İmpland ve Diş Eti Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Özkahraman; Sağlığın ticarileşmesine karşıyım!

DÜNYA 29.06.2024 - 09:22, Güncelleme: 29.06.2024 - 09:30
 

İmpland ve Diş Eti Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Özkahraman; Sağlığın ticarileşmesine karşıyım!

Siyasi yönüyle tanıdığımız CHP’li İmplant ve Diş Eti Hastalıkları Uzmanı Diş Hekimi Hüseyin Özkahraman, implantla ilgili bilinmeyenleri, sadece estetik amaçlı kullanıldığı sanılan botoksu ve doktor doktor gezerek baş, boyun ve kulak ağrılarına çözüm bulamayan, toplumda çokta bilinmeyen çene sıkma hastalığı olarak tanımlanan Bruksizm’i anlattı. Son dönemde ülkemizde oldukça revaçta olan Sağlık Turizmi’nden de bahseden Özkahraman, işini layıkı ile yapan meslektaşlarını tenzih ederek, ”Eğitimini tamamlamayan, uzmanlığını almayan, bir iki kursa giden herkes sağlıkla ilgili bir şey yapabiliyor. Bırakın uzmanlık alanını, mesleği dahi olmasa parası olan biri klinik kurup, hekimleri de asgari ücretle çalıştırıp bir merkez kurabiliyor. Ne yazık ki Sağlık Bakanlığı bu konuda ciddi bir denetim yapmıyor” dedi.
Kendini bildi bileli sol, sosyalist ve devrimci çizgide bir hayat süren, Bakırköy Halk Evleri başkanlığının kurulmasından başlayarak, bir çok il ve ilçede halk evlerinin kurulmasına öncülük eden, CHP’de ilçe başkanlığı, belediye ve milletvekili adaylığı gibi en çokta siyasi yönüyle tanıdığımız CHP’li İmplant ve Diş Eti Hastalıkları Uzmanı Diş Hekimi Hüseyin Özkahraman'la, asıl mesleği olan Diş Hekimliği üzerine konuştuk. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi mezunu olan Özkahraman, mezuniyeti sonrası 12 Eylül'ü de kapsayan öğrencilik yıllarını geçirdiği Bakırköy’de Uzmanlar Polikliniği’nde çalışma hayatına başladığını, mezuniyet sonrası o dönem yine Bakırköy’e bağlı olan Yenibosna’da çalıştığını söyledi.  Devamında ise askerlik görevi için gittiği Mardin Jandarma Tugay Komutanlığı’nda 12 Eylül’e bağlı olarak 10 gün revirde bekletildiğini söyleyen Özkahraman, genelkurmay talimatı ile yedek subay olarak tamamladığı askerliği boyunca hastane ve klinik cerrahi tecrübeleriyle birlikte diş hekimliği yaptığını, yaklaşık 2 yılını geçirdiği Mardin’in köylerine de sünnet yapmak için çok kez gittiğini anlattı. Mardin’i çok sevdiğini, Mardinlilerin de kendisini kucakladığını, uzun bir sürede bölgenin takip edilen yayın organı Vuslat Dergisi’nin sağlık köşesinde makaleler yazdığını söyleyen Hüseyin Özkahraman, kendisi gibi bürokrat, akademisyen ve hekim olan ağabeyi Op. Dr. Beyzade Özkahraman’ın o dönem Bahçelievler Yaşam Hastanesi’ni kurması ve diş ünitesini açmak için de kendisine ihtiyaçları olduğunu belirterek İstanbul’a dönüş sürecini anlattı.  “Milli Savunma orduda kalmamı istediler ama diş ünitesini açmak için abilerimin bana ihtiyacı vardı. Yeni tedavi yöntemleri Mardinlilerin çok bildiği bir şey değildi ve beni ciddi anlamda kucakladılar. Belkide hastane olayımız olmamış olsaydı Mardin’de kalırdım. 1988’de Mardin’den geldim ve ta ki 2014 yılında kapanana kadar Yaşam Hastanesi’nde çalıştım. 1998 yılında da yakın bir arkadaşımla birlikte hastane dışında bir muayenehane açtım. Hastaneye gitmedim günlerde hasta kabul ediyordum.  2014’den itibaren de Bahçelievler’de bulunduğum muayenehanemde çalıştım. Dediğim gibi okuldan mezun olur olmaz çalışma hayatına atıldım. Öğrencilik yıllarımda kliniklerde çalıştığım içinde ciddi deneyim ve tecrübe kazandım. Hastanelerde cerrahi asistanlık yaptım. Röntgen ve laboratuvar teknisyenliği yaptım. Yaşam Hastanesi’nde abimle birlikte çok yoğun bir şekilde çalıştık. Tüm bunları yaparken bir taraftan da da mesleki eğitim hayatıma kesintisiz devam ettim. Diğer taraftan da ülkenin içinde bulunduğu durumdan ötürü siyasete devam ettim.  TÜRKİYE’DE İMPLANTI UYGULAYAN İLK HEKİMLERDEN BİRİYİM Bizler fakülteden mezun olarken pratisyen hekim olarak hayata atılıyoruz. Mezun olduğum yıllarda Türkiye’de çok fazla diş hekimi olmadığı yoğun ihtiyaç vardı ve bende çok yoğun çalıştım. Zaman zaman halk günleri yapar ücretsiz muayene ederdim. Çocukluğum, gençliğim ve öğrenciliğim hep Büyük Bakırköy sınırları içinde geçtiği için de yöre halkını çok iyi tanıyordum. O dönem evli de değildim ve onlarla büyüdüm diyebilirim. Hastane, klinik, muayenehane derken tüm hayatım 150 metrekarelik bir alanda geçti. Sadece Cumartesi günleri yarım gün tatil yapıyordum. Mesleki olarak nerede ne eksiklik görürsem parasına bakmadan gidip kurslara katıldım. Defalarca kez yurt dışındaki kongrelere, bilimsel toplantılara katıldım. Hastane işletmeciliği yaptığımız dönemde bunun akademik eğitimini de almam gerekir diye düşündüm. İstanbul Üniversitesi'nde hastane işletmeciliği konusunda master yaptım. Devamında siyasetle ilgilendiğim için siyaset bilimi doktorası, devamında davranış bilimleri doktora yaptım. Kendi mesleğimde de İmplant alanında çalışmaya başladım. Türkiye’de implantı uygulayan ilk hekimlerden biriyim. Binlerce firmanın implantını kullandım, binlerce hastaya uyguladım. İmplant uygulamasına ilk defa 1992 yılında başladım. 98‘den sonrada yoğun olarak devam ettim. Başta gittiğim kurslarda, bilimsel toplantılarda öğrendim ama günün birinde uzmanlık dalı olacağını ön gördüğümden implant, diş eti hastalıklar ve lazerle ilgili Almanya'da Aheen Üniversitesi Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesinde Lazer masteri, Lüksemburg Üniversitesinde de implant ve diş eti hastalıklarıyla ilgili uzmanlık eğitimi aldım. Şimdi ağırlıklı olarak kliniğimde estetik çalışmalar yapıyorum ama ağırlıklı olarak implant yapıyorum İmplant başlı başına çok boyutlu bir şey. İmplantla berber hastanın eksik dişleri için sabit yada hareketli dişler yapmanız gerekiyor. İMPLANT KONUSUNDAKİ BİLGİLER KULAKTAN DOLMA  İnsanların implant konusunda çok fazla bilgileri yok ve olan bilgileri de kulaktan dolma bilgiler. İmplant, ekmek, dikmek anlamında kullanılıyor. Sadece diş değil, tıbbın her alanında implant kullanılıyor. Gözde, kalp damar da, ortopedik cerrahide kullanılıyor ama mental olanlar sadece ağız, çene ve dişte kullanılan implantlardır. Ağırlıklı olarak önceleri değişik materyallerden yapılmış, kimi zaman paslanmaz çelik, kimi zaman kobalt kullanılmış ama son yıllarda en gözde olan titanyum yahut zirkonyum implantlardır.      