Mehmet Görgülü
Köşe Yazarı
Mehmet Görgülü
 

İNSAN, DOĞA VE EVRİM

Bazılarının kulağına hoş gelmese de, Corona virüsü evrimsel mekanizmaya uygun davranmaktadır. Evrim, canlıları hayatta kalmaya ve atasal genetik mirasın yeni yavrulara geçmesi için üremeye yönlendirir. Yani insanlar da dahil olmak üzere tüm canlılar kendi genetik miraslarını yeni bir yavruya geçirmek için aracı olmaktan başka bir şey değildir. Bu anlamda, Corona virüsü de dahil olmak üzere tüm canlıları genler yönetir. Bu temel mekanizma bütün canlılar için geçerlidir.   Üreyen ve yavrusunu büyüten canlı yaşlanmaya ve güçsüzleşmeye başlar. Tam da bu anda evrimsel mekanizmanın acımasız özelliği olan güçlülerin hayatta kalması, güçsüzlerin elenmesi mekanizması devreye girer ve Doğa güçsüz olan canlıya sırtını döner ve ölümüne seyirci kalır.   Yerleşik düzene geçen insan, evrimin bu acımasız yasasına karşı savaşmaya başladı. Doğaya saygılı olan ve uyum içinde yaşayan avcı toplayıcı atalarından farklı olarak, Doğanın sadece kendisine ait olduğu ve sadece kendisine hizmet etmesi gerektiği tarzında bencil bir düşünce geliştirdi. Bu dünyanın sadece kendisine ait olduğunu ve dilediği gibi kullanabileceğini sanıyordu. Doğayı yağmalamaya başladı.   Peşinde olduğu şey güçlü olmak, üremek ve ölümsüz olmaktı. Ama bu evrimsel açıdan imkansız bir durumdu. Bu imkânsızlık karşısında, insan çeşitli düşünsel ve kültürel değerler geliştirdi.   Burada amaç ölümün soğuk yüzünü hafifletmeye yönelikti. Ancak, doğanın evladı olduğunu, yediği, içtiği her şeyden elde ettiği enerjinin aslında güneş enerjisi olduğunu, yani bir diğer anlamda da ‘Güneşin Çocukları’ olduğunu unutan insan, evladı olduğu doğanın evrimsel mekanizmasıyla savaşmaya başladı.   Sandı ki, evrendeki en güçlü, en zeki ve yenilmez varlık kendisi ve bu savaşı kazanacaktı. Ancak doğa, insana tarihte çeşitli salgınlarda olduğu gibi, günümüzde de Corona virüsü vasıtasıyla ne kadar yalnız, savunmasız olduğunu hatırlattı. Doğa herkese eşit davranır, bu anlamda en demokratik yönteme Doğa sahiptir ve bunu ayrım yapmadan herkese saldıran Corona Virüsü aracılığıyla göstermektedir.   Ancak Doğanın ince bir ayarı vardır; hiçbir virüs/bakteri, yaşam alanı olan canlı türlerinin tümünü ortadan kaldırmaz, aksi takdirde kendi türü de ortadan kalkar. Bu yüzden, zamanla istila ettiği canlı ile uyumlu yaşam mekanizması geliştirir ve bir uyum sağlanmış olur. Bu salgının da gösterdiği gibi, insanın yapabileceği en iyi şey Doğanın evladı olduğunu, Doğadan bağımsız yaşamasının mümkün olmadığını, Doğanın yasalarına uyması gerektiğini ve Doğaya saygılı davranmayı öğrenmesidir. Unutulmasın ki, insan doğayı yağmalamaya devam ettikçe, Doğa, deprem, salgın gibi araçlarıyla, arada bir asıl gücün kendisi olduğunu göstermeye devam edecektir.
Ekleme Tarihi: 01 Nisan 2020 - Çarşamba
Mehmet Görgülü

İNSAN, DOĞA VE EVRİM

Bazılarının kulağına hoş gelmese de, Corona virüsü evrimsel mekanizmaya uygun davranmaktadır. Evrim, canlıları hayatta kalmaya ve atasal genetik mirasın yeni yavrulara geçmesi için üremeye yönlendirir. Yani insanlar da dahil olmak üzere tüm canlılar kendi genetik miraslarını yeni bir yavruya geçirmek için aracı olmaktan başka bir şey değildir. Bu anlamda, Corona virüsü de dahil olmak üzere tüm canlıları genler yönetir. Bu temel mekanizma bütün canlılar için geçerlidir.

 

Üreyen ve yavrusunu büyüten canlı yaşlanmaya ve güçsüzleşmeye başlar. Tam da bu anda evrimsel mekanizmanın acımasız özelliği olan güçlülerin hayatta kalması, güçsüzlerin elenmesi mekanizması devreye girer ve Doğa güçsüz olan canlıya sırtını döner ve ölümüne seyirci kalır.

 

Yerleşik düzene geçen insan, evrimin bu acımasız yasasına karşı savaşmaya başladı. Doğaya saygılı olan ve uyum içinde yaşayan avcı toplayıcı atalarından farklı olarak, Doğanın sadece kendisine ait olduğu ve sadece kendisine hizmet etmesi gerektiği tarzında bencil bir düşünce geliştirdi. Bu dünyanın sadece kendisine ait olduğunu ve dilediği gibi kullanabileceğini sanıyordu. Doğayı yağmalamaya başladı.

 

Peşinde olduğu şey güçlü olmak, üremek ve ölümsüz olmaktı. Ama bu evrimsel açıdan imkansız bir durumdu. Bu imkânsızlık karşısında, insan çeşitli düşünsel ve kültürel değerler geliştirdi.

 

Burada amaç ölümün soğuk yüzünü hafifletmeye yönelikti. Ancak, doğanın evladı olduğunu, yediği, içtiği her şeyden elde ettiği enerjinin aslında güneş enerjisi olduğunu, yani bir diğer anlamda da ‘Güneşin Çocukları’ olduğunu unutan insan, evladı olduğu doğanın evrimsel mekanizmasıyla savaşmaya başladı.

 

Sandı ki, evrendeki en güçlü, en zeki ve yenilmez varlık kendisi ve bu savaşı kazanacaktı.

Ancak doğa, insana tarihte çeşitli salgınlarda olduğu gibi, günümüzde de Corona virüsü vasıtasıyla ne kadar yalnız, savunmasız olduğunu hatırlattı.

Doğa herkese eşit davranır, bu anlamda en demokratik yönteme Doğa sahiptir ve bunu ayrım yapmadan herkese saldıran Corona Virüsü aracılığıyla göstermektedir.

 

Ancak Doğanın ince bir ayarı vardır; hiçbir virüs/bakteri, yaşam alanı olan canlı türlerinin tümünü ortadan kaldırmaz, aksi takdirde kendi türü de ortadan kalkar. Bu yüzden, zamanla istila ettiği canlı ile uyumlu yaşam mekanizması geliştirir ve bir uyum sağlanmış olur.

Bu salgının da gösterdiği gibi, insanın yapabileceği en iyi şey Doğanın evladı olduğunu, Doğadan bağımsız yaşamasının mümkün olmadığını, Doğanın yasalarına uyması gerektiğini ve Doğaya saygılı davranmayı öğrenmesidir.

Unutulmasın ki, insan doğayı yağmalamaya devam ettikçe, Doğa, deprem, salgın gibi araçlarıyla, arada bir asıl gücün kendisi olduğunu göstermeye devam edecektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yurt-haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.