Dostlar, kıymetli canlar ve değerli okurlar; ilk satırlarımı paylaşırken buna vesile olan Eyüp ve Bakırköy'ün Duayen siyasetçisi kıymetli abim Ferzan ÖZER'e teşekkür ederim.
Hakk doğrudan ayırmasın. Bu kalemi sağa sola kandırmasın...
2019'da Ekrem İmamoğlu iki kere zaferle ayrıldığı seçimlerde göğsümüzü kabarttığında çılgınlar gibi eğlenip deliler gibi sevinmiştik.
Mevcut iktidarın Rant Kalesi olan, kişiye, kişilere, kurumlara, vakıflara, derneklere cemaatlere, yani kendi keselerine, kendi adamlarına, kendi militanlarına tüyü bitmemiş yetimin hakkını Sebil gibi dağıttıkları İstanbul elden gidince bozguna uğramış ve yenilgiyi kabullenememişlerdi.
Memleketin Öz ve asil evlatlarını ‘Zillet, terörist, rum’ gibi sıfatlarla sıfatlandırıp belediyeye her türlü engel olacaklarını, sabah namazında Çamlıca Camii'nde Topal Ördek benzetmesiyle ilk günden itiraf etmişlerdi.
Tüm engellemelere ve kara propagandaya, devletin tüm imkanları ile belediyelere saldırılmasına rağmen, İstanbullu bir ailenin 50 yıldır yani doğma büyüme İstanbul'da yaşayan bir evladı olarak kimsenin yapmadığı altyapıyı yapan, (Eminönü'ndeki alt geçidinin su basmadığı seneyi hatırlayan varsa lütfen bana yazsın. Çok değil seçimlerden kısa bir süre önce Üsküdar'da denizle kara birleşti) dünyanın aynı anda en çok metrosunu yapan şehrinin mimarı İmamoğlu; Çocuklara süt, Kent lokantaları, kreşler verdiği gibi daha pek çok vermediği her sözü de tuttu.
Buna rağmen Hitler'in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels'in 11. maddesinden biri olan “Bana satın alınmış bir meda ver sana bilinçsiz bir halk yaratayım" sözü maalesef ki geçerlilik kazanmıştır...
Halk nezdinde bazı CH’P’lilerde bile İmamoğlu ne yapmış ki gibi söylemlerlerle ortalıkta geziyor.
Medyamızın%95'i iktidar borazanı iken, muhalif bildiğimiz kanallar bile ‘Adam kazandı’ diyerek direnişi yıkmışken, biz vatandaş olarak eimizden geleni yapmalıyız.
Her mecrada otobüste metroda, tramvayda camide, kahvede bunları anlatmalıyız. Deprem paralarına bile el koyulan, neredeyse tek kredisi onaylanmayan, onaylananların da 3-5 sene bekletilerek onaylandığını unutmayalım. Maaşlı Troll Ordusu goygoy yaparken bizler susarsak değil aldıklarımızı, daha önce sahip olduğumuz belediyeleri de kaybederiz.
En önemli karalama kampanyasını İETT kanalı ile yapıyorlar.
Vatandaş olarak ben her gün en az 2 şikayet ediyorum mesela 153'e.
İktidar tarafından talimatlandırılan İETT şoförleri ki, 2019'da özellikle Özel Halk Otobüsü yani beyaz plakalı olanlar araçların garajlarda boşa çalıştırdıklarını hatırlarsınız duraklarda.
Yazılı ve sesli Durak uyarı sistemini çalıştırmıyorlar.
Bağcılar Kabataş hattında sabahın 7'sinde ne ışık ne ses sistemi çalışıyor ve bu hatta binenlerin % 80 i turist.
En son metrobüste şikayet ettiğim metrobüs şoförü sesli sistemi açıp görsel sistemi kapatmıştı. Önce bozuk arızalı dedi, arızalıysa yaptırmasını söyledim, sonra bir düğmeye bastı ve 5 dakika sonra sistem çalıştı. Bunu bilinçli yaptıklarına yüzde bir milyon eminim. Denemesi bedava. Buyurun binin görün…
Bozulan araçlar; 30 yıllık ehliyet sahibi ve 30 yıllık profesyonel şoför olarak bilirim ki bir aracın bozulacağını önce şoför anlar ama bozulsun da kara propaganda olsun derse sesini çıkarmaz.
Ani fren, hızlı kalkış, Eyüp gibi merkezi bir durakta sıcak bir yaz günü 3 kapıdan sadece ön kapıyı açıp 40 kişiyi oradan indirip 40 kişi oradan bildirmek örneğin.
Sordum diğer kapıların arızalı mı diye, yok diyor. Peki amaç ne; belediyeyi karalamak. Tekrar rantiyenin eline vermek için kara programda yapmak.
Arkadaşlar vatan hainliği sadece dağa çıkmakla olmuyor.
Hak etmediğin bir devlet kurumunda çalışmak, bilinçli olarak devlet malını boşa harcamak, zarar vermek, vatandaşa eziyet etmek. İşte bunlar tam da bilinçli hainliktir ve bunları yapanlar hem bu dünyada hem ahirette çok büyük azap sahibidir .
Yüce dinimizin Peygamberinin dediği gibi "Beyt'ül maldan bir hırka çalanın cenaze namazını bile kılmayınız" lafını unutmayalım...
Vatanını ve bayrağını seven herkes FAHRİ MÜFETTİŞ olmak zorundadır...
Selam Saygı ve hürmetlerimle kalın sağlıcakla...
Samim ERDİNÇ