İmplant  çene kemiği içerisinde suni kök görevini görür. Hastada eksik dişi gidermek için suni kökü yaratılır ve sabit ya da hareketli protezle üst aparatları kullanarak tamamlamış oluyor. İmplant  ağırlıklı olarak titanyumdan yapılır ana malzemesi de titanyumdur. Doğada bulunan bir malzemedir. Yıllar içinde yapılan bilimsel çalışmalarda da insan dokusuna en uyumlu malzemedir. Ağız ve doku içerisinde herhangi bir korozyona uğramayan, herhangi bir alerjik reaksiyona sebebiyet vermeyen bir maddedir. Özellikle dental implantlarda çok önemlidir. İmplantın hemen hemen hepsinin ham maddesi titanyumdan yapılan bir malzeme ama önemli olan bunu işlemektir. Yüzeyinin prozlandırılması lazım. Altın gibi 24 ayarıda var, 14 ayarıda. Fiyatının değişiklik göstermesi de tamda bu yüzdendir yani kalitesinden. Kullandığınız araç gibi düşünürsek, Mercedes de otomobildir, Renault’da. Birinde bilgi, birikim, kullanılan malzemelerin sağlamlığı, uzun yıllar denenmiş olması gibi ayrıcalıklar vardır. implantda böyledir.  PEKİ HERKES İMPLANT YAPABİLİR Mİ? İlk etapta evet. Kemik gelişimini tamamlamış 18 yaşını doldurmuş  herkese yapılabilir. Ancak hasta diye değerlendirdiğimiz kronik alkolik diye tabi ettiğimiz kişilere, kontrol edilemeyen şeker hastalarına uygulamak bana göre sakıncalı. Kanser hastalarında onkoloji tedavisinin bitmiş olması gerekiyor. Ciddi kanaması olan hastalarda uygulanmaması gerekiyor. Yani kişinin bir sağlık problemi yoksa rahatlıkla implant uygulanabilir.  Yaş sınırı yok ama bir implantın başarılı olmasının önünde 3 önemli faktör vardır.  1- İmplantın kalitesi.  İmplant uzmanı olduğum için implantın kalitesinin çok önemli olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İmplantın kalitesi de ne kadar titanyum ağırlıklı, rüştünü ne kadar ispat etmiş, piyasada ne kadar süredir kullanılıyor, kaç hastada kullanılmış gibi kriterlerle bellidir. İsviçre ve Almanya dahil Türkiye’de de çok kaliteli implantlar üretiliyor. Ben 70 yıldır üretilen, milyonlarca insana uygulanmış, yapıla yapıla test edilip rapor edilmiş, kalitesi ispat edilmiş bir marka kullanıyorum. Almanya, Brezilya ve İsviçre’de fabrikası olan bir marka ve bu işi yapan tüm meslektaşlarım bilir. 2- Kemiğin kalitesi.  Kemiğin kalitesi de, en basit örneğiyle betona da çivi çakarsınız, brikete de. Betona çakılan çivi zor çakılır, zor çıkar ama briket öyle değildir.  3- İmplantı uygulayan hekimin ehil olması.  NE YAZIK Kİ SAĞLIK TİCARİLEŞTİ Türkiye de ne yazık ki önüne gelen herkes implant yapıyor. İşini layıkı ile yapan meslektaşlarımı tenzih ediyorum ancak uzmanlığını almayan, bir iki kursa giden herkes kalitesi de belli olmayan implant işini yapabiliyor. Bu konuda ne yazık ki Sağlık Bakanlığı da ciddi bir denetim yapmıyor. Ülkemizde özellikle son dönemde Sağlık Turizmi diye bir sektör oluştu. Yurt dışından bir sürü hasta geliyor yapıyor gidiyorlar. Bu arada o kadar çok diş hekimliği fakültesi açıldı ki mantar gibi her yerde klinikler var. Hekim dahi olmayan, hatta farklı bir meslek sahibi olan biri sırf parası var diye klinik kurup, asgari ücretle hekim çalıştırarak yurt dışından müşteri kabulü yapıyor. Bu bizim ülke olarak da prestijimize aykırı. Çok güzel işler yapan var elbette ama İstanbul, Antalya, Fethiye, Muğla gibi bir çok il ve ilçede önüne gelenin klinik açtığını ve yurt dışı müşteri kabul ettiğini görüyoruz. Oysa yurt dışında sağlık turizmi adı atında mağdur olan insanların kurduğu dernekler var. Dışarıda bir tepki oluştu.  Türkiyede pratik hekimlik mesleği belki çok ileri seviyeye geldi ama bu tip uygulamalarda Türkiyenin prestijini sarsıyor. Diş Hekimleri Odaları baş edemez durumda. Bu çoğalmaya başladı ve meslektaşlarım adına utanıyorum. Tıp, diş hekimliği, eczacılık gibi direk insan sağlığıyla ilgili daha pek çok saygın meslek var ve sağlık konusu ne yazık ki ticarileşti. Hekim reklam veremez. Ama sağlık ticarileştiği için, daha çok reklam yapılıyor daha çok para kazanıyorlar. Bu doğru değil.  implantı uygulayan hekimin ehil olması çok önemlidir. İmplant öncesi ve sonrasını hastaya anlatmalıdır. İmplantı uyguladıktan sonra ağız bakımı da son derece önemlidir. Temiz tutmak gerekir. Hekim, implantı çevre dokulara zarar vermeden en az travma ile yapmak için çaba harcar, üzerine yapılacak protezide dokulara zarar vermeden uygun bir şekilde hazırlar. Yani implant alt yapıdır ve buna uygun sabit yada hareketli bir de üst yapısı vardır.  Hekimin de, implantla eksik dişi tamamlarken hastanın çiğneme fonksiyonunu sağlıklı hale getirmek, estetik ihtiyacını karşılamak, yetmedi hastanın konuşma problemini de ortadan kaldırmak gibi görev ve sorumlulukları vardır. Dişlerin kişinin estetiğini, konuşmasını ve çiğnemesini sağlamak gibi üç önemli görevi vardır. Bunların üçünün bir arada olması lazım. Üçü bir arada olursa başarılı olur. Sadece estetik yapar, fonksiyonel olarak yapmazsanız, hasta dişlerini kullanamaz ve mutlu olamaz, sürekli de problem yaşar.  İmplant kemik içine konuşan vidalardır ve bunun birde üst yapısı vardır. Hareketli veya sabit protez yani kron köprü yaparak da hastanın fonksiyon ve estetiğini sağlayabiliyorsunuz. Özellikle sabit protezlerde iki tip çalışma vardır. Bir metal porselen, bir de zirkon seramik. Ağırlıklı olarak metal seramikli çalışmalar yapardık. İçi metal dışı porselendir.  HEKİMLİK DOĞAYI TAKLİT ETMEKTİR Hekimlik mesleği doğayı taklit etmektir. Hastalık da doğadadır, tedavisi de doğada vardır. Hekim olarak aldığımız bilimsel eğitimlerle doğayı taklit ediyoruz. İmplant  olayında mühendislik var, hekimlik var, estetik var, meteoroloji, metal, taş, kozmetik gibi birçok etken var.  