 1962 yılları arasında inşa edilmiş olup, 14 parsel vd. benzeri parseller, dönemin 16.07.1956 tarihli 6785 sayılı imar yasası hükümlerine göre terk kapsamında olmayan sosyal donatı alanı olarak ayrılmış bir alandır. Söz konusu 14 parsel de diğerleri gibi, sonradan, 1963 yılında Ataköy I. Kısım Bakırköy Fen Heyeti’nin 30.12.1963 gün 308 sayılı işlemi ile gerçekleştirilen ifraz ve tahsis işlemlerine göre düzenlenmiştir. Sosyal donatı alanları terk kapsamında olmadığı için bu parsel de olarak donatı alanı olarak parsel numarası almış ve tıpkı diğer donatı parselleri gibi mülkiyeti de Emlak Bankası üzerinde kalmış, Bankanın lağvedilmesinden sonra mülkiyeti TOKİ’ye geçmiş olan bu donatı alanlarından bazıları dönemin TOKİ yöneticileri tarafından, plan değişikliği yapılarak satışa çıkarılmıştır. Bu kent planlama ilkeleri ve hukukuna aykırı işlemlerden biri de orijinal planlarda sosyal-kültürel alan olarak ayrılmış olan parselde yapılan Ramada otelidir. 3194 sayılı İmar Kanununda İmar Parseli; “İmar adaları içerisindeki kadastro parsellerinin İmar Kanunu, İmar Planı ve yönetmelik esaslarına göre düzenlenmiş şeklidir” olarak tanımlanmaktadır. Yani imar parseli (çoğunlukla yanlış bilindiği üzere) üzerine mutlaka bina inşa edilecek parsel demek değildir. Donatı parselleri de yapı olsun ya da olmasın, bir imar planı ile sınırları belirlenen imar parselleridir. Söz konusu 14 parsele ise, ne Piccinato’nun orijinal vaziyet planında, ne de Emlak Konut tarafından yapılan imar planlarında konut işlevi verilmemiş, kreş, yeşil, yol, donatı alanlarında kalmıştır, dolayısıyla hiçbir zaman, konut veya turizm parseli olmamıştır. Söz konusu Şirket tüm bu süreçleri bilerek, burayı ikinci elden saatin almıştır. Parselin geçmişini, ilk planlarda kreş, yeşil alan, yol ve donatı alanında olduğunu bilerek satın alan şirketin, bu parsele dün otel bugün de konut yapmak istemesi iyi niyetli bir davranış değildir. Ataköy 1. Kısım Konut alanının Turizm alanı kapsamına alınmasının nedeninin; “söz konusu 14 parsele Turizm işlevi vermekten ibaret olduğu”, bilirkişi raporları ve mahkeme kararlarında belirtilmekte, iptal kararı haklılığımızı kanıtlamaktadır. Ancak maalesef mahkeme kararına uymak yerine yeniden aynı yanlışlarda ısrar eden bir plan onama yoluna gidilmektedir. 2006-2007 tarihlerinde Danıştay 6. Dairesinin ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, bilirkişi raporlarına dayanarak verdiği iptal kararı gerekçeleri, 15.04.2022 onaylı son İmar Planı değişikliği için de geçerlidir. Yeni Planda yapılanma koşullarının değiştirilmiş olması, bu temel iptal gerekçelerini ortadan kaldırmamaktadır. Bu alanla ilgili olarak uzun dava süreçleri ve plan iptaline neden olan temel sorun; Emlak Bankasının kapanması ile mülkiyeti TOKİ’ye geçen bu donatı parselinin TOKİ tarafından, halkın temel hak ve hukuku, şehircilik-planlama ilkeleri ve hukuku gözetilmeksizin satışı ve usulsüz imar hakkı verilmesiyle yaratılmış bir sorundur. Toplu konut alanına ait bir donatı alanı, yani halka sunulmuş ortak hizmet ve donatı alanları satışa konu olamaz. Alanın toplanma alanı olmadığı ve dışarıdan tabela taşındığı iftirası Şirket Ayrıca “Hiç bir zaman toplanma alanı fonksiyonuna sahip olmayan parselimize, dışarıdan getirilen toplanma alanı levhasını monte edilerek resim çektirmesinin ise kamuoyunda yanlış yönlendirme maksadı ile kasıtlı olarak yaptığı” suçlama ve iftirasında bulunmuştur. turkiye.gov.tr. üzerinde tanımlanmış bu deprem toplanma alanı tanımını da biz mi koyduk? Bu yüzden toplanma alanı ve geçici barınma konusu en çok kamu kurumlarınca gözetilmeli, korunmalı, önemsenmelidir. Çünkü deprem toplanma alanları herhangi bir depremde diğer binalardan etkilenmeyecek açık alan niteliğinde olmalıdır. Bu nitelikte deprem toplanma alanları son örnekte olduğu gibi yapılaşmaya açıldığı için maalesef son derece yetersizdir. “dışarıdan getirilen toplanma alanı levhasının monte edilerek resim çektirilmesinin, kamuoyunda yanlış yönlendirme maksadı ile kasıtlı olarak yapıldığı” açıklaması ise, en kısa zamanda yapacağımız suç duyurusuna konu olacak bir iftiradır. Sonuç olarak gerek Derneğimiz ve gerekse Dernekle birlikte son imar planına itiraz eden binlerce Ataköy’lü, yeşil, yol ve donatı alanı olarak ortak kullanım alanları olan bu parselin yapılaşmaya açılmasına dair son imar planına itiraz ederek yasal haklarını kullanmıştır. Taşınmaz maliki şirket ise, basına yansıyan açıklamaları ile hem Derneğimizi hem de Ataköy’lüleri asılsız ithamlarla suçlamış, iftira niteliğinde açıklamalar yapmış ve bu şekilde kamuoyunu yanıltmaya yeltenmiştir. Kamuoyunun dikkatine ve değerlendirmesine saygılarımızla sunarız. ATAKÖY 1. KISIM KORUMA VE GÜZELLEŞTİRME DERNEĞİ  
Deprem toplanma alanı statüsündeki arsaya yeniden konut imarı verilmesine tepki gösteren Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği, parselin sahibi olan Albatros Turizm ve Otelcilik Şirketi adına yapılan yazılı açıklamaya cevap vererek, “Gerçekler karartılmaya, kamuoyunu yanıltılmaya çalışılmış, bununla da kalınmayıp derneğimiz tüzel kişiliğine iftiraya varan ifadeler kullanılmıştır.” dedi. Söz konusu parselin hiç bir zaman toplanma alanı olmadığını, alanda bulunan ‘Deprem Toplanma Levhası’nı da vatandaşların dışarıdan getirerek monte ettiğini iddia eden şirkete, “turkiye.gov.tr. üzerindeki deprem toplanma alanı tanımını da biz mi koyduk?” cevabı veren dernek yöneticileri, söz konusu şirket hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

