Gazeteci Haliye Donmuş, Milletvekilliğine talip oldu
Gazeteci Haliye Donmuş, Milletvekilliğine talip oldu
GlobalKalem haber sitesinin genel yayın yönetmeni ve yazarı Haliye Donmuş, CHP'den İstanbul 3. bölge milletvekili aday adayı olduğunu açıkladı. Vekilleri ‘Mazbata milletvekili’ ve “Halkın vekili” şeklinde ikiye ayırdığını belirten Donmuş, “Belki arkadaşlarımızın bir kısmı bana kızacak ama mesele vekil olup mazbata almak değildir. Asıl mesele o mazbatayı aldıktan sonra vekili olduğun halkın içine girmektir” diye konuştu.
Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi ve Anadolu Üniversitesi Radyove Televizyon Programı eğitim bölümünden mezun, aynı zamanda Türk Halk Oyunları Antrenörü ve Eğitmeni olan Haliye Donmuş, CHP'den milletvekili aday adayı oldu.
Van doğumlu olan Donmuş, ilk orta ve lise eğitimini tamamladıktan sonra, eğitimine bir süre ara vermek zorunda kaldığını, ülkenin en kritik dönemlerinden sayılan Jitem’in kol gezdiği zamanlarda Vali Sekreterliği ve Kaymakam Sekreterliği yaptığını söyledi. 1998 yılında İstanbul’a gelerek, Kadir Has Üniversitesi’nde Gazetecilik eğitimi aldığını belirten Haliye Donmuş, aynı zamanda uzun süredir CHP’de siyaset ve Parti Okulu Eğitmenliği yaptığını belirtti.
Hem gazeteci hem de siyasetçi olarak tarafsız bir bakış açısı ile eksikliklerini de onarılacak yerlerini de çok iyi bildiğini belirten Donmuş, “Rahmetli babam koyu bir Ecevitçiydi. Ailemin Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilkelerine olan bağlılığı ve hayranlığı, bu ilkeleri hayata geçirme aşkı bende de tutkuya sebep oldu” diyerek, “Sosyal demokrasiye inanan ve buna yer veren bir partiyiz ancak zaman zamanlarda sosyal demokrasinin gereğini yerine getirmeyen bir partiyiz” diyerek öz eleştiride de bulundu.
HALKIN İÇİNDE VEKİL
Milletvekili aday adayı olma sürecini paylaşan Haliye Donmuş, öncelikle milletvekilliğini bir hizmet memuru olarak gördüğünü ifade ederek, “Ne yazık ki vekillik dönemi bizim ülkemizde Avrupa ülkelerinin aksine şa şalı geçiyor.” dedi.
Sık sık Avrupa ülkelerine gittiğini, parlementolarına katıldığını ve gördüklerinin özlemini Türkiye’de yaşatmayı hedeflediğini ifade eden Donmuş, “Ben Avrupadaki vekiller gibi bisikletimi TBMM’nin önüne park etmek istiyorum” ifadeleri ile vekilleri ‘Mazbata Milletvekili’ ve “Halkın Vekili” şeklinde ikiye ayırdığını belirterek düşüncelerini paylaştı.
