Adil Hacıömeroğlu
Köşe Yazarı
Adil Hacıömeroğlu
 

10 KASIM UMUTSUZLUK GÜNÜ DEĞİL

Bugün 10 Kasım… Kurtuluş Savaşı’mızın başkomutanı, Cumhuriyet’imizin kurucusu, devrimlerimizin öncüsü Atatürk’ün sonsuzluğa göçünün, uçmağa varışının 85. yılı. Yüreklerimiz buruk… Gönlümüzde tanımlanamayan bir üzüntü var. Ancak üzüntüye kapılıp Atatürk’ün yolunda yürümeyi aksatmamak gerek. 10 Kasım, aslında yas günü değil, Türk Ulusunun umudunu yeşerttiği gün olmalı. Bugün, kendini Atatürkçü sayan birçok kişi durmadan yakınacak ülkemiz sorunlarından. Oysa sorunlar yakınarak değil, savaşarak çözülür. Birçok basın organı, halka umutsuzluk aşılayan başlıklarla çıkacak. Bazı kişiler, Anıtkabir’i ağlama duvarı sanıp ağlaşacak. Kimileri de onun büyük bir tansıkla yeniden Samsun ufkundan Bandırma Vapuru ile yeniden çıkıp geleceğini düşünecek. Atatürkçü geçinen birçoğu, toplumumuzdaki olumsuzlukları sürekli dillendirerek O’nun yolundan gittiğini sanacak. Kimi sözde uzmanlar, Atatürk’ün “muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma” hedefini, batıcılık olarak anlatacaklar. Hatta biraz daha ileri gidip bu hedefin NATO ve AB’de yer almak olduğunu belirtecekler bilisizce. Bu sözleriyle Atatürk’ün batı emperyalizmiyle yaşamı boyunca savaştığını unutturup O’nu batı kuyrukçusu olarak gösterecekler halkımıza utanmadan. Önce İngiliz yalanlarına kanarak, sonrasında ABD’nin sözde demokrasi söylevlerine inanarak Atatürk’ü yok sayanlar ise Atatürk’ün yaptıklarına burun kıvıracaklar. 10 Kasım’da O’nu anmak için bir tümce ile içten bir anmayı usuna getirmeyecek bile. Bazıları, geçmişin köhnemiş düzeninin özlemi içinde Atatürk’e kin besleyecek durmaksızın. Kin bilerken Türk’ü tarihten silmek isteyen İngiliz’in, İzmir’den denize dökülen Yunan’ın, topraklarımız üzerindeki düşleri sona eren Ermeni’nin, Antalya’yı terk eden İtalyan’ın; Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’dan ardına bakmadan kaçan Fransız’ın yanında konuşlandıklarının bile farkına varmayacaklar. Kimileri bilinçsizce İngiliz Muhipler, Kürt Teali cemiyetlerinin kurucu ve üyelerini yüceltecekler Atatürk’e karşı olmak adına. Bu tavırlarıyla Türk Ulusunun emperyalizme karşı topyekûn verdiği bir savaşta düşman safında yer tuttuklarının farkında bile olmayacaklar hiçbir zaman. 10 Kasım sabahı erkenden sosyal medyaya baktım. Kimileri onun yeniden gelip ülkemizin sorunlarını çözeceğini söylemekteler. Kimileri de “hayırlı cumalar…” dilemekteler arkadaşlarına, dostlarına ve tanımadıklarına. Ancak “hayırlı cumaların” olması için bir ülkenin özgür ve bağımsız olması gerektiğini düşünmüyorlar bile. Ulusumuzun özgürlüğünü, bağımsızlığının öncüsünün Atatürk olduğunu uslarına getirmiyorlar nedense. Toprakları işgal altında bulunan Filistin’de, cuma namazı kılanların üstüne lağım sularının niye atıldığını sorgulamayacak mısınız bir an olsun? Filistin’in, Arap dünyasının bir Atatürk’ü olsaydı, bu insanlık dışı olaylar olur muydu hiç? “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” diyen Atatürk, umutsuzluk yellerine kapılıp gidenlere, tansık bekleyenlere, Anıtkabir’i ağlama duvarı sananlara yanıt vermekte yıllar öncesinden. “Şayet bir gün, çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun!” demekte Atatürk. Ülkesinden, halkından umudunu kesip yurtdışına kapağı atanların Atatürk’ü zerre kadar anlamadıklarını da söyleyelim. Bir köşeye sinip kurtarıcı bekleyenler, elini taşın altına koymaktan çekinen korkaklardır. Sen, üstüne düşen görevi yapmazsan seni hiçbir kurtarıcı kurtaramaz. Hem konforundan bir gram vazgeçmeyeceksin hem de başkalarının seni kurtarmasını bekleyeceksin. Kimi dostlarımız “Atatürk, on yıl daha yaşasaydı ülkemiz için çok iyi olurdu.” demekteler. On yıl yaşasaydı bir on yıl daha yaşamasını isteyeceksiniz. On yılların sonu gelmeyecek. İnsan yaşamı sonsuz değil. Her şeyi, Atatürk yapacaktıysa bizim yerimize, biz ne işe yarıyoruz? Atatürk’ün yolunda gitmek demek; onun devrimlerini, onun düşünceleriyle sürdürmek gerek. Eğer Atatürk gibi sorunlar karşısında ayağa kalkamıyorsan sen, Atatürk’ü hiç anlamamışsın demektir. Sen, emperyalizme boyun eğip üstüne üstlük bir de sevgi duyuyorsan ve ezilen ulusları aşağılıyorsan eğer, Atatürk’ten hiçbir şey öğrenmedin. Sen; yoksul ve bilgisiz halkı aşağılıyorsan eğer, Atatürk’ün yanından geçmemişsin demek. Sen, bölücülüğe ve kökü dışarda yobazlığa demokrasi, özgürlük istiyorsan eğer; Atatürk’e en büyük kötülüğü yapıyorsun demektir bilerek ya da bilmeyerek. Ülkemizde çözüm bekleyen birçok sorun var. Bu sorunları çözecek olan 85 milyonluk ulusumuz. Kurtarıcılar, başka yerlerden gelmeyecek. Atatürk, halkıyla birleşerek kurtarıcılık görevini yaptı. O’nun yolundan giden bizler, iç cephemizi sağlam tutarak aşacağız önümüzdeki engelleri. 10 Kasımlar Atatürk’ü anıp ağlaşma, sorunlardan yakınma günü değil; O’nu anlama günü. Atatürk’ü anladığımız gün, yeniden kurtulacağız emperyalizmin boyunduruğundan ve yaşadığımız sorunlarımızdan. Öncelikli görevimiz, Atatürk’ü anlamak ve anlatmak… Bundan başka yol var mı önümüzde? Atatürk’ü sonsuzluğa kavuştuğu günün 85. yılında saygı, minnet ve özlemle anıyorum.                                                                              Adil Hacıömeroğlu                                                                          10 Kasım 2023
Ekleme Tarihi: 10 Kasım 2023 - Cuma
Adil Hacıömeroğlu