Şirket tarafından yapılan, “Halkımızın yeşil alan konusundaki hassasiyeti kullanılmak isteniyor” ifadelerine, “Biz burada yaşayan ‘Halkız’. En temel hakkımız olan yaşadığımız çevreyi korumak ve aynı zamanda anayasal bir hak olan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak talebiyle yanlış imar planı kararlarına itiraz hakkımızı kullanmaktayız” cümleleriyle cevap veren  Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği, şirket açıklamalarının yanlış ve yanıltıcı bilgilere dayalı olduğunu belirterek, açıklamada yer alan iddialara sırayla cevap verdi.

Kentin yeşil alanlarının sürekli olarak, şehircilik ilkelerine, planlama tekniklerine, kamu yararına ve imar tüzüğüne aykırı projelerle betonlaştırma girişimlerine karşı, anayasal haklarını savunmalarını bu şekilde nitelendirmenin, en hafif ifadeyle ‘Kentli haklarından bihaber olmak’ sözleriyle ifade eden Dernek Başkanı Prof. Dr. Ayfer Kaynar, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi.

Ortada ‘’bazı hassasiyetleri kullanmaya çalışanlar’’ vardır, doğrudur. Ama bu çalışanlar, burada yaşayan halk değil, bu halkın ortak kullanım alanlarını, yeşil alanlarını, donatı alanlarını betonlaştırmaya çalışanlardır.

Bizi yalanla suçlayanlar tarafından “Parselin 12 Haziran 1964 tarihinden itibaren imar parseli olduğu, iddia edildiği gibi hiçbir dönemde yeşil alan veya deprem toplanma alanı olmamıştır” diyerek yaptıkları açıklama ile kamuoyunu yanıltmaya çalışmaktadır. Ortada gerçek olmayan bir bilgi varsa, şirket bunu ya kendilerinde ya da yanlış bilgileri verenlerde aramalıdır

Ataköy yerleşkesinin en önemli özelliği, mülkiyete dayalı herhangi bir parselasyon bölünmelerine tabi olmaksızın tek bir mülkiyet üzerinde, bütünlük içinde planlanmış olmasıdır. Ataköy I. Kısım 1957- 1962 yılları arasında inşa edilmiş olup, 14 parsel vd. benzeri parseller, dönemin 16.07.1956 tarihli 6785 sayılı imar yasası hükümlerine göre terk kapsamında olmayan sosyal donatı alanı olarak ayrılmış bir alandır. Söz konusu 14 parsel de diğerleri gibi, sonradan, 1963 yılında Ataköy I. Kısım Bakırköy Fen Heyeti’nin 30.12.1963 gün 308 sayılı işlemi ile gerçekleştirilen ifraz ve tahsis işlemlerine göre düzenlenmiştir. Sosyal donatı alanları terk kapsamında olmadığı için bu parsel de olarak donatı alanı olarak parsel numarası almış ve tıpkı diğer donatı parselleri gibi mülkiyeti de Emlak Bankası üzerinde kalmış, Bankanın lağvedilmesinden sonra mülkiyeti TOKİ’ye geçmiş olan bu donatı alanlarından bazıları dönemin TOKİ yöneticileri tarafından, plan değişikliği yapılarak satışa çıkarılmıştır. Bu kent planlama ilkeleri ve hukukuna aykırı işlemlerden biri de orijinal planlarda sosyal-kültürel alan olarak ayrılmış olan parselde yapılan Ramada otelidir.