Örneğin ‘Metal Porselen’ kobalt ve kromun metal bir alaşımıdır. Ağız için üretilmiş özellikle hormon metalleri çok daha fazla tutulur. Yüksek fırınlama teknolojisi ile porselen tozları hamur haline getirilir, metalin üzerine işlenir, yüksek fırınlarda sertleşir ve ağza uygun hale getirilir.  ‘Zirkonyum Seramik’ de, doğadan çıkan bir taş olan zirkonyumun metal porselen gibi ancak kimyasala bulaşmıştır. Anavatanı Avusturalya ve Güney Afrikadır. Altın kadar pahalı bir taştır. Sanayi ürünü olarak tozları elde ediliyor ve yüksek derece fırınlarda zirkon bloklar haline getiriliyor. Özel makinalarla bilgisayar ortamında taranarak diş halinde şekillendiriliyor. Ana yapısı beyazdır. Üzerine porselen seramiklerde kaplanarak hastanın vücuduna uygun renk skalasında seramikle hastaya uygulanan doku dostu bir maddedir. Diş etlerinde alerjik bir problem oluşturmaz. Diş eti etrafında bir bakteri plağı oluşturmuyor. Diş rengi gibi beyaz olduğu için de piyasada tercih edilen bir üründür. Kolay kolay renk değişimi ve kırılma olmaz. Estetiktir. Zirkonyumun da elbet ucu ve pahalı elde edilenleri var. Dediğim gibi, dirence karşı kuvvetli olması önemlidir.  SADECE DİŞİNE DEĞİL, PROFİLİNE UYGUN ÇALIŞMA YAPMAK LAZIM Hasta gelince sadece dişlerine değil, tüm yüz yapısına da bakarak profiline uygun bir çalışma yapmak gerekiyor. Hastanın dudak yapısına, burun ve göz ilişkisine bakmak lazım. Bir cetvelle ölçecek olursak, kişinin kaş arası alnı ile, burun ucu çene ucu mesafesi eşittir. Yapılan işlemde bu ölçüyü kaçırırsanız hastanın çiğneme problemi oluşur, çene ekleminde problem olur, estetikte sağlanmamış olur ve hastada yaşlı bir görünüm oluşur.  PEKİ BURKSİZİM NEDİR? BOTOKS’UN BRUKSİZME ETKİSİ NEDİR? Son yıllarda insanların farkında olmadan gece uyurken dişlerini sıktığını, yani buna tıp dilinde Bruksizm hastası olduğunu, bugüne kadar bilimsel olarak rapor edilmiş toplumun yüzde 10’unun gece uyurken dişlerini sıktığını, belkide bu sayının çok daha fazla olduğunu ancak rapor edilenler üzerinden bu sayıyı baz aldıklarını söyleyen Dr. Hüseyin Özkahraman, meslek yaşamında 10 hastasının 6’sında Bruksizm ile karşılaştığını anlatarak konuyla ilgili bilgi verdi.  Hastalar genelde farkında olmuyor ve uyurken dişini sıktığını söylediğim zaman hayır diyerek tepki veriyor. Örnek olarak taşı taşa sürsen bile aşınır.   Tıpkı bunun gibi dişlere özellikle çiğneme anında baktığında öncelikle ön ve arka dişlerde tibörküllerinin düz hale geldiğini görürüz. Halbuki geceleri diş sıkıyor. Yada hastanın yüzüne bakınca vücuda oranla şişman olduğunu görüyorum. Masseter yani çene kası yüz ifadesini de etkiliyor. Çok çiğneme ile gelişiyor ve zamanla erkeksi bir görünüm alıyor.  Bir insan normal çiğnemede çenesine 40-45 kilogram bir yük uygular. Ama diş sıkması olan insanlarda bu olay 3-4 katına çıkabiliyor. Yani bu ağırlıkta bir sıkmaya ne diş, ne dişeti dayanmaz. Hasta sabah kalkıyor, sırtı ağrıyor, kulağı ağrıyor, kulak burun boğaza gidiyor, doktor doktor geziyor ama bir sonuç elde edemiyor. Tabi kulağına bakıyor, beyin tomografisi çekiliyor bir şeyin yok deniliyor. Bu sırada aslında hasta bir sürü de radyasyon alıyor. Doktor arkadaşlar da ‘sen git bir de diş hekimine görün, belkide geceleri diş sıkıyorsun’ demiyor.  Çünkü bilmiyor, bakmıyor.  Oysa ki bir diş hekimine gelse ve anlayan bir göz baksa hastanın dişini sıkıp sıkmadığını anlar. Çenemizde temporalis, masseter adı verilen kaslar vardır. Dişlerimizi sıkınca yumru gibi bir şey oluşur. İşte burada Bruksizm yani botoks yapıyoruz. Hasta ilk duyduğunda tepki gösteriyor. Evet botoks günümüzde en çok estetik amaçla ön plana çıkan bir uygulama ancak botoks br çok tedavide kullanılır.  BOTOKS BİR ÇOK TEDAVİDE KULLANILIYOR Botulinum toksin, Clostridium botulinum denilen bir bakteriden elde edilir. Halk arasında sanıldığı gibi yılan zehirinden falan elde edilmez. Botoks ilk defa gözde şaşılık tedavisinde kullanılan bir uygulamadır. Nöroloji ve göz hastalıkları uzmanları şaşılık tedavisi için uygulandığında iyi geldiğini görüyor. Büyüklerde de uyguluyorlar ve bakıyorlar ki kaz ayaklarını da gideriyor. Böylece estetik olarak ilk kez kaz ayaklarında kullanılmaya başlıyor. Kalıcılık süresinin de deneme yöntemi ile 4 ile 6 ay arası olduğu belirleniyor.  Bruksizm de kullanılması da şöyle gelişiyor. Bruksizmden dolayı yüzünün şeklini beğenmeyen kadınlar yanaklarının çene kısmında meydana gelen kasları ameliyatla aldırıyor. Bruksizm sorunu olan kişilerin çenesi çok çalıştığı için de zamanla kaslanıyor. Botoks uygulamasının başlamasıyla birlikte bakılıyor ki çalışmayan kas inceliyor. Kas hareketini durdurup felç ettiğin anda kaslar zayıflıyor. Botoksun Bruksizm de kullanılması da buradan geliyor.  Botoks günümüzde koltuk altı, avuç içi terlemesinde, zayıflama için mide botoksu şeklinde de uygulanıyor. Bu alanda ihtisasını tamamlamış, masseter kaslara botoksu çok uygulayan bir hekimim. 
Siyasi yönüyle tanıdığımız CHP’li İmplant ve Diş Eti Hastalıkları Uzmanı Diş Hekimi Hüseyin Özkahraman, implantla ilgili bilinmeyenleri, sadece estetik amaçlı kullanıldığı sanılan botoksu ve doktor doktor gezerek baş, boyun ve kulak ağrılarına çözüm bulamayan, toplumda çokta bilinmeyen çene sıkma hastalığı olarak tanımlanan Bruksizm’i anlattı. Son dönemde ülkemizde oldukça revaçta olan Sağlık Turizmi’nden de bahseden Özkahraman, işini layıkı ile yapan meslektaşlarını tenzih ederek, ”Eğitimini tamamlamayan, uzmanlığını almayan, bir iki kursa giden herkes sağlıkla ilgili bir şey yapabiliyor. Bırakın uzmanlık alanını, mesleği dahi olmasa parası olan biri klinik kurup, hekimleri de asgari ücretle çalıştırıp bir merkez kurabiliyor. Ne yazık ki Sağlık Bakanlığı bu konuda ciddi bir denetim yapmıyor” dedi.

