Bir önceki yazıma tepkiler bitmiyor. Yüreğime sağlık dileyen de oldu açıkça tehdit eden de oldu. Övgüyle bahseden de küfür eden de var.
Ben övgülerden mutlu olmuyorum, küfür ve hakaretlere ise üzülüyorum. Bir yazının tamamını okumadan, bir fikir geliştirmeden karşıdakine saldıranları ciddiye almıyorum ama kaygılarını ileten insanlara yönelik bir şeyler yazmak isterim.
Ben “Adalar kapatılsın” derken “Adalar’da yaşayanları da kapatalım” demedim. “Ada halkını açlığa, yoksulluğa mahkûm edelim” mi dedim.
Şimdi diyeceksiniz ki
Türkiye genelinde kafeler, restoranlar açılacak, Adalar’da niye açılmasın? Fiziki mesafeye, hijyen koşullarına dikkat edildikten sonra ne sakıncası olabilir?
Virüsün denizden yayıldığına ilişkin de bir bulgu yok. Onun için denize girilmesinin bir sakıncası olmamalı.
Bunlara katılıyorum.
Peki, o zaman şu sorulara kafa yoralım:
Ulaşım nasıl olacak? Her gün binlerce kişi taşıyan vapurlarda fiziki mesafe nasıl ayarlanacak. Hadi şehir hatlarını geçtim (zararına da olsa çalışabilir) ortalama 600 kişi kapasiteli motorlara sahip tur şirketleri 200 yolcuyla mı yola çıkacak? Bilet fiyatları nasıl olacak? Adaya gelmek isteyenler saatler öncesinden gidip sıra beklemeye mi başlayacak?
Virüsün dışarıdan gelen kişiler tarafından Adalar'a taşınma riski çok yüksek. Yaşam alanları sınırlı olan, herkesin birbiriyle temasının olduğu bir yerde virüs nasıl hızlı yayılabilir farkında mısınız?
Peki, hastalar nerede tedavi olacak? Onlarca virüs taşıyan onlarca hasta hangi deniz araçlarıyla İstanbul'a taşınacak?
Tamam, buyursun açsınlar Adalar'ı. Mülk sahipleri evlerini kiraya versin kazansınlar, kafeler kazansın, restoranlar kazansın, tur şirketleri kazansın. Peki ya sonrası? Salgının Ada’ya vereceği zararı kim karşılayacak?
Adalar; Şişli’ye, Bakırköy'e, Kadıköy'e benzemez. Bodrum'a, Marmaris'e de benzemez. Tarihiyle, sosyolojik dokusuyla nasıl tüm yerlerden ayrılıyorsa koşulları da kendine özgüdür.
Bunun için acil olarak Adalar’da belediye ve sivil toplum kuruluşları resmi makamlarla bir araya gelerek bir eylem planı, yol haritası hazırlamalılar. Esnafı mağdur etmeyecek, Adaların marka değerini düşürmeyecek formüller bulunmalı.
Acele edilmeli çünkü başka Adalar yok.
Son söz olarak şunu söylemeden geçemeyeceğim:
Ben “söz sahibi olmak için ikametgahımızı ve seçmen kaydımızı Adalar'a aldıralım” diye bir kampanya başlatmıştım. Buna burun kıvıranlar şimdi Adalar hakkında ahkam kesiyor.
Kalın sağlıcakla