İster erken, ister zamanında yapılsın, aksi bir durum olmazsa önümüzdeki genel seçime yüzde 7 barajı altında gireceğiz.
Gönül ister baraj sıfırlansın. Herhangi bir seçim bölgesinde yeteri kadar oy alan parti 1 vekille de olsa, 3 vekille de olsa mecliste temsil edilme hakkını elde etsin. Meclis çok renkli ve çok sesli olsun. Ama nerede o günler!
Yönetimde istikrarın yolu temsiliyette adaletten geçer. Bunun önemini son 20 yılda yaşadığımız acı tecrübe sayesinde şimdi daha iyi anlıyoruz.
Baraj için temennimiz bu olurken, acaba bunun arkasında nasıl bir siyasal mühendislik hesabı yatıyor? Düşünmeden de edemiyoruz.
İşin doğrusu bu durum beni umutlandırmıyor da değil. Bir parti hele de iktidar olan bir parti siyasal mühendislik hesaplarından başını kaldıramıyorsa bilin ki gidicidir. Yani sizin anlayacağınız Abbas yolcu...
Türkiye'de seçmen hiçbir zaman siyasal mühendislik ve toplumsal mühendislik hesaplarını takmamıştır, verdiği oylarla o hesapları ters yüz etmiştir.
Biz bunu 83 seçimlerinde, 87 siyasal yasakların kaldırılmasına dair halk oylamasında, 91 seçimlerinde, 94 yerel seçimlerinde, 2007 genel seçimlerinde ve en sonunda tekrarlanan İstanbul yerel seçimlerinde gördük.
Bu seçim ve halk oylamaları hiç de muktedirlerin istediği gibi sonuçlanmadı. Tam tersi sonuçlarla karşılaşıldı. 28 Şubat Postmodern Darbe süreci, 27 Nisan E - Muhtırası, 367 kararı, HDP için kaldırılmayan yüzde 10 barajı hep ters tepti, seçmen bu hesapları verdiği oylarla hep çöpe attı.
Şimdi de hesap Millet İttifskının oyun düzenini bozmak ya da oyun alanını daraltmak. İttifaka dahil olacak yeni partiler için yüzde 7 barajını aşmalarını şart koymak.
Bugünün muktedirlerine göre Millet İttifakına dahil olması beklenen DEVA, GELECEK ve ittifak içinde yer alan SP nasıl olsa yüzde 7 barajını geçemeyecekler ve MV çıkaramayacaklar. Onlara göre Cumhur İttifakında yer alan AKP'nin baraj derdi yok, MHP de yüzde 7'ye takılmaz zaten.
Millet İttifakı içinde yer alan partiler yüzde 7'ye takılırsa aldığı oylar otomatikman CHP ve İYİ Parti'ye geçer. Sorun, bu partilerin aday göstermek istediği kişilerin CHP ve İYİ Parti listelerinden aday gösterilmesiyle rahat aşılır. Hesap buysa, şimdiden söyleyeyim, tutmaz.
Merhum Süleyman Demirel'in meşhur bir sözü vardı, "Türkiye yönetilmez, idare edilir" diye. Türkiye. "İdare edilir" kısmını çoktan geçti artık, ne yönetiliyor ne de idare edilebiliyor. İktidar direksiyon hakimiyetini tamamıyla kaybetti. Araba freni boşalmış şekilde önüne kattıklarıyla yokuş aşağı gidiyor. Arabanın duvara sert şekilde toslayacağı herkesin malumu. Tüm hesaplar kazayı en az hasarla atlatma üzerine yapılmış.
İktidar varlığını sürdürmek istiyorsa, siyasal mühendislik hesaplarını bir kenara bırakıp, bir an önce seçime gitmelidir. Zira erime öyle böyle değil. kopuşlar kitlesel. Her geçen gün hükümetin aleyhine. Taban buz gibi eriyor. Taban erirken, siyasal mühendislik hesapları yapmak batan gemide keman çalmaya benziyor.
Ne demiş merhum şair Mehmet Akif Ersoy: "Tarihi 'tekerrür' diye tarif ediyorlar, Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?"
Siyasal mühendislik hesapları, aradan on yıllar geçmesine rağmen maalesef zihniyetin hiç değişmediğini gösteriyor. Aynı tas aynı terane devam ediyor.