Kendini bildi bileli sol, sosyalist ve devrimci çizgide bir hayat süren, Bakırköy Halk Evleri başkanlığının kurulmasından başlayarak, bir çok il ve ilçede halk evlerinin kurulmasına öncülük eden, CHP’de ilçe başkanlığı, belediye ve milletvekili adaylığı gibi en çokta siyasi yönüyle tanıdığımız CHP’li İmplant ve Diş Eti Hastalıkları Uzmanı Diş Hekimi Hüseyin Özkahraman'la, asıl mesleği olan Diş Hekimliği üzerine konuştuk. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi mezunu olan Özkahraman, mezuniyeti sonrası 12 Eylül'ü de kapsayan öğrencilik yıllarını geçirdiği Bakırköy’de Uzmanlar Polikliniği’nde çalışma hayatına başladığını, mezuniyet sonrası o dönem yine Bakırköy’e bağlı olan Yenibosna’da çalıştığını söyledi. 

Devamında ise askerlik görevi için gittiği Mardin Jandarma Tugay Komutanlığı’nda 12 Eylül’e bağlı olarak 10 gün revirde bekletildiğini söyleyen Özkahraman, genelkurmay talimatı ile yedek subay olarak tamamladığı askerliği boyunca hastane ve klinik cerrahi tecrübeleriyle birlikte diş hekimliği yaptığını, yaklaşık 2 yılını geçirdiği Mardin’in köylerine de sünnet yapmak için çok kez gittiğini anlattı. Mardin’i çok sevdiğini, Mardinlilerin de kendisini kucakladığını, uzun bir sürede bölgenin takip edilen yayın organı Vuslat Dergisi’nin sağlık köşesinde makaleler yazdığını söyleyen Hüseyin Özkahraman, kendisi gibi bürokrat, akademisyen ve hekim olan ağabeyi Op. Dr. Beyzade Özkahraman’ın o dönem Bahçelievler Yaşam Hastanesi’ni kurması ve diş ünitesini açmak için de kendisine ihtiyaçları olduğunu belirterek İstanbul’a dönüş sürecini anlattı. 

