Salgın hastalıkların, savaşların, afetlerin fizyolojik etkisi dönemseldir. Ancak insan ruh sağlığına etkisi yıllar yüzyıllar sürebilir ve insan ruh sağlığına vereceği olumsuz etkiler nesiller boyu devam edebilir. Kaygı bozukluğu, panik atak, takıntılar en çok görülen durumlardır. Bu nedenle önlemlerimizi ruhsal olarak da almalıyız.
Corona virüsle ilgili: ‘bu virüs bana bulaşmamalı, bulaşırsa felaket olur’ gibi aşırı talepkar ve felaketleştirici düşünce tiplerinin getirdiği korku ve kaygı duyguları görülmektedir. Düşünce biçimimizi değiştirerek korku ve kaygıyı; sağlıklı bir duyguya çevirebiliriz. Kişi bu virüsten gene korkar ama önlemlerini aldıktan sonra bununla baş edebileceğini bilir.
Öncelikle panik halinden çıkarak durumu kabul etmeli ve bilinçli şekilde önlemler almaya başlamalıyız.
Stres, bağışıklık sistemimizi olumsuz yönde etkiler. Bağışıklık sistemimizin zayıflaması corona gibi bir salgının daha kötü boyutlara ulaşmasına neden olduğu gibi, diğer hastalıkların da ortaya çıkmasına neden olabilir.
Kendimizi korumaya çalışırken bunu ölçülü şekilde yapmaya gayret göstermeli ve karamsar düşüncelere kapılmamaya dikkat etmeliyiz. Aksi halde ne günlük işlerimize konsantre olabilir ne de fiziksel sağlığımızı sağlamlaştırabiliriz.
Kendini aşırı korumak ya da hiç korumamak (veya salgını bir kıyamet senaryosuna dönüştürmek veya önemsiz bir durum olarak görmek) iki ayrı uç durumdur. Yapmamız gereken şey, ülkemizde bir salgın hastalık olduğunu kabul etmek, belirli bir düzeyde korkunun normal olduğunu anlamak ve virüsten korunmak için ne tür önlemler alabileceğimizi bilimsel olarak araştırmaktır.
Tüm insanlarda ölüm korkusu vardır. Bu yüzden de insanlar, günlük hayatlarında ölümden pek fazla bahsetmez, bastırmaya çalışır. Ancak bastırdığımız şey sonrasında daha güçlü ortaya çıkar. Ölüm konusunun bastırılması da ölüm korkusunun güçlenmesine sebebiyet verir. Bundan dolayı salgın ve deprem gibi olağanüstü durumlarda bastırdığımız ölüm korkusu ani bir şekilde bilince çıkıyor ve bu yüzden de kaos ortamı oluşuyor. Dolayısıyla ölüm gibi rahatsız edici düşünceleri kabul etmek ve her ne kadar zor olsa da onlarla yüzleşmek, bu gibi olaylar karşısında daha az stres duymamızı sağlayacaktır.
Ayrıca salgınlar gibi endişe verici zamanlarda, durumun tam olarak ne anlama geldiğini anlamak da stres seviyesini kontrol etmenizi sağlayabilir. Örneğin koronavirüs salgınında hastalığın size de bulaşabilecek olması, bunun çok büyük ihtimalle ölüm fermanı olmadığını anlamanız halinde, çok daha baş edilebilir bir endişe haline gelecektir. (Yakalansanız bile %95 oranında iyileşeceksiniz)
Stres seviyesini azaltmanın en etkili yöntemlerinden biri sevdiğimiz şeyi yapmaktır. Bunlar müzik yapmak, kitap okumak, film izlemek gibi etkinlikler olabilir.
Anksiyete durumlarında kişinin kaslarında enerji birikir. Bu enerjiyi dışarı çıkarmak, bedenimizin rahatlamasını sağlar. Stresli htiğimiz durumlarda, hızlı bir yürüyüş yapabilir, zıplayabilir, dans edebilir veya evde bile olsa spor yapabiliriz. Korkumuz tamamen bitmese de vücut fiziksel olarak rahatlayacaktır.
Televizyon ve internette herkesin aynı konuda yüzlerce farklı şey söylemesi, hızlı yayılan yanlış haberler, halihazırda htiğimiz korkuyu daha da arttırır. Her dakika gelişmelere bakmak yerine kendimize zaman koymamız işe yarayabilir. Kendimize sınır koymak ve farklı şeylere konsantre olmaya çalışmak stres seviyemizi düşürecektir.
Baş edemediğiniz durumlarda psikolojik destek almakta büyük yarar olacaktır.
Özetlemek gerekirse salgın hastalıklar sırasında kendimizi sakin tutarak ve bilim çerçevesinde önlemler alarak bu dönemi daha sağlıklı geçirebiliriz. Evhamın, korkunun, şüphenin, takıntıların bize yarar sağlamadığından artık hepimiz eminiz. Korku hissediyorsak bunu kabullenmeli, kendimizi korku hmemeye zorlamamalı, korku karşısında seviyeli önlemler almalı ve durumu abartmadan kendimizi korumalıyız.