“Belki arkadaşlarımızın bir kısmı bana kızacak ama mesele vekil olup mazbata almak değildir. Asıl mesele o mazbatayı aldıktan sonra vekili olduğun halkın içine girmektir. Ben her gün metrobüsteyim, otobüsteyim, simit evindeyim. Ekmeğimi her sabah mahalle bakkalımdan, sütümü Hüseyin amcadan, yumurtamı Elif teyzeden alıyorum. Vekil olduktan sonra da böyle yaşamak istiyor, örnek teşkil etmek istiyorum”
CHP’nin kurduğu ‘Çözüm Masası’nı çok değerli bulduğunu, aktif olarak da içinde yer aldığını belirten Haliye Donmuş, “Halk ne istiyor, neler bekliyor hepsini dinliyoruz, notlar alıyoruz. Üretim, tüketim, tarım, sağlık, eğitim gibi pek çok konudaki beklentileri, çözüm önerilerini harmanalaştırıyor, genel başkanımızın önüne koyuyoruz. Orada da görüyorum ki halkın beklentileri ve talepleri kendileri gibi olan insanlar”
SİYASETE GİRMEYE KORKUYORLAR
Günümüzde gençlerin, genç yeteneklerin, işinin ehli insanların ve hatta pek çok bilim insanının ‘Beni TBMM’ne alırlar mı ki?’ düşüncesi ile siyasete girmeyi bile denemediğini vurgulayan Donmuş, “Günümüzde birilerinin iki dudağı arasında olan temsiliyet hakkını elde etme şansına sahip olamayacağını bilen pek çok kişi siyaset yapmayı bile talep etmiyor. Neden diye sorduğumuzda ise ‘tanıdığım yok, mal varlığım yok’ diyor. Siyaset yapmanın, temsiliyet hakkı elde etmenin kriterleri arasında bile olmaması gereken şeyler ne yazık ki bir duvar gibi yüzümüze çarpıyor. Benim ne tanıdığım var ne de mal varlığım. Ama bana inanan, söylemlerim ve eylemlerimin bir olduğunu gören, parti okulunda eğitim verdiğim, eğitirken birlikte öğrendiğim çok kıymetli yol arkadaşlarım var.”
Genel Başkanları ve Cumhurbaşkanı adayları Kemal Kılıçdaroğlu’nun da çok mütevazi bir yaşam sürdürdüğünü ve gerek yaşam tarzı gerekse eylem ve söylemleriyle ortaya koyduğunu ifade eden Haliye Donmuş, “Özümsediğim ve önemsediğim halkın vekili olma şeklini gerçekleştirmek istiyorum” diyerek , “Vekil olduktan sonra, telefonuma bu gün baktığım gibi bakmıyorsam, bunun adını toplumdan ayrı kişiselleştirilmiş siyaset olarak değerlendiriyorum” dedi.
KADINLAR VE ÇOCUKLARLA İLGİLİ PROJELERİM VAR
Kadınların sorunlarının anlatmakla bitmeyeceğini, konuyla ilgili projeler yapmak ve onların sesi olmak istediğini söyleyen Haliye Donmuş, kadınların acılı bohçalarını açmak ve çare üretmek istediğini, bu düşüncelerini şimdilerde de hayata geçirdiğini ancak vekil olduğu taktirde hem çözüm pratiği hem de sistemleşmesi açısından daha faydalı olacağına inandığı söyleyerek, milletvekili olduğu taktirde ‘Çocuk komisyonu’ kuracağını belirtti.
Donmuş, “Farkında olmadan 5-6 yaşındaki çocuklardan o kadar çok şey öğreniyoruz ki. Dünyada çocuklar kadar merak eden, onlar kadar farklı bir pencereden bakarak tertemiz zihniyetle sorgulayan başka bir canlı türü yok. Çocuk Komisyonu kurup iki üç ayda bir onları aileleri ile birlikte kabul edip, kürsüde yer vermek, kendi sorunlarını kendilerinin anlatmasına olanak sağlamak, beklentilerini, daha da önemlisi bizden beklentilerini öğrenmek istiyorum. Şu proje demeyeceğim, çünkü onlarla birlikte projeler oluşturacağım. Dünyaya çocukların penceresinden bakmak istiyorum” dedi.
Doğayı birlikte paylaştığımız tüm canlıları bir bütün olarak gördüğünü belirten Donmuş, tüm canlıların öncelikle yaşaması ve yaşatılması gerektiğini söyleyerek, “Şiddetin ne adı var ne de tarifi. Her güne farklı bir şiddet haberiyle uyanıyoruz. Kadına, hayvana, yeşile şiddetin sonu yok ama olmalı. Hayvanlar bizim dilsiz canlarımızdır. Biz onların da sesi olmalıyız” diyerek devam etti.
MESLEĞİNİ YAPTIĞI İÇİN TUTSAK EDİLEN ARKADAŞLARIMIN DA SESİ OLMAK İSTİYORUM
Günlük hayatında soran, sorgulayan, halkın içinde onları dinleyen ve seslerinin duyuran bir Gazeteci olarak yaşamını sürdürdüğünü belirten Haliye Donmuş, “Hakaret olmadığı sürece, eleştiri haktır. Bazı meslektaşlarımız ne yazık ki uyduruk bir gerekçeyle tutuklanıyor, ceza evlerine atılıyor. Gazeteci olarak bile işimizi bazen bir yere kadar yapabiliyoruz. Bir yerde önünüz kesiliyor, tehditler ve tacizler başlıyor. Her şeyin sebebi bu kötü düzen ve yarattığı sistem. Kim olursa olsun düşüncesini ifade etti diye tutsak edilemez. Düşünceler özgürdür, engellenemez ve düşüncesini ifade etti diye özgürlüğünden olamaz. Tüm bunlarla birlikte, medyadaki arkadaşlarımın da sesi olmak istiyorum. Mesleği, sormak, soruşturmak ve gerçeği kamuoyuna yansıtmak olan hiç kimse tutsak edilemez. Herkes herkesle aynı düşünmek zorunda değil. Bu gün içinde bulunduğum oluşumunda dahi yanlışlar varsa bunlar söylenmeliki düzeltilebilsin. Yanlışların üstünü örtüp, halının altına süpürmek halının kabarmasına neden olur ve arkadan gelen kişi, o kabarıklığa takılır ve düşer. Ben tüm söylemlerini hayata geçirerek örnek olmak istiyorum.”
GAZETECİ POPÜLİST DEĞİLDİR
Bir gazeteci olarak da ülkemizde ‘Popülizm’ sorunu yaşandığını ve bunun da canını acıttığını ifade eden Donmuş, “Kim o gazeteci? Tanımıyorum o gazeteciyi? gibi söylemler benim canımı acıtıyor. Gazeteci zaten popülist olmaz. Gazeteci halkın içerisindedir. Halka ayna tutandır. Gerçekleri ortaya serendir. Vicdanıyla kalemini oynatandır. Bu kadar emeği, mücadeleyi görmezden gelip, sırf bir tv programına çıkıp bir iki kelime ile gazeteci olunmaz. Popülist gazetecilik buysa biz gazeteci değiliz” dedi.
Aynı zaman da ‘Yaşam Koçu’ olarak da çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Donmuş, ‘Bilinçli farkındalık’ eğitimleri ile kadınlara gönüllü danışmanlık hizmeti verdiğini, kendisini eve kapatan, sosyal hayattan uzak duran, şiddete uğramış ya da okulunda başarısız olan lise öğrencilerine giderek önce sorunu tespit ettiğini, sonra da çözüm için çalıştığını söyledi.
Haliye Donmuş, “Bazen su akar ve neden bilinmez bir yerde tıkanır. Bir de bakarsın ki ufacık bir çöp düşmüş ve suyun akışını kesmiştir, tıkamıştır. İşte ben o çöpü kaldırıp suyun akmasına yardımcı oluyorum. Bu da beni mutlu ediyor” diyerek, son dönemlerde depremzede kadınlarla ilişkileri olduğunu, korkudan dışarıya dahi çıkamamış kadınlara deprem gerçekliliğini anlattığını, bunu da çok iyi yaptığına inandığını belirterek, sonrasında kendisine yapılan geri dönüşlerde bunu çok net gördüğünü ifade etti.
BEYİNLER YARIŞSIN
TBMM’de de yarışılması, tartışılması gereken şeyin bilgi, beceri ve projeler olduğunu vurgulayan Donmuş, “Hiç kimse sırf kadın olduğu için, yahut onun kızı, bunun karısı, şunun arkadaşı ya da popüler biri olduğu için mecliste yer almamalı. Kadın biblo değildir. 2015’te aday adaylı sürecim olmuştu. O dönemde de söylemiştim. Bana kadın oldum için oy vermesinler. Ne münasebet. Biblomuyum ben. Vitrine mi koyacaklar beni. Kadınım ben. Bana bakanlar, meclise girecek yeteneğim, bilgim, birikimim var mı? Her şeyden önce iyi bir vicdana sahip miyim? Haklıyı haksızı ayırt edebiliyor muyum? Haksızlık karşısında durabiliyor muyum? Yarın öbür gün meclise bir önerge geldiğinde gerçekten vicdanımla hareket eder miyim? ona baksın” ifadeleriyle, vekillik listesinde yer verilenlere kendisinin de bu şekilde bakacağını söyleyerek şöyle devam etti.