“Milli Savunma orduda kalmamı istediler ama diş ünitesini açmak için abilerimin bana ihtiyacı vardı. Yeni tedavi yöntemleri Mardinlilerin çok bildiği bir şey değildi ve beni ciddi anlamda kucakladılar. Belkide hastane olayımız olmamış olsaydı Mardin’de kalırdım. 1988’de Mardin’den geldim ve ta ki 2014 yılında kapanana kadar Yaşam Hastanesi’nde çalıştım. 1998 yılında da yakın bir arkadaşımla birlikte hastane dışında bir muayenehane açtım. Hastaneye gitmedim günlerde hasta kabul ediyordum. 

2014’den itibaren de Bahçelievler’de bulunduğum muayenehanemde çalıştım. Dediğim gibi okuldan mezun olur olmaz çalışma hayatına atıldım. Öğrencilik yıllarımda kliniklerde çalıştığım içinde ciddi deneyim ve tecrübe kazandım. Hastanelerde cerrahi asistanlık yaptım. Röntgen ve laboratuvar teknisyenliği yaptım. Yaşam Hastanesi’nde abimle birlikte çok yoğun bir şekilde çalıştık. Tüm bunları yaparken bir taraftan da da mesleki eğitim hayatıma kesintisiz devam ettim. Diğer taraftan da ülkenin içinde bulunduğu durumdan ötürü siyasete devam ettim. 