10 KASIM UMUTSUZLUK GÜNÜ DEĞİL

Bugün 10 Kasım… Kurtuluş Savaşı’mızın başkomutanı, Cumhuriyet’imizin kurucusu, devrimlerimizin öncüsü Atatürk’ün sonsuzluğa göçünün, uçmağa varışının 85. yılı. Yüreklerimiz buruk… Gönlümüzde tanımlanamayan bir üzüntü var. Ancak üzüntüye kapılıp Atatürk’ün yolunda yürümeyi aksatmamak gerek.

10 Kasım, aslında yas günü değil, Türk Ulusunun umudunu yeşerttiği gün olmalı.

Bugün, kendini Atatürkçü sayan birçok kişi durmadan yakınacak ülkemiz sorunlarından. Oysa sorunlar yakınarak değil, savaşarak çözülür. Birçok basın organı, halka umutsuzluk aşılayan başlıklarla çıkacak. Bazı kişiler, Anıtkabir’i ağlama duvarı sanıp ağlaşacak. Kimileri de onun büyük bir tansıkla yeniden Samsun ufkundan Bandırma Vapuru ile yeniden çıkıp geleceğini düşünecek. Atatürkçü geçinen birçoğu, toplumumuzdaki olumsuzlukları sürekli dillendirerek O’nun yolundan gittiğini sanacak.

Kimi sözde uzmanlar, Atatürk’ün “muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma” hedefini, batıcılık olarak anlatacaklar. Hatta biraz daha ileri gidip bu hedefin NATO ve AB’de yer almak olduğunu belirtecekler bilisizce. Bu sözleriyle Atatürk’ün batı emperyalizmiyle yaşamı boyunca savaştığını unutturup O’nu batı kuyrukçusu olarak gösterecekler halkımıza utanmadan.

