İnsanlığın ve Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesi kolay kolay bitmeyecek gibi. En kötüsü, önleyici bir aşının ve tedavi edici bir ilacın olmaması. Çaresiz durumda olmak ne kadar kötü.
Salgının üssü İstanbul’u zor günler bekliyor.
Önlemler devam etmezse Adalar’ı düşünemiyorum. Sedef Adası dışında diğer 5 adayı kontrol etmek İstanbul’un en büyük ilçesi Esenyurt’u kontrol etmekten çok daha zor olacak.
Adalar’a giriş yasağı kalkar kalkmaz Kınalı’ya 20 bin, Burgaz’a 7 bin, Heybeli’ye 8 bin Büyükada’ya 40 bin yazlıkçı akın edecek. Bu büyük yazlıkçılar göçü nasıl gerçekleşecek?
Ada nüfusu bir anda 5 katına çıkacak. Pandemi olmadan bile sağlık, hijyen, güvenlik gibi hizmetler yeteri kadar karşılanamıyordu.
20 yaş altı ve 65 yaş üzerindekilerin sokağa çıkma yasakları devam etti diyelim, sokağa çıkmak için Adalar’a gelenler yasak dinler mi? Bu kadar kişiyi kontrol altına almak için bir o kadar da güvenlik güçlerini Adalar’a getirmek gerekecek.
Kahvehaneler, kafeler, restoranlar, sahiller, kulüpler, mesire alanları ne olacak? İnsanların sosyalleşme için bir araya geldikleri yerlerde aranıza mesafe koyun diyemezsiniz ki.
Şezlonglar arasındaki mesafeyi kim kontrol edecek? Aynı masada kağıt oynayan emekli yazlıkçıların temasını nasıl keseceksiniz? Akşamları flörtleşen gençler bırakın virüsü atom bombasını bile dinlemez öpüşürler.
Yazlıkçıların ötesinde özellikle hafta sonları Adalar’a akın edecek on binleri bulan kişi nasıl engellenecek? Normal bir yaz mevsiminde bırakın bir koltuk boş bırakmayı ayakta bile yer bulunamayan deniz araçlarında sosyal mesafeye nasıl dikkat edeceksiniz?
Eğer Adalar’daki yasak devam etmezse korkarım ki salgının merkez üssü Adalar olur. Adalar’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Türkiye’ye büyük bir dalga gelir ki seneye Adalar’a gelecek kimseyi bulamazsınız.
Kalın Sağlıcakla
Nurhan