TÜRKİYE’DE İMPLANTI UYGULAYAN İLK HEKİMLERDEN BİRİYİM

Bizler fakülteden mezun olarken pratisyen hekim olarak hayata atılıyoruz. Mezun olduğum yıllarda Türkiye’de çok fazla diş hekimi olmadığı yoğun ihtiyaç vardı ve bende çok yoğun çalıştım. Zaman zaman halk günleri yapar ücretsiz muayene ederdim. Çocukluğum, gençliğim ve öğrenciliğim hep Büyük Bakırköy sınırları içinde geçtiği için de yöre halkını çok iyi tanıyordum. O dönem evli de değildim ve onlarla büyüdüm diyebilirim. Hastane, klinik, muayenehane derken tüm hayatım 150 metrekarelik bir alanda geçti. Sadece Cumartesi günleri yarım gün tatil yapıyordum. Mesleki olarak nerede ne eksiklik görürsem parasına bakmadan gidip kurslara katıldım. Defalarca kez yurt dışındaki kongrelere, bilimsel toplantılara katıldım. Hastane işletmeciliği yaptığımız dönemde bunun akademik eğitimini de almam gerekir diye düşündüm. İstanbul Üniversitesi'nde hastane işletmeciliği konusunda master yaptım. Devamında siyasetle ilgilendiğim için siyaset bilimi doktorası, devamında davranış bilimleri doktora yaptım. Kendi mesleğimde de İmplant alanında çalışmaya başladım. Türkiye’de implantı uygulayan ilk hekimlerden biriyim. Binlerce firmanın implantını kullandım, binlerce hastaya uyguladım. İmplant uygulamasına ilk defa 1992 yılında başladım. 98‘den sonrada yoğun olarak devam ettim. Başta gittiğim kurslarda, bilimsel toplantılarda öğrendim ama günün birinde uzmanlık dalı olacağını ön gördüğümden implant, diş eti hastalıklar ve lazerle ilgili Almanya'da Aheen Üniversitesi Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesinde Lazer masteri, Lüksemburg Üniversitesinde de implant ve diş eti hastalıklarıyla ilgili uzmanlık eğitimi aldım. Şimdi ağırlıklı olarak kliniğimde estetik çalışmalar yapıyorum ama ağırlıklı olarak implant yapıyorum İmplant başlı başına çok boyutlu bir şey. İmplantla berber hastanın eksik dişleri için sabit yada hareketli dişler yapmanız gerekiyor.

İMPLANT KONUSUNDAKİ BİLGİLER KULAKTAN DOLMA 

İnsanların implant konusunda çok fazla bilgileri yok ve olan bilgileri de kulaktan dolma bilgiler. İmplant, ekmek, dikmek anlamında kullanılıyor. Sadece diş değil, tıbbın her alanında implant kullanılıyor. Gözde, kalp damar da, ortopedik cerrahide kullanılıyor ama mental olanlar sadece ağız, çene ve dişte kullanılan implantlardır. Ağırlıklı olarak önceleri değişik materyallerden yapılmış, kimi zaman paslanmaz çelik, kimi zaman kobalt kullanılmış ama son yıllarda en gözde olan titanyum yahut zirkonyum implantlardır.     

İmplant  çene kemiği içerisinde suni kök görevini görür. Hastada eksik dişi gidermek için suni kökü yaratılır ve sabit ya da hareketli protezle üst aparatları kullanarak tamamlamış oluyor. İmplant  ağırlıklı olarak titanyumdan yapılır ana malzemesi de titanyumdur. Doğada bulunan bir malzemedir. Yıllar içinde yapılan bilimsel çalışmalarda da insan dokusuna en uyumlu malzemedir. Ağız ve doku içerisinde herhangi bir korozyona uğramayan, herhangi bir alerjik reaksiyona sebebiyet vermeyen bir maddedir. Özellikle dental implantlarda çok önemlidir. İmplantın hemen hemen hepsinin ham maddesi titanyumdan yapılan bir malzeme ama önemli olan bunu işlemektir. Yüzeyinin prozlandırılması lazım. Altın gibi 24 ayarıda var, 14 ayarıda. Fiyatının değişiklik göstermesi de tamda bu yüzdendir yani kalitesinden. Kullandığınız araç gibi düşünürsek, Mercedes de otomobildir, Renault’da. Birinde bilgi, birikim, kullanılan malzemelerin sağlamlığı, uzun yıllar denenmiş olması gibi ayrıcalıklar vardır. implantda böyledir. 

PEKİ HERKES İMPLANT YAPABİLİR Mİ?

İlk etapta evet. Kemik gelişimini tamamlamış 18 yaşını doldurmuş  herkese yapılabilir. Ancak hasta diye değerlendirdiğimiz kronik alkolik diye tabi ettiğimiz kişilere, kontrol edilemeyen şeker hastalarına uygulamak bana göre sakıncalı. Kanser hastalarında onkoloji tedavisinin bitmiş olması gerekiyor. Ciddi kanaması olan hastalarda uygulanmaması gerekiyor. Yani kişinin bir sağlık problemi yoksa rahatlıkla implant uygulanabilir. 

Yaş sınırı yok ama bir implantın başarılı olmasının önünde 3 önemli faktör vardır. 

1- İmplantın kalitesi. 

İmplant uzmanı olduğum için implantın kalitesinin çok önemli olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İmplantın kalitesi de ne kadar titanyum ağırlıklı, rüştünü ne kadar ispat etmiş, piyasada ne kadar süredir kullanılıyor, kaç hastada kullanılmış gibi kriterlerle bellidir. İsviçre ve Almanya dahil Türkiye’de de çok kaliteli implantlar üretiliyor. Ben 70 yıldır üretilen, milyonlarca insana uygulanmış, yapıla yapıla test edilip rapor edilmiş, kalitesi ispat edilmiş bir marka kullanıyorum. Almanya, Brezilya ve İsviçre’de fabrikası olan bir marka ve bu işi yapan tüm meslektaşlarım bilir.

2- Kemiğin kalitesi. 

Kemiğin kalitesi de, en basit örneğiyle betona da çivi çakarsınız, brikete de. Betona çakılan çivi zor çakılır, zor çıkar ama briket öyle değildir. 

