RCEP, gözlerden ırak'ta, sessiz sedasız imzalandı. Türkiye’de bununla ilgili bir iki haber basında yer aldı. Dünya gündemi ve geleceği ile ilgili bu kadar önemli bir konu gündemimizde yer almadı. Bizim yapamadığımızı Çin yaptı. Türk ve İslam ülkeleri olarak böyle bir ekonomik birlik oluşturamadık. D-8, İİT, İSEDAK, TÜRKPA, KEİPA, TÜRKSOY, Türk Keneşi, Arap Birliği olarak toplantılar yapılıyor, öneriler sunuluyor, yemekler yeniliyor, kahveler içiliyor, toplu aile fotoğrafı çekiliyor, güzel temenniler dile getiriliyor ama sonuç koca bir hiç. Havanda su dövüyoruz...
RCEP, üye ülkeleri, Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre 2,2 milyar insan ve 24,8 Miyar Dolar toplam Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) ile küresel hasılanın yaklaşık yüzde 30'unu oluşturmaktadır. Uzmanlara göre küresel ekonomiye 186 milyar dolar ekleyecek. Taraf ülkelerin GSYH’lerinin dev paket sayesinde 0,2 puan artması öngörülüyor. Bu özelliği ile, dünyadaki en geniş kapsama alanı olan ticari birlik olma özelliğindedir. Böyle büyük çaplı gelişmelerin uzağında kalamayız. Artık, somut adım atarak uygulamaya geçmeliyiz.
RCEP, On beş Asya ülkesi olarak, küresel ekonominin neredeyse üçte birini kapsayan dünyanın en büyük ticaret bloğunu oluşturdu. Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP), 10 Güneydoğu Asya ülkesinin yanı sıra Çin, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan oluşmaktadır. Dünyanın en büyük ekonomik gücü olarak uygulamaya geçirilecek.
RCEP, Çin’in dünya ve bölge ekonomisinde etkisi artmakta, bunun bir sonucu olarak da bu anlaşma görülüyor. Anlaşma, 2017’de rakibi olan Asya-Pasifik ticaret anlaşmasından çekilen ABD’yi kapsam dışında bıraktı. Başkan Donald Trump, göreve geldikten kısa bir süre sonra ülkesini Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan (TPP) çekti. Hindistan’a ticaret anlaşması için açık kapı bırakıldı. Rusya ise dahil edilmedi. Dünya ekonomisinin ekseni değişecek. Güç dengesi Güney Asya'ya kayıyor.
RCEP, anlaşmasıyla ilgili müzakereler, 2012’de başladı. 8 yıl süren müzakerelerden sonra nihayet 15 Kasım Pazar günü Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN)'ın 37. Liderler toplantısının oturum aralarında düzenlenen sanal törenle anlaşma imzalandı. Anlaşma, her bir katılımcı ülkenin anlaşmayı önümüzdeki iki yıl içinde meclisinde onaylamasıyla yürürlüğe girecek.
RCEP, 20 yıl içinde ithalata yönelik bir dizi gümrük vergisini kaldırması bekleniyor. Ayrıca fikri mülkiyet, telekomünikasyon, finansal hizmetler, e-ticaret ve profesyonel hizmetlerle ilgili hükümleri de içerir. RCEP kapsamında, herhangi bir üye ülkenin parçaları eşit muamele görür ve bu da RCEP ülkelerindeki şirketlere tedarikçiler için ticaret bölgesi içinde bakma teşviki verebilir.Bir çok konu da destek ve teşvik verilmesi planlanıyor.
RCEP, gümrükleri TPP’in halefi kadar derinden düşürmedi. Ancak birçok analist, RCEP’in büyüklüğünün onu daha önemli kıldığını düşünüyor. Çin’in halihazırda bir dizi ikili ticaret anlaşması olmasına rağmen, bu, bölgesel çok taraflı bir ticaret anlaşmasına ilk kez imza atıyor. İştirak eden ülkelerin liderleri, anlaşmanın Koronavirüs salgınından kurtulmaya yardımcı olacağını umuyor.
RCEP, Uzun vadede, anlaşma çok taraflılığın ve serbest ticaretin bir zaferidir. RCEP üyeleri dünya nüfusunun neredeyse üçte birini oluşturuyor ve küresel gayri safi yurtiçi hasılanın 29’unu oluşturuyor. Yeni serbest ticaret bloğu hem ABD-Meksika-Kanada Anlaşması (NAFTA) ve Avrupa Birliği (AB)’inden daha büyük olacak. Dünyanın ekonomik ve nûfüs olarak en büyük kuruluşu olacak.
D-8, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği, TÜRKPA, KEİPA ve Türk Keneşi, TÜRKSOY olarak bir araya gelip, etnik ırkçılık ve mezhepçilik, kronik ve güncel meseleleri bir kenara bırakıp acil olarak ekonomik birlik oluşturmalıyız. Karadeniz ve Akdeniz ülkelerini de dahil edebiliriz. Avrupa Birliği sürdürülebilir olarak görülmüyor.
Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Mısır, Malezya, Endonezya, Nijerya, Pakistan ve Kazakistan'ın bir araya gelerek oluşturacağı bir ekonomik birliğin etkileri sadece ekonomi ile kalmaz. Dünya siyasetini ve dengelerini’de derinden etkileyecektir. Özümüze dönmeliyiz. Uyanmalıyız, harekete geçmeliyiz. Yeniden dirilmeli be şahlanmalıyız. Bunun için kendimize biz ne yapıyoruz, sorusunu sormalıyız!..
Şener Mengene
Strateji Enstitüsü Genel Müdürü