Nurhan Çetinkaya
Köşe Yazarı
Nurhan Çetinkaya
 

TRUMP GO HOME....

Zenginin parası züğürttün tesellisi oluyormuş gerçekten ki, bizde de elde avuçta bir şey kalmayınca ülke olarak ABD’de ki liderden medet ummaya başladık. Oradaki seçimlerin etkisi bizim gibi 3. dünya eksenine kayan ülkeler için önem arz etmekte. E bende eksik kalmayayım dedim.   ABD seçimlerinde Biden önde gidiyor ve kazanacak gibi. Trump, yeni dünya düzenini Hacıağa gibi kurgulamak istiyor ve kısmen de başarılı oluyor. Ben 15 Temmuz da Trump'ın Erdoğan saflarında ve yıllardır örümcek ağı gibi saran CİA destekli cemaat yapılanmasının sonunu getirmek için desteklediğini düşünenlerdenim.   Peki, Trump giderse ne olur, Türkiye de neler değişir? Bana göre öncelikle Trump giderse Erdoğan'ın iktidarı da biter!   Erdoğan’la birlikte muhalefet partileri de biter ve Türk siyasi hayatına yeni proje partileri dahil olur. 1980’den sonra ANAP ile başlayan ve AKP ile devam eden lider esaslı, kurumsallıktan uzak, biat üzerine kurulmuş hacıağa modeli Türk siyasi konjonktüründe, yine bir lider odaklı ama biraz daha kurumsal görünümlü bir parti iktidarı ele geçirir ama bu ne CHP olur, ne MHP, ne de İYİ Parti.   Bu gibi partilerin akıbetini 2003 yılında yaşadık ve birçok parti barajın altında kaldı, o yüzden merak etmeyin. Türkiye lider yaratma konusunda bir ila iki haftanın yeterli olduğu kolay bir ülke. Halkın duymak istediklerini söyleyen ikinci haftanın sonunda birinci parti olur.   Bunun en yakın örneği Ekrem İmamoğlu…   İmamoğlu'nu kimse tanımazken Topbaş'tan boşalan koltuğun ara seçiminde CHP’nin İBB adaylığı ile başlayan süreç ve sonrasında yerel seçimlerde CHP ve AKP’nin yarattığı algı yönetimi ile güçlü bir ittifakla İBB Başkanı oldu. Eğer bu yazdıklarımın dışında ittifaksız bir şekilde seçimlere girseydi, bir önceki seçimde Sarıgül'ün aldığı 41’i dahi rüyasında göremezdi.   Karadeniz’de "BİZİM UŞAK" deyimi siyaset üstü bir durumdur ve partisi ne olursa olsun hemşeri desteklenir. Bir tek Karadenizlinin evinde farklı partilere üye olmuş aile bireyleri görüsünüz. Dolaysı ile hemşerileri Albayrak'tan, Soyluya kadar hepsi algı yönetiminin derin aktörleridir.   Neyse biz yazımıza dönelim…   Erdoğan'ın da en çok tedirgin olduğu şey budur aslında. 2003 yılında, altı ay içeresinde geldiği durum, tıpkı on beş günde yaratılan İBB Başkanı İmamoğlu ile aynı. Görünen gerçekte şu ki; ne 20 yıl önceki Erdoğan var, ne de 20 yıl önceki Türkiye. Lidere göre de yaratılmış muhalefetler de puzzlenin sadece birer parçası. Kısacası Erdoğan gittiğinde diğerleri çöp.   Evet, ABD seçimleri de Türkiye’de ki kadar dönemeci olacak bir seçim. İzleyelim görelim. Bu arada geçen seçimlerde Hillary karşı Trump'ı desteklemiştim bugün de Biden diyorum.   Kalın Sağlıcakla
Ekleme Tarihi: 25 Eylül 2020 - Cuma
Nurhan Çetinkaya

TRUMP GO HOME....

Zenginin parası züğürttün tesellisi oluyormuş gerçekten ki, bizde de elde avuçta bir şey kalmayınca ülke olarak ABD’de ki liderden medet ummaya başladık. Oradaki seçimlerin etkisi bizim gibi 3. dünya eksenine kayan ülkeler için önem arz etmekte. E bende eksik kalmayayım dedim.

 

ABD seçimlerinde Biden önde gidiyor ve kazanacak gibi. Trump, yeni dünya düzenini Hacıağa gibi kurgulamak istiyor ve kısmen de başarılı oluyor. Ben 15 Temmuz da Trump'ın Erdoğan saflarında ve yıllardır örümcek ağı gibi saran CİA destekli cemaat yapılanmasının sonunu getirmek için desteklediğini düşünenlerdenim.

 

Peki, Trump giderse ne olur, Türkiye de neler değişir?

Bana göre öncelikle Trump giderse Erdoğan'ın iktidarı da biter!

 

Erdoğan’la birlikte muhalefet partileri de biter ve Türk siyasi hayatına yeni proje partileri dahil olur. 1980’den sonra ANAP ile başlayan ve AKP ile devam eden lider esaslı, kurumsallıktan uzak, biat üzerine kurulmuş hacıağa modeli Türk siyasi konjonktüründe, yine bir lider odaklı ama biraz daha kurumsal görünümlü bir parti iktidarı ele geçirir ama bu ne CHP olur, ne MHP, ne de İYİ Parti.

 

Bu gibi partilerin akıbetini 2003 yılında yaşadık ve birçok parti barajın altında kaldı, o yüzden merak etmeyin. Türkiye lider yaratma konusunda bir ila iki haftanın yeterli olduğu kolay bir ülke. Halkın duymak istediklerini söyleyen ikinci haftanın sonunda birinci parti olur.

 

Bunun en yakın örneği Ekrem İmamoğlu…

 

İmamoğlu'nu kimse tanımazken Topbaş'tan boşalan koltuğun ara seçiminde CHP’nin İBB adaylığı ile başlayan süreç ve sonrasında yerel seçimlerde CHP ve AKP’nin yarattığı algı yönetimi ile güçlü bir ittifakla İBB Başkanı oldu. Eğer bu yazdıklarımın dışında ittifaksız bir şekilde seçimlere girseydi, bir önceki seçimde Sarıgül'ün aldığı 41’i dahi rüyasında göremezdi.

 

Karadeniz’de "BİZİM UŞAK" deyimi siyaset üstü bir durumdur ve partisi ne olursa olsun hemşeri desteklenir. Bir tek Karadenizlinin evinde farklı partilere üye olmuş aile bireyleri görüsünüz. Dolaysı ile hemşerileri Albayrak'tan, Soyluya kadar hepsi algı yönetiminin derin aktörleridir.

 

Neyse biz yazımıza dönelim…

 

Erdoğan'ın da en çok tedirgin olduğu şey budur aslında. 2003 yılında, altı ay içeresinde geldiği durum, tıpkı on beş günde yaratılan İBB Başkanı İmamoğlu ile aynı. Görünen gerçekte şu ki; ne 20 yıl önceki Erdoğan var, ne de 20 yıl önceki Türkiye. Lidere göre de yaratılmış muhalefetler de puzzlenin sadece birer parçası. Kısacası Erdoğan gittiğinde diğerleri çöp.

 

Evet, ABD seçimleri de Türkiye’de ki kadar dönemeci olacak bir seçim. İzleyelim görelim. Bu arada geçen seçimlerde Hillary karşı Trump'ı desteklemiştim bugün de Biden diyorum.

 

Kalın Sağlıcakla

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yurt-haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.