Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü.
Kimine göre emekçi, kimine göre yemekçi kadınlar günü.
Sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler birçok etkinlik düzenleyecek. Kimi etkinliklerde makyaj yapmamış atarlı kadınlar; kiminde saçları fönlü, dudakları kıpkırmızı boyalı kadınlar konuşacak. Ardından bol kahkahalı kokteyller düzenlenecek.
Siyasetçiler boy gösterecek o etkinliklerde. Kadınlar özellikle erkek siyasetçilere sitemde bulunacak. Erkek siyasetçi de özeleştiri yapıyormuş gibi görünecek. Bol bol fotoğraf çektirilecek, o fotoğraflar paylaşılacak. Sosyal medyada herkes duyarlı olacak. Körler sağırlar birbirlerini ağırlayacak. 9 Mart gelince her şey unutulup gidecek.
8 Mart elbette tüm kadınların günü ama benim için daha çok yıllardır kaybedilen oğlunu Galatasaray Lisesi önünde arayan Cumartesi annelerinin günü. Birkaç gün evvel eşlerini ya da çocuklarını şehit veren kadınların günü. Erkeklerin çıkardığı savaşın en büyük mağdurları onlar.
Göç yollarında bir taraftan yaşam savaşı verirken bir taraftan çocuklarının karnını doyurmaya çalışan sığınmacı kadınların günü.
Erkek egemen dünyada tacize ve tecavüze uğrayan, namus uğruna katledilen kadınların günü daha çok.
Elbette kocasından söğüşlediği parayla gününü gün eden, yüklü tazminatlarla kitap yazan (anladınız kim olduğunu) tüm kötülüklerin kaynağı olarak erkekleri gören kadınlar da var elbette. Onların da günü kutlu olsun J
Ben kadınlarıma her günü mutlu ve iyi yaşatmak istiyorum. Onları eşi, babası, abisi, kardeşi ve arkadaşı olarak…
Kalıba sığdırılmış yaşamlara ve özel günler bana ya dar geliyor ya da bol.
Kalın Sağlıcakla
Nurhan