Geçen hafta Gezi olaylarıyla ilgili bir yazı yazmıştım çokta tepki aldım. Bu yazıma da tezlerimin arkasında olduğumun bilinmesini isteyerek başlıyorum.
Benzer bir durum Adalet Yürüyüşüyle ilgili oldu.
Hatırlayalım; 2017 yılında CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından Genel Başkan Kılıçdaroğlu bir yürüyüş başlattı. Genel anlamda adalet, özel olarak da Berberoğlu’nun tahliyesi talep edildi ve yürüyüş büyük bir mitingle de bitirildi.
Ne var ki Berberoğlu’nun tahliyesi başka başka kulisler yapılarak ancak 1 yıl sonra mümkün olabildi.
Dün ise milletvekilliği sona erdirildi ve yeniden tutuklandı.
Şimdi Soruyorum…
Adalet yürüyüşünün Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığını garantiye almasının dışında bir getirisi oldu mu?
Berberoğlu o zaman da cezaevindeydi bugün de. Türkiye eskiye göre daha adaletsiz değil mi?
Adalet yürüyüşü Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu sağlamlaştırmaktan başka bir işe yaradı mı?
Benim başta Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm muhalif milletvekillerine bir çağrım var. Gelin Adalet Yürüyüşü ’nün üzerine çıkan bir sivil hamle yapın!
Bunun için milletvekilliğinizden istifa edin. CHP+HDP yani 138+58=196 eder. Buna grubu olmayan partilerin milletvekilleri de eklenirse sayı 200’ü geçiyor.
Şimdi diyeceksiniz ki istifaların kabul edilmesi TBMM Genel Kurulu’nun inisiyatifinde. İşine geleni kabul edip işine gelmeyeni kabul etmezse ne olacak?
Hele 200 milletvekili götürüp istifa dilekçesini versin bakalım o zaman Meclis’in halk nezdinde bir meşruiyeti kalır mı? Bakın bakalım o zaman erken seçim kaçınılmaz olur mu olmaz mı?
TARİHE GEÇMEK Mİ, MAAŞ MI?
Ama milletvekillerini şimdiden uyarayım. İşin ucunda bir daha Meclis’e geri dönmemek de var. Bunu göze alabilirler misiniz? Maaşlarınızdan, emeklilik haklarınızdan vazgeçebilir misiniz? Tarihe geçmeyi mi maaşınızı mı tercih edeceksiniz?
Arkanızdan “Helal olsun” mu dedirteceksiniz, yoksa başınızda Demokles’in kılıcı, korka korka milletvekilliği yapmaya devam mı edeceksiniz.
Kalın Sağlıcakla
Nurhan