Bağımsız Milletvekili Adayı Fehmi Öztürk süreci değerlendirdi
Bağımsız Milletvekili Adayı Fehmi Öztürk süreci değerlendirdi
14 Mayıs seçimlerinde İstanbul 3. Bölge'den Bağımsız Milletvekili Adayı olan Fehmi Öztürk, Damga'ya konuştu. Seçimlerde 20 bin oy alarak dikkatleri üzerine çeken Öztürk, liderlerin kuçaklaşması gerektiğini belirterek, “Allah bu milleti her zaman olumsuz siyaset yapanlardan kurtarsın” dedi. Halkın kavga istemediğini belirten Öztürk, her iki tarafın da ‘Canımı veririm ama oyumu vermem’ serzenişlerini dikkate alması gerektiğinin altını çizdi.
14 Mayıs seçimlerini değerlendiren İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Fehmi Öztürk, 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için liderlere seslendi. Türkiye’de bir devlet yönetimi bir de siyasiler olduğunu ve siyasilerin birbirlerine ithamlarda bulunarak 14 Mayıs seçim sürecini yönettiğini belirten Öztürk, “Seçimin sonucuna baktığında milletimiz ne sosyal ne de ulusal medyadaki yorumlara itibar etmedi. Ferasetli, duyarlı, ülkesini ve toplumun genel durumunu bilen bir sonuç ortaya koydu. Nasıl ki Kurtuluş Savaşı öncesi, Türkiye’nin gücünü kırmak ve içindeki etnik yapılarını ayrıştırmak için bir takım projeler vardı ve bir devlet adamı olan Ulu Önder Atatürk, devletin ve milletin iradesinin duracağı güçleri belirleyerek, yaptığı kongrelerle halk iradesini ve bileşenlerini bir araya getirdiyse, Cumhurbaşkanı adaylarının da bunu yapması gerekiyor” dedi.
14 Mayıs seçimlerini değerlendiren İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Fehmi Öztürk, 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili düşüncelerini paylaştı. Seçim sonuçlarının ardından gerginliğin hala sürdüğünü ifade eden Öztürk, özellikle Kılıçdaroğlu’nun uzlaşmacı bir yol izlemesi gerektiğine dikkat çekerek, “Sayın Kılıçdaroğlu artık Devlet Başkanı’na ve oturduğu makama saldırmayı bırakmalıdır. Artık diyecek ki; ‘Recep Tayyip Erdoğan, bir ülkenin bütünün cumhurbaşkanıdır. Biz de bu ülkenin ana muhalefetiyiz. Bileşenlerimizle birlikte yüzde 50’ye yakını temsil ediyoruz. Bu iradeyle diğer iradeyi barıştırıp, uzlaştırıp toplumun önüne siyasi irade ile çözümü koyma noktasında birleşmeliyiz’ demesi lazım” ifadeleriyle düşüncelerini paylaştı.
HALK ENTELLEKTÜEL DİLDEN ANLAMIYOR
Halkın iradesi vurgusunu öne çıkararak adaylığında yaklaşık 20 bin oy alan ve bölgede 88 bin civarında kayıp oy olduğunu hatırlatan Fehmi Öztürk, “Bu dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 151 tane bağımsız milletvekili adayı vardı ve bir tanesi parlamentoya giremedi. İktidarı ile muhalefeti ile her iki liderin de anlaması gereken şey, bu halk entelektüel dilden anlamıyor. Bu memleketin sokakları Anadolu Kültürü ile bezenmiş. Binaları ne kadar yükseltseniz de, insanları kibrit kutusu gibi yerlere koyup birbiriyle bağlarını koparsanız da, bu memleketin milli ve dini değerleri var ve birbirinden koparamazsınız. Halk tipi siyasetçinin amacı da işte bu iradeyi, bu düşünceyi meclise taşımak. Halkın iradesini temsil eden, taleplerine göre projeler üretenlerin siyasette kalıcı olacağına inanıyorum. Haramla kurulan bina içinde ikametgah barındırmaz. Tıpkı yanlış zihniyetlerin yaptığı binalar gibi gelecek olan ilk doğal afette yerle yeksan olur” diyerek konuşmalarını sürdürdü.
14 Mayıs seçimlerinde halkın cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği için farklı irade gösterdiğini, oy dağılımlarından da bunun görüldüğünü söyleyen Fehmi Öztürk, “Kayıp 88 bin oyun yanı sıra, şahsıma verilen yaklaşık 20 bin oy da bir irade değil midir? Peki bu neden sayılmıyor? Amaç halkın iradesi değil midir?” diyerek tepki gösterdi.
Ülkemiz siyasetçilerinin artık samimi olarak birbiriyle kucaklaşması gerektiğini vurgulayan Öztürk, milli ve manevi değerleri dünyaya örnek güçte ve nitelikte olan ülke vatandaşlarının “Türkiye güçlü bir ülke olsun” talebinden başka bir şey istemediğini, en kötü gününde bile adaletin mum olarak yandığı bir ülke olmasını istediğini ifade etti.