Önce İngiliz yalanlarına kanarak, sonrasında ABD’nin sözde demokrasi söylevlerine inanarak Atatürk’ü yok sayanlar ise Atatürk’ün yaptıklarına burun kıvıracaklar. 10 Kasım’da O’nu anmak için bir tümce ile içten bir anmayı usuna getirmeyecek bile. Bazıları, geçmişin köhnemiş düzeninin özlemi içinde Atatürk’e kin besleyecek durmaksızın. Kin bilerken Türk’ü tarihten silmek isteyen İngiliz’in, İzmir’den denize dökülen Yunan’ın, topraklarımız üzerindeki düşleri sona eren Ermeni’nin, Antalya’yı terk eden İtalyan’ın; Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’dan ardına bakmadan kaçan Fransız’ın yanında konuşlandıklarının bile farkına varmayacaklar. Kimileri bilinçsizce İngiliz Muhipler, Kürt Teali cemiyetlerinin kurucu ve üyelerini yüceltecekler Atatürk’e karşı olmak adına. Bu tavırlarıyla Türk Ulusunun emperyalizme karşı topyekûn verdiği bir savaşta düşman safında yer tuttuklarının farkında bile olmayacaklar hiçbir zaman.

10 Kasım sabahı erkenden sosyal medyaya baktım. Kimileri onun yeniden gelip ülkemizin sorunlarını çözeceğini söylemekteler. Kimileri de “hayırlı cumalar…” dilemekteler arkadaşlarına, dostlarına ve tanımadıklarına. Ancak “hayırlı cumaların” olması için bir ülkenin özgür ve bağımsız olması gerektiğini düşünmüyorlar bile. Ulusumuzun özgürlüğünü, bağımsızlığının öncüsünün Atatürk olduğunu uslarına getirmiyorlar nedense.

Toprakları işgal altında bulunan Filistin’de, cuma namazı kılanların üstüne lağım sularının niye atıldığını sorgulamayacak mısınız bir an olsun?

Filistin’in, Arap dünyasının bir Atatürk’ü olsaydı, bu insanlık dışı olaylar olur muydu hiç?

“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” diyen Atatürk, umutsuzluk yellerine kapılıp gidenlere, tansık bekleyenlere, Anıtkabir’i ağlama duvarı sananlara yanıt vermekte yıllar öncesinden.

“Şayet bir gün, çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun!” demekte Atatürk. Ülkesinden, halkından umudunu kesip yurtdışına kapağı atanların Atatürk’ü zerre kadar anlamadıklarını da söyleyelim. Bir köşeye sinip kurtarıcı bekleyenler, elini taşın altına koymaktan çekinen korkaklardır. Sen, üstüne düşen görevi yapmazsan seni hiçbir kurtarıcı kurtaramaz. Hem konforundan bir gram vazgeçmeyeceksin hem de başkalarının seni kurtarmasını bekleyeceksin.

Kimi dostlarımız “Atatürk, on yıl daha yaşasaydı ülkemiz için çok iyi olurdu.” demekteler. On yıl yaşasaydı bir on yıl daha yaşamasını isteyeceksiniz. On yılların sonu gelmeyecek. İnsan yaşamı sonsuz değil. Her şeyi, Atatürk yapacaktıysa bizim yerimize, biz ne işe yarıyoruz? Atatürk’ün yolunda gitmek demek; onun devrimlerini, onun düşünceleriyle sürdürmek gerek.

Eğer Atatürk gibi sorunlar karşısında ayağa kalkamıyorsan sen, Atatürk’ü hiç anlamamışsın demektir.

Sen, emperyalizme boyun eğip üstüne üstlük bir de sevgi duyuyorsan ve ezilen ulusları aşağılıyorsan eğer, Atatürk’ten hiçbir şey öğrenmedin.

Sen; yoksul ve bilgisiz halkı aşağılıyorsan eğer, Atatürk’ün yanından geçmemişsin demek.

Sen, bölücülüğe ve kökü dışarda yobazlığa demokrasi, özgürlük istiyorsan eğer; Atatürk’e en büyük kötülüğü yapıyorsun demektir bilerek ya da bilmeyerek.

Ülkemizde çözüm bekleyen birçok sorun var. Bu sorunları çözecek olan 85 milyonluk ulusumuz. Kurtarıcılar, başka yerlerden gelmeyecek. Atatürk, halkıyla birleşerek kurtarıcılık görevini yaptı. O’nun yolundan giden bizler, iç cephemizi sağlam tutarak aşacağız önümüzdeki engelleri.

10 Kasımlar Atatürk’ü anıp ağlaşma, sorunlardan yakınma günü değil; O’nu anlama günü. Atatürk’ü anladığımız gün, yeniden kurtulacağız emperyalizmin boyunduruğundan ve yaşadığımız sorunlarımızdan. Öncelikli görevimiz, Atatürk’ü anlamak ve anlatmak… Bundan başka yol var mı önümüzde?

Atatürk’ü sonsuzluğa kavuştuğu günün 85. yılında saygı, minnet ve özlemle anıyorum.

 

 

 

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

 

                                                                       10 Kasım 2023

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yurt-haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.