3194 sayılı İmar Kanununda İmar Parseli; “İmar adaları içerisindeki kadastro parsellerinin İmar Kanunu, İmar Planı ve yönetmelik esaslarına göre düzenlenmiş şeklidir” olarak tanımlanmaktadır. Yani imar parseli (çoğunlukla yanlış bilindiği üzere) üzerine mutlaka bina inşa edilecek parsel demek değildir. Donatı parselleri de yapı olsun ya da olmasın, bir imar planı ile sınırları belirlenen imar parselleridir. Söz konusu 14 parsele ise, ne Piccinato’nun orijinal vaziyet planında, ne de Emlak Konut tarafından yapılan imar planlarında konut işlevi verilmemiş, kreş, yeşil, yol, donatı alanlarında kalmıştır, dolayısıyla hiçbir zaman, konut veya turizm parseli olmamıştır.

Söz konusu Şirket tüm bu süreçleri bilerek, burayı ikinci elden saatin almıştır. Parselin geçmişini, ilk planlarda kreş, yeşil alan, yol ve donatı alanında olduğunu bilerek satın alan şirketin, bu parsele dün otel bugün de konut yapmak istemesi iyi niyetli bir davranış değildir.

Ataköy 1. Kısım Konut alanının Turizm alanı kapsamına alınmasının nedeninin; “söz konusu 14 parsele Turizm işlevi vermekten ibaret olduğu”, bilirkişi raporları ve mahkeme kararlarında belirtilmekte, iptal kararı haklılığımızı kanıtlamaktadır. Ancak maalesef mahkeme kararına uymak yerine yeniden aynı yanlışlarda ısrar eden bir plan onama yoluna gidilmektedir. 2006-2007 tarihlerinde Danıştay 6. Dairesinin ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, bilirkişi raporlarına dayanarak verdiği iptal kararı gerekçeleri, 15.04.2022 onaylı son İmar Planı değişikliği için de geçerlidir. Yeni Planda yapılanma koşullarının değiştirilmiş olması, bu temel iptal gerekçelerini ortadan kaldırmamaktadır.

Bu alanla ilgili olarak uzun dava süreçleri ve plan iptaline neden olan temel sorun; Emlak Bankasının kapanması ile mülkiyeti TOKİ’ye geçen bu donatı parselinin TOKİ tarafından, halkın temel hak ve hukuku, şehircilik-planlama ilkeleri ve hukuku gözetilmeksizin satışı ve usulsüz imar hakkı verilmesiyle yaratılmış bir sorundur. Toplu konut alanına ait bir donatı alanı, yani halka sunulmuş ortak hizmet ve donatı alanları satışa konu olamaz.

Alanın toplanma alanı olmadığı ve dışarıdan tabela taşındığı iftirası

Şirket Ayrıca “Hiç bir zaman toplanma alanı fonksiyonuna sahip olmayan parselimize, dışarıdan getirilen toplanma alanı levhasını monte edilerek resim çektirmesinin ise kamuoyunda yanlış yönlendirme maksadı ile kasıtlı olarak yaptığı” suçlama ve iftirasında bulunmuştur.

turkiye.gov.tr. üzerinde tanımlanmış bu deprem toplanma alanı tanımını da biz mi koyduk? Bu yüzden toplanma alanı ve geçici barınma konusu en çok kamu kurumlarınca gözetilmeli, korunmalı, önemsenmelidir. Çünkü deprem toplanma alanları herhangi bir depremde diğer binalardan etkilenmeyecek açık alan niteliğinde olmalıdır. Bu nitelikte deprem toplanma alanları son örnekte olduğu gibi yapılaşmaya açıldığı için maalesef son derece yetersizdir.

“dışarıdan getirilen toplanma alanı levhasının monte edilerek resim çektirilmesinin, kamuoyunda yanlış yönlendirme maksadı ile kasıtlı olarak yapıldığı” açıklaması ise, en kısa zamanda yapacağımız suç duyurusuna konu olacak bir iftiradır.

Sonuç olarak gerek Derneğimiz ve gerekse Dernekle birlikte son imar planına itiraz eden binlerce Ataköy’lü, yeşil, yol ve donatı alanı olarak ortak kullanım alanları olan bu parselin yapılaşmaya açılmasına dair son imar planına itiraz ederek yasal haklarını kullanmıştır. Taşınmaz maliki şirket ise, basına yansıyan açıklamaları ile hem Derneğimizi hem de Ataköy’lüleri asılsız ithamlarla suçlamış, iftira niteliğinde açıklamalar yapmış ve bu şekilde kamuoyunu yanıltmaya yeltenmiştir.

Kamuoyunun dikkatine ve değerlendirmesine saygılarımızla sunarız.

ATAKÖY 1. KISIM KORUMA VE GÜZELLEŞTİRME DERNEĞİ

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yurt-haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.