7 Temmuz 2024, uluslararası 4. Serebrenitsa soykırımı anma koşusuna katıldım.
Sponsor olduğumuz, Rumeli Eğitim Vakfı'nın başkan yardımcısıyım,
Kulak misafiri olduğum bir konuşma üzerine yazımı değiştirdim. “Romanlara konu olacak çok fazla yaşanmışlık var” diyordu katılımcılardan biri.
Romanlara ve filimlere malzeme olmadan keşke durdurabilsek!
***
Biz; vahşet, soykırım, insanın insana yaptığı işkenceleri meydana geldiği zaman dilimlerinde; önemsizleştirip, görmezden geliyoruz. Sonra bu konudaki filmleri izlerken, romanları okurken ah, vah edip biz değiliz şükür deyip unutuyoruz.
***
Biz unuttukça da bu vahşet tekrarlıyor ve biz yine unutuyoruz. Acılar, sadece sıcak bölgede yaşayanların üzerinde kalıyor.
***
Bir duvar yazısı hatırlıyorum. İnsanın insana işkence ettiği bir zamana ve bir bölgeye ait.
***
“eğer tanrı varsa ve ahiret varsa benim tanrıya soracak hesabım var!”
***
16 yaşında bir çocuğun kanıyla yazılmış bir yazı. İçinde ne sitem var, ne şikayet. Hepsinden geçmiş sadece hak arayışı var.
***
Serebrenitsa son muydu? Değildi.
Uygur Türkleri ve Gazze katliamları sürüyor. Gazze’de iki taraflı katliam sürüyor. İki toplum da gücü yettiğince acımasız insan katl ediyor. Dünya seyrediyor. Güçlü olan kazansın da bitsin diye bekliyor. Biliyoruz ki güçlü kazansa da kaybedendir. Çünkü her katliam kendinden bir sonrakini doğurur.
***
Bugün, Yugoslavya (Bosna) İç Savaşı’nın en karanlık sayfalarından biri olan Srebrenitsa Soykırımı’nın yıldönümü.
Hatırlayalım ki unutmayalım!
11-22 Temmuz 1995 tarihlerinde 8 bin Bosnalı sivil, Sırp güçleri tarafından katledildi.
Soykırımın en üst düzey sorumluları yakalanıp yargılansa da, acılar hâlâ taze.
Soykırım, sivil halkın Birleşmiş Milletler (BM) güvence bölgesi olarak kabul edilen Srebrenitsa’da güvenlik ve koruma taleplerinin karşılanamaması sonucunda meydana geldi.
Felakette Hollandalı barış gücü birlikleri başrolü oynadı. Srebrenitsa’daki BM üssü, güvenlik ve koruma sağlama görevini yerine getirmekte yetersiz kaldı ve soykırıma zemin hazırladı.
Soykırım, insanlık dışı eylemlere sahne oldu. Srebrenitsa’ya sığınan binlerce sivil, toplama kamplarına götürüldü ve orada toplu olarak infaz edildi. Bu kişiler açlık, susuzluk ve fiziksel istismarla karşı karşıya kaldı. “Ölüm yürüyüşleri” adı verilen olaylar sırasında, aileler parçalandı.
Kamplarda tutulanlar için toplu mezarların kazıldığı ve ardından kurşuna dizildiği süreç yaşandı.
Tecavüzler sunucu doğurmaya zorlanan kadınların istenmeyen çocukları oldu. Çok çok acılar vardı.
Duyarlılığımızı kaybetmeyelim, yaşananları analım ki tekrarlamaması için gayretimiz olsun. İnsanın insana yaptığı eziyeti ancak öğrenip, öğreterek durdurabiliriz.
Serebrenitsa ilk değildi, son da olmadı.
UMARIM GAZZE SON OLSUN...