LİSTELER AÇIKLANDIĞINDA KEŞKE… DEMEMEK İÇİN
“Ayın 9’un da listeler açıklanacak. Bu listeleri gördüğümde bir şey canımı çok acıtır, bir şey çok sevindirir. Hiç emeği olmayan, ahbap çavuş ilişkisi ile listede yer almış, topluma faydası olmayan üstten isimleri görürsem çok üzülürüm ve bu benim canımı acıtır. Bu şekilde bir seçilmişliği de ne başarı sayarım ne de kişinin kendi hikayesi olarak hanesine yazarım. Bu zaten sadece benim değil, benim gibi binlerce üyemizin düşüncesi. Kendimle ilgili de bana bu yollar tıkalı, bu yol benim yolum değil der kenara çekilirim. Ancak öyle isimler görürüm ki, ‘Evet bu arkadaşım bilgisi, becerisi, donanımı ve vicdanı ile benden daha iyi yapar. Çok iyi olmuş. Olması gereken de buydu; diyerek daha da şevkle çalışmaya devam ederim. Bizim ülke olarak zaten derdimiz büyük. İktidar olmak, mevcut hükümeti ve zihniyeti değiştirmek istiyoruz. Bizler artık yenilik istiyoruz”
Referandum sürecinde yurt dışında siyasi propagandanın yasaklı olduğu dönemde, tek başına yurt dışına giderek pek çok Avrupa ülkesini gezdiğini, CHP üyesi bir gazeteci olarak da çılışmalar yaptığını, Cumartesi Anneleri’ni elinden geldiğince desteklediğini, Kadına Şiddete Hayır Platformu’nda aktif olduğunu söyleyen Donmuş, 2012’de Perihan Sarı’nın projesi olarak kurulan ‘Parti Okulu’nu çok önemsediğini, temel siyasi eğitimlerine eğitmen olarak katıldığını, seçimlerde sandık güvenliği, sokak örgütlenmesi ve gerekli bilgileri üyelerle paylaştıklarını belirtti.
YELPAZEMİZİN RENGİ GÖKKUŞAĞI
Van doğumlu olan ve 20’li yaşlarının sonuna kadar Van’da yaşadığını belirten Haliye Donmuş, mezhepçi yahut ırkçı söylemlerinin aksine Kürt olduğunu ve Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nun da kürtlerle ilgili çok güzel söylemlerde bulunduğunun altını çizerek, “Bu ülkede Türkler, Kürtler, Rumlar, Ermeniler varsa, bu büyük bir zenginliktir. Deprem bölgesinde bir kadın ‘Açım’ diyor. Kadının ne dediğini anlamıyorlar. Çünkü Kürtçe bilen yok. Milyonlarca kürt varsa bu ülkede aynı dilden konuşabilirsek anlaşır, birbirimizi anlayabiliriz. Çok iyi kürtçe bilen biri olarak da, partime ve Cumhurbaşkanım Kemal Kılıçdaroğlu’na kakı sunmak istiyorum. Kürt’te, Türk’te, Ermeni’de, Rum’da aynı haklara sahiptir. Sen beyazı çok seviyorsun diye ben sevmek zorunda değilim. Ben de siyahı seviyorumdur. Bir arada olursak grinin en güzel tonlarını yapabiliriz. Başka renkler katarsak bambaşka renkler çıkarabiliriz. Benim felsefemde din, dil, ırk, renk, memleket ayrımı yoktur. İyi ve kötü ayrımı vardır. Bütün insanları kucaklamak vardır. Bir yelpaze açalım ve rengarenk olsun. Ben diyorum ki, bizim yelpazemizin rengi gökkuşağı” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.