3- İmplantı uygulayan hekimin ehil olması. 

NE YAZIK Kİ SAĞLIK TİCARİLEŞTİ

Türkiye de ne yazık ki önüne gelen herkes implant yapıyor. İşini layıkı ile yapan meslektaşlarımı tenzih ediyorum ancak uzmanlığını almayan, bir iki kursa giden herkes kalitesi de belli olmayan implant işini yapabiliyor. Bu konuda ne yazık ki Sağlık Bakanlığı da ciddi bir denetim yapmıyor. Ülkemizde özellikle son dönemde Sağlık Turizmi diye bir sektör oluştu. Yurt dışından bir sürü hasta geliyor yapıyor gidiyorlar. Bu arada o kadar çok diş hekimliği fakültesi açıldı ki mantar gibi her yerde klinikler var. Hekim dahi olmayan, hatta farklı bir meslek sahibi olan biri sırf parası var diye klinik kurup, asgari ücretle hekim çalıştırarak yurt dışından müşteri kabulü yapıyor. Bu bizim ülke olarak da prestijimize aykırı. Çok güzel işler yapan var elbette ama İstanbul, Antalya, Fethiye, Muğla gibi bir çok il ve ilçede önüne gelenin klinik açtığını ve yurt dışı müşteri kabul ettiğini görüyoruz. Oysa yurt dışında sağlık turizmi adı atında mağdur olan insanların kurduğu dernekler var. Dışarıda bir tepki oluştu. 

Türkiyede pratik hekimlik mesleği belki çok ileri seviyeye geldi ama bu tip uygulamalarda Türkiyenin prestijini sarsıyor. Diş Hekimleri Odaları baş edemez durumda. Bu çoğalmaya başladı ve meslektaşlarım adına utanıyorum. Tıp, diş hekimliği, eczacılık gibi direk insan sağlığıyla ilgili daha pek çok saygın meslek var ve sağlık konusu ne yazık ki ticarileşti. Hekim reklam veremez. Ama sağlık ticarileştiği için, daha çok reklam yapılıyor daha çok para kazanıyorlar. Bu doğru değil. 

implantı uygulayan hekimin ehil olması çok önemlidir. İmplant öncesi ve sonrasını hastaya anlatmalıdır. İmplantı uyguladıktan sonra ağız bakımı da son derece önemlidir. Temiz tutmak gerekir. Hekim, implantı çevre dokulara zarar vermeden en az travma ile yapmak için çaba harcar, üzerine yapılacak protezide dokulara zarar vermeden uygun bir şekilde hazırlar. Yani implant alt yapıdır ve buna uygun sabit yada hareketli bir de üst yapısı vardır. 

Hekimin de, implantla eksik dişi tamamlarken hastanın çiğneme fonksiyonunu sağlıklı hale getirmek, estetik ihtiyacını karşılamak, yetmedi hastanın konuşma problemini de ortadan kaldırmak gibi görev ve sorumlulukları vardır. Dişlerin kişinin estetiğini, konuşmasını ve çiğnemesini sağlamak gibi üç önemli görevi vardır. Bunların üçünün bir arada olması lazım. Üçü bir arada olursa başarılı olur. Sadece estetik yapar, fonksiyonel olarak yapmazsanız, hasta dişlerini kullanamaz ve mutlu olamaz, sürekli de problem yaşar. 

İmplant kemik içine konuşan vidalardır ve bunun birde üst yapısı vardır. Hareketli veya sabit protez yani kron köprü yaparak da hastanın fonksiyon ve estetiğini sağlayabiliyorsunuz. Özellikle sabit protezlerde iki tip çalışma vardır. Bir metal porselen, bir de zirkon seramik. Ağırlıklı olarak metal seramikli çalışmalar yapardık. İçi metal dışı porselendir. 

HEKİMLİK DOĞAYI TAKLİT ETMEKTİR

Hekimlik mesleği doğayı taklit etmektir. Hastalık da doğadadır, tedavisi de doğada vardır. Hekim olarak aldığımız bilimsel eğitimlerle doğayı taklit ediyoruz. İmplant  olayında mühendislik var, hekimlik var, estetik var, meteoroloji, metal, taş, kozmetik gibi birçok etken var. 

Örneğin ‘Metal Porselen’ kobalt ve kromun metal bir alaşımıdır. Ağız için üretilmiş özellikle hormon metalleri çok daha fazla tutulur. Yüksek fırınlama teknolojisi ile porselen tozları hamur haline getirilir, metalin üzerine işlenir, yüksek fırınlarda sertleşir ve ağza uygun hale getirilir. 

‘Zirkonyum Seramik’ de, doğadan çıkan bir taş olan zirkonyumun metal porselen gibi ancak kimyasala bulaşmıştır. Anavatanı Avusturalya ve Güney Afrikadır. Altın kadar pahalı bir taştır. Sanayi ürünü olarak tozları elde ediliyor ve yüksek derece fırınlarda zirkon bloklar haline getiriliyor. Özel makinalarla bilgisayar ortamında taranarak diş halinde şekillendiriliyor. Ana yapısı beyazdır. Üzerine porselen seramiklerde kaplanarak hastanın vücuduna uygun renk skalasında seramikle hastaya uygulanan doku dostu bir maddedir. Diş etlerinde alerjik bir problem oluşturmaz. Diş eti etrafında bir bakteri plağı oluşturmuyor. Diş rengi gibi beyaz olduğu için de piyasada tercih edilen bir üründür. Kolay kolay renk değişimi ve kırılma olmaz. Estetiktir. Zirkonyumun da elbet ucu ve pahalı elde edilenleri var. Dediğim gibi, dirence karşı kuvvetli olması önemlidir. 

