Koronavirüs ile birlikte çok büyük bir sektör oluştu. Ateş ölçer, tanı kiti, solunum cihazı, siperlik, antibakteriyel kumaş, maske, cerrahi maske, eldiven, önlük, tulum, çok amaçlı kanca, kolonya, sabun, el dezenfektanı, dezenfektan ilaçlı su ve tıbbî medikal malzemeleri gibi çok sayıda sağlık ve hijyen malzemesi günlük hayatımıza girdi. Bunların üretimini yapan sektörler hızla gelişiyor.
Hastaneler, belediyeler, laboratuarlar, yardım kuruluşları, ihracat ve ithalatçılar bu malzemelerin alım- satımına ve üretimine yoğun bir ilgi gösteriyorlar. Bu ürünlerin hepsinin bir piyasası oluştu. Koruyucu standartlar oluştu. Kalitesine ve işlevine göre fiyatlar değişiyor. Yoğun bir talep var. Dünya pazarına da hizmet vermek gerekir.
Ultrasyonik, mentollü, üç katlı maskeler revaçta. Tekstil atölyeleri artık maske, tulum, eldiven üretiyor. Virüs etkisini kaybetse bile bir süre daha maske, eldiven ve dezenkektan kullanılmaya devam edecek. Kısa vadede geçici bir yöntem olsa da orta ve uzun vade' de ihracata yönelik ciddi yatırımlar yapılması gerekiyor. Bu da yeni bir ekonomi demektir.
Sadece iç piyasa değil, dış piyasaya da hitap etmek gerekir. Bu ürünlerde dünya pazarına ihracat yapabilirsek bunu fırsata dönüştürebiliriz. Bu nedenle dünya'ya açılmak gerekir. Akdeniz ve Ege Bölgesinde, Ortadoğu Uzakdoğu'dan gelen üreticilere ve Avrupalı yatırımcılara uygun yatırım-üretim imkânları sunmak gerekiyor. Tıbbî ürünlerde ihracat kısıtlamasının kaldırılması, sektörü ateşleyecektir.
Bununla birlikte yeni oluşan teknolojik gelişmeleri ve dijital sektörleri de ihmal etmeyelim. Ayrıca, bir diğer önemli konu; aşı ve ilaç ile ilgili çok sayıda ülke çalışma yapıyor. Sağlık sektörü çok büyük bir gelişme gösteriyor. Dünyada'ki gelişmeleri öngörebilmek ve önceden hazırlık yapmak gerekir. Covid-19 sonrası, değişen küresel ekonomi, iş dinamikleri ve yoplumsal yansımaları konusunda hazırlık yapılmalıdır.
Bilim dünyası, yeni koronavirüse karşı koruyucu ve tedavi edici yöntemler geliştirmek üzere hızla çalışıyor. Ülkemizi de ciddi anlamda etkileyen virüse karşı Türk bilim insanları da araştırma çalışmalarına başladı. Rusya, Almanya, Japonya, İsrail ve ABD aşı konusunda büyük bir çalışma yürütüyor. Aşı'yı ilk bulan ülke, büyük bir ekonomik üstünlüğe'de sahip olacak.
Koronavirüs, Dördüncü Sanayi Devrimini de hızlandırmıştır. Bu nedenle, Bilişim Vadileri oluşturmalıyız. Teknoloji Enstitüleri açmalıyız. Aşı ve İlaç geliştirme merkezlerini çoğaltmalıyız. Teknoparklarımızı yeniden gözden geçirilmeliyiz. KOSGEB, Tohum-Gen Bankası, TÜBİTAK, TÜSEB, TÜSPE, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, TAI-TUSAŞ, MKEK, TÜRK TELEKOM gibi kurumların stratejik önemi giderek artıyor.
Telekomünikasyon, nano teknoloji, boyo teknoloji, siber teknoloji, bilişim, yapay zeka, dijital iletişim, 3-D yazıcılar, uzay bilimleri, milli yazılım, silah üretimi, insansız savaş araçları, gıda, su, tohum, endüstriyel tarım, modern hayvancılık, sağlık turizmi, kıymetli madenler, nükleer enerji, medikal makine üretimi, ilaç gibi sektörler önemini artırmaya devam etmektedir. Yerel değerlerimizi koruyarak, küresel rekabete göre yeniden ekonomimizi dizayn etmeliyiz.
Artık iç çekişmeleri bir kenara bırakıp, "Milli Birliği" sağlayarak el ele verip üretime artan şekilde önem vermeli, üretim mallarını ihraç ederek bu sektörlerde dünya lideri olmalıyız.
Türkiye çalışkan insanların ülkesidir. Türkiye bu durumdan güçlenerek çıkacak potansiyele sahiptir.
Türkiye asırların verdiği üstünlük şuuru büyük işler yapmaya azimli insanlar topluluğudur. Milli ve insani kimliği ile adalet ve işbirliğini esas alan barışçı tutumu ile gerekirse “hazır ol cenge, salah sükûn istiyorsan eğer düstûru” ile insanlığa yeniden format atacak misyonu gerçekleştirmeye hızla hazır olmalıdır.
Şener Mengene
Stratejist-Araştırmacı-Yazar
Strateji Enstitüsü Genel Müdürü