BİZİM EKRANIMIZ KAMUOYU
Bağımsız Milletvekilliği adaylığını döneminde birçok sivil toplum kuruluşu ve yerel basınla bir araya geldiğini, kimisinim canı gönülden destek verdiğini ancak bazılarının iki yüzlü davranarak, şahsi menfaat elde etme amacı ile her iki tarafa da göz kırptığını söyleyen Öztürk, “Çünkü her iki tarafın arkasında da kurum ve kuruluşların desteği var. Yurt dışı ilişkileri var. Ama bağımsız adayın halktan başka tutunacak hiçbir dalı da yok, başka bir amacı da yok. Peki halk için siyaset yaptığını söyleyenler, neden biz bağımsız adayların dediklerini, projelerini, çözüm önerilerini görmüyor, duymuyor. Halkın sesi biziz. Bizim çıkacak ekranlarımız yok. Bizim ekranımız kamuoyu” dedi.
YSK KİMSENİN BABASININ KURUMU DEĞİLDİR
Ülke genelinde toplamda 152 bağımsız milletvekili adayının 14 Mayıs’ta seçime girdiğini ve bağımsız adaylara ‘Haksızlık’ yapıldığı vurgusunu kamuoyuna duyurmak için Ankara’da bir araya gelerek Yüksek Seçim Kurulu önünde basın açıklaması yapmak istediklerini ancak YSK’nın buna izin verilmediği gibi, ‘YSK binası görünüyor’ diyerek kamuya açık alanda dahi aççıklama yapmalarına izin vermediğini belirten Fehmi Öztürk şunları şöyledi.
“Koruma ordusuyla YSK civarından uzaklaştırıldık. Ulus'ta kurucu meclis önünde basın açıklamasını gerçekleştirdik. Yüksek Seçim kurulu kimsenin babasının kurumu değildir. Millet iradesinin kurumudur. Bizde memleketimizin kurucu lideri Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e devletin kurumlarını işgal eden bu kişileri şikâyet ettik. O koltuklar onların değil bizimdir ve bizim gücümüzle oradalar. Biz o irade gücümüzü çektiğimiz zaman onlar gerçek niyetleri ile baş başa kalacaklar. Allah bu milleti her zaman olumsuz siyaset yapanlardan kurtarsın. Millet adına değil de kendi siyasi istikballeri adına mücadele edenler şunu bilsinler ki, bizler demokrasinin temel taşlarıyız. Devletin sahibi millettir.”
Konuşmasının sonunda bağımsız milletvekili adayı olma cesareti gösteren 151 milletvekili adayına selam gönderen Fehmi Öztürk, “Bizler hakkımızı hukuk içerisinde aramaya devam edeceğiz. Memleketimizin demokrasisi için nerede olmamız gerekiyorsa orada olacağız. Resmiyette belki adımız Milletvekili olarak yazmayacak ama bütün gönüllerde ‘Fahri Milletvekiliyiz’ Ne koruma polislerimiz var, ne de çakarlı araçlarımız ama inanın öyle olanlardan çok daha fazla itibarımız var.” diyerek, 14 Mayıs'ta istikrar için sandığa gidenlere teşekkür ederek, 28 Mayıs'ta da istikrarın sürmesi için herkesi sandığa giderek oy kullanma çağrısını yeniledi.
İSTİKRARIN SÜRMESİ İÇİN SANDIK ÇAĞRISI
Birileri görmesede, halk için siyaset yapanları ne kadar çamur atılırsa atılsın toplumun gördüğünü söyleyerek, Türkiye'de siyasetin tahterevallinin iki tarafında oturan çıkar grupları şeklinde göründüğünü dile getiren Fehmi Öztürk, “İşin sonunda hangi taraf ağır basarsa yük o tarafa verilecek. Bundan kurtulmanın tek yoluda barıştır. Türk milletine diyoruz ki barışana, iyi dil kullanana, sizlere istikbal vaat edip Türkiye'yi kaosa değil, kucaklaşmaya götürecek siyaset dilini kim kullanıyorsa 28 Mayıs’ta vatandaşlık görevini yerine getirsin ve oy kullanmaya koşa koşa gitsin” diyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı işaret etti.
Vatandaşların liderlerin yaptıklarını önemsediğini, takip de ettiğini belirten Fehmi Öztürk, “Şu unutulmamalıdır ki, halk devlet çizgisini takip ediyor. Dolayısı ile karşılıklı ithamlarla vatandaşın dizayn edilecek bir tarafı yok. Halkı dizayn etmeye çalışan siyasiler önce kendilerini dizayn etsinler. Camın arkasından halka bakıp, ne isteklerini, ne taleplerini, ne de beklentilerini görmüyorlar ya. İşte o da camları kirli olduğundan. Herkes önce kendi camını silsin, dışarıya öyle baksın. Yada camları kırıp, halkın içine insin” diyerek, Millet İttifakı Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’la kucaklaşmaya davet etti.
Fehmi Öztürk, her iki tarafında kamuoyunun, ‘Canımı veririm ama oyumu vermem’ serzenişlerini dikkate alması gerektiğinin altını çizdi.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.