SADECE DİŞİNE DEĞİL, PROFİLİNE UYGUN ÇALIŞMA YAPMAK LAZIM

Hasta gelince sadece dişlerine değil, tüm yüz yapısına da bakarak profiline uygun bir çalışma yapmak gerekiyor. Hastanın dudak yapısına, burun ve göz ilişkisine bakmak lazım. Bir cetvelle ölçecek olursak, kişinin kaş arası alnı ile, burun ucu çene ucu mesafesi eşittir. Yapılan işlemde bu ölçüyü kaçırırsanız hastanın çiğneme problemi oluşur, çene ekleminde problem olur, estetikte sağlanmamış olur ve hastada yaşlı bir görünüm oluşur. 

PEKİ BURKSİZİM NEDİR? BOTOKS’UN BRUKSİZME ETKİSİ NEDİR?

Son yıllarda insanların farkında olmadan gece uyurken dişlerini sıktığını, yani buna tıp dilinde Bruksizm hastası olduğunu, bugüne kadar bilimsel olarak rapor edilmiş toplumun yüzde 10’unun gece uyurken dişlerini sıktığını, belkide bu sayının çok daha fazla olduğunu ancak rapor edilenler üzerinden bu sayıyı baz aldıklarını söyleyen Dr. Hüseyin Özkahraman, meslek yaşamında 10 hastasının 6’sında Bruksizm ile karşılaştığını anlatarak konuyla ilgili bilgi verdi. 

Hastalar genelde farkında olmuyor ve uyurken dişini sıktığını söylediğim zaman hayır diyerek tepki veriyor. Örnek olarak taşı taşa sürsen bile aşınır.  

Tıpkı bunun gibi dişlere özellikle çiğneme anında baktığında öncelikle ön ve arka dişlerde tibörküllerinin düz hale geldiğini görürüz. Halbuki geceleri diş sıkıyor. Yada hastanın yüzüne bakınca vücuda oranla şişman olduğunu görüyorum. Masseter yani çene kası yüz ifadesini de etkiliyor. Çok çiğneme ile gelişiyor ve zamanla erkeksi bir görünüm alıyor. 

Bir insan normal çiğnemede çenesine 40-45 kilogram bir yük uygular. Ama diş sıkması olan insanlarda bu olay 3-4 katına çıkabiliyor. Yani bu ağırlıkta bir sıkmaya ne diş, ne dişeti dayanmaz. Hasta sabah kalkıyor, sırtı ağrıyor, kulağı ağrıyor, kulak burun boğaza gidiyor, doktor doktor geziyor ama bir sonuç elde edemiyor. Tabi kulağına bakıyor, beyin tomografisi çekiliyor bir şeyin yok deniliyor. Bu sırada aslında hasta bir sürü de radyasyon alıyor. Doktor arkadaşlar da ‘sen git bir de diş hekimine görün, belkide geceleri diş sıkıyorsun’ demiyor.  Çünkü bilmiyor, bakmıyor.  Oysa ki bir diş hekimine gelse ve anlayan bir göz baksa hastanın dişini sıkıp sıkmadığını anlar. Çenemizde temporalis, masseter adı verilen kaslar vardır. Dişlerimizi sıkınca yumru gibi bir şey oluşur. İşte burada Bruksizm yani botoks yapıyoruz. Hasta ilk duyduğunda tepki gösteriyor. Evet botoks günümüzde en çok estetik amaçla ön plana çıkan bir uygulama ancak botoks br çok tedavide kullanılır. 

BOTOKS BİR ÇOK TEDAVİDE KULLANILIYOR

Botulinum toksin, Clostridium botulinum denilen bir bakteriden elde edilir. Halk arasında sanıldığı gibi yılan zehirinden falan elde edilmez. Botoks ilk defa gözde şaşılık tedavisinde kullanılan bir uygulamadır. Nöroloji ve göz hastalıkları uzmanları şaşılık tedavisi için uygulandığında iyi geldiğini görüyor. Büyüklerde de uyguluyorlar ve bakıyorlar ki kaz ayaklarını da gideriyor. Böylece estetik olarak ilk kez kaz ayaklarında kullanılmaya başlıyor. Kalıcılık süresinin de deneme yöntemi ile 4 ile 6 ay arası olduğu belirleniyor. 

Bruksizm de kullanılması da şöyle gelişiyor. Bruksizmden dolayı yüzünün şeklini beğenmeyen kadınlar yanaklarının çene kısmında meydana gelen kasları ameliyatla aldırıyor. Bruksizm sorunu olan kişilerin çenesi çok çalıştığı için de zamanla kaslanıyor. Botoks uygulamasının başlamasıyla birlikte bakılıyor ki çalışmayan kas inceliyor. Kas hareketini durdurup felç ettiğin anda kaslar zayıflıyor. Botoksun Bruksizm de kullanılması da buradan geliyor. 

Botoks günümüzde koltuk altı, avuç içi terlemesinde, zayıflama için mide botoksu şeklinde de uygulanıyor. Bu alanda ihtisasını tamamlamış, masseter kaslara botoksu çok uygulayan bir hekimim